pazartesi sendromu geldi haaaanııııımmmmmm !!!!!

Hafta sonları evde kaldığım zaman işe uçarak geliyorum pazartesileri...
Amaaaaa tatil moduna düştüysem ölüm geliyor işe gelmek....

Yine bir beter pazartesi :(
Binbir söylenmece...
Kafamda kırk tilki, kırkı da bana uyum sağlayıp ayrı telden çalıyor...

Paşam tatil modunda...
Anneannesi ve teyzoşu ile birlikte yazlık sezonunu açtılar...
Bir sürü kitap aldık giderken...
İnşallah okuyacak :)))

Hafta sonunun hakkını verdik...
Yüzümü denizde yıkamaya bayılıyorum ben...
Oytun da saçmalama anne, denizde yüzmü yıkanır diyor :))
Hala mecazilere antipatisi var bu çocuğun...
Neyse alıştıracağız...

Popülariteden uzak dururum ilk zamanlarda aslında...
Ama bu kitaba nedense yenildim...
Adaşım olmasından mı, yoksa arka kapaktaki;

"Türkiye'de kadınların DNA'larına kodlanmış olan evlenme saplantısı, ne yazık ki bizim ailede daha yoğun. Millete ailesinden genetik miras olarak mavi göz kalır, bize bu evlenme saplantısı kalmış. 'Sinek kadar eri olanın dağ kadar feri olurmuş' atasözü, anneannem Peyker'in lafıdır. Yani o sözü söyleyen ata, bizzat benim anneannem.

bu atasözü mü beni benden aldı bilemiyorum....

Sanki bir blog arkadaşımın anılarını okur gibi okudum... Çokda güldüm ilk sayfalarda...
Ama son bölümlerde baydı azıcık...
Hele sonu nçıkkkk, olmamış...
Ben bu seriyi devam ettiririm muhtemelen diyerek keskin, pat diye, gökten 3 elma düştü bile demeden kestirip atılmış bir son...

Yinede çıtır çerez kitaplar arasında okunası bir kitap...
Çok beklentiniz olmadan okursanız, hoşça vakit geçirebilirsiniz...

Neyse efemmmmm ben pazartesi sendromumu haftalık depresyona bağlamaya gidiyorum....
Öpüldünüz....