28 Ocak 2015

genlerinde var mı bi soy ağacına bakmak lazım aslında...




Bizim oğlanın spor merakı çokca maymun iştahı barındırır aslında...
Bir zamanlar futbola merak sardı. Anneanne koşturdu bi okul buldu... 1-2-3 antreman, sonrası fısssss...
Aslında sebep sevmemesi değil, benim paşanın çokça pofpoflanmak istemesi... Diğer çocukların yanında dalağı şişince paşanın demoralize oldu çokca... Eeee tabi aman paşam, canım paşam türküsünü herkes bilmiyor. Normaldir :)))

Şimdilerde de basket meraklısı...
Anneanne yine koşturdu buldu bir yer....
Dün itibariyle de başladık bakalım...
Pek bi ciddi şimdi, hatta akşam arabada eve dönerken NBA falan diyordu çok güldüm :)) Tabi ki içimden.. Yaparsın kuzu sen dedim bolca gazlı tarafından....

Aslında çok da isterim bir sporla uğraşmasını....

Babam rahmetlik de bizim için çok istemişti bir sporla uğraşalım... En son benden ümidi kestiğinde seni sumocu yapıyım bari diyordu ahahaaaa :))
Hakkaten benden de iyi sumocu olur :)))

Babam spor konusunda becerikli bir adamdı. Ama kıyamam iki kızına da geçmemiş onun merakı ve becerisi...
Hele ben atamama ve tutamama özürlüsüyüm. Ciddiyim... Hiçbişey atamam ben, tutamam da...

Şimdi anne bu konuda genetik bir hata, baba da ondan hallice...
Eeeee oğlum vallahi sana bol şans diliyorum ben :)
Bu genetik mirasıyla senden bir Hidayet çıkmaz ama vallahi bak başarırsın bu işi sen ;)



23 Ocak 2015

şahsına münhasır bir kişilikle şu anda...


Az önce...
Telefonum çaldı...
Nasıl da yoğunum...
Ama açmak zorundayım...
Açmazsam yerim bir zılgıt...

Ben- Efenimmm !!!!
Ş.M.K. (Şahsına Münhasır Kişilik)- Şimdi bişey aklıma geldi...
B - Ne geldi ki...
Ş.M.K. - Bi sene lisedeydin herhalde ilk dönem takdir getirmiştin de ikinci dönem teşekkür gelmişti...
B - Yapmışımdır, hatırlamıyorum. Üstelik ben ya teşekkür, getirirdim ya takdir. Olağanüstülük yok bunda anne.
Ş.M.K. - Ama o sene baban çok kızmıştı da teşekkürünü yırtmıştı senin....
B - Yoooo hiç hatırlamıyorum ????? Travma yaşamamışım demek :)))
Ş.M.K. - Yok o anda ben ne düşünmüştün, ne hissetmiştin onu çok merak ettim ????
B - Anne olayı hatırlamıyorum ben, hatırlamadığım olaydaki hissiyatımı nerden bileyim !!!!
Ş.M.K. - Yok yani sen yine de bi düşün... O anda ne hissettiysen aklına getir de akşam ona göre davran....
B - Anneeeeeeeeeeeee !!!!! Ne yapmaya çalıştığını anladım da çok mu kötü yahuuuu :((((

Hıdıdabıdıhıdıdabıdı şeklinde bu konuşma devam eder.....

Burdan çıkan sonuçlar:

1- Anne ben canavar değilim.
2- Öğretmeni son zamanlardaki düşen notları görmezden gelip takdir vererek benim şubat tatilindeki planlarımı altüst etmiştir.
3- Karneyi görüp bi duygularımı tahlil etmeme izin vereydin be annem :)
4- Şimdi geçmişi deşelemenin ne alemi vardı yahu, bak hala hatırlamıyorum babamın yaptığını... Babam annemin bi rüyasına giriverde şu işin doğrusunu anlat hadi...
5- Anneeeee seni çok seviyorummmmmmm :)))
6- Baba seni de çok seviyoooorummm..
7- Paşammmmmm seni çok çok çokkkk seviyorummmmm...

Nokta :)

Bu arada karne izlenimleri arkası yarın efem ;)

20 Ocak 2015

özgüven patlaması dedikleri...


