26 Kasım 2018

Bu hafta #47


Selamlar efenim ♥

Her ne kadar üzerimden buldozer geçmiş gibi tüm kemiklerim ağrısa da psikolojim iyi en azından :)
Buna da şükür...

Oytun efendinin sınavları bitti, din hariç herşey güzel :) Artık sınavlarda mutlaka 1 ya da 2 soru klasik tip soruyorlar ya feci afallıyorlar... Test çocuğu bunlar, bizim gibi uzun uzun yazmayı da sevmiyorlar zaten... Bana biri bu neden böyle diye sorsa; bunun olmasının sebebi diye başlar bıdı bıdı yazarım. Oytun'un ise tek kelimelik yanıtları var :) Atıyorum sıcaklık der geçer...  Cümle kurmaya tenezzül bile etmez 😂😂



Öğretmenler günü dolayısıyla bir şeyler hazırlayalım dedik Oytun'la...
Hama boncuklardan almıştık ama öylece duruyordu, fırsat bulup yapamamıştık...
Çok kolay gözükse de ütüleme ve kalıptan çıkartma kısmında biraz zorlandım... Hatta bazılarını çıkartırken kırdım :))) Ama olsun yine de çok keyifliydi...
Her öğretmene birer magnet hazırladık...  Güzelce paket yapıp süsledik...
Yarım elma, gönül alma ♥


Bu hafta pazara çıkmadım, üşendim...
Bakliyatlardan gideriz diye düşündüm... Birkaç tane de geçen haftadan kalan sebze kavanozumuz var...
Yeter işte, allah bereket versin...

Pazar günü ilk defa fellah köftesi yaptım... İlk denemeye rağmen gayet güzel oldu... Hatta biraz da buzluğa attım...Acil durumlar için fevkalade oldu bence ♥

Elimdeki kitabı hâlâ bitiremedim...  Sonlara yaklaştım gerçi ama hiç de umduğum gibi bir kitap değildi Aldatmak.. Dün akşam başına oturup bitirebilirdim ama canım film izlemek istedi...
Haluk Bilginer'in Eski Kocamız filmini izlemeye başladım ama filmin yarısından sonra alt yazılar birden yok oldu. Hatalı yükleme yapmışlar... Film de yarım kaldı, keyfimde :/ Ne kadannn güzel değil mi 😂😂

Bunun dışında bizde bir hareket yok...
Kendinize iyi bakın, mutlu haftalar ♥
Ben listemi yapıp kaçarım ;)



* Geçen haftadan kartlar ve ayakkabılık mevzusu...

* Saçlarını kestirsen Şebo, yoluk yoluk geziyorsun bu aralar...

* Sinemaya Çağan Irmak filmi geldi, bak haber veriyorum :)

* Oytun'a bu hafta bir deneme sınavı yapacaksın...

* Bir de kurabiye patlatsan bu hafta... Çocuk sevinir vallahi...

* Hafta sonu kızlar toplanacakmış, kendini ayarlayabilirsen oraya git...

24 Kasım 2018

Çocukluk Anısı / Bir MİM


Anı yazılarıyla her zaman beni mest eden Beyaz Yakalı arkadaşım böyle güzel bir konuda mimlediği için ne sevinmiştim... En sevdiğim şey anılarımı anlatmak çünkü ♥ Ama üşengeç Şebo aylar aylar sonra yapabiliyor bu mimi de...
Geç olsun güç olmasın benim yerleşik hissiyatım olmaya başladı artık farkında mısınız 😂 Beni de böyle idare edin artık :)

Bugün ilk önce size bir evden kaçma hikayesi anlatacağım sonra da hani şu çok merak edilen ders sırasında başta yumurta kırılan hikayeyi anlatayım dedim...

Sanırım 4 yaşlarındayım....
Evimiz bir yokuşun başında kocaman bir balkonu olan müstakil bir evdi... O zamanlar bana hemen iki sokak ötemizde oturan rahmetlik anneannem bakıyordu... Soğuk bir kış günü olduğunu çok iyi hatırlıyorum. Annem beni anneannemden alıp eve getirmişti ve ben yol boyunca mızıldanmıştım anneme üşüyorum diye :)

O zamanlar gaz sobası yakıyoruz...
Kahverengi bir gaz sobamız vardı... Hatırlarsınız mutlaka bu sobaları...
Kıyamam annem ben üşüdüm diye alelacele sobayı yakmaya çalışıyor ama soba yanmıyor...Ben bir taraftan hala mızıldanıyorum üşüyorum diye... Ama derdim üşümek değil tabi ki :) Anneannemden beni aldı diye kadının ruh halini bozmak :))))
Şimdi bana bunu Oytun yapsa yemin ediyorum hayatı ona dar edebilirim :))

Neyse efenim gaz bitmiş meğerse, acilen gaz alınması lazım ve bakkal yokuşun hemen altında... Hadi Şebnem demiş annem ama ben mızıldağım ya gitmek istememişim... (Bu kısımları annemin anlatımından hatırlıyorum) Kadın oturmuş yalvarmış bana ama ben dediğim dedik öttürdüğüm düdük, tınmamışım bile... Kadıncağız ne yapsın güzelce beni pencerenin önüne yerleştirmiş, zaten bakkal gözüküyor kabak gibi oradan... Bak demiş buradan gidip hemen geleceğim, sen beni pencereden izle... Tamam demişim...

