27 Eylül 2021

Cruella

Zincirlerimi kırmaya çalışıyorum ama zorlanıyorum... 
Sanki bu bloga senelerdir yazan ben değilim :/
Bu yazamama hallerimin dönemlik bir heyhey durumu olduğunu varsaymak istiyorum...
İzlediğim filmler hakkında yazmayı severdim mesela...
Taze, sıcak izlenmiş bir filmle alıştırma yapmaya başlayalım o zaman 😏
 


CRUELLA (2021)

101 Dalmaçyalı çizgi filmini ya da filmini izlemeyen yoktur sanırım aramızda ve haliyle kötü kadın Cruella karakterini de... İşte o kötü Cruella gitmiş yerine taş gibi bir Cruella De Vil (Emma Stone) gelmiş filmimizde...

Hollywood'da Disney'in kötü karakterlerinin hikayelerini anlatma işi tuttu sanırım... Uyuyan Güzel'in Mallefiz'i, Batman'in Joker'i ve şimdi de 101 Dalmaçyalı'nın Cruella'sı... Tüm bu kötü karakterler dile gelip "bi sor bakalım ben neden kötü oldum" diyor bu filmlerde... Dolayısıyla bir anlamda da nefret ettiğimiz bu karakterleri anlamaya çalışıp ah canım benim "seni hayat böyle yapmış, kıyamam" diyerek  bağrımıza basıyoruz... En azından ben öyle yaptım...

Gelelim filmimizin konusuna;
Saçları ve aykırı yapısıyla ilk doğduğu günden bu yana akranlarından farklı olan Estella'nın okuldan atılmasıyla birlikte annesi kızının hayallerini gerçekleştirmek için Londra'ya taşınmaya karar veriyor. Londra'ya gitmeden önce de bir arkadaşına uğraması gerektiğini söylüyor ve orada Estella annesinin ölümüne tanık oluyor istemeden. Kimsesiz bir halde kendini Londra sokaklarında bulduğunda hem yaşadığı vicdan azabı ile hem de çaresizlik sebebiyle karşılaştığı iki ufak sokak hırsızını aile olarak benimsiyor. 

Sokaklarda hırsızlık yaparak büyüyen Estella, hayali olan moda tasarımcılığına yakınlaştığında ise hayatına Barones (Emma Thompson) giriyor. Bu noktada da Estella'nın yavaş yavaş Cruella'ya dönüşmesini izliyoruz zaten....


Barones-Cruella çatışması filmde çok zekice hamlelerle oluşturulmuş ki en sevdiğim sahnelerden birisi de bu. Görsel keyif derecesi oldukça yüksek....

Cruella olur da hiç dalmaçya cinsi köpek olmaz mı peki filmde, tabi ki var. Ve hatta bu üç köpekle hem geçmişteki köpek düşmanı haline selam çakıp hem de bu film tutarsa ikincisini de çekeriz mesajı verilmiş...

Her iki hatun da rollerinin hakkını gerçekten vermişler. Muhteşem desem çok abartı olur sanırım ama oldukça iyi diyebilirim...

Sonuç olarak benim için SEEEEVVVVVDİİİİİMMMM kategorisine girmiş bu filmi oturup maaile izleyebilirsiniz efenim... Eski zaman aile filmlerini anımsatan bir yapım olmuş....

En yakın zamanda tekrar görüşmek dileğiyle....



2 Eylül 2021

Yaz ♥ Ben

En son Nisan ayında yapmışım bu seriyi. Sonrasında saldım. Sadece bu seriyi değil üstelik, bloga da doğru düzgün yazı yazmadım. Uğramadım bile diyebilirim hatta 🙈

Böyle uzun süre ara verince geri dönüşüm de zor oluyor benim. Nereden başlayacağımı bilemiyorum... Sıcağı sıcağına yazmak daha zevkli, hissiyatın en canlı olduğu anları harflere yüklemek daha kolay gibi sanki...

Bir yerlerden başlamam gerekiyordu ve ben de yaz aylarını kısaca bu seriyle anlatarak başlamanın en iyi fikir olduğuna karar verdim. İnşallah devamı gelir ♥

Seviyorum;

Ailemle vakit geçirmeyi seviyorum. 2 sene ardından kardeşimin gelmesi bana ilaç gibi geldi. Çok bilmiş bızdığıma kavuştum şükür bu yaz. 