Kendime 2015 te ufak tefek hedefler koydum.
Bunlardan birisi de evde yarım bıraktığım, sürünen işlerimi halletmek...
Öyle ki bu hedefi tamamlayabilmem için eve geldiğimde ışın hızıyla yemek, bulaşık, evi toparlama işlerini hallediyorum. Ve TV karşısına geçip taaaa şurda başladığım battaniyemi örüyorum. Az kaldı bitecek :) Dürt babam dürt...

Neyse konumuz bu değil...
Dün akşam bi yandan dürterken bir yandan da zappingliyorum. Kafama göre bişey buluyum da sıkılmıyım derdindeyim...

İşte tamda o anda....


Ağzım açık izliyorum...
Gülümsüyorum...
Gülüyorum...
Sonra hadi canım diyorum...

Evet tamam sevimlisin Anıl, şarkıyıda güzel söylüyorsun belki, ama canımcım ya bu hareketleri bir ben yapamam bir de sen...
O gömlek fırlatmaya biraz daha kaslı bir vücut lazım be annem...
Bide valla benimkiler de sallanıyor ordan biliyorum, lombur lombur... Bizdeki göbek kası değil, bildiğin yağ kütlesi... Hani hatırlatıyım dedim...

Ama yine de yolun açık olsun sevimli kardeş :)

19 Ocak 2015

Oylat Mağarasını birlikte gezelim mi ?



Aralık başıydı galiba. Yine gezenti ruhumuz yağmurlu bir günde yollara düşmemize sebep oldu.

İnegöl merkeze 17 km uzaklıkta Oylat Mağarasına vardığımızda şakır şakır yağmur yağmaya başlayınca ne kadar kötü bir zamanlama yaptığımızı düşünsekte mağaranın içine girdiğimizde hiç de hata yapmadığımızı anladık.


Özel bir işletmeye devredilen mağara girişi ücretli. Şu anda ücretini hatırlamıyorum ancak yüksek bir miktar olmadığını hatırlıyorum.

Oytun'un ilk mağara deneyimi oldu bu. İçeri girerken yarasa, ayı göreceğini hayal etti bol bol :) Ne olacak bu çocuğun hayvan merakı bilmem :)


Mağaranın oldukça mistik ve büyüleyici bir atmosferi vardı. Yağan yağmur sebebiyle damlayan suların sesleri içerisinde yürümek daha da keyifliydi.
İçeride ledlerle aydınlatılmış profil yol gezintiyi kolaylaştırmış ama merdivenler oldukça yorucuydu :) Yada merdiven düşmanı bana öyle geldi :)

Mağarayı gezerken bizim insanımızın bulundukları ortama olan saygısızlıkları yine sinir bozucuydu. Mağaranın duvarlarına isimlerini, aşklarını kazımak acaba hangi egolarını tatmin ettı çok merak ettim doğrusu :(




Onbinlerce yılda oluşan bu sarkıt ve dikitler inanılmaz güzellikte...
Bu arada Türkiye'nin en büyük 2. mağarasıymış burası.






Paşam bu yollardan kaç defa geçti hatırlamıyorum bile. Belli bir süre sonra sarkıt ve dikitlerden sıkılıp yarasa avı peşinde koştu zira :) Gördü mü peki tabiki hayır :))


Birkez daha yineliyorum ülkemiz bir cennet.
Sadece ne yazık ki kıymetini bilmiyoruz.

Mağaranın etrafına rahatlıkla yürüyüş yapılabilir aslında. 
Yağışın yoğun olması sebebi ile hiç yeltenmedik bile...

Mağaranın ileri bölgesinde Oylat Kaplıcaları var.
İrili ufaklı bir sürü otel ve günübirlik sıhhi banyolar.
Bana bu konu nedense sıcak gelmediğinden hiç niyetlenmedik.
Suyunun bir çok derde deva olduğu söyleniyor.
Hemen merkezde küçük tezgahları var. 
Mantarından, tarhanasına, peynirinden reçeline birçok ürünü satıyor teyzelerimiz.
Birçok ürünü de tabiki kendileri yapıyorlar.

Manzarası sebebiyle Yeşil Vadi Restaurant'ta alabalık yemeyi tercih ettik biz.
Kaşarlı alabalığının güzel olduğunu söylemişlerdi ancak biz çok memnun kalmadık.
Servis çok yavaş ve ilgisiz personeli var ne yazık ki.
Ancak işletmenin manzara keyfi de başka yerde yok.
Yemek önemli değil manzarayı izleyelim yeter derseniz doğru bir seçenek olabilir.