Annem gaz alıp gelmiş hemen... Bana seslenmeye başlamış ama bende çıt yok... O zamanlar dolapların içine saklanma huyum varmış... Tüm dolaplara bakmış, tüm somyaların altına ama Şebnem yok ortada....
Bir anda botlarım gelmiş aklıma, yok....
Kırmızı montuma bakmış, o da yerinde yok...
Şebnem gitmiş, ama nereye gitmiş...
Anneannem aklına gelmiş hemen, kesin oraya geri döndü diye... Onu da telaşa vermek istemiyor ilk önce ama aklına gelen tek yer de orası... Koşa koşa gidiyor... Usulca anahtarıyla kapıyı açıp botlarıma bakıyor, yok.... Bu arada anneannem de sesi duyup geliyor... Birşey unutmuşum onu almaya geldim dese de anneannem yemiyor tabi :) Şebnem nerede o zaman diyor...
Şebnem yok...
Anneannem hemen mahallenin çocuklarına sesleniyor, karşıda kedili bir teyze vardı acaba ona mı gittim kedi sevmeye diye bakıyorlar, yok...
Annemin aklına bu sefer babaannem geliyor... Birkaç mahalle ötede oturuyorlar o zaman onlar da... Çok gidebileceğim bir yer değilmiş uzaklık olarak ama annem siz buralara bakınırken ben de oraya bakıyım diyor ve o yöne doğru koşmaya başlıyor...
Bu arada yer Ankara Keçiören ve beni arayacağı yer Aktepe...
Uzak, bence de gidemezmişim oraya :))))
Yine de bir umut işte...
Hemen hemen yolu yarılıyor annem koşarak...
Bu arada bir aile dostumuzun evinin önünden geçerken Nevin teyze bağırıyor anneme... Annem bir yandan koşarken bir yandan da sonra Nevin diyor aceleyle... Ama Nevin teyze susmak bilmiyor, annemin sabrını taşırıyor nihayetinde... Nevin laklağın sırası değil Şebnem yok ortada diye bağırıyor... Nevin teyze ne derse beğenirsiniz :) "Şebnem burada" hahahaaa :))) şaka gibi....

Bakın buraya kadar olan kısmını annemin anlattığı şekliyle biliyorum.... Ama bundan sonraki kısım hala capcanlı hafızamda hahahaaaa :))) Unutmam imkansız :)

Annem elinde böyle bir takunyayla üzerime yürüyordu... Yer misin yemez misin.... Salonun ortasındaki sehpanın etrafında ben kaçıyorum o kovalıyor... Yakaladıkça da popoma bir takunya yiyorum :)))

Takunya ne alaka diyecek olursanız eve girerken anneme giymesi için veriyor Nevin teyze... Ama annem o takunyayla hafızamdan silinmeyecek bir anıya imza atıyor 😂😂😂

Sonradan bana hep takunya geliyor demesinin sebebi işte bu olaydır...

Bu arada ben niye oradaydım hiç bilmiyorum...  Sanırım babaaneme gidiyormuşum ki Nevin teyze beni yoldan çevirmiş... Yeni bebeği olmuştu, arkadaşım Pelin :) Onu sevmekle kandırmış beni :))) Kandırmasaymış nereye gidiyor olduğum konusunda hâlâ kimsenin fikri yok :)))

Şimdi gelelim üniversite yıllarıma... Şu bizim ilgi çeken sınıfta kaz yumurtası kırma işine...

Üniversiteyi ilk kazandığım yıl... Şahsına münhasır bir matematik öğretmenimiz vardı...
Derse girer, bizimle hiç ilgilenmez... İmzasını atan çıkar usulca ve kalan birkaç kişiyle o ders yapardı...

Hatta kendisinin şu resimdeki gibi küçücük Bis marka aracı vardı. Bizim çocuklar arabanın dört bir tarafından tutup arabayı kel alaka yerlere taşır, hoca da dersten çıkınca deli gibi arabasını arardı 😂😂😂
Genciz ya...
Genç olmak böyle abuk subuk şakalar yapmak demek çünkü o zamanlar...


O gün yine Matematik dersindeyiz... Hayalinizde amfi falan canlanmasın hiç... O zaman bizim okul  Ziraat Fakültesinin eski ahırlarından bozma dersliklerine sahipti... Normal sıralar, bir ilkokul kıvamında.... Üniversiteyi tek çağrıştıran şey sanırım ileri geri kaydırılan tahtasıydı... Sınıfın tam arka kapısından çıkınca da kazların kümesine ulaşıyorduk...