Daha rahat hareket edebilmek için bu yaz daha tenha konumda olan bir ev kiraladık. Karantina düzenimizi çok rahat koruyabildik bu evde. Hem rahat rahat denizimize girdik, hem çocuklar evin bahçesinde vakit geçirdiler, ben ara ara işe giderek çoğunlukla onların yanında kaldım derken şahane bir tatil yaptık.  Mavi ve yeşilin huzuruyla çalışmayı çok sevdim... İş ve tatil bir arada olunca tadından yenmiyormuş onu fark ettim ♥




 

Yiyorum;

Bu yaz bebek kabak ile tanıştım, diğer adı ile Girit kabağı. Kabak severim ama bebek kabak başka bir şeymiş arkadaş :) Pazarcı en şahanesinden çok kolay bir tarif de verdi, başka çeşidini aramadım bile... 
Haşla, ortadan ikiye böl, üzerine zeytinyağı-limon-sarımsak-dereotu... Ne zaman istersen ye en güzelinden...



Bir de deniz fasulyesi olayı var ki bu yaz dibine vurduğumuzu söyleyebilirim. Daha önce bir kaç kez yemiştim ama hiç yapmamıştım. 

Ayvalık pazarı tam bir ot cenneti olduğu için bu konuda da biraz abarttık her zamanki gibi. Hatta buzluğa bile attım kışın yemek için :))) Yapımı çok basit; ayıkla, kaynamış suya at çok az kaynat, sonra soğuk suda şokla ve üzerine zeytinyağı limon sarımsak üçlüsünü ekle ve afiyetle ye ♥


Bu yaz tüm otların içine içine düştüm anlayacağınız ♥ Darısı gelecek seneye inşallah maşallah....



İçiyorum;


Kardeşimin elinden en âlâ kahveleri içtim bu yaz. Normalde günde 1 kez kahve içerken 2-3 e çıkarttım bu sayıyı. Ne yapayım hem kahve yapanım çok güzeldi hem de sohbeti şahaneydi ♥


El yapımı şarabımız kuzendendi sağ olsun. Hem de öyle içine alkol katarak falan değil bekleterek, süzerek, çok da emek vererek yapmış. Portakal şarabı özellikle şahaneydi. Gün batımlarımıza en şahanesinden eşlik etti ♥


Evet alkolün dibine vurdum doğru 🙈
Ama bir neden diye sorun bana 😂😂😂
Eşlikçilerim şahaneydi de ondan 😉
Ve ben o Ayvalık otlarından şahane mezeler yapıyordum :)))) Öksüz yetim mi kalsınlardı di mi ama 😏


Tamam bu kısım tamamiyle şımarıklıktı kabul ediyorum. Ama sıcak yaz akşamlarıma buz gibi şahane eşlik ediyordu...

Üstelik denize batan bir güneşe karşı içilmez de ne yapılır yahu 🙈

Hissediyorum;

Evin içindeki koşuşturmacalarımı saymazsam şukella bir huzur içindeydim. Arden kuşuma doydum diyemem ama sanırım çocuğumun doğumundan bu yana en fazla birlikte zaman geçirebildiğimiz bir yazdı. Binlerce şükür... 

Evet gezi planları yapmadık belki ama bu sakin evi kiralama fikri için kardeşime binlerce kez teşekkür ettim sanırım. Ve anladım ki ben doğanın kucağında olmayı çok seviyormuşum...

Normalde rutinlikten sıkılan ben aslında nasıl bir rutinin içinde olmam gerektiğini bilmiyormuşum... Bunu öğrendiğim için kendimi mutlu hissediyorum ♥

Yapıyorum;

Bak bu kısım karışık işte :)))

Hem hiçbir şey yapmadım hem çok şey yaptım....

İki haftada bir birkaç günlüğüne işe gelme zorunluluğum olduğundan araba tepesinde sabah akşam yol kat ettim. Ve bu yolculuk halleri benim için nedenini tam belirleyemediğim sebeplerle çok keyifliydi... 


Bol bol meyve kuruttum fırsattan istifade... Elma, armutla birlikte bu sene çilek ve kiraz da denedim... Sonuç şahane oldu... Pestil yaptım bol bol. Benim minik kuşum kışın teyzesinin elinden tatlı tatlı yesin istedim...


