24 Ocak 2012

aradığınız kişiye ulaşılamıyor pazartesi tekrar deneyin :)


Kısa bir tatil zamanı şimdi :))
Oğluş karne tatilinin ne olduğunu anlasın, öğrensin...
Zira çocukluğumda 15 tatilin yeri ayrıydı hep...
Biraz gezinelim, dolanalım...
Eş-dost ziyareti yapalım...
Belki kar buluruz...
Alışverişin dibine vuralım...
Ana-oğul sarmalanalım kucak kucağa 24 saat...
Enerji depolayalım...
Gezdiklerimizle, gördüklerimizle Pazartesi sizinle yeniden buluşalım :)
Bize iyi tatillleeeeerrrr :)))

23 Ocak 2012

Allahım sen ev hanımlarına sabır ver....

Evimin bal dök yala haline bayılırım ben. Genç kızlık dönemlerimde bu sebepten evimizi bile yaktım :))
Hoş o zamanlar kronik derecede temizlik hastasıydım, şimdi oldukça törpülendim...
Temizlik yaparken bilumum deterjanı birleştirip tam missss gibi dediğimde birde üstüne yemek yapmaya kalkışınca ploppppp diye mutfağımızın tavanı alev almıştı :) Böyle ilginç alev alma ben hayatımda görmedim, görmiyim de zaten... Mutfak tülü üstten eriyip pat yere düşmüştü... Sadece tül, badana ve is zaiyatı verip konu kapanmıştı. Tabi uzun süre annem bana temizlik yapmayı yasaklamıştı :) Yangın zaiyatını temizledikten sonra tabi ki :)))

Şimdilerde ise ehhhhh durumundayım. Hele depresyonlu anlarımdaysam ev ben gidiyorum diye bağırsa umurumda olmuyor :) Mesela son iki haftadır dur gitme diyorum evcağızıma.... Çok inatçı çıkınca profesyonel destek bile alındı, düşünün artık halimi....

Dün dedimki kendi kendime, ev temiz sen çamaşırını yıka, ütünü yap, yemek yap, birkaç eşyanın yerini değiştir... Keyfince davran yani :))
Ama yok arkadaş evde durdukça iş ürüyorda ürüyor...

Mesela;
Oğluş çizgi film keyfi yaparken yesin diye yapılan meyve salatası halının ortasına hoooop dökülür ve baştan başa halı tekrar kırklanır...

Güzel bir pasta tarifi deneyelim derken yapılan krema mikserle çırpılırken mikser çalışırken kremadan çıkartılır ve krema cenneti olan mutfak yeniden elden geçer.....

Tam ütüm bitti diye sevinirken balkonda salım salım salınan çamaşırların unutulduğu fark edilir ve tam bilfiil 3 saat ütü yapılır ama yinede bitirilemez. Nazar bocuğu olarak 1 sepet ütü hala beklemektedir...

Oğluş kitap okurken birden resim yapmaya başlar ve pastel boyaları kalemtraşla açarak un ufak eder. Halıya yapışan pastel parçacıklarını görünce annenin kat sayısı yükselir... Zira o pastel kırıntılarını halıdan çıkartmak tam 1 saatini alır :(

Anne söylene söylene halıyı temizleyedursun, oğluş boş durmaz bu arada... Cıbıldak cıbıldak hatun resimlerini gazeteden kesicem derken zaten hala nemli olan oturma odası halısına gazeteleri sürtmek sureti ile kapkara yapar !!!! Tabi bunu görünce ben koparım :((

Tam herşey bitti, şöyle bacaklarımı uzatarak kesilmiş gazeteden kalan yerleri okuyum derken doca işten koşa koşa gelip banyodaki musluğa bir aparat takmaya kalkışır. Amaç ellerimizi yıkarken su sıçramayacakmış... Ama bu arada banyo su içinde kalmıştır... Hiç de önemli değildir nede olsa bundan sonra su sıçramayacak ya !!!!

En son bombayıda akşam yemeğindeki ketçap yapmıştır. Oğluşun yine hiç bir suçu yoktur zira ketçap kapağı açıkken de sallanabilir nede olsa... Duvarda kan kırmızı doğal bir resim oluşmuştur...

Kalkış: 09:00
Yatış : 00:30
Poposu yer görmeyen ben...
Nede güzel bir pazar dimi keyifli keyifli...
Bundan sonra Pazar günü evde oturan ne olsun....