Okulun müstahdemi Şemo dayı orada kaz yetiştiriyordu okul için ama nedenini sormayın hiç hatırlamıyorum :)))

Hepimiz hoca derse başlasın, imza kağıdı dolaşsın, biz imzayı atalım ve kaçalım diye bekliyoruz... Dersten kaçıp ne yapacağız peki, hiiiçççç... Bir kafeteryada oturup ya king oynayacağız ya da kantinde boş boş oturup çay içeceğiz işte... Kağıt dolaştı, imzalar atıldı... Kaçan kaçtı... Ama biz Adoyla hâlâ fırsatını bulamadık çıkmak için... Ankaralı bir arkadaşımız vardı, Aydın... O da biz kaçamadık diye sanırım dalga geçiyordu... Ya da başka bir şey şimdi çok net değil hafızamda...
Ado usulca kümes tarafına geçti, ben de peşinden... Kazların yumurtasından kaptık hemen...
Ben hâlâ ne yapacağımızı kestiremiyorum ama.. Ado birden fırladı Aydın'ın kafasına "taaakkk" diye yumurtayı geçirdi çıktı sınıftan... Millet şokta hahahaaa :))) O ne oluyor falan derken "taaakkk" ikinci yumurtayı kırıp ben de çıktım sınıftan....  Bu arada hoca ders anlatmaya devam tabi ki :)))

Adoyla bir yandan kaçıyoruz, bir yandan gülüyoruz kahkalarla, bir yandan da Aydın'ın kıvır kıvır su girmeyen saçlarından o yumurtaları nasıl temizleyeceğini konuşuyoruz... Kesin eve gidecektir ama yine de saklanmak lâzım...

Normalde hiç gitmeyeceğimiz bir kafeteryaya oturup başlıyoruz tavla oynamaya... O kadar eminiz ki bizi bulamayacağından...

Orada ne kadar oturduğumuzu hatırlamıyorum ama kapıdan Aydın'la birlikte bizim zıpır çocukların kapıdan içeri girişlerini çok iyi hatırlıyorum... Bir yandan gülüyoruz bir yandan da Aydın'ın elindeki yoğurt kasesine odaklıyız... İçinde yoğurt, toprak, ot, çöp, ketçap, mayonez, yumurta ne ararsan var... Bir yandan rezil olacağız ondan çekiniyoruz, bir yandan o karışımı saçımızda düşünemiyoruz tabi ki :)))

En azından kafeteryada böyle birşey yapmamaları konusunda ikna ediyoruz bizimkileri...
Yalvar yakar, mızıldan, acındır derken bunlar Adonun kollarından tutuyorlar sadece... Tamam diyorlar madem Ado başlattı sadece onun başından geçireceğiz bu bulamacı... Ben nasıl seviniyorum hahahaaa :)))
Durun diyorum kızın defterleri kitapları kirlenmesin... Onları alıyorum elime, montunu çıkartıp alıyorum.. Ben kurtuldum ya direkt satıyorum Adoyu farkındaysanız hahahaaaa :)))

Eskiden Bornovadan şehir merkezine gittiğiniz yolu hayal edin... Üst geçit falan yoktu...
Tıp Fakültesinin oralar... Bölünmüş yoldan okula doğru geçiyoruz... Vızır vızır arabalar işliyor... Onlar önde ben arkada ilerliyoruz... Tam orta bankette arabaların geçişini beklerken o bulamaç benim kafama geçiyor.... Üstüm başım, defterler, herşey batıyor :)))
Ben çığlık çığlığa...
Herkes gülüyor...
Önümü göremiyorum...
Neyse bizimkiler çok insaflı, kolumdan tutup beni okula doğru geçiriyorlar... Ado gülmekten kırılıyor... Gelen geçen bize bakıyor...
Tamam görüntü ofsayt da bir de çok sesliyiz :)))

Eve o halde gitmem imkansız... Şampuan almış zaten Aydın kendi saçlarını temizlemek için... Aralık soğuğunda okulun bahçesinde bir hortum bulup saçlarımı yıkadık hep birlikte...

Saçmalamak gençliğin temelinde var sanırım :)))

Ahhh gençlik ahhhh diyor ve bu mimi Handancım ve Maigillerken Kadriyecime paslarım...

Mutlu hafta sonları gençler ve hala genç kalanlar ♥









21 Kasım 2018

Sorularım ve Ben / Bir MİM


Madem haftalık listeme bile girdi bekleyen mimlerim, bir yerlerden yazmaya başlamak lazım o zaman...
Bu güzel mimi İnciden Notlar hazırlamış ve sevgili Beyaz Yakalı arkadaşım da mimlemiş beni sağolsun. Kendilerine sevgilerimi gönderiyorum ♥

Hiç oyalanmadan sorulara geçelim hadi...

1- Sihirli değnek elinizde... İlk olarak ne yapmak isterdin?

Eskiden anket defterleri vardı hatırlar mısınız? Bir adaya düşsen, yanına alacağın 3 şey ne diye klasik bir soru mutlaka bulunurdu :) Hayır arkadaş adaya düşeceğinden nasıl haberin olacak da o 3 şeyi yanına alacaksın diye sormak gelirdi hep içimden... Hahhaaa :))) Konuyu yine saptırdım bak...
Madem elimde sihirli değnek, işte ben o ıssız adayı istiyorum bir süreliğine... Yanıma 3 şey alır mıyım bilmiyorum ama sevgili değneğim o donanımı sağlasın artık bana, adı üstünde sihirli 😉
Ben azıcık kafamı dinleyip, ruhumu gevşeteyim mümkünse ♥



2- Hangi çizgi filmdeki karakter olmak istersin ?

Jetgiller'i hatırlar mısınız? Robotları vardı; Rossie... Tam sevilmelik bir karakterdi... O Rossie hep benim olsun istemiştim çocukluğumda... E zaman ben niye Jane Jetgil olmayayım :)))



3- Geçmişi değiştirme imkanın olsaydı neyi değiştirmek isterdin?

Zor bir soru... O kadar çok şey var ki değiştirmek isteyebileceğim...

