Dün sadece çok yoğundum... Hiçbir şeyim yoktu... Hatta zımba gibiydim bile denebilir....
Ne olduysa arabaya kadar giderken oldu...
Hepi topu 500 m. yürüdüm aslında...
Ama nasıl bir üşümek, dişlerim takır takır etti...
Eve dar attım kendimi...
Ama hala dişlerim takırdıyor...
Cumburlop hemen yatak ardından da...
Deliksiz uyumuşum üşüye üşüye...
Sonuç; dayak yemiş gibiyim, bütün etlerim liğme liğme dökülüyor ve evet ben grip oluyorum galiba :(
Yılbaşı üzeri olacak şeymiydi bu...
Yapılacak bir şey yok... İlaç içerek 7 gün yada kendi haline bırakarak 1 hafta :)))
Elimi, kolumu kaldıracak halim olmasa da size yine bir film yazısı hazırladım :)
Kıymetimi bilin :)))
ÇALSIN SAZLAR (2014)
Yeşilçam filmlerine dönüş gibiydi bu film...
Bolca şarkılı, meyhaneli...
Dostlukla, aşkla cinsinden...
Barba (Engin Hepileri) ve Mahir (Caner Cindoruk) yakın dostlar... Biri meyhaneci, biri klarnetçi...
Hayatı hafife alan cinsten yaşamları...
Ne kadar hayatı hafife alsalar da bir o kadar da sıkı sıkı bağlı...
Sonra bir solist geliyor meyhaneye... Bol işveli, cilveli Yasemin (Belçim Bilgin)...
Şaşırdım söylediği şarkıların altından kalkmasına...
Başarılıydı hakikaten...
Zevk verdi dinlerken...
İki sıkı dost, aşık olurlar bu kıza...
İçten içe bir savaş, atışma...
Eğlenceli hatta bu savaş halleri :)
Bunlar filmin güzel öğeleri.... Sevdiklerim yani..
Bir de diğer yönü var ki; film eş zamanlı işliyor... Biraz bugünümüzden, biraz eskilerden...
Filmin ortalarından sonra evet bağlantı çıkıyor ortaya...
Ama hadi canım diyorsunuz...
Kelalaka...
Hele final konu olarak beklenmedik olsa da performans olarak hiç hoş değil..
Yeşilçam filmlerinde olsa bir asilliği olur sahnelerin, ama günümüz teknolojisinde pek bi havada herşey...
Neyse kıssanın özü şarkılı, türkülü, aşklı, kapışmalı eski sahneler şahane...
Günümüz hayatı pek olmamış işte...
Ya da ben uyduramadım...
EHHHHHH İŞTE kategorüsünde yer alan bu film, eski Yeşilçama selam göndermek için izlenebilir nitelikte...
Karar size kalmış :)
HALAM GELDİ (2013)
Yine küçük oyuncuların alıp götürdüğü ve yine ülkemizin korkutucu bir gerçeğine ustaca parmak basan bir film...
Reyhan rolüyle Miray Akay almış götürmüş filmi... Zerre abartmadan hemde...
Gerçek bir yaşam öyküsünden yola çıkılarak hazırlanan film Kıbrıs'ın Akıncılar köyün'de geçiyor...
Aslında iki ağır konu eş zamanlı olarak işliyor filmde; akraba evliliği ve çocuk yaştaki kızların zorla evlendirilmesi.
Reyhan okumaya aşık, ağaçların tepesinde Şeker Portakalı okuyan bir kız... Diyarbakır'dan göçle gelmişler... Korkunç adetlerini de getirmişler tabi ki...
Ergenliğe ilk adımı atmasını bekliyor aile amca denecek yaşta hala oğluyla evlendirmek için...
Reyhan asi, kaderine başkaldıracak kadar da güçlü...
Onun hikayesini ayrı izleyip ağlarken, annenin çaresizliğine isyan ettim...
Yüreğimde baba baba sözler yankılandı ama sonrasını bilemedim işte...
Diğer bir hanede Halil var (Tunç Oral)... Akraba evliliği sonucu hasta olan...
Aile üstüne titrese ne yazar...
Halil hastalandıkça hastalanıyor...
Halil ve Reyhan iyi arkadaş oluyorlar...
Ama onların arkadaşlığını anlayabilecek zihniyet yok ki...
İkisini okuma sevgileri buluşturmuş...
Film hiç dallandırıp budaklandırmadan vermek istediği mesajı net veriyor...
Çok etkilendim bu filmden ben...
Çokça da SEVDDDİMMMMM.....
İzlemediyseniz mutlaka izleyin...
Ama mutlaka...
İNCİR ÇEKİRDEĞİ (2009)
Yine bir dram filmi...
Yine ne yazık ki yaşadığımız gerçeklerden yola çıkılmış...
Ve yine can acıtıcı...
Film Mardin'de geçiyor..
Mayına basarak ölen bir oğul ve onun ölümünden kendini sorumlu tutarak intihar eden bir abla, ablanın ortada kalan kızı ve bir de iki evladını birden yitiren anne.. Film böyle başlıyor...
Ablasının kızını evladı olarak bağrına basan kardeş Heda (Özgü Namal) aynı zamanda ablasının kocasıyla da evlendiriliyor ne gariptir ki...
Zaman geçtikçe sahiplenmiş kocasını belli ki karnı burnunda hamile...
Anne Cemile (Derya Durmaz) ağır bir bunalımda... Tedavi görüyor...
Bazen yaşanılan olaylar birebir gözümüze sokulunca inanamıyor insan... Cemile tedaviye kocasıyla gidiyor hep belli, anlıyorsunuz... Sanki kocası tedavi görüyor da o sadece yanında bulunuyor gibi... Ama değil işte... Kendilerince karı-koca böyle bir yol bulmuşlar... Hem iyi olmak istiyorlar hem de bakışlardan, laftan sözden etkilenmeyecekler böyle belki de... Ne acı...
O sahneyi gördüğümde içim daha beter acıdı... Benim güzel ülkemin kadınları neden bu kadar çok sınanıyor, neden bu kadar yok sayılıyor...
İçim karardı o anda çokça...
Film çok başarılı değil belki ama konu o kadar gerçek...
Gerçek olduğu için izlemekten sıkılmadım..
Hep ne olur sanki bunlar sadece kurgu olsa ve biz de hep desek ki "Ne çok kötü hayal kuruyorsunuz ve acitasyon yapıyorsunuz... Bunlar gerçek olamaz.". Ne olurdu sanki böyle olsaydı...
Ama güzel memleketimin yaşanılmasını istemediğimiz gerçekleri bunlar....
Film benim için EHHHH İŞTE kategorisinde yer alsa da dram severlerin izleyeceği nitelikte bir film...
Tercih yine sizin...
Benden şimdilik bu kadar...
Görüşürüz ♥