18 Ocak 2012

UNUTMADAN!!!! BÖLÜM 3

Hayatınızda öyle anlar vardır ki asla unutmazsınız. Beyninize, yüreğinize kazırsınız...
İşte öyle anlardan birini doğumgünümde yaşadım ben :)
Hayatımın anlamı minik canavarım öyle bir hediye verdi ki bana !!!!
Ağladım mutluluktan...
Bilse aslında kendisinin bana en güzel hediye olduğunu...


Paha biçilemez bir hediye....


İçinde dinazorlar, canavarlar olmayan bir resim yapmış ya eksiklik hissetmiş muhtemelen kağıdın arkasına dolduruvermiş hemen dinazorlarını :))

Bu arada doğumgünüme özel incimi de konduruveriyim hemen :))

Anneannemiz uzun zamandır istediğim bir fincan takımı almış bana. İlk hediye anında zaten bir kriz yaşadık; ona neden sormadan alınmışmış :))
Daha hediye paketini açmadan ben olsaydım bunu almazdım, offff çok çirkin gibi söylenmeler başladı  :)) Sonrası benim param yok param olsaydı bende hediye alacaktım sızlanmalarına döndü... Bak sen çok güzel hediye yapmışsın bana, aldığım en güzel hediye seninki desem de mızıldanmalar devam etti...
Anneannemizde hemen mutfakta duran fincanının içindeki paraları (mutfak için ıvır zıvır parasıdır onlar) gösterip bak bunlar senin yarın istediğini alırsın laflarıyla sakinleştirme eylemi gerçekleştirdi. Paşada gaza gelip en güzel hediyeyi kendisinin alacağı konusunda oldukça iddialı cümleler kurmaya başladı...
Ya sonra peki.... Dialog aynen şöyle....

Oytun- Anne ben sana hediye alacağım ya yarın...
Ben- Evet oğlum alacaksın biliyorum...
O- İşte benim paralarım ya onlar...
B- Evet senin paraların aşkım...
O- Şimdi ben sana hediye alıyormuşum gibi oyuncak alsam...
B- Kendinemi alacaksın oyuncağı...
O- Yok ben sana hediye alacağım ama ben oynayacağım, ama arada sende oynayabilirsin...
B- !!!!!!!!!!!

Üzeri bol kahkaha tabi :)))))

DipNot: Henüz okuma-yazmayı yeni öğrenmemiz sebebi ile bazı harfler daha öğrenilmemiştir. Dolayısı ile o harfler söylenirken hata yapılmasa da yazım aşamasında kaybolmuştur :))

16 Ocak 2012

denedim ve çokda güzel oldu :))

Saçlarımla özellikle kış aylarında hep problemim vardır benim.
Yarı dalgalı saçlarım vardır ve sabah yıkamadıysam şekle şemale girmez.
Mutlaka toplamam gerekir ve böyle oluncada kendimi iyi hissetmem :))

Hafta sonu gezinirken sevgili anne kaz da gördüm bu modeli. Ayyy dedim ne pratik, ama böyle olur mu acaba dedim...


Denedim oldu,hemde aynen böyle oldu..
Üstelik 2 dakikada şipşak...
Anne Kaz videosunu da yayınlamış üstelik...
Yapmak isteyenlere buyrun buradan....  tıktık

Ben bugün bu saçla geziyorum ve  kendisini bir süreliğine milli saç ilan ediyorum :))

14 Ocak 2012

UNUTMADAN!!!! BÖLÜM 2

11 Haziranda ilk mezuniyet törenimizi gerçekleştirdik.
Tabi bu durumlarda serenomi yaratmayı seven ben aylar öncesinden başladım hazırlanmaya :)
Birde rock'n roll yapmaya karar verince Duygu öğretmenimiz beni tutana aşkolsun :))
Kıyafet konusunda da, herkesin kendi tercihine bırakıyorum diyince hemen araştırmalara başlandı...
Rock'n roll = Elvis Presley denklemi kurularak model-kumaş-terzi-ben dörtgeni kuruldu hemen...
Üzerine bir de inatçı saçları kabartınca ortaya böyle bir sonuç çıktı.
Biraz abartmış olabilirim durumu ama böyle günleri nede olsa hergün yaşamıyoruz dimi ama...


Nasıl olmuş kıyafetimiz ?
Dikimi terzimize, üstündeki tüm pul işlemeler bana ait...
Pelerindeki gitarı işlemekte biraz zorlansamda ortaya başarılı bir sonuç çıktı :))


Gösterimiz de çok güzeldi...
Ben yine kendimden geçtim tabi :))
Böyle zamanlarda kendime hakim olamıyorum ne yapıyım....