Silahın icat edilmemesini isteyebilirim belki... Eğer icat edilmeseydi insanoğlu bu kadar savaş düşkünü olmazdı belki... Bir ihtimal işte...




4- Tarihte hangi zamanda, hangi olayın içinde olmak istersin?

Kesinlikle Cumhuriyetin ilan edildiği dönemde Atatürk'ün yakınlarında olmak isterdim... O gururu onunla paylaşmak isterdim...



5- Görünmez olmak mı yoksa insanların düşüncelerini okumak mı?

İkisi de ürkütücü.... Ancak bazen karşımdaki kişinin; suratında binbir mimikle bana yalan söylemekte iken beyninden neler geçiyor bilmek isterdim... Sığındığı düşünceyi, ne bileyim başka şeyleri de...

Bu sebeple  düşünce okumaktan yana kullanıyorum hakkımı ;)



6- Bir ünlü ile tanışacaksın, bunun kim olmasını istersin ?

Bu aralar bu kadının hayatı ilgimi çekiyor; o sebeple Frida diyorum ♥



7- Eğer insan olmasaydın ne olmak isterdin ?

Çınar ağacı....

Dallarıma salıncaklar kurulsun isterdim...
Çocuklar gölgemde oynasınlar...
Sevgilere eşlik etmek...
İsteyene huzur dağıtmak...
Rüzgarda şarkılar söylemek...
Yağmurda, çamurda dışarıdaki canlıları korumak...
Ne güzel olurdu



Ve şimdi geliyorum kimleri mimlediğime;

Biliyorum bir çoğunuz yaptı bu mimi... Ama inanın kim yaptı, kim yapmadı takip edemedim...
Yapanları yeniden mimliyorsam beni hoş görsünler lütfen ;)

Yaşam İzi Gamze
Macera Kitabım Özlem
Çileksuyu Sibel

Mimlendiniz efenim ♥

19 Kasım 2018

Bu hafta #45 ve #46


Yazamama hallerinden sıyrılmaya çalışan Şebo kişisinden merhabalar efenim ♥

Vakitsizlikten değil, içimden gelmiyor yazmak... Üşeniyorum diyelim bir nevi...
Pazartesi rutinini bile aksattım maalesef...
İnşallah bu ruh hali de geçecek, ümit ediyorum yani...

Bu arada ben neler yaptım peki...

Aylardır gözümde büyüttüğüm işi hallettim mesela... Nüfus cüzdanımı değiştirdim... Kuş kondurdum başıma... Tamam çipliymiş, bişeymiş falan da eski nüfus cüzdanımı delip elime vermediler mi acaip bozum oldum :/ Seviyordum ben turuncu kimliğimi ♥


Aylardır beklediğim filme gittim;  "Bohemian Rhapsody"
Bu filmi sinemada izleyemeseydim çok üzülürdüm... Sinemamız tırt olsa da ses kalitesi evdekine benzemiyor ne de olsa... Sevdiğim şarkıları yeniden bangır bangır dinlemek keyifliydi... Oytun'u da götürmek istemiştim gerçi ama o bu hakkını arkadaşlarıyla kullanmak istedi...

Filmi ayrıntılı yazarım bir ara ama vizyondan kalkmadan mutlaka izleyin... Fevkaladenin fevkinde bir otobiyografiydi...


Bunun dışında dün akşam da "Eighth Grade" filmini izledim... Pek ergenseldi ama idare ederdi işte :)

Kitap olarak Yeşil Peri Gecesi bitti... Şimdi Paulo Coelho / Aldatmak kitabına başladım ... Bu hafta bitiririm sanırım...

Bu aralar mutfakta daha çok zaman geçiriyorum. Aç damarımız kabardı sanırım 😏
Arada yeni tatlar da deniyorum.... Bu hafta balkabağı çorbası denedim mesela... Hafif tatlımsı oldu, sanırım kabağın cinsindendi gerçi bu durum ama sevdik maaile bu çorbayı.... Bu seneki kış çorbalarımız belli artık; karnabahar, brokoli, balkabağı, mercimek, tarhana ♥

Bu akşam da Handanın ıspanak yemeğini deneyeceğim 😏 Yakında chef mastera girersem şaşırmayın hahahahahahaaaa 😂😂😂



Oytun'un bu hafta sınavları başladı, benimkine benzer bir ruh halinde o da... Aslında bu sene salonun ortasına bir boks torbası assak hiç fena olmayacak... Bir o yumruklar, bir ben 😊
Evdeki gerilim hattını belki bir nevi boşaltmış oluruz 😉



Nadide küçük şehrim bu sene de konser ve tiyatro gösterimlerini geçen seneki alışkanlığıyla götürüyor... Hepsini takip edip gidemesek de geçen sene gidemediğimiz ve ballandıra ballandıra anlatılan gösterimin ikinci oyununa koşa koşa gittik geçen hafta... Müzikal bir belgesel de diyebiliriz; "Orada Duruverseydi Zaman, Kemâl"....
Mustafa Kemal'i anlatan şahane bir gösterimdi....

