29 Nisan 2011

ah kerim aaahhhhh....

Uzun zamandan beri böğürerek ağlamamışım ağlak bir bünyeye sahip olmama rağmen...
Fatmagül'le Kerim sağolsunlar beni benden aldılar dün akşam...
O kısacık sahnede ne kadar da çok şey geçti yüreğimden, beynimden...
Offffffffffffff, offffffffffffffffff....

Hadi sabah sabah efkarlanalım yine....
Siz nerelere gideceksiniz bakalım bu türküyle....

26 Nisan 2011

bu yazı tamamen bir özettir :))

Plansız, programsız günler geçiriyorum. Hani saldım çayıra mevlam kayıra derler ya. Aynen öyle...
İşin garip tarafı bu kadar düzensizlik içinde hala arap saçına dönmedim :))) Dilimi ısırıyım hemen ;)

Oğluşum su çiçeği oldu geçtiğimiz hafta... İlk bulaşıcı hastalığımızı törenlerle karşıladık anlayacağınız... Birde bağışıklık sistemimiz zayıfladığından dolayı son 3 gündür de ateşle uğraşıyoruz. İnşallah her ikisini de mehter marşı ile uğurlayacağız. El sallamalarını bekliyorum sabırla...

Buna rağmen 23 Nisan Şenliğimizi keyifle geçirdik minnoşumla... Ateş düşürücülerle ayakta dursa da kuzum benim arkadaşlarıyla birlikte harika bir gösteri yaptı. Çok şanslıyım ben diye diye izledim gösterisini :)

Hastalık, iş, okul, ev derken yastığa nasıl başımı koyuyorum anlamıyorum bile... Bir gözüm açık, diğeri uyku modunda hooop sabah olmuş bile...

Bir süre daha böyle olacağız galiba.... İdare edin artık bizi ;)
Şimdilik hoşçakalın...

13 Nisan 2011

benim küçük bilim adamım...


Geçen hafta sınıfımız yapmış oldukları bir uzay afişi dolayısıyla Bilim ve Sanat Merkezi açılışına davetliydi.
Her ne kadar nereye gittiklerinin, ne olacağının farkında olmasa da minişler, öğretmenimizin hazırladığı kıyafetler sebebi ile kıpır kıpırdılar...
Robot, astonot, ufo, uranüs, venüs, ay, yıldız derken sevimli halleriyle tüm ziyaretçileri ve protokolü kendilerine hayran bıraktılar... 
Kendilerine 10 numara büyük gelen çok bilmişlikleri de bizi hayran bıraktı tabi :)


İlk başta ne giydiği beyaz önlüğü nede gittiği yeri önemsemeyen küçük adamım; çevrelerindeki ilgiyi fark edince bir anda janjanlı kıyafetler arasında kimlik karmaşası yaşayıp panik yaparak yanıma koşturdu.
Ben neyim anneeeeee!!!!
Bilim adamısın sen diyince giydiği beyaz önlüğün farkına vardı :)
Bir baktım ki kalabalığın arasına karışmış sürekli "ben bilim adamıyım" "ben bilim adamıyım" diye tekrarlayıp duruyor...
İlgi odağı olmayı seviyor işte :))
Yüzümde hiç eksilmeyen bir gülümseme ile o hallerini izledim doyasıya...


Burda da hazırladıkları afişi yetkililere hediye ederken

12 Nisan 2011

çoğu gitti, azı kaldı...


Anneannemiz Şubat ayından bu yana kardeşimin yanında uzaklarda...
Hal böyle olunca bizim hasretlik seviyemizde tavana vurmak üzere...
Artık dayanamıyorum bile demeye başladı bizim evin minik kuşu :))
Bilgisayar başında hasret gidermeceler yaşansada o anneannesine sırnaşmayı özledi galiba...

Bugün sabah isyan bayrakları açıldı yine bizim evde...
Hemde sabahın köründe...
Malum seneye ilkokula gideceğiz ya, kendi kendine giyinme çalışmaları yapmaya başladık 1 haftadır. Bugün çileden çıkmış olsa gerek ki ağzını doldura doldura anneannem ne zaman gelecek diye mızırdanmaya başladı...
Az kaldı desemde isyan büyüdü...
Anneannem olsa seni şikayet ederdim dedi...
Geldiğinde edersin dedim gülerek...
O beni senden daha çok seviyor biliyormusun dedi... Aklınca benim canımı acıtacak ve galibiyeti alacak eline :)
Tabi ki seni çok seviyor anneannen diyince bozuldu paşacım...
Amacına ulaşamadı ya :)
Offf yeter artık, ben sadece bu evde olmaktan sıkıldım dedi uzata uzata...
Hadi dedim sevgi böcüğü olmak istiyor anlaşılan yine, gel yardım edeyim sana dedim...
İstemez ben giyinirim demez mi bu sefer de...
Hadi gel burdan yak şimdi...
Somurta somurta gitti okula...
Öğretmenine ağlamaklı baktı, en büyük işkenceleri ben çekiyorum der gibi...

