29 Haziran 2009

deniz şahaneydi :)))


Uzun zamandan beri ben bu kadar dingin, temiz ve sıcak bir denize girmemiştim hiç bizim kıyılarda.... Sabahın kör vaktinde iyiki gitmişiz dedim :)) Paşamla denizin keyfini çıkarttık bol bol...

Küçük balıklar sürü halinde kıyılarda gezintiye çıkmışlar :) Hadi onlarla yüzelim bizde bebek balık olalım dedik ve saatlerce onların arasında yüzdük... Bacaklarımızın, ellerimizin arasından geçişlerini hissetmek muhteşemdi... Birde kocaman su kaplumbağası gördük... Paşamın yüzündeki ifadeyi görmeliydiniz... Uzun süre takip ettik yüzerken onu :))




Bol denizli, bol keyifli bir hafta sonuydu bizimki...




Birde bu minik yaramaz geliverince evimizin önüne iyice neşelendik... Paşamın elindeki dondurmaydı aslında miniğin hedefi.... Ama benim böceğim paylaşmak istemedi :)) Anneanneye emanet edip dondurmayı sevmeye devam etti. Minicik de bu sefer paşamın suratındaki dondurmaları yaladı hahaaa:))) Ayyyy ıyyy desekde her ikiside halinden memnundu :)))

Seviyorum oğlumun hayvanları sevmesini.... Küçücük bir karıncayı bile eline alıp sevmesini... Kurbağa yakalama problemimiz var bu sıralarda sadece... Taktik bile geliştirmiş :)) Evet evet yanlış duymadınız kurbağaları elimize alıyoruz biz.... Yapma oğlum desekde anlamıyor...

Kızamıyorum ona neden bu kadar içli dışlısın diye.... Sevgi var işin ucunda çünkü...

25 Haziran 2009

davetsiz misafir...


Bugün sabah aklımı başımdan aldı :))
İlk önce hırsız girdi zannettim...
Salon talan edilmişti resmen... Çerçeveler, çiçekler yerlerde... Biblolarım düşmüş...
Hemen docaya seslendim hırsız girmiş koş diye...
Onun salona girmesiyle birlikte birşey üzerimize doğru uçtu....
Aklım gitti....
Hele docayı hatırladıkça hala gülüyorum hahaaa:)))
Bir kaçışı vardı ki sormayın gitsin....
Birde baksak ki yavru bir baykuş...
Yavru olması ona içimin ısınmasına sebep olmadı zira salonum tanınmayacak durumda....
Birde heryeri pisletmiş edepsiz....
Nerden girdin, bula bula benim evimi mi buldun söylemleriyle zorda olsa yakaladık....
Balkona bıraktık...
Serserinin hala gözü evin içinde...
Yemezler dedim... Yasak yasak...
Burdan çıkan ders; yansakda, kavrulsakda sıcaktan öyle sonuna kadar kapı pencere açılmayacak.... Açılmayacak tamam mı ? :))
PC: İyiki paşam evde yoktu... Yoksa biz bu baykuşu beslemeye kalkabilirdik :))

24 Haziran 2009

çiçekli küpelik


Geçen ay yapmıştım bu küpeliği, paylaşmayı unutmuşum :)
Yapımı çok kolay olmakla birlikte oldukçada kullanışlı. Gördüğüm modelde çerçevenin içi file şeklindeydi. Ben minik küpelerde takılabilsin diye dolgu yaptım... Hemde fon derdinden kurtuldum :)
Bu küpelik diğer bıcırıklarla birlikte kardeşime gitti :)) Güle güle kullansın...

23 Haziran 2009

yeni ürünler :))

Benim bugün boş zamanım çok oldu galiba :D Bol bol internet manyaklığı yaptım hahaaa:)))

Yeşillik makası çıkmış arkadaşlar, denk gelirsem mutlaka alacağım bir ürün... Vitaminler ölmemeli dimi ama ;)




Poşet taşıyıcısını ise pek bir gereksiz görsemde yinede paylaşmak istedim. Yakında buralarada geleceğinden eminim bu ürünün :)

rengarenk kitap ayraçları...