Bu arada annemi aldım geldim yazlıktan... Bir yandan da evini taşımaya çalışıyoruz. Bu arada da bizde kalıyor.... Bizim ders çalışma trafiğimizden feci halde etkileniyor kadıncağız kıyamam... Oturma odasının kapasını kapatıp izle dizilerini diyorum ama kıyamıyor Oytun'a :) Erkenden girip yatıyor sıkıntıdan... Arada bizim sesler yükselince bariyer yaratmak için şöyle bir geziniyor ortalıkta, biz de mesajı alıp susuyoruz ana-oğul hahahaaaa :))))

Bunların dışında bizde başka havadis yok... Bugün azıcık fırsat yaratıp sizleri gezeceğim... Bakalım ben yokken neler yapmışsınız ;)

Hadi ben listemi yapıp kaçayım artık....



* SGK ya gideceksin unutma....

* Kartlar yatırılacak....

* Öğretmenler Günü geliyor, evde ufak tefek hediyelik birşeyler hazırlasak fena olmayacak...

* Annemin kapı meselesi var...

* Oytun'un eski arkadaşları toparlanmak istiyorlar, evde değil belki ama gelecek hafta için dışarıda birşeyler ayarlanabilir belki...

* Ayakkabılığı düzelt, kışlıkları öne çıkart, hala sandaletler ortalıkta geziniyor....

* Bekleyen 2 mim yazın var, onları mutlaka bu hafta yaz artık...



7 Kasım 2018

Ekim instaları ♥



Pazar dediğin benim için tam böyle birşey de, 
Oytun için aynısını söyleyemeyeceğim. 😜😜 

Oytun ders başında
Şebo kitap keyfinde
Adaletsiz dünya dedi az önce
Haklı
Bunu ona söylemedim tabi ki
Ah çocuğum bugünlerde geçecek
Ve bugünleri mumla arayacaksın desem şimdi anlamaz ki...


Açacağım 😂😂😂


Dipdibegiller ♥


Bugün farklı planlar yapsak da onlara monopoly daha zevkli geldi... 
Otelleri varmışmış, çok zenginlermişmiş, kira gelirleri falan ooooo 😂😂😂 
Para 💰 oyunda olsa bile tatlı vallahi 

Ödül gecesi
Bugün bize dokunmadılar hiç
Kendi kendilerine oynamak daha keyifli geldi
Ve bu saat oldu mızıldamadılar hala telefon diye
Yaşasın


Bu videodan şu sonuçları çıkartabiliriz;
1- Bizimki show yapmaya bayılıyor. 
2- Gıcıklık yapıp sonra da Oytun, Oytuuunnn diye bağrılmasına daha çok bayılıyor. 
3- Özlem öğretmeninin fen dersine daha çok çookkk bayılıyor ✌️ 😉 

Oytun halleri
Yalnız Oytun bir gün üç iki bir sayarken seni de bu yanardağ gibi patlatacaklar 
Yakışıklı Oytunum, güzel Zeynebim ve saz arkadaşları
Eğlenceli deneyler peşinde


Yakışıklı Oytunum ve güzel Zeynebim yine bir gün şakırken adlı çalışmamız ✌️ 
Sahneyi bu kadar sevmelerine bazen şaşırsam da sosyalleşmelerine bayılıyorum 😍

O ses Türkiye olur da o ses Yediiklim olmaz mı hiç... 
Mikrofon sevdası kaçtı bizimkilerin içine
Seneye mezun olsak da bizi yine alın diyorlar
Gönlümün birincileri


Güzel söz ♥


Geleneksel ödül cuması bugün ✌️ (geleneksel deyince pek havalı durdu yalnız 😂😂😂) 
Neyse işte bu ana-kızla tabu oynama gafletinde bulunduk 😩😩😩 
Feci ezdiler bizi yaaa 😤😤😤 

Bir daha sizinle tabu oynayan ne olsun :/


Bu fotoğrafa baktıkça ikisini de sıkı sıkı sarasım geliyor benim 👩‍👦‍👦🌈❤️ 
Sevgi böcüklerim, sırnaşık sarmaşıklarım ♥

tbt  
Foto bu yaz Bozcaada'dan
Beni ekip gittiklerini hatırladım bak şimdi
Zalimler
Ama allahtan böyle güzel anıları kaydetmişler de affettim azıcık
Bizde işler azıcık ters her zamanki gibi
Büyüğün küçüğü beslemesi gerekirken küçük kuşum besliyor abisini 


Kur masayı Madam Despina
Kirli beyaz muşamba örtüleri ser
Çek sediri asmanın altına
Yanında bir ince Müzeyyen Abla

Yine mi güzeliz, yine mi çiçek?
Hamdolsun ❤️ 

Hep çiçeğiz ki biz..
Bu masada bolca kahkaha var
Bolca güzellik
Bolca sevgi
Bolca emek
Birde Nuray var tabi
Doğum günü kızımız


Güüüünnnaaayyyddııınnnn 
Tabi ki bu saatte uyanmadım sadece anca totomun üzerine oturabildim 😂😂😂 

Bugün pazar
Neşe doluyor insan
Tüm işler beni bekliyor ne de olsa
Çamaşır, ütü, toparlanmaca
Hangisini istersen seç seç al...


5 Kasım 2018

Dünün Hikayesi / Bir MİM


Sevgili Handan beni mimlemişti... Hazır boşluğum varken yazayım istedim...
Bakalım dün neler yapmış bu Şebo kişisi....