Oylat Şelalesine de gitmek vardı planlarımız arasında. 
Ancak yaklaşık 1 km patika yolu yağmurda yürümeye cesaret edemedik.
Belki başka bir sefere yine yolumuz düşerse dedik mecburen

Su gibi akıcı, mutlu ve neşeli bir hafta sizinle olsun ♥



16 Ocak 2015

filmlerden bir demet




HADİ İNŞALLAH  (2014);

Böyle bir filmin çekildiğinden bile haberim yokken asıl gitmek istediğimiz filmin seansını kaçırınca bari buna girelim modunda izlediğim bir film olur kendileri. Ama pişmanmıyım, değilim :))

Filmin ilk başlangıcında pucca ismini duyduğumda hadi canım tamamen tesadüf derken filmin sonunda blogger olarak çıkardığı kitaplarla daha bir ün yapmış pucca'nın kitabından uyarlanarak çekildiğini farketmem ayrı bir konu tabi ki... Kitaplarını hiç okumadığımdan kitapla eşdeğer midir tam olarak bilmiyorum ancak okuduğum yorumlarda kitaptan farklı olduğu yazılmış, çizilmiş.

Film bildiğimiz zengin yakışıklı oğlan, fakir (çirkin diyemeyeceğim) kız ve kötü huylu sevgili hikayesi. Bildiğimiz romantik komedi tarzının mıhlanmış hikayelerinden yani. Hiç yok diyemiyorum ama çok fazla küfür kullanmamaları da sevindirici bir nokta. Pekmez (Murat Boz) daha arka planda, Pucca (Büşra Tekin) daha etkin. Yardımcı karakterler iyi, hepsi yerli yerinde...

Filmden beklenti içine girmeden izlediğim için oldukça fazla güldüm, eğlendim. Gülerek, hoşça vakit geçirebileceğiniz bir film olmuş. Filmi de öyle bir şekilde bitirmişler ki devamı da gelecek muhtemelen. Bu sıralarda komedi filmlerinde moda oldu zaten bu seri olayı...

Sonuç olarak bu filmi SEVDİM...




KEDİ ÖZLEDİ (2013);

Kadir (İlker Ayrık) ve Kıymet (Algı Eke) 'in aşkını, aldatamadan aldatılma suçlamasıyla savaşmalarını ve bide kedileri Aşk'ı paylaşamadıklarını anlatan bir film... Filmimiz tamamen bundan ibaret. Kadir kıymet bilmiyorlar hiç :)))

Algı Eke'nin oyunculuğunu sevdim. Rolüne yakışmış ama İlker Ayrık için aynı şeyi söyleyemeyeceğim. Pek bir eğreti durmuş sanki. TV de sunduğu yarışma programından farklı bir hali yoktu. Yan karakterler de çok başarılı olmadığından filmi sürükleyecek birşey kalmamış.

Sonuç olarak bu filmi SEVMEDİM !!!





MANDIRA FİLOZOFU (2014);

Çocuklar Duymasın dizisindeki herşeye karşı olan Mustafa Ali (Müfit Can Saçıntı) bu filmde de herşeye karşı. Diziye ilk girişinde "ben çalışmaya karşıyım" felsefesini burda da sürdüren Mustafa Ali, hayatı para ve işten ibaret olan Cavit (Rasim Öztekin) ile uzun felsefik sohbetleri filmin ana temasını oluşturmuş.

Kapitalist düzene karşı olan Mustafa Ali'nin kulübesine bayıldım. Ve o sabah kahvaltıları beni benden aldı :)) Filmde odaklandığım şeye bakarmısınız yine; yemek... :)))
Bodrum'un Çökertme köyünde çekilen filmde doğanın güzelliğine hayran kalmamak da imkansız. Gözüm gönlüm açıldı bu karlı kış günlerinde.

Filmin kategorisi komedi tarzında belirlense de öyle çok komik bir film değil. Evet ince ince espriler, köy ahalisinin Muğla ağzıyla yaptığı konuşmalar ve bol bol küfür filmi komedi tarzına itmeye çalışsa da daha çok "insanoğlu sen ne yapıyorsun bi düşün" alt yapısı daha çok baskın. Güzelim koylarımızın, ormanlarımızın çeşitli rant kavgalarıyla parsellenmesine de iyi örnek olmuş.