Bayıldım bu cici kuşlara.... Sizlerle de paylaşmak istedim....
Sizde yapmak isterseniz haydi tık tık .....

seviyorum bu kadını....

Bu sıralarda s.ab.a t.üm.e.r'in söyleşi programına takılmış durumdayım. İnanılmaz içten ve samimi bir format... Hele kahkahaları.... İlgi çekici ve bazen saflıkla sorduğu soruları...

Dün akşamki konuklarından biri ı.şı.n ka.ra.c.a 'ydı... Her ikisinin de performansı muhteşemdi... Kahkahalarla izledim, kafam dağıldı :))

Dün akşamki programdaki sihirli cümlem (Tam kelimesi kelimesine aynı değil ancak benzer bir ifadeydi);

"İçimdeki şeytan ve meleği barıştırdım ben.... Artık nasıl daha iyi olabilirim, yapabilirim savaşındayım"

Hala bu cümledeyim :)))

22 Haziran 2009

bir pazar günü bu kadar mı kötü olurdu...

Bu hafta zaten çok zordu... Üşütmüşüm... Bir yandan hastalık, bir yandan ev işleri, bir yandan sıcaklar... İşe zor gittim zaten... Birde akşamları ufak tefek şeyler hallediyim diye uğraştım ama nafile... Hastalık tuttu yakamdan bir kere bırakmak bilmedi....

Öyle böyle derken haftayı tamamladık ama onu birde bana sorun....

Tam dedimki herşey bitti, iyileşiyorum da, oğluşda geliyor... Keyifli bir pazar geçirelim dedik yazlıkta.... Sabah saat 7 de trenden aldık oğluşla annemi docayla birlikte.... Simitlerimizi aldık, evden kahvaltılık malzemede hazırlamıştım akşamdan. Yazlığa giderken her zaman uğradığımız bir çay bahçesi vardır bizim yol üzerinde... Kahvaltımızı yine orada yapmaya karar vermiştik hemde docanın babalar gününü orada kutlarız demiştik annemle...

Çaylarımızı söyledik, kahvaltılıklarımızı hazırladık tam Ankara sohbetine başlamışken annem birşeylerden rahatsız olmaya başladı ama ben ne olduğunu bilemedim ilk önce. Yaşlı bir amca deli gibi öksürüyor, boğazına birşey takılmışta çıkartmak istiyor gibi sanki. Önemsemedim dedim ya... Sonra birden bire kusmaya başladı adamcağız.... Genç bir çift daha var yanlarında yaşlı karı-kocanın... Koşuşturmaya başladılar... Annemin midesi çok hassasdır normalde de bu sebeple annemi farklı bir yere götürme telaşına kapıldım hemen. Doca da insanlara yardım etmek için yanlarına koştu. Bu arada çığlıklar iyice arttı... Baba... Baba.... diye kadın bağırıyor deli gibi... Adam resmen ağzından burnundan kan kusuyor..... Annem kötü oldu, ben kötü oldum.... Kaç kişi aynı anda 112 yi aradık bilmiyorum bile....

Bir babalar gününü daha babamsız geçirmenin verdiği bir eziklik vardı zaten üzerimizde... Birde üstüne yaşam savaşı veren bir baba eklenince ne kadar birbirimize belli etmesekde annemide benide perişan etti. Ambulans gelirken biz oradan kahvaltımızı olduğu gibi bırakıp yola devam ettik... Ben güneş gözlüklerimin arkasına sığınıp ağlayarak araba kullanırken annem sıkı sıkıya çantasına yapışmış tüm gerginliğini çantasından çıkarttı yol boyunca.... Eve nasıl attık kendimizi hiç bilemiyorum. Dakikalar saat gibi geldi....