Şebo bugünlerde yorgun hissediyordu kendini, biraz da bezgin...
Pazar gününü uyuyarak geçirmek isteyebilirdi aslında ama bu hafta evde geçirdiği tek gün pazardı ve yapılacak bir sürü işi vardı...

Sabah 9:30 da uyandı... Evin içinde gezindi bir süre... Yüzünü yıkamadan önce son kez düşündü tekrar kıvrılıp yatsam mı acaba diye ama vazgeçti ve ilk güne başlama serenomisini gerçekleştirdi... Soğuk su biraz kendine getirdi onu...

Mutfağa ilerledi sürünerek, çay demlemeye girişti ilk önce...
Geçen gün tadına bakmadan peynir almıştı... İnanılmaz tuzlu çıktı diye de çok bozulmuştu... Akşamdan tuzunu azaltmak için suda bekletmişti... Hafifçe erimiş peynir suda ama tuzu hâlâ sade yenilebilecek kadar normal değildi... Hemen onu ezdi; içine domates, maydanoz, biber biraz da dereotu doğradı... Dolapta bekleyen bayat ekmeklerinin üzerine kondurdu ve fırına verdi... Bu arada çay demlendi, hemen kendine bir fincan çay koyup içmeye başladı... Arada ince belli bardakla da içer Şebo çayını ama en çok fincanla içmeyi sever... Şekersiz ve açık...

O arada kahvaltıyı hazırlamaya başladı...
Peynir, zeytin, annesinin yaptığı mis gibi kokan reçelleri koydu masaya...
Yumurta haşlayayım bir de dedi ama sadece 3 yumurtası kaldığını fark etti... Markete gitsemiydi ki...
Üşendi...
Evin ergeni kalkınca ona sorayım dedi, şimdi yumurtayı haşlasa belki omlet isteyecekti çünkü...
Domates ve salatalık doğradı... Domateslerin üzerine biraz limon ve zeytinyağı gezdirdi... Biraz da kekik...
Bu arada peynirli ekmekler mis gibi kokmaya başlamıştı... Onları fırından çıkardı... Tabağa yerleştirdi...

Evin ergeni hâlâ devrile devrile uyumaktaydı... Kalk borusu çalınca biraz mızıklandı, kafasına yorganı geçirdi... Şebo biraz bızıkladı, sonra baktı olmayacak yorganı üzerinden çekiverdi... Biraz daha kalkmazsa bir bardak suyla geleceğini söyleyerek mutfağa yollandı... Annesi de öyle derdi ona çocukken, hatırlayınca gülümsedi...

Ergen isteksiz isteksiz mutfağa geldi... Su, bunca sene sonra bile işe yarıyordu, yaşasın dedi Şebo içinden... Yumurta meselesine takılmadı ergen bugün sucuk istediğini söyledi... Hemen onları tavaya attılar... Evet kahvaltıya hazırlardı artık...

Hemen televizyonu açtı sonra, ergene süt kendine çay koydu... Pazar kahvaltısında TV izlemeyi hep sevmişti Şebo... Çocukken pazar sinemasındaki kovboy filmlerini izlerlerdi, güzel günlerdi... Bu kış genelde evin ergeni çok seviyor diye Jet Sosyete takılıyorlardı... Zaman farkı işte...

Saat 11:30 a gelirken kahvaltıyı sonlandırdılar... Ergeni bir emir kipiyle dersinin başına gönderdi salona... O kadar çok ödevi vardı ki ancak yetiştirirdi...

Bu arada o da bir parti çamaşır attı makineye...
Bulaşıkları yerleştirdi makinaya bulaşık makinasını da çalıştırdı...
Sonra yatakları topladı...
Ev temizdi zaten ama mutfağı ve koridoru bir süpürdü yine de...

Evin ergeni mola istedi bu arada... Onu molada banyoya girmeye ikna etti... Yeniden mutfağa yollandı...

Cumartesi günü pazara gitmişti ama pazardan aldıklarını yerleştirmemişti yerine... Hepsini tezgahın üstüne boşalttı, hepsini yıkadı, kaplara koyup buzdolabına yerleştirdi... Bu arada banyodan çıkan ergene bir tabak meyve hazırladı tekrar dersine yolladı...

Ispanakları pişirmeliydi bugün... Hemen onları temizleyip suya bastırdı....
Bu arada çamaşır makinesi durdu, onları astı hemen balkona gidip...
Geldi tekrar yıkadı güzelce ıspanakları ve ocağa koydu yemeği... Bu arada ıspanak köklerini de haşlayıp bir saklama kabına aldı... Çok güzel oluyor yemesi sarımsak, limon, zeytinyağı üçlemesiyle..
Bu arada dün akşam aldığı süt aklına geldi... Onu ısıtıp yoğurt mayaladı...

Ders başındaki ergen mızıklamaya başladı... Onun yanına gitti... Yaptığı testleri kontrol etti... Yanlışlarına anladıklarına baktı sadece, anlamadıklarını öğretmenlere pas etti sorması için... Biraz yağladı, balladı, ödevlerin yetişmesi gerektiğinden bahsetti... Öpüştüler, koklaştılar...

Şebo mutfağa yollanırken, ergenin gazını biraz olsun almıştı...

