23 Eylül 2013

aşık mı oldum ne ?


Görür görmez aşık oldum desem....
Ah bir de topuklu giyebilseydim :(
En azından dolgu topuk olaydı...
Ahhh diyorum başkada bişey demiyorum...



Bu arada topuklu da giyerim sana da nispet yaparım derseniz kampanyası limangoda... :)))

20 Eylül 2013

Midilli Çıkartması / 1


Geçen haftalarda turla Midilli'ye gitmiştik... Ancak bir türlü fırsat bulamamıştım yazmaya... Kısmet bugüneymiş diyelim ;)

Katıldığımız tur 2 günlüktü... Dolayısı ile Midilli Adasının sadece yarısı planlanmıştı... Yakınlarda da 3-4 günlük tur planlanmadığı için Midilli adasının yarısına razı olduk... İlerleyen yıllarda inşallah hepsini tamamlarız :))

Ayvalıktan hergün sabah düzenli feribot seferleri var Midilli'ye. Yeşil pasaporta sahip değilseniz vize evraklarını ya tur firması yada kendiniz hallediyorsunuz. Ben kapı vizesi tercih ettim ve tur firmamız vize evraklarımı hazırlayıp tamamladı... Midilli Gümrüğünde tur ücretinden ayrı olarak 55 Euro vize ücreti ödüyorsunuz...


Ayvalık-Midilli arası feribotla yaklaşık 1,5 saat sürüyor. Ancak gümrüklerdeki işlemlerimizin yapılması için yaklaşık 1-1,5 saat bekledik... İnanılmaz bir kuyruk oluşuyor... Ne kadar kuyruğa erken girerseniz o kadar erken gümrükten çıkıyorsunuz anlıyacağınız...



Gümrükten sonra ver elini Midilli sokakları....
Midilli sokak yapıları, sahil yapısı olarak Ayvalık'a çok benzettim ben... Hatta ve hatta farklı bir dil konuşmasalar kendimi Ayvalık'ta geziyormuş gibi bile hissedebilirdim... Kültür yapıları çok benziyor....


İlk günümüzde Midilli merkezindeki eski Osmanlı binalarını ziyaret ettik... İlk durağımız Midilli Yeni Camiydi... Restorasyon ve koruma açısından çok başarılı olmadıklarını söyleyebilirim.... Gördüğünüz gibi oldukça bakımsız ve taş yığını halinde...

Merkezde bulunan bu eserler uygun bir restorasyonla harika yapılara dönüştürülebilirdi....


Caminin hemen yakınında bir kiliseye denk geliyoruz....


Saat 14:00 itibariyle siesta :)) Aslında siesta demek pek doğru olmaz, direkt mesai bitimi :)) Zira dükkanlarda dahil bir daha açmıyorlar... Sadece yanlış hatırlamıyorsam Salı ve Cuma günleri sadece dükkanlar 17:00 da açıp 19:00 da kapatıyorlar.... Siesta saatini uygulamayan sadece cafe ve restorantlar... Onlar da lütfen kapatmayıversinler yani :)) Yaşadıkları kriz bile engel olamamış bu saatleri kaldırmaya :))


Gördüğünüz her restaurantın önünde ahtapotlara rastlamak mümkün... Ahtapot kızartmasını hafifçe kuruttuktan sonra yapıyorlar zira... Ve çok lezzetli, kesinlikle tavsiye ederim...


Diğer tavsiye edeceğim lezzet ise Midilli böreği... İçi kremalı bir börek... Üstüne pudra şekeri ve tarçın serpilerek servis ediliyor... Gayet hafif.... İstanbul'da satılan kürt böreğine benzetenler oldu ancak ben daha önce hiç yemediğim için böyle bir karşılaştırma yapamadım...


Midilli merkezden sonra 2. durağımız Ayasosa doğru giderken ünlü ressam Theofilos'un yaşadığı yeri ziyaret ettik.... Duvarlara yapmış olduğu resimler çok fazla korunamamış ve yine burda da rastladığımız gibi restorasyon çalışması yapılmamış... Yazık hakikaten...


Ünlü ressamın bu ağacın kovuğunda yaşadığı söyleniyor... Ağaç oldukça fazla yıpranmasına rağmen ufak tefek onarımlar yapmışlar... Yoksa çürümesi an meselesi....


Aynı yeri ufak bir dinlenme tesisi olarak değerlendirmişler... Gayet otantik olmuş...