Tüm gün ne adamın görüntüsü gitti gözümün önünden ne de ailesinin feryatları kulağımdan... Hiçbirşey belli etmemeye çalışarak annemi kolaçan ettim sürekli ama oda çok etkilendi... Ne gariptirki oda bana hiç belli etmemeye çalışarak kendini perişan etti. Rengi kaçık bir şekilde yattı durdu bütün gün...

Bugün sabah döndüm yine malum işbaşı.... Ama aklım annemde.... Bilirim anlatmaz içindeki fırtınaları.... Keyfi kaçık biliyorum... Muhtemelen şekeride yükseldi sıkıntıdan... Ama dedim ya söylemez, belli etmez.... İyiyim iyi diye geçiştirir hep....

Bu hafta yine zor geçecek anlayacağınız....

16 Haziran 2009

kuş misali :))


Dün gece bindiler trene....
Paşam mutlu bir şekilde el salladı, ağzında kocaman topitopuyla.....
Ahhhh dedim ben kusur kaldım şimdi, kaldım buralarda :)))
Ne çok plan yaptı küçücük aklıyla; en çok da Özlem ablasıyla ilgili...
Bana anlat neler yaptığını tamam mı dedim giderken.....
Tamam tamam dedi ama başından savdığı çok belliydi yolculuk heyecanıyla....
Çıkart tadını dedi iç sesim.....
Anıların güzelleştirsin yaşamını....

15 Haziran 2009

durum raporu veriyorum :)



Cumartesi akşamı böceğimin yanına nasıl attım kendimi bilemedim.... Nasıl da özlemişim... Nasıl da büyümüş oğlum... Hatta göbek yapmış birde üstüne... Sarıldık, koklaştık hasret giderdik... Bu arada yeni bir arkadaş edinmiş kendine... Işık 'ı tanıştırdı bize... Ahhh dedim oğluşum büyümüşde arkadaşlarını tanıştırır olmuş :)))

Sakızını sordu unutmadın değilmi diye :))) Verince dünyalar onun oldu... Mutluluğu sakıza yönelik değildi galiba; benim unutmamamdı... Çiğnedi çiğnedi ve attı... Bu kadar dedi hahaaa:))) Eh be oğlum; üç çene hareketi yapacaksın diyemi tutturdun iki haftadır sakız diye...

Akşam biraz dolaşmaya çıktık. Tavşanlı dilekçiler her yeri sarmış. Her tezgahta 2-3 tane küçük yavru da vardı. Hepsini sevdik sevdik bıraktık. Dilekçiler çok bozuldu bu duruma ama ne yapalım. Her tezgahta dilek çeksek işimiz vardı yani :D

Pazar günü sabahın köründe denize attık kendimizi. Çarşaf gibiydi. Bol bol yüzdük, oyunlar oynadık. Öğle uykusu aramızdan sonra keyfimize devam ettik... Kayalıkların dibinde oğluşla doca birde yengeç yakalayıp kovaya koydular... Sahildeki tüm çocuklara eğlence çıktı... Bizimki hava attı bol bol ben yakaladım diye hahaaa:)))




Bugün sabah itibariyle evimize döndük hep birlikte. Saçları uzamış oğlumun hemen berberin yolunu tuttuk :)) Berberimiz gecikti birde hesap sorduk nerde kaldın diye... Adamda sabah sabah nerden çıktılar demiştir hahahaaa:)))

Gece Ankaraya gidecekler anneanneyle... Bize yine el sallamak düşecek :(

13 Haziran 2009

itiraf ediyorum....

Bütün bir kış boyunca yetişemiyorum, olmuyor, yapamıyorum, zaman yok, oğluş ilgi bekliyor nidalarımla sadece kendimi oyalamışım yerim dar diyen gelin misali :))

Halbuki oğluşla ben daha düzenliymişim, daha dakikmişim, daha becerikliymişim itiraf ediyorum. Koskoca bir hafta geçti ben rutin ev işleri haricinde ne bir iş yaptım nede bir yerlere gittim. Üstelik bu hafta ofistede işler hafifti.