Ahhh dedim ahhh
Tok evin aç kedisi, sevgi arsızı...
Akşama nelerle karşılayacaksın bakalım beni...

8 Nisan 2011

yuvarla/yapıştır tamam mı....


Bugünlerde odamızın duvarları, dolaplarımız sticker ve dergilerden, gazetelerden kesilen resimlerle dolu. Ne ararsan var... Caillou, bakugan, transformers, dinazor....
Allahtan akıl edip kağıt bantlardan vermiştim de ne duvarları rezil ettik, nede dolapları...
O asıyor ben çaktırmadan azaltıyorum :) Korkum yer kalmayınca evin diğer bölümlerine sıçraması... O yüzden hergün itina ile fark ettirmeden eksiltmecelerdeyim ;)

Geçenlerde baktım minnacık bant kesmiş bakugan posteri asmaya çalışıyor, bir yandan da söyleniyor kendi kendine.... Yuvarlan diyorum işte sana diye kavga ediyor hahaaaa :))
Ne yapıyorsun dememle beraber başladı söylenmeye...
Bantın gözükmemesi gerekiyormuşmuş...
Gül öğretmeni öğretmişmiş...
O çok güzel yapıyormuşmuş...
Onunki neden olmuyormuşmuş...
Yuvarlanmıyormuşmuş....

Ah dedim tek derdin bu olsa keşke :) Bit kadar bant yuvarlanmaz tabi.... Biraz daha uzununu kestim verdim eline...
Şıp diye yuvarlayıverdi....
Öyle bir ohhhh çekti ki, büyük bir iş bitirmenin edasıyla :))
Bak bant gözükmeyince daha güzel anne diyede bilmişliğini tasladı...

Fotoya takılmayın, geçtiğimiz yazdan kalma bir deney çalışmasından hahaaa :)) Bir zamanlarda deney takıntımız vardı zira ;)

6 Nisan 2011

kutladık :))


Zaten 1 ay gecikmeli kutlandı, üstüne yazma sorunsalım sebebi ile 20 gün sonra yazıya döküldü derken siz şimdi bu yazıyı 22 Şubatta okuyormuş gibi yapın tamam mı?

Tüm sınıf arkadaşları ve öğretmeniyle evimize yapmış oldukları kısa ziyarette yaptık doğumgünümüzü. 
İnanılmaz derecede heyecanlandı ve mutlu oldu paşam :))


Kendi kendilerine olunca daha özgür hissettiler kendilerini...
İstedikleri gibi oynadılar, bağrıştılar, koşturdular...
Sonuç onlar mutlu, ben daha da mutlu :))


Her yaşgününde vazgeçemediğimiz hayvan şekilli pastalarımıza bu sene köpekbalığı pastamızı da ekledik...
Akvaryum ziyaretimizin katkısı çok oldu tabiki :))


Minik atıştırmalıklarda hazırladık arkadaşlarımıza ve bunların hepsine benim minnoşumunda eli değdi.
Pek bir keyifle yediler hepsi :))

Benim minik böceğim, iyi ki varsın...
Nice mutlu yaşlara tekrar bebeğim...
Seninle hayat çok, çok ama çooookkkk güzel :))

4 Nisan 2011

geldim :)

Uzun süren yazamama durumumu nihayet aşabildim :)
Böyle ara verince de yazacak şeyler birikiyor, biriken şeylerin hangisinden başlıyım acaba diye bir süre daha bekleniyor gibi bir süreci de aştım ve burdayım....


Geçen haftalardan birinde okulumuzun kermesi vardı.
Bende bu minik kurabiyeleri hazırladım.
Yap, çubuklara yerleştir, süsle, yapıştır derken iki akşamımı yedi :)
Kurabiyelerimden aslında istediğim sonucu alamadım.
Üstünü süslediğim için çok fark edilmesede yüzeyi çok pürüzlü oldu nedense.
Bu konuda iyi bir tarifi olan varsa ve verirse çok sevinirim :))

Kermese gelince içimde inanılmaz bir pazarcı ruhuna sahip olduğumu keşfetmemi sağladı :))
Yaklaşık 10 saat boyunca şamata, gırgır yaparak kermesimizi başarıyla tamamladık.
Ancaaaakkk kermes yapılan mahal ve civarına 6 ay uğramama kararı almış bulunmaktayım ki buda karizmayı fena halde çizdirdiğimizin ispatıdır hahahaaaa :)))
Annnnnneeeeeeeeee kurabiyeleriiii bunlaaaarrrrrr !!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!
Hahahahaaaaa :)) Bilmem anlatabildim mi :))



Bu yaz kardeşim gelirken bir tomar yapıştırma harf ve rakam getirmişti.
Bir kenarda bekliyorlardı kuzu kuzu :))
Başladık sade t-shirtlerimizi süslemeye...
Hatta farklı sloganlar peşindeyim :)
Varsa aklınıza gelen hemen kes- yapıştır yapıverelim :)

Şimdilik hoşçakalın :)