31 Ağustos 2009

her telden çaldık işte :))

Bu hafta sonunu yine pek dolu dolu geçirdik... Bol kahkahalı, bol ağlamalı, bol kaprisli, bol şefkatli ve bol şaşırtmacalı.....


Göz kırpmasını öğrenmişiz bu hafta... Öğrenmek yetmemiş paşama geliştirmiş hatta... Yanağını böyle yapacaksın diye bir öğreticiliği de var üstelik :)))




Çokda tasarruflu olmuşuz artık.... Işıkları açık bıraktığımda ukala ukala bağırdı bütün hafta sonu... " Anne ışıkları söndür, dondurma paramız bitiyor " Hey allahım hahhaaaaa :)))



Cumartesi gününe erişte'de sığdırdık. Annem açtı ben kestim derken bitiriverdik hemencecik... Şimdi kurumadalar kendileri.... Kışın afiyetle yenecekler...





Kriz anlarımızda yine "su" imdadımıza yetişti... Bağırmalar, çağırmalar, atmacalar tam başlamışken al sula dedik gülleri... Ses kesildi, gözler güldü... Ohhhhhh dedi tüm akşamüstü sakinleri :)))




Gezmek mayamızda var bizim :))) O kadar iş, o kadar yorgunluk ama kapı çıt dedi ve biz attık kendimizi yine yollara... Bu aile ziyareti en çok yine minnoşuma yaradı.... Samak ki kendileri hamak olur minnoşuma keyifli saatler yaşattı.... Saatlerce sallandı, yıldızları seyretti ve mışıl mışıl uyudu kaldı :))





Son zamanlarda sevdiğimiz hatta vazgeçemediğimiz ayakkabımız kramponlarımız... Biz amaç dışı kullanıyoruz ama :))) Herkes futbol oynarken giyer biz akşam gezmelerinde giyiyoruz... Ama çok önemli nedenlerimiz var.... Birincisi kendileri paşamı büyük yapıyormuş yani oğlumun boyunu uzatıyormuş.... İkincisi ise kumda koşmak rahat oluyormuş hahaaaa:)))) Bize de çıkar keyfini demek kalıyor...



Yine bir sokak köpeği, onu hayranlıkla izleyen oğluş ve eve nasıl köpek-kedi alabiliriz mücadelesi :))) Henüz ben ve anneanne galibiz....

Bu arada kulak üstü yüzmenin sırrını öğrendik.... Videosunu da çektim hatta ama uzun olduğu için yayınlayamadım... Kesip biçmek lazım :))) Efendim ben söz ile anlatıyım bu meseleyi.... Normal yüzme pozisyonu alınır ve sağ kulak denizin içine girecek şekilde kafa yana çevrilir. Burda önemli olan kafayı oynatmamak... Ve bu şekilde yüzülünce kulak üstü yüzme oluyor :))) Birde sırt üstü yüzmeyi öğrenmiş böceğim... Yeni yüzme stilleri gelmeye devam edecek yani hahaaaa:)))

Haftanın bombası ise annemdendi...
Dün akşam sahil gezintimizde karşıdan 3 afet hatun gözüktü... Ama öyle böyle değil... Hatunlar hem güzel hem dekolteyi fazla hatta oldukça fazla kullanmışlar... Böyle oluncada müebbet göz hapsindeler... İşte tam bu sırada annecim sultanım hatun kişileri iyice bir süzdükten sonra dükkanlarının önlerinde oturan ve gözleri kilitlenmiş esnaf ahalisinin gönlünü rahatlattı.... " Bakın oğlum bakın... Ben bu kadın halimle bakıyorsam sizinki gayet normal... Utanmayın bakın... " hahaaaa :)))
Kendi aramızda konuşsaydık olmazmıydı be annecim...

İyi haftalar efendim....



25 Ağustos 2009

seviyorum böyle dinlenceleri....