Bende bir erteleme bir erteleme sormayın gitsin..... Bu sefer yazın başında aklım başıma gelir inşallah :D

Bu akşam kendimi hemen oğluşun yanına atacağım... Ona sarılıp sarılıp enerji depoladıktan sonra hafta içi yapılacaklar listesinin en azından bir kısmını halledeceğim... Kararlıyım... Sakın kararımdan vazgeçirmek için uğraştırmayın dönmem hahaaaa:))) İnşallah yani :p

Pazartesi görüşmek üzere....

11 Haziran 2009

:)

Bu sıralarda telefon maceralarımız bitmiyor....
İşte dün akşam...

O- Hakız almayı unuttun sen bana
A- Unutmadım oğlum gelirken alacağım
O- Unuttun unuttun bak karnısım unuttun diyoy
A- Kim diyor oytun :)
O- Karnısım diyor bak duydumu
A- :))))

..............................

A- Anneanneni üzmüyorsun değilmi
O- Üzmüyoyum, ben dapatıyoyum artık şayıjım bitiyor
A- Neyin bitiyor?????
O- Şayıjım bitiyor, sonra konusamayız baaayyyy
A- Hahhaaaaa:)))))

10 Haziran 2009

tamamen yorumsuz....

Benim minik böceğimin nihayet bugün öğlene doğru ne olduğu bilinemeyen işi bitti de annesiyle konuşmaya karar verdi.

Banyoda hayvanlarını banyo yaptırıyormuş :D Neşeli neşeli anlatırken sesi boğuk boğuk gelmeye başladı. Ne oldu demeye kalmadan annemin çığlığını duydum. Benimki telefonu kovaya düşürmüş :(

Hey allahım... Telefon en son çalışıyordu ama annem karşıdan gelen sesi boğuk ve cızırtılı duyuyordu...

Gülüyümmü ağlıyımmı bilemedim... Ve hala bilememeye devam ediyorum !!!!!

9 Haziran 2009

bak ben sana neler yapacağım!!!!!!!!


Sabahtan bu yana içime dert oldu....
Anlatmazsam tam da orta yerimden çatlayabilirim...
Paşama günaydın demek için telefon açtım ve sohbetimizi aynen aktarıyorum....
A- Günaydın canım
O- Dünadın anne, yoldamisiiiinnn ?
A- Hayır annecim işteyim....
O- Damam o zaman ben dapatıyoyum, anniannemle denize gidicem ben simdi...
A- Anneannen hazırlanana kadar konuşalım istersen !!!!
O- Yok, yok... İsim var simdi sonra konusuyuz, buluşuyuz baaaayyyy....
A- ...........
Şimdi ben hafta sonuna yanına geldiğimde seni ısırmazmıyım, seni mıncıklayıp mıncıklayıp gıdıklamazmıyım.... Neymiş işi varmışmışşşş....
Ben seni de yerim işini de....
Bakmayın eğlendiğime ama acayip koydu içime :(

8 Haziran 2009

geldim:))

3 günlük yoğun bir temponun ardından nihayet gelebildim :)

İlk iş olarak bu eğitimle ilgili ne gerek var diye bir önceki yazımda söylenmemden dolayı ilgili kurumlardan özür diliyorum :D Gerçekten bazı kendini bilmez insanlara gerek varmış... 50-60 yaşındaki adamlar oturmasını kalkmasını daha öğrenememişken haliyle yaptıkları (belkide yapamadıkları) meslekleriyle ilgili birçok şeyi de bilmiyorlarmış... Haliyle x şahsı y şahsı ayıramadıklarından dolayı da bu eğitimi ve sınavı genel kılmakta haklılarmış.