Gece denize girdim bu yaz birkaç kez... Çocukluğumda annem ve babamla girdiğimi hatırlıyorum ama bu kadar keyifli olabileceği hiç hatıralarımda yer etmemiş. İlk başlarda biraz tırssam da alışınca çok keyifliydi... Bunda cümbür cemaat girmemizin de etkisi büyük tabi ♥


Çalıştım, yedim, içtim, uyudum ve bol bol sohbet ettim... 

Ayyy bir de ayaklarımı uzatıp telefonu elime alıp salaklandım 😂😂😂 

Daha ne olsun değil mi 😉


Düşünüyorum;

Bu mikrop hastalıktan nefret etsem de beni sakinleştirdiğini fark ettim. Normal şartlar altında bu kadar evde vakit geçir(e)meyen ben sanırım tam bir ev kuşu oldum. Eskiden işten arta kalan vakitlerimde eve girmek istemeyen ben günlerce evden çıkmadan yaşayabiliyorum. Bunun deniz kenarında bir evde olmamla alakası yok, genel olarak bu hale büründüm. Şu anda da eve gitmek için can atıyorum...

Değiştim, daha kabuğuma döndüm... Bunu şu anda değiştiremeyeceğimi biliyorum ancak şu beladan kurtulduğumuzda değiştirmek ister miyim acaba diye sorgularken buluyorum kendimi...

Henüz bu duruma yanıtım yok....


Hayal Ediyorum;

Şimdi yazarken fark ettim ki Nisan yazımda hayal ettiğim her şeyi yapmışım... Ne mutlu bana ♥

Bu yaz bana öğretti ki ben artık kalabalık yerlerde yaşamayı sevmiyorum. Henüz insanlardan bıkmadım tabi hahahaaaa :))) Sadece kendim istediğim zaman kalabalığa karışabilmekten yana bir tercih hakkım doğmasını hayal ediyorum. Ve evet her zaman müstakil bir ev hayali kurardım ama hiç yaşamadığım için bunun sadece bir şekilcilikten öte gitmediğini fark ettim. Özgür bir alan, ufacık bir bahçe, az eşya (bunu başarabilmem çok zor hala ama hayal edebilirim bence) benim yaşam şekli mutluluğum buymuş ♥ Dolayısıyla şimdilerde hayallerimi süsleyen böyle bir ev. Bir ucu denize değerse tabi ultra lüksü bulmuş kabul edeceğim kendimi ♥


Dinliyorum;


Buray / Alaz Alaz

İstisnasız bu yazıma damga vuran şarkı Alaz Alazdı. Her gün 3-5 kez dinlemeden günü bitirmedim sanırım ♥


Demet Evgar / Nanay 

Bu kadın ne yaparsa ben dinlerim / izlerim sanırım ♥
Rengarenk bir klip ve eğlenceli bir şarkı :)
Klibinde bazı filmlerinin bazı sahnelerine de atıfta bulunmuş 😉

Okuyorum;

Koskoca yaz sezonu için maalesef oldukça az kitap okudum. Hiç verimli değildim ve uzun süredir elime kitap alamadım. Belki Eylül bana iyi gelir....

Okuduğum kitaplar;

Erkek Doğmak Adam Olmak / Esin Acıman

Lilith / Esra Pekin

Hafif Bir Akıl Tutulması / Mitch Cullin

Bildiğimiz Dünyanın Sonu / Erlend Loe 

Volvo Kamyonler / Erlend Loe

Doğa Tarihi / Hakan Bıçakcı


İzliyorum;

My Brilliant Friend, Fatma, 50m2 dizilerini bitirdim. Atiye'nin son sezonunu da tamamına erdirdim :)
İyi dizi izlemişim ♥

9 tane de film izlemişim koskoca yaz boyunca... Türk filmi ağırlıklı gittiğime göre kesin ya ütü yaparken ya da mutfakta bir iş yaparken izlemişimdir ben çoğunu. Sanatsal filmlere girişmemişim çünkü :))) Buna da şükür diyelim :))

Nasipse Adayız
Kovan
Kapı
Gelincik
Kaybedenler Kulübü
Bu İşte Bir Yalnızlık Var
Güzel Günler Göreceğiz
Her Şey Aşktan
Kızıl Gökler

En kısa zamanda yeniden görüşmek dileğiyle ♥