Cumartesi Altınoluk - Küçükkuyu kıyılarını dolaştık.... En sonunda Küçükkuyuda durmaya karar verdik.... Tenha, sessiz, tam kafa dinledik yani....
Paşam balık derdinde... Borulu gözlüğüne de kavuştu :)) Ama benim şaşkın oğlum burnunu tıkayınca ağzından nefes alamıyor ki :)))) İlk önce ağzından nefes almasını öğrettik.... Öğrendimi eh biraz.... Karışıyor böyle diyor neresi karışıyorsa artık.... Kısa kısa baktı denizin içine kulak seviyesini geçirmeden...
Midye adacığı bulduk bir tane... İnceledik inceledik.... Karar verdik midye olmak çok sıkıcıymış :)))
Pazar Ören'deydik... Baktım paşam arkadaş buldu oynuyor bende attım kendimi şezlonga aldım elime kitap keyif budur işte dedim.... Bu arada oğlum rekor kırdı.... Bir bebekle 4-5 saat oynama rekoru :)) Sonunda cıngar çıktımı çıktı tabi ki... Birden egosu coşan oğlum bebeklerin tamamına sahip olmak istedi güzel güzel oynarken... Böylece elindeki bebekten de oldu :))
Kısacası bu hafta sakin ve güzeldi aralardaki inatları ve bağrışları saymazsak....
Bu hafta paşamın huysuzluklarını yenmek için yeni bir deneme-yanılmaca yapacağız... Annem başladı bile :)) Karışmıyor hiçbirşeyine... Özgür bıraktık anlayacağınız... Bağırmaca-kızmaca hiç yok... Görmeyeceğiz, duymayacağız... Huysuzluğumuz böylede bitmezse eve dönünce yeni bir yöntem :)) Oda bize ayrı savunma yöntemleri geliştirecek tabii... Hazırlıklıyız :))))

21 Ağustos 2009

ufak ufak yapıyoruz işte....


Yazlıkta bu çerçeveler gözüme çarptı geçen gün. Tekli olanlarda bir firmanın koca koca logoları vardı. Diğeri ise kararmış garipleşmişti. Ben bunları yaparım dedim ve dün akşam bu hale getirdim. Tam yazlığa uydu şimdi :))

Boyama yapmaya, yeni şeyler üretmeye bayılıyorum... Çok uzun süredir bir türlü elim gitmiyordu nedense... Yeniden yapmaya başladım nihayet...

Bu arada benim canım kardeşimin yaptıklarını da göstereyim dedim.... Boynuz kulağı geçermiş vallahi :))) Pastaların güzelliğine bakarmısınız...


İşin kötü tarafı kardeşimin bu marifetleri yurtdışına yerleştikten sonra ortaya çıktı. Burda mutfakla çok alakalı olmayan kız gitti yerine başkası geldi sanki... Baklava yaptığına bile uzaktan şahit olduk :))

Kardeşe Not: Sen buraya gel ben sana yapacağımı biliyorum hahaaaa:))) Mutfaktan çıkamayacaksın....

18 Ağustos 2009

yine telefonda :))

Bir market fişi alınır ele....

O- 10 lira yogurt almışız
O- Anneanne şu neydi söyle bi...
AA- 3 lira ketçap...
O- 3 lira tetçap almışız anne...
O- Ayyy şu neydi otuyamadım... Anneanne söylesene...
AA- Tamam yeter artık başka şeyler konuş...
O- Ha tamam tamam 10 lira deniz hayvanı... Anne duyuyormusun beni
A- Dinliyorum oğlum...
O- 10 lira tabak almışız birde....

Bütün alışveriş döküldü ortaya hahaaaa:)))
Anne duy sesimi 10 liraya yoğurtmu olur kazıklanmışsın hahaaaa:)))

sarıda değilsin ama sarı inadın tuttu yine...


Yine kasırgalar estiriyorsun bitanem... Bizi ne kadar üzdüğünün farkında bile değilsin üstelik... Şaşırdık, şaşaladık yine... Nasıl davranacağımızı bilemez olduk...
Anneannen bile çaresiz artık... Milyonlarca çocuk eğittim ama bu çocukla baş edemiyorum diyor...
Yapma dediğimiz anda inatlaşıyorsun... Hadi ses çıkartmayalım diyoruz sınırlarımızı zorluyorsun... Görmezlikten geliyoruz göstermek için çabalıyorsun.... Birde üstüne benimle ilgilenmiyorsunuz diye sitem ediyorsun... Sebepsiz ağlamalar hatta dozu arttırıp yırtınmalar vazgeçilmezin oldu... Ağlayarak hiçbirşey yaptıramayacağını bile bile tepiniyorsun saatlerce...
Güzel güzel anlatalım diye uğraşıyoruz bu konuda konuşmak istemiyorum diyip çekip gidiyorsun. Kızıyoruz küstüm artık sizi sevmiyorum diye bayrakları açıyorsun...
Kime, neden, niçin bu kadar inat...
Yeter paşam artık... İnan çok yoruldum....