Filmden iyi mottolarda çıkmış tabi hal böyle olunca....

Sadece o doğa içindeki minik kulübede yaşamayı hayal etmek için bile izlenir bu film.

Sonuç olarak SEVDİM ben bu filmi.

Yakınlarda 2.si de vizyona girecekmiş hatta. Onuda izlerim ben ;)

Bu sıralarda türk komedilerine dadanmışım ben. Şimdi yazınca farkettim :)
Kışın soğuk havasını atmaya çalıştım galiba :)

Neşeli bir hafta sonu diliyorum hepinize...
Hoşça ve dostça kalın :)



14 Ocak 2015

alışverişlesek mi, alışverişlemesek mi ?????


Garip takıntıları olan bir kadın olduğumu bir çoğunuz biliyorsunuz artık.
Alışveriş sırasındaki takıntılarım ise beni şaşırtan bir mevzudur.
Ama bu konunun annemden gensel bir geçiş olduğu konusunda çeşitli varsayımlarım var. Sadece tek fark o yaşlandıkça törpüledi, ben ise abartıyorum :))

Mesela takım yapma takıntım annemden geçmedir. Ne aldıysam 12 adete tamamlamam lazım. Sanki evde  her seferinde ordu ağırlıyormuşum gibi :)) Hani şu bardak/çanak paketlerini 6'lıdan 4'e hatta bazen abartıp 3'lüye çevirmediler mi. Gıcık oluyorum. Ben herşeyi 12'ye tamamlama kaygısı ile 2 paketle olayı tamamlarken 3-4  paket almak zorunda hissediyorum ya kendimi, alamıyorum arkadaş.... Alamayıp sonradan hastalar oluyorum... 2 psikolojimi etkilemiyor da o 3-4 adet almak psikolojimi acayip olumsuz etkiliyor :)) Bunun da kolayını bulmuştum aslında. İlk önce 2 paket alıp bir sonraki alışverişte diğer kısmını alıyordum ki birçoğunun devamını bulamamaya başlayınca bu çözümde çöpe gitti :(

Bir t-shirt bulurum mesela, ucuzdur da üstelik. Alırım 3-5 renginden ohh ne güzel diye diye... Bedava sanki... Ya mübarek al 1 tane kullan azıcık, eğer rahat ettiysen 1 tane daha alırsın başka renginden. Yok köküne kıran girecek ya... Sonra ilk yıkamada eciş bücüş olur, hepsine toplu cenaze töreni düzenlersin...

Bazen kendime alışveriş yasağı koyarım. Kredi kartlarım şişmiştir, bir nevi önlem misali...
O zamanda çeşitli tuzaklara takılırım :)
İlk tuzak internetten mesela...
Gönlümü eğliycem arkadaş, beğendiğim şeyleri alışveriş sepetine atabilirim, inceleyebilirim... Dimi ama ... Alıyormuş gibi yapıp, hesap kitap meselesine bürünüp sonra hoppp sepeti ekranda bırakıp bir tıkla kapatabilirim. Yada ben öyle sanabilirim....



Blog okumaya girerim gözüme gözüme sokar benim...

Facebook a girerim kenarda reklamlarda boy gösterecekleri tutar.

O biblo göz kırpar, vazo içine envayi çeşitde çiçek koyar, tabak göbek atar...

2 gün frenleyebilirsem kendimi 1 hafta rahatım... Sonra yine tavuk amuda kalkmaya başlayabilir ekranın bir köşesinde :)))



İkinci tuzak annem kişisidir ki, can evimden vurur beni :) Gün ortasında telefon "aççç açççç çabuk açççç" diye garip bir şekilde çalmaya başlar ve açmamla diyalog aynen şöyledir.

- Şebnem sen uzun zamandan beridir zıkkımın kökünü istiyordun yaaaa
* Evet anne ???
- Zebanilerin ordaki mağazada buldum, hemdeeeee
* Anne yaaaa !!!!
- Kızım hemde öde öde bitmez taksit yapıyorlarmış...
* Anne batığım bu sıralarda :((
- Bak sen bilirsin ama, çok istiyordun sen bunu. Çok sıkıştığın aylarda ben sana destek çıkarım..
* Tamam çıkarsın da, bu ay hiçbişey almıyım diyordum...
-  Bak bulamazsın sonra, gel bak istersen, ama yine de sen bilirsin...