Gösteriden sonra kıyafetinin ve eğlencenin tadını çıkartan Oytun :)


Yakışıklım, bitanem, evimin neşesi, herşeyim...
Seni çoook seviyorum....

13 Ocak 2012

oğlum, iyi oku bu satırları...



Sen bir Atatürk çocuğusun....
Anavatanın Türkiye...
Resmi dilin Türkçe...
Demokratik ve laik bir ülkede yaşıyorsun...
Ataların bu cumhuriyeti kurmak için 7 den 70 e savaş verdiler....
Kanlarını döktüler....

Şimdi senin bu kahramanlık destanını unutmanı, öğrenmemeni sağlamaya çalışıyorlar...
Bayramlarını elinden alıyorlar...
İzin verme oğlum, sakın....
Milli şuurunu yok etmelerine izin verme...
Şimdi sana üşüyorsun, aman hasta olursun, zaten derslerinde aksıyor diyorlar....
İnanma annem....
Sahip çık tarihine, Atatürk'üne ve onun gösterdiği yola...

19 Mayıs, 23 Nisan, 29 Ekim, 30 Ağustos tarihlerini hiç unutma, unutturma...
Kutla bayramlarını, yanında kimse olmasa da kutla...
Şunuda bil yalnız olmayacaksın hiç bir zaman...
Milyonlarca Atatürk çocuğu olacak yanında...
Avaz avaz bağırın marşlarımızı...

Bir grup şuursuzun, milli şuurunu yok etmesine izin verme....

Annen...

12 Ocak 2012

Sana bi biskrem versem :)))


Baştan söyliyim resmin konumuzla uzaktan yakından hiçbir ilgisi yok...
Sadece şu içinden akan akışkan tatlı şey varya galiba adına çikolata diyorlar (pehhhhhh) bana çok itici geldi o kadar... Zira lügatımdan o ve türevlerini SİL-mek zorunda kaldım-DİMMM... Oda neymiş canım... Kahverengi çirkin birşey işteeee allaaa allaaaa :))))
Hatta ve hatta işi abartıp hani şu nutella denen zehir zıkkımı kaşık kaşık yiyenleride hiç anlamam yani o kadar...

Bilmem cümlelerim ruh halimi anlatabildi mi?
Peki bu ruh hali bana neden geldi, bi şıptırıkta anlatayım hemencecik...
Zira çatlayıvericem tam orta yerimden...

Kabusun başlangıcı geçen hafta....
Yataktan kalkmakta zorlanınca ve uzun süredir yorgunluk, halsizlik ve sürekli uyku hali gibi durumlarda olduğumdan anneme şirin şirin anne şu senin aletinle bi kan şekerimi ölçermisin deme gafletimle başladı bu hikaye... Abaaarooovvv gibi nidalarla 300 lere yaklaşan şekeri görünce dedim ne oluyor. Birde bunun üstüne annemin ben diyorum sana şu kilolarınla başlayan cümleleri üstüme üstüme gelince 1 haftadır kabuslar, yürüyen pastalar, abuk subuk kremalar peşimden koşar oldu rüyalarımda :)

Bugün tüm cesaretimi toplayıp doktorun kapısında buldum kendimi... Tam kan, tam idrar derken öğle saatlerinde çarşaf çarşaf tahlil sonuçlarıyla doktorumuzun karşısındaydım maafeles... Dev cüssemle bir bana baktı bir sonuçlara... Tepkisi muhteşemdi...
***** nıck, nıck. nıck.... ilginç..... Seni görende kanlı canlı zanneder, için kofmuş*****
demezmi..... Ahanda dedim şimdi ruhumu teslim edeceğim... Üzerine bir de ultrason.... Tek açıklama olmadan üstelik... Benim çeneme vurdu tabi bu arada ama beni duyan yok :)))
Oturdu masasına -ki ben bu arada hala konuşuyorum- gel hele bi dedi, otur karşıma... Oh dedim nihayet duydu sesimi :))) Hani sınava girersiniz oturursunuz hocanızın karşısına, hocanızın elinde sınav kağıdınız, bu olmamış bu olmamış diye diye işaretler ya sınav kağıdınızı bizim durumda aynen öyleydi vallahi... Hiç abartmıyorum...
Efendim sınavımın sonuçları şöyle imiş....