Ispanak pişmişti, akşam yiyecekleri kadarını ayırdı geri kalanını hemen kavanozladı sıcak sıcak... Karnabaharı ayıklamaya başladı... Bu sefer biraz irice almıştı, birazını haşlamak için ocağa koydu, salatasını da seviyorlardı ana oğul çünkü... Geri kalanını yemek yapmaya başladı... Ama o da ne ayırdığı kadarı tencereye fazla geldi... Fazlalığı ayırdı, kızartmasını yapayım diye... Ama sonra üşendi... Ne yapsam ne yapsam derken internete bakındı, çorbası da oluyormuş dedi, şaşırdı ama hemen tarifi uygulamaya koydu... Soğan ve patatesle birlikte haşlamak için tencereyi ocağa koydu... Bu arada ikinci posta çamaşırı da yıkandı, onları asmaya gitti...
Daha bir posta daha çamaşır yıkayabilirdi ama iki haftadır ütü yapmadığı aklına geldi, boşverdi birden... Çamaşır makinnasını kapattı haftaya kadar... Biraz söylendi... Yap yap bitmiyor diye...

Yeniden mutfağa geldi... Çorba için un kavurdu, üzerine bir bardak süt ekledi, krema gibi oldu... Karışımı kaynayan karnabaharların içine ekledi, blendırdan geçirdi... Son dokunuş olarak karabiber ekledi... Hemen sıcak sıcak onu da kavanozladı... Karnabaharın yemeği de pişmişti, onu da kavanozladı... Dalga geçti kendiyle biraz... Bir karnabahardan 3 yemek, amma ekonomiksin Şebo dedi...

Bu arada ergen yine mızıkladı, hadi gel yemek yiyelim dedi... Akşamdan kalan biraz makarnasıyla mercimek çorbası vardı, onları ısıttı... Yanına hemen semizotu salatası yaptı... Saat 3 olmuştu bu arada...

Ergene yarım saat mola dedi... O mutfağı yeniden toparlamaya başladı...
Bu arada ütü aklına geldi, hadi erteleme Şebo dedi... Açtı hemen koridora ütü masasını... Balkondakiler hariç 3 sepet ütüsü vardı... İlk ergenin formalarından başladı ütülemeye... Birkaç parça da tişört ütüledi... Gitmedi ütü... Yine boşverdi ve yerine kaldırdı ütü masasını...

Ergeninin yanında biraz müzik dinledi, zevklerinin uyuşmadığına bir kere daha karar verdi...
Sonra yeniden kalk borusunu çaldı...
Ergeni biraz abur cubur istedi... Hadi sen başla ben sana sürpriz yapayım dedi...
Mutfağa koyuldu... Ocağa ıhlamur koydu hemen...
Sabah yemedikleri 3 yumurtadan 2 sine kıydı meyveli kek yapıp fırına attı... Yoğurdu mayalanmıştı, kavanozları buzdolabına kaldırdı...
Bu arada bulaşık makinasını boşalttı...
Keki pişti, yanına ıhlamur koydu...
Ergeninin yanına gitti kitabını alıp...
Bu arada saati 5:30 yapmışlardı...
Keyif yapmak biraz onun da hakkıydı...
Tam kitapta birkaç sayfa ilerlemişti ki Tülüşü aradı... Geleceklerini anladı... Hemen ekledi, Berkuş da test kitaplarını getirsin ama dedi... Oytun'un çok ödevi vardı çünkü.. Bunu söylerken oğluna üzüldü... Ama belli etmedi...

Geldiler... O arada çay demlemişti zaten... Çocuklara süt ve kek koydu, kendilerine de çay....
Biraz sohbet ettiler...
Karnabahar çorbası yaptığını anlattı... Tadına baktırdı, arkadaşı da çok beğendi...
O da şehriye çorbasını terbiyeli yaptığını anlattı... Şebo birden gaza geldi...
Hadi gel yapalım dedi..
Tülüşe malzemeleri verdi, kendisi de biraz gezindi mutfakta... Birşeyler yerleştirdi... Bu arada başka bir arkadaşı daha aradı... Ona hadi sen de gel dedi... Yakınlardaymış zaten... Hep birlikte sohbet ettiler... Bir de kahve patlattılar... Çocuklara bu arada mola verdi yine... Onlar televizyonun başına geçtiler, birşeyler izlemek için...

20:30 da onları yolcu etti... Ortalığı yeniden toparladı...
Ergenine son gazı verdi...
Hala duş almadığının farkına vardı...
Hemen banyoya girdi...
Akşam yemeği yememişlerdi hala...
Ergen benim canım istemiyor dedi, kendisinin de canı istemiyordu ama içi rahat etmedi.. Hiç olmazsa çorba içmelilerdi... Hem bugün evde çorbadan çok ne vardı ki... Güldüler birlikte bu söylediğine...

Bulaşıkları yerleştirdi yeniden... Mutfağı tekrar süpürdü...
Ergeniyle biraz yaptıklarını kontrol ettiler... Ödevler yetişmemişti ama saat da 22:30 olmuştu... Olduğu kadar, yapacak bir şey yok dedi... Onu yatırdı....
 Evindeki son rütuşları yaptı... Balkondan çamaşırları topladı... Söylendi, bu kadar ütüyü kim yapacak diye... Tıkıştırdı bir yerlere...

