28 Nisan 2010

aşık kediler :)


Kim demiş ucuz etin yahnisi olmaz diye :)
Olurmu olmazmı derken aman dedik 1 lira değilmi topu temeli...
Yazlık duvarımızı süsleyiverdiler işte :)))

26 Nisan 2010

biz geldik....



Çok güzel bir hafta sonu geçirdik...
En güneşlisinden :)
Bol balıklı hatta....

Bugünde gecikmeli 23 Nisan kutlamalarımızı da yaptık okulda...
Fakat buna şahane diyemeyeceğim, bol izdihamlıydı ne yazık ki :(
Çocuklar ne kutladıklarını bile anlayamadılar kıyamam...
Söylenecek çok şey var aslında bu konuda ama hadi neyse diyelim biz....

23 Nisan 2010

keyfim pek bir gıcır...

Ufak bir hafta sonu kaçamağı;

Misss gibi iyot kokusu,
Oğluşun balık tutmasını izlerken yüze vuran güneş eşliğinde okunan kitap,
Bol yürüyüş,
Bir bakarsın hava bize kıyak geçer denize bile gireriz :)

Bütün çocuklarımızın, ve çocuk kalmayı başarabilen herkesin 23 nisan Bayramı kutlu olsun...
Pazartesi görüşürüz :)

20 Nisan 2010

kıvırcık zuzu bunlar :)



Doğdukları gün dün gibi daha... Burda miniciklerdi daha...
Şimdi kocaman zuzu olmuşlar... Misss gibi çektim kokularını yine.... Oynadım doya doya :)

Yokmu ikiz doğurup bana verecek olan hahahaaa :)))

17 Nisan 2010

Ooooooo babanın işimi burası....

Anılarını depreştirmek için bahane arayan bu bünyeye bir okul gezisi de katkıda bulundu.... Çocuklara uçak göstermek bahanesiyle beni babamın işyerine götürdüler :)

Ara ara böğürerek ağlamak istesemde oğluşuma dedesinin yaptığı işi anlatmak çok keyifliydi... Babamın bana gösterdiklerini bende oğluşuma gösterdim. Baaaaak diye diye...

Duygusal bir şahanelik var bugünlerde üstümde anlayacağınız... Hadi hayırlısı...

15 Nisan 2010

bu kadar da sevinilmezki canım...

Sabahın seyrinde bizim gezgin anneanne ve oğluşu izmire göndermek için çıkılan yolda aaaaaaaa dedim bir anda çığlık çığlığa....
14 yıllık yol arkadaşımız eski şahinimiz, aynı plaka, aynı cici tamponla bana önden el sallayıverdi :)
Bir anda atlayıp sevesim geldi eski arabamızı :)

Halbuki ne söylenirdik biz ona kütük gibi direksiyonun var, kas yaptırdın bize diye...
Şimdi siz diyorsunuzki bu kadar da sevinilirmi diye... duydum, duydum ;)
O kardeşimle benim ilk göz ağrımızdı. Ehliyeti aldığımızda garfield gibi cama yapışık, hatta yapışık ikizler gibi kullanarak öğrendik biz araba kullanmasını... Babamın kıymetlisini gizli gizli pazar günleri kaçırıp aynı şekilde part etmek için kan ter içinde kaldık, olmadı 40 defa çöpçülere park ettirdik anlaşılmasın diye arabayı kaçırdığımız :)
Hele arka bagajını benim büyük çabalarımla kardeşime göçürttüğüm gün ecel terleri döktük o arabayla hahahaaaa =D Çok sürat yapabilirmişim gibi ilk radar cezamı o arabayla yedim ben...

Sevinmezmi şimdi anılarını depreştirmek için bahane arayan bu bünye :)
Sevinir hemde çok sevinir.... Hatta işaret sayar bugünün güzel geçeceğine = D

14 Nisan 2010

ben masal anlatmak istiyorum korku filmi değil....

Ben hiçbir masalı kitabına uygun anlata madım oğluma...
Dili dönmediği zamanlar dinlemezdi, dinlemeye başladığında da masalın ortasından itibaren böyle olsun diyerek değiştiriliyor masallar...
Benim bildiğim masallar hep güzel sonla biter, adından belli MASAL...
Ama yok nerdeeeee....

Çocukluğumda rahmetlik babaannem şimdi tam hatırlayamadığım fakat literatürlerde olmayan masallar anlatırdı bize...
Bir koca kulaklı eşşek vardı mesela 3 kadının yaşadığı bir ormanda kulakları lak lak ses efektleri çıkartarak korkuturdu herkesi... Bu eşşek ne zaman anlatılsa benide korkuturdu hep rüyalarımda ama yinede dinlerdim her seferinde hiç itirazım olmadan :) Belkide korktuğumdan şimdi cicili bicili masallar anlatma isteğim...
Ama bizim oğlan tam babaannemlik :)