17 Ağustos 2009

bu hafta sonu....



Cumartesi günü sevgili Çetin'i evlendirdik... Çok keyifli bir geceydi.... Ufak bir suni gölet kenarındaydı düğünümüz...
Paşam bol bol ördekleri, kaplumbağaları izledi... Bizde düğünün keyfini çıkarttık :)))


Buda düğünde dağıtılan minik magnetlerimiz. Tülden yapılan kelebeğin altına tüy ve şeker yerleştirmişler. Çok da güzel olmuş...

Pazar günü ise yazlığa tekrar dönüş yaptık. Bayrama kadar paşamla annem marketli evde :) Bende hafta sonları gidip geleceğim inşallah....

Bizden şimdilik bu kadar....

İyi haftalar...

14 Ağustos 2009

ön kayıt işlemi tamamdır :))


Bu sene oğluş uzun bir aradan sonra tekrar kreşe başlayacak. Aslında sürekli gitmesinden yanaydım ama ilk kreş deneyimimizin başarısız geçmesi sonucu okul istemem ben diye inat eden bir çocukla başedemedik. Bizde daha fazla okula karşı antipati duymasın diye yaklaşık 2 senelik zorunlu bir ara verdik.
Ama bu sene yeter demenin zamanı gelmişti. En azından yarım gün gitsin dedik.
Yaklaşık 6 aydır annemle ikimiz okula gitmenin ne kadar hoş ve iyi olacağı ile ilgili beyin yıkama çalışmalarımızı sürdürüyoruz zaten. Bu sabah yine aynı işlemlerle kreşimize gittik. Paşam içini gezdi. Aslında beğendiğini biliyorum ama bana aksilik yapacak ya gitmiycem fasılı başladı yine :))) Hayvanların olduğu bir okul istiyormuş hahaaaa:)))
Ön kaydımız başarıyla tamamlandı. Evrakları tamamlayıp götürünce asıl kayıt işlemide bitecek...
Kısacası Eylülün sonunda kreşliyiz bizde artık :)))

13 Ağustos 2009

4x4 mimi

Sevgili merbe paşamla beni mimlemişti. Oğluştan cevapları almak biraz zor oldu ama nihayet işte....

Oğluş yanıtlıyor:

1- Hayatındaki 3 önemli erkek?
Bu soruyu direkt yanıtlayamasada oğluşum hayatındaki 3 önemli erkeği adım gibi biliyorum
İlk aşkı dedesi, Ethem dedesi ve babası....

2- Yaşadığın şehir dışında sevdiğin 3 şehir?
Martetli ev, Antara, köv :)) (henüz oğluşun şehir kavramı oluşamadı idare edin artık)

3-En önemli fobin?
En çok neden korkuyorsun diye sorduk biz bunu :))) Ve cevabımız sivrisinek... Gücünü emiyormuş hahaaa:)))

4-Giyim konusunda en çok tercih ettiğin renk?
Bunuda en çok hangi kıyafetini giymeyi seviyorsun diye sorduk.... Şort dedi oğluşum :)))

Şimdide annesinin yanıtları:

1- Hayatındaki 3 önemli erkek?
Vallahi ben 2 tane sayabileceğim... Babam ve oğlum....