Ve Ayasos....


Tahta el işçiliği ve seramik işçiliğinden geçimlerini sağlıyorlar....


Meryem Ana Kilisesi....
15 Ağustos'ta Meryem Ana yortusunun arifesinde adadaki insanlar buraya adak adamak için yaya olarak geliyorlar... Uzak olduğunu düşünürsek oldukça meşakkatli bir yol olduğunu söyleyebilirim...


Bahçesinden akan suyun şifalı olduğuna inanıyorlar. Şifa niyetine biz de içtik tabiki....


Kiliseden hemen çıkınca sıra sıra kahvehaneler mevcut... Dibek kahvesini çok güzel yapıyorlar... Yolunuz düşerse mutlaka yorgunluk kahvenizi burada için derim...



Sizi sıkmadan ara verelim turumuza....
En kısa zamanda kaldığımız yerden devam ;)
İyi hafta sonları hepinize...




16 Eylül 2013

ve okul başladı :)



Yeni eğitim-öğretim yılı bugün itibariyle başladı...
Yine karman çorman bir başlangıçtı bizim için. Yarım günden tam güne transfer olduk... Bizimkinin keyfi kaçık haliyle :) Tüm gün okul mu olur söylenmecesinde... Sınıfa girerken şubat tatilinin hesabını yapıyorlardı :))
Erken başladınız tatil planlarına diyincede bozuluverdiler hemen... Erken ergen bozuntuları ahahaaaa :))


Tüm çocuklarımızın yeni eğitim-öğretim yılı hayırlı olur inşallah :) 
Güzel haftalarınız olsun...

6 Eylül 2013

bu kadın ne yapıyor çalışması :))



Poz vermişim...
Sonra ciddiye almayıp olağan halime dönmüşüm...
Paşam yılmamış çekmiş durmuş...
Garip gözükmüşüm yahu :)))

Ne yapmaya çalıştığımı anlamışsınızdır herhalde :)))

3 Eylül 2013

bir iyi bir ehhhh :))


Yazacak çok şey var aslında ama bu hafta izlediğim filmlerden başlayayım dedim...


Oldukça sık "Noluyo beee" dedirten güzel bi çalışma ilk filmimiz... Fakir Baykurt'un Kaplumbağalar kitabından uyarlanarak hazırlanmış ve yer yer düşündüren mizahi bir üslup kullanılmış... Sevgili hükümet babamıza da oldukça göndermeleri de var tabi ki :)

Filmdeki tek eksik tabi ki bana göre yan oyuncuların çok başarılı olamamaları. Ama konu öyle güzel işlenmişki o açığı kapatıyor...

Yetkin Dikinciler şahane... Altan Erkekli lafım bile olamaz.... Ama Ahmet Mekin Hoca rolüyle inanılmaz bütünleşmiş... Çakmak çakmak mavi gözleriyle tam yurdum insanı :)) İlk defa böyle bi rolde izledim onu ama can katmış Hoca'ya... Bayıldım bayıldım....

Genlerimde kırım tatarlığı bulundurmam sebebiyle daha bi sempati de beslemiş olabilirim tabiki... Zira konu bir kırım tatar köyünde geçiyor...

Bol bol gülerken kabullenişlerimizin garipliğini bol bol irdeleyeceğiniz bu filmi mutlaka izleyin diyorum başka da bişey demiyorum.....




Mutlu aile defteri baba otoritesi üzerine kurgulanan ve otoriteyi komedileştirmeye çalışan bir film diyebilirim....

Filmin başlangıcı muhteşem... Kahkahalarınızı ısıtıp tam sesli efektlere dönüştürmeye başladığınızda film sönüyor ve sıkılmakla sıkılmamak arasında gidip geliyorsunuz...

Asuman rolüyle Binnur Kaya yine tam cuk oturmuş... Tuncel Kurtiz otoriter baba rolüne çok yakışmış... O bakışlar, ahhh o bakışlar tek ayak durmaya sebep hakikaten :))

Birde yüksek başlangıçtan sonra konuyu tam toparlayabilselermiş hoş olurmuş...

Yine de bel altı espri kullanılmadan yapılan komedi tarzını canlı tutmaya çalıştıklarından dolayı ehhhhhhhh!!!! diyorum.... Ve kararı size bırakıyorum....

Şimdilik bu kadar... Kendinize hoşça bakın efem :)