Dün akşam yine cicili bicili prensesimiz uyuyor kulesinde. Beyaz atlı prens gelip uyandıracak halbuki.... Ama yok öyle olmayacak işte
Prenses kuleden kaçacak, ormanda koşmaya başlayacak, uuuuuvvvvv sesleri ile kurtlardan korkacak, sonra kaplanlar onu yuvalarına götürecek ve yiyecekler onu !!!!!!
Burası alıştığım kısmı aslında asıl gözlerimi pörtlettiğim yer ise kaçma kısmında bu sefer...
Bu sefer prensesimiz kaçarken nedense (-prensesler elbise giymezmiş bu arada) ayakkabısını, pantolonunu ve t-shirt ünü çıkartıp kaçıyor.... Üstünde sadece nedenini bilmediğim şekilde kırmızı bir alt ve m-m lerini kapatan şey giyiyoruz ya (aynen böyle tanımladı) ondan kalıyor ve öyle koşuyor bu yaramaz prensesimiz....
Üşür böyle anlatmayalım istersen dediğimde cevap hazır; yok böyle olmalı diye zaten.... Eeee bari kaplanlar yemesinler annesi babası çok üzülür prensesin dediğimde ise oda ormanda böyle dolaşmasın demez mi !!!!
Eeee benim güzel oğlum ormanda prensesi yarıçıplak dolaştıran sen değilsin tabiki... Tamamen prensesin edepsizliği....

Herkes deliye ben akıllıya hasret !!!!!

12 Nisan 2010

kör boğaz sen de olmasan ;)



Paşamın değişiklik sevdası pazar günü maaile bizide sardı :))
Ne yapsak, ne etsek derken hmmm dedik dürüm yaparmıyız ki, becerebilirmiyiz ki...
Hadi dedik hamur mayalamakla uğraşmayalım bir koşu fırına gidip hamur alalım...
Sonra imece usulüyle açma-pişirme-dürme ve afiyet olsun seansı :)
Hamuru o kadar çok almışızki artanları hafif kalın açarak bazlama bile yaptık :)
Şiddetle tavsiye ederim herkese, mutlaka deneyin...

9 Nisan 2010

gülünesi bir not daha :)

Dün akşam topallayan bir yaramaz çıktı karşıma,
İlk anda şaşalayan bana annemden yok bir şey işareti geldi...
Ama bizim yaramaz öyle bir numara yapıyor ki dedim kopacak bacağı şimdi...
Yürüyemiyorum diyor başka şey demiyor...
Kucaklarda taşınarak gitti eve...

Düşme-çarpma yok....
Daha iki dk öncesine kadar parkta minik köpeğin peşinde oynaşılmış...
Naz yapıyor dedik...
Ama bizimki fazla numara yapamazki...
Yok doğasında, hemen unutur...
Yok bişey diyen anneanne bile (ki kolay telaşlanmaz) telefonda 5 dk da bir...
Ufaktan ufaktan kontroller, çaktırmadan yoklamalar ama bizimki hala yürüyemiyorum diyor...
Artık hastane yolu tutulacak aldı beni bir panik...
İçses sürekli konuşuyor...

Çıkılacak evden artık aaaaa bu sefer başka bacak aksıyor...
Annem o bacağınmıydı ağrıyan demişim şaşkınlıkla !!!!
Bizimki pişkin pişkin gözünü sağa sola kaçırıyor...
Hadi dedim bozmayalım oyunu, çekelim nazını :)
İç ses derin bir ohhhhhhh çekti bile....

Bir yandan masaj yapılıyor, bir yandan da deşeleniyor ağzından laf almak için...
Bizimki ne dese beğenirsiniz...
"anne bacağıma grip girdi"
Gripmi oğlum, grip bacağa girmez kiiiiii
Hani spor yapanlara oluyor ya anne üfffff !!!!
Haaaa kramp diyorsun sen :)
Hah anne kramp girdi, ben sporcuyum ya....
!!!!!!!!!!!!!!!

Burdan çıkan sonuç; bizimkinin numara yapma zaman katsayısı yükselmiş :)))
Bakalım bu numaralarla anneni ne zaman kalpten götüreceksin :)

8 Nisan 2010

fotolarımız geldi

Bu seneki yaş fotolarımızı da aldık.
Her zamanki gibi doğallıktan uzak olmuş yine ama albümümüze yerleştirdik 5 yaş fotolarımızı :)


5 Nisan 2010

bol foto, az söz olsun bu sefer :)

Bu hafta sonu ;


yeşilliklere çadır kurulur,


Benim ayakkabım senin ayakkabını döver kavgası yapılır :),


Mangal için herkes çalı çırpı seferberliğindeyken; fotoğraf çekme bahanesiyle ense yapılır,


Fısır fısır konuşmalara boooolll boolll kulak kabartılır, hatta fesatlanılır,


Oğluşun becerikliliği kime çekmiş acaba diye uzuun uzzunnn düşünülür ve bana kesin denir :),


Toprak kokulu domatesi görünce hemen surata gömülerek yenir,


Bol limonlu, sarımsaklı babaganuş mideye afiyetle indirilir,


Paylaşalım diyerek gayet iyi bir niyetle dondurma yalatılıp, hadi sende paylaş diyerek anneannenin dondurmasının yarısı yalanıp yutulur,


Derenin sürüklediği ağaç parçaları toplanır, karşısına geçilip hangisi ile ne yapılır diye keyif çayı hüpletilir ve işe yaraması muhtemel olanlar yakında çöplük haline gelecek eve taşınır :)

Ve final...
Saat 21:00 herkes mışıl mışıl uykudadır....