Utandım bu şahıslarla aynı mesleği zorunlu olarak paylaşmaktan.... 3 günlük eğitim ne kadar katkılı olmuştur bilmiyorum ama inşallah uyarılarımız etkili olmuştur... Kızım sana söylüyorum gelinim sen anla dedik çünkü eğitim boyunca... Bir insan eğitim sırasında elektrik kesildi diye alkış tutup ıslık çalar mı? Birde üstüne boşverin hadi biz eve gidelim diye tempo tutar mı? Yaparmış, öğrendim.... İlkokul çocukları bu şahsiyetlere taş çıkartır mı çıkartır yani.....

Herneyse atlattık konuyu, rahatladık....

Boş vakitlerimde sevgili arkadaşım, can dostumla birlikte oldum. Nasıl da özlemişim canım Ayşemi. Eeee Bursayıda hafif yollu elekledik tabi:)) Hala ayaklarım acıyor hahaaa:))) Bünye alışık değil tabi bu kadar peşpeşe tabanlamaya....

Çok fazla alışveriş yapamadım yalnız üzülürüm de ona üzülürüm. Alışveriş yapma ruh haline bir türlü giremedim 3 gün boyunca. Uğraştım uğraştım olmadı :)) Eeeee zorla güzellik olmaz diyip Bursanın tadını çıkarttım bende....

Bu arada sevgili Ece 'den kitaplarım gelmiş. Teşekkürler Ece bu güzel paylaşımın için. Harika bir düşünce yaptığın şey...

Oğluşla hasrette ikinci haftaya girdik ve ben deli gibi özledim böceğimi... Gün sayıyorum artık... 5 gün kaldı kavuşmaya....

Şimdilik benden bu kadar...... Hala yorgunluğumu atamadım.... Bir an önce eve gidip dinlenmeli....

4 Haziran 2009

tembelin özeti :))


Hafta sonu oğluşla deniz sezonunu açtık. Buz gibi suya çenemiz tık tık etse de girdik :)) Minnoşum zevkten dört köşeydi.
Pazartesi oğluşumu öpe koklaya bıraktım yatağında... Bu sefer beni gönüllü yolladı ama pazar gecesi sürekli kalkıp anne gittinmi diye sorup benim içimi cız ettirmeyi başardı...
Onsuz evimiz çok sessiz. Alışamadım... Evdeki pijamasını koklaya koklaya uyuyorum hala...
Yapılacak bir sürü iş var ama ben hala evin içinde dolanıp plan yapmaktan icraata geçemedim :))) İnşallah önümüzdeki hafta geçeceğim... Yani ümit ediyorum :))
Bu arada bugün akşam Bursa yolları gözüktü bana ama busefer pek bir isteksizim... Hem hafta sonu oğluşun yanına gidemeyeceğimden dolayı hemde zorunlu olarak gitmem sebebiyle. Bu sene sevgili hükümetimizin yeni uygulamaları sayesinde senelerdir yapmış olduğumuz işi kardeşim benim sizi belgelendirmem lazım diyerek para tuzağına dönüştürmesi sonucu bizi kısa bir eğitim ve sınava tabi tutmak istediler. 2 günde ne yapabileceklerse artık... Bizler olmasak bütçe açıklarını nasıl toparlayacaklar değil mi :)))) Ağlanacak halimize gülüyorum. Kardeşim benim belgem var ikinci belgeye ne hacet dediysek de yok kanun çıktı bir kere dediler. Kuzu kuzu yatırdık paralarımızı gidiyoruz işte....
İlk defa bir sınavla ilgili stresli değilim ama :))) Hatta oradakilerle kafa bile yapabilirim yani.... Artık dönüşte anlatırım neler olduğunu...
Hani ben isteksizim, eziyet gibi geliyor ya bana bu yolculuk birde yağmur gel senin canını biraz daha sıkıyım dedi :))) Gece saat beşten bu yana gök delindi sanki.... Bu yağmurda çekilirmi diye sabahtan beri söyleniyorum.... Söylendikçe yağmur daha da azıyor maşallah....