_ Kolesterolde 100 üzerinden 150 çekmişim
_ O kadar çok yemişim ki karaciğerdeki yağlanma bonus vermiş
_ Demir oranı da sıfırlanmış ki orada idrak edilemese de içilen kupa kupa çaylara ithaf edilmiştir.
_ Ve en büyük eksiklik ki cüsseme yakışmayan asıl konu bu aşırı kan eksikliği... (Bu arada kanımı alırken kan almakta zorlanan hemşireye yaptığım acemi yapıştırmam için kendisinden çok büyük af diliyorum, kendisi haklıymış konusunda)
_ En sevindirici konu şeker tekrar nominal değerlere inmiş ama buna da sevinmeme izin vermedi doktor civanım anlık yükselmeler oluyorsa dikkat dedi uzak dur şekerden, tatlıdan :(
_ Vücuttaki ödem hareketsizlikten acil önlem!!!!

Bu sonuçlardan sonra gelelim tezatlıklar sinsilesine.... Acil kilo verilmesi şart diyen keskin, kararlı ve hatta ürkütücü ses tonlu doktorum sana kan ve demir hapı yazmalıyım diye devam etti.... Bunlar zaten açık olan iştahını daha da açacak ama sen yine de kilo vereceksin... Ama dememe kalmadan başka çarem yok yazmak zorundayım diye kesti attı :(
Bir not kağıdına bişeyler yazdı bunuda diyetisyene ver diye tutuşturuverdi....
Ha birde liste ohhh... Kafana göre takılma da dedi...
6 ay sonra düzelt gel de dedi...
Oldu dedim olduuuuu :((

Bunlar yetmedi bir de üstüne hastaneye gizli gittiğim için annemden duyduğum bir dolu iğneli lafın ardından yemek yerken Oytun'u düşün bari derken saf saf sormuşum neden diye... Sus işte susssss ama safım ya ben hemen açarım çenemi... Eeeee dedi doktorun dediklerini yapmazsan ne askere gidişini görebileceksin ne de evlendiğini... Ohhh dedim vurun, peşpeşe vurun şu aciz kulunuza...
Ama ben biliyorum bu üçlenmeden bitmez... Sırada hararetli hararetli bu konuları annemden oldukça özet bir halde duyacak ve aldığı gazla arayacak kardeşim var... Oda bi gelsin soldan soldan sonra huzura ereceğim inşallah...

Bu arada ben oğluşun mezuniyetini yazacaktım bugün dimi :))) Oda kalsın ruh halimin dingin bir anına artık...

11 Ocak 2012

başlıyooooorrrr... yeni yazı dizisi başlıyor :)))

Hani ben yoktum ya buralarda...
Bu arada bir sürü şey yaşandı aslında...
Tarihini fotoğraf makinamın attığı rakamlardan hatırladığım...
Oğluşumun en güzel anlarından...
Paylaşmazsam sanki özgeçmişinde bişeyler eksik kalacak gibi...

İşte bu sebeplerden dolayı yeni bir yazı dizisi başlıyor :)))
UNUTMADAN!!!! olsun bu geçmiş zaman yazılarımızın adı da.... (Çok olmadı galiba ama daha iyi fikri olan söylesin. Hemen isim anası hakkını verelim kendisine)

Evvetttttt.... Şimdi giriş bölümümüzü atlattıktan sonra artık konumuza gelebiliriz :)

Geçtiğimiz yıl anaokulumuzda almış olduğumuz drama dersimizin görsel şovunu izledik 24 Mayıs'ta...
İnanılmaz güzel bir gösteriydi. Kasım kasım kasıldım koltuğa vallahi izlerken :))




Nemi oldular; sigara...
Durun hemen ayyy demeyin... Sigaranın ne kadar zararlı olduğunu anlattılar... Sigara canavarı olup öğretmenlerini huuupppp yuttular :))) 


İşte tam bu anda ben kendinden geçmiş bravooooo, bravooooo diye çığlıklar atıyordum :)))
Kesin demişlerdir görmemişin oğlu olmuş diye hahahaaaaaa :)))

Yarında mezuniyet törenimizi anlatıyım size...
Şimdilik hoşçakalın...

10 Ocak 2012

kesin dönüş zamanı....

Bazen cümleleri toparlayamadım...
Bazen vaktim olmadı...
Çoğu zaman ihmalkarlık kurbanı oldu...
Depresif zamanlarmı desek yoksa...
Yada bunların hepsi işte...
6 ay olmuş uğramayalı buralara...
Sadece yazmak için değil üstelik kimselere de bakmamışım hatta...
Ama geçti... (inşallah, ümid ediyorum)

Gurbetlik sona erdi diyim ben en iyisi.
Topladım valizimi, birikmişlerimi...
Döndüm aranıza yeniden, yeni baştan :)

Şimdiden hoşbuldum diyim hepinize ;)