Telefonunu aldı eline, aslında yatsaydı iyiydi ama instagrama bakındı biraz...
Sonra şu Candy Crash oyununu açtı... 1 saatlik sınırsız can kazandı... Söylendi hep gece mi gelecek bu sınırsız can diye...
Amaçsızca onları patlatmaya başladı mutfakta...
Bir ara aklına geldi çayı ısıttı...
Bir fincan çay daha koydu kendine...
Şekerler birer birer patladılar...
Ama takıldı bir yerde, inat etti o leveli atlayacağım diye...
Saate baktığında saat çoktan gece yarısını geçmişti...
Söylendi kendine...
Madem uyumayacaktın, daha faydalı bir iş yapsaydın bari diye...
Bugün yine film izleyemediği için hafifçe mızıldandı...
Yatağa giderken ayaklarını sürtüyordu yine...
Pijamalarını giydi, dişlerini fırçaladı...
Dudağının üstünde bir yerlerde çıkan sivilcemsi uçuğu inceledi bir süre...
İlaç çekmecesinden bir krem aldı, madecasol sürdü üzerine...
Yatağa yöneldi...
Elini telefona atıp son kez bakmak istedi... Sonra az önce kendi kendine söylendikleri aklına geldi... Vazgeçti..
Saate baktı son kez ama
01:30
Kapanış dedi içinden...


Dün bittiyse haydi mimliyorum o zaman;  Ece, Saadet ve Şule mimlendiniz ♥

Bu hafta #44



Günaydınlar efenim...
Saat öğlen oldu Şebo ne günaydını demeyin, ancak fırsat buldum....

Ay sonu, ay başı derken malumunuz yoğun oluyorum... Bu aralar bir de bir işe başlıyorum aklıma bir şey geliyor pat ona dönüyorum ve aslında yaptığım ve yapacağım işi unutuyorum... B12 mi kontrol ettirmem lâzım acilinden... Tabi beynim de azıcık dolu bir sürü vıdı vıdıyla... Kaygı seviyem de yüksek... Birleşince böyle şeylerin çıkması doğal olabiliyor... Ayaküstü teşhisimi nasıl koydum ama 😂😂😂 Bak eskiden böyle değildim, 40 yaşından sonra böyle oldum... 50 yaşımdan korkuyorum, size de teşhis  koymaya başlayabilirim her an, hazırlıklı olun :)))



Dudağımın üstünde kocaman bir şey çıktı... İlk önce uçuk sandım... Şimdi sanki sivilceye benziyor... Şayet sivilceyse bu devasa şey; muhtemelen yağlarım artık içime sığıyor  dışarıya taşıyor demektir.... Bakın bu konuda abuk bir hayalim daha var... Mesela karın bölgesinde yağımız mı fazla, orada bir sivilce çıksa ve biz onu mütemadiyen sıksak ve tüm fazlalık yağlarımızdan böylece kurtulsak 😂😂😂 Tamam saçmalıyorum farkındayım, yüzüme vurmayın hemen... Ruh halim hala iyi değil benim 😘


Cumartesi sabahları işe gitmeden önce pazara çıkma gibi bir rutin edindim son haftalarda... Bu hafta Oytun'la birlikte çıktık. Pazar parasını da ona teslim ettim... Ispanak 1 kilo diyorum pazarcıya bizimki yarım kilo yeter diyor, elma 3 kilo diyorum mesela bizimki 3 kilo çok fazla 1 kilo yeter diyor... Cebine akrep kaçtı birden 😂😂😂 Hele bir yerde çok güzel çiçek gördüm alayım dedim bozulacak şeye niye para vereceksin demez mi.... Koptu bir çatırtı tabi ki... Bu hafta gıdım gıdım aldığımız sebze ve meyveyle nasıl idare edeceğiz bakalım....



Hâlâ Yeşil Peri Gecesi'ni okumaya devam ediyorum, kitap çok güzel ancak ben bu hafta mutfakta daha fazla zaman geçirdiğimden fazla ilerleyemedim... İnşallah bu hafta bitiririm diye planlıyorum...
Bir sürü film yüklettik Oytun'la birlikte ama yine izlemeye zaman ayıramadık... Şu LGS senesini bir atlatsaydık hayırlısıyla...

8. haftaya girdik okulda ancak hâlâ sıkıntılar dinmek bilmiyor... Deneme sınavları yeterince yapılmıyor, çocukların eksiklikleri değerlendirilmiyor, 93246543241. kez ders programı değişiyor ve çocukların bundan okula gidince haberi oluyor gibi gibi... Okul idaresine sürekli sıkıntıları söylemekten yoruldum ama onlar  -cek -cak larla konuşmaktan yorulmadılar... Sabır Şebo diyorum kendime....


Bu haftayı da böyle bir döngüde geçirdik işte... Akşamüstü bir fırsat bulursam bekleyen mimlerden birisini patlatırım size :) İnşallah yani 😉 Hadi ben bir liste yapıp kaçayım artık...
Görüşürüz ♥



* Annemin evine badanacılar girecek, onlara boya seçmem lâzım...

* 2 haftadır ütü yapmıyorsun Şebo, farkında mısın?

* Banka hesaplarını bir düzene sokman lâzım, hesapların ve ödemelerin ucunu kaçırdın sanki...

* Bu hafta herhangi bir yarım işini bitir... Hangisi olursa, iyi hissedeceksin bak kendini...

* Hafta sonu anneni almaya gideceksin yazlığa, mutlaka 2 saat kendine zaman ayır... Sakinleşmene yardımcı olur...

* Faturaları öde...