Burda olay kopmuştur, ben o zebani sokağındaki mağazada ruhumu teslim etmişimdir zaten :)))

Hadi diyelim tüm bu tuzakları atlattım...

Günün en offffladığım saatinde şaşıp yanılıp 2 dk hava almak için kendimi sokağa attığım an karşıma çıkan vitrinde (-kedinin ciğerci tezgahının karşısında yalandığı gibi) yalanır bir vaziyette bulabilirim kendimi... İşte ordaki her saniye saatli bombanın hangi telini kessem diye düşündüğüm en tehlikeli saniyelerdir.  Mavi mi, kırmızı mı? Boncuk boncuk terlerim mağazaya girmemeye çalışırken.. Girdiğimde bilirim ki uzun bir fatura bana yol boyunca neden haaa neden diye hesap soracaktır...
Ya da doğru kabloyu kestiysem sakin bir şekilde ofise dönecek ama o yalandığım mereti günler boyunca rüyamda göreceğimdir.
Senden kıymetli mi kızım şımarmasına girdiğim anda ise o meret tedavülden kalkacaktır....
Al sana işte başka dert :(((

Ben bu yazıyı niye mi yazdım :))))
Hep o iblis tavukdan ötürü :)))




12 Ocak 2015

Bu Ig seçmeceleri de olmasa :)


Tembel kadın ne yazacağını bilemeyince ne yapar IG'yle Aralık'a güle güle der :))


Yummyyy ♥ ♥ ♥ ♥ ♥

Sen bitanesin ki @damlacerrah ❤ ❤ 
Yüzümü, yüreğimi aydınlattın bugün :) Sana da hooohooohoooo :)))
Sana özel fotoğrafımız az sonra paşam gelince ;) 
Öpüyorum kocamanından 
Hacı hacıyı mekkede deli deliyi dakkada bulur halleri bizimki :)
İyi ki varsın be Damla'm ♥


İki melek başucumda...
♥ gece ve oytun ♥
gece kız biz seni çok sevdik 
özledik hemde
musmutlu bir an işte


Bayıldım ki ben size 
Arkadaşlarımı seviyorum.  Aybüke'mi de ♥
Bu fincan bana bir mesaj mı veriyor yoksa 
Pembe elbise 
2015 gelirken


İzmir senin her halini seviyorum 
Sevdiklerimle bir başka güzel oluyorsun her seferinde...


Şımarıklıkta sınır tanımayan şebo kişisi bildiriyor ✌✌✌✌✌ 
Hergün doğumgünü kutlamak istiyorum :))))) 
Bu hafta kutlama haftasıydı 
Koca kadın oldun hala doğum günümü kutluyorsun diyenlere selam olsun 
Deliyim biraz, beni böyle sevin


İyi ki doğmuşum ki  ♥ ♥ ♥
Kırklı yıllar işte küsüratını bilmesenizde olur
Yay kadınıyım ben..
Seneler su gibi akıyor :(


Ben yine birtakım işler peşindeyim ;)
Bir diş hikayesi 
Hafta sonu yolculuk var sevdiklerime
Nihayet kavuşucam minik bir kuzuya
Şeboçi geliyor bekle prenses


Durum raporu veriyorum;
Temizlik tamam...
Çamaşır tamam (allahtan kurumadı da ütü derdi yok bugün)
Yemekler tamam
Paşa ingilizce çalışıyor

Eeeee o zaman anne de salepleri yapar kitap keyfine başlar ♥ ♥ ♥ 
İngilizce ingilizce olalı bu kadar eziyet çekmedi 
Ayşe Kulin / Gizli Anların Yolcusu
Uzun zamandır okumak istiyordum...


Beyaz sakallı dede dün gece rüyamda "kadın, kadın!!!! biraz evinde otur da yemek yap" dedi. 
Ben büyük sözü dinlerim :))) 
Ben pasta kurabiye kadınıyım, yemek yapmak zulüm bana :(
Evdekiler dışarda yemek yeme planlarındalar ama yemezler
Rejim psikolojisine hazırlanma psikolojisi

İyi haftalar hepinize 
takip etmek isteyene sebboytun adresim ;)