28 Haziran 2013

Serenade Für Nadia....


Geçen sene yaz sezonun sonunda başladığım ancak her nedense okuyamadığım bu kitabı yeniden elime aldığımda bu duyguları hissedeceğimi inanın bilmiyordum...

Şayet geçen sene okumayı bitirebilseydim bir zamanlama hatasından dolayı zihnimde yok olabilirmiş kitap...

Film izlerken ağlamaya müsait bünyem, ilk defa bir kitabın sayfalarında *o eşsiz aşkın kollarında tarihin tozlu kokusuyla* parçalandı desem inanın hiç de abartmış olmam....

Karakterleri tek tek anlatmama, irdelememe imkan yok... Hepsi birbirinden bağımsız o kadar ince ince işlenmiş ki... Arada es verip o karakterleri hayal etmeden yapamadım...

Tamamen kurgu olmasını dilediğim, ancak ne yazık ki gerçekliğinden kaçamadığım bu hikayede günümüz bağdaştırmaları elimde olmadan zihnimi zorladı hatta...

Ama o kusursuz, içime işleyen aşk.... Ahhhh aşk....
Düşünmeden yapamıyorum hala....

Hala okumadıysanız mutlaka ve mutlaka diyorum...

 Max 'ın Serenade für Nadia 'nın bestelenmesi sırasında esinlendiği Schubert' in ezgileri arasından iyi hafta sonları diliyorum hepinize....


6 Haziran 2013

tencere tava havası :)


Bu uyanışta enfes bir mizah ortaya çıktı...
En gerildiğimiz anlarda öyle bir görüntüyle karşılaşıyoruz ki...
Gülümsememek elde değil...

Çapulcular sizinle gurur duyuyorum...
Enfes bir tencere-hava melodisi...

GEL YAVAŞ GEL, YERLER YAŞ :)




3 Haziran 2013

sevgili cesaretsiz arkadaşlarım lafım sizedir....


Evet bu blogta direniş var sevgili anonim arkadaşlarım....
Demokratik haklarımı kullanarak...
Hiçbirinize saygısızlık etmeden...
Hiçbirinizin görüşünü, düşüncesini dürtüklemeden....

Görüşlerime katılmak zorunda değilsiniz...
Beni de okumak zorunda değilsiniz....
İnanın bana izleyici sayım hiç önemli değil...
Ben burada sadece güzel anlarımı paylaşmak için bulunuyorum...
Ama hayat sadece ne yazık ki güzel anlardan oluşmuyor...

Siyah renkli bir fotodan ve simsiyahım kelimesinden rahatsız oluyorsanız buyrun olun...
Özgürsünüz...
Ama bilin ki ben de özgürüm...
Anonim mesajlarınıza prim vermeyecek kadar özgürüm hem de...

Ben bir anneyim...
Çocuğumu sağlıklı, huzurlu ve yasaklardan uzak tutarak büyütmek istiyorum...
Özgür olmasını istiyorum...
Özgürce kendini savunabildiği demokratik bir ülkede yaşamasını istiyorum...
Herhangi bir partinin militanlığını yapmıyorum (sizin aksinize)

Kimse bana ne yapacağımı, nasıl düşüneceğimi söyleyemez....
Hele anonim mesajlarla hiç....
Madem cesaretlisin, akıllısın (ki beni eleştiren benden daha akıllı olmak zorunda)
Çık isminle cisminle....
Anonimlere, fayk hesaplara ihtiyaç duymadan...

Sonsuz sevgi ve saygılarımla.....

bu blogta direniş var....


simsiyahım bugün....


Hafta sonu yollarda olmam sebebi ile gündemi çok sıkı takip edemedim aslında....
Her bulduğum fırsatta yandaş olmayan medyanın haberlerini izlemeye çalıştım sadece...
Kaygıyla ve bolca da agresif izledim hatta...
Ağzımı doldura doldura küfürler ettim...

Belki meydanlarda değildim... Çapulcularla omuz omuza olamadım... Ama yürekten çapulcu hissettim kendimi... Çokça da ayyaş....

Kendini bilmez insanların geri adım atacağını başından beri hiç düşünmemiştim zaten. Özür dileyeceklerini de...  Ancak bu kadarını da beklemiyordum... "Aşırı uçların organize ettiği eylem" olarak adlandırdılar ya şimdi bu durumu... Bu kadar kör olduklarını hayal edememişim hakikaten...

Meydanlarda toplanan onbinlerce insanı, evlerinden tencere tavalarla eyleme destek veren teyzeleri, ışıkları zevkle kapatıp açan çocuklara HALK diyememelerini, çeşitli kılıflar altına sokmalarını dehşetle izledim...

Evet bugün simsiyahım...
Simsiyah bi çapulcu...
Simsiyah bi ayyaş....
Simsiyah bi TC vatandaşı...
Simsiyah bi anne...

Ama simsiyah evde zorla tutulan bi % 50 değil....

O yüzde %50 içinde olmadığım için çok mutluyum....