2-Yaşadığın şehir dışında sevdiğin 3 şehir?
İzmir, İzmir ve İzmir.... Tek geçerim :)))

3-En önemli fobin?
Bana güleceksiniz ama 35 inden sonra bir yükseklik korkusu hasıl oldu bende... Eskiden hiç problemim yokken şimdi yükseklerden aşağıya bakamıyorum :))

4-Giyim konusunda en çok tercih ettiğin renk?
Kıyafetlerimde siyahı tercih ederim genelde ama zayıf gösterdiği için:)) Bunun dışında kahve tonları çok kullandıklarımdan... İnşallah diyet zaferim sonuçlansın renkeleneceğim hahaaaa:)))

Efendim şimdi bu mimi kim yanıtlasın. Can'ım ve Derya Kuzusuna gitsin bu mim. Tabi yanıtlamak isterlerse...

11 Ağustos 2009

8 sene sonra ilk defa :)))

Bugün rejime başladım hahaaa:))))
Güldüğüme bakmayın, başlamak benim için çok önemliydi. Çünkü yaklaşık 8 senedir diyete başlayamama gibi bir sorunum var benim....
Geçen hafta hastanede endokrin servisinde geçirdim günlerimin çoğunu. Tahlil üstüne tahlil derken süreç başladı işte...
Annecim kendini hazır hissettiğin zaman başla dedi....
Kardeşcağızım zaten senelerdir hadi diyor....
Gül de aman abla pazartesi başlama sakın diyince....
Salı sakın sallanma dedim ve başladım :)))

Psikolojimi bozmamaya çalışarak devam edeceğim inşallah... Zira tatlı yiyemiyorum diye ağlayabilen bir kadınım ben hahaaaa:)))

Arada burda saçmalayabilirim yani :))

Hadi bana kolay gelsin.....

Kendime bir not: Bu sefer vazgeçme.... Belki bikini giyemeyebilirsin ama sağlığını garantile....

10 Ağustos 2009

Tam 3 gün...

Anneannemizi 3 günlüğüne Ankara tatiline yollayınca oğlumla dolu dolu 72 saat geçirdik....


Şimdi kısa kısa özetler.....


* Cuma sabahı bir isyanla işyerine geldik.... Ben ne söylemişmişim de anneannesine anneannesi onu buralarda bırakıp gitmişmiş.... Ben birşey söylemesem onu da götürürmüş :))) Şaşkın oğlum benim; anneanneninde sensiz zamanlara ihtiyacı var.... Yapışık ikizin değilki o senin :)) Artı ben ne söyleyebilirim ki... İkinizde sonucunda serbest partisiniz hahaaaa:)))


* Sözde ben paşam Cuma günü tüm gün işyerinde benimle olacak diye tüm işlerimi bitirmiştim. Amma velakin yeni işlerin ve üstelik de en aciliyetlileri tam da o günü bulması kimin şanssızlığı bilemedim.... Birde paşam tüm huysuzluklarını sergileyince buyrun şenliğe... Bir ara pencereden kendimi atıyordum vallahi :))) İşten çıkarken sırıtarak annecim seni hiç üzmedim dimi demezmi... Ama anne ne yaptı bu yapmacık şirinliği yemedi ve bir daha işyerine gelmeme cezası koydu herşey unutulana dek tabiki :)))


* Cumartesi günü evde tadilat vardı. Ben sevinçli sevinçli mutfak balkonumun kapanması ne hoş oldu derken benim yeniliklere kapalı oğlum ustalara feryadı figan ağlayarak taktıklarınızı sökün istemiyorum diye haykırmakla meşguldü :)))




* Cumartesi akşamı sevgili arkadaşım Şenaycığımı bir yastıkta kocayın inşallah diye diye evlendirdik. Gece saat 3,5 a kadar süren düğün ve düğün sonrası serenomisinden eve bir plastik kaba hapsedilmiş çekirgeyle döndük :))) Ben çekirgeden kurtulmanın yollarını ararken oğluşum da sahip çıkmanın yollarını aradı bütün gece.... Sabah bir çığlıkla nasıl kalktığımı bilemedim.... Bizimki plastik kabını düşürmüş ve çekirge kaçmış... Bir pazar gününü tabiki evde olduğumuz sürelerde çekirge arayarak geçirdik. Allahtan oğluş fark etmeden akşamında bulduk da çekirgemizi azat edebildik :))))




* Pazar kahvaltısını dışarıda tavus kuşları, ördekler, hindiler arasında Kır Bahçesinde yaptık.... Ordan pazara... Mis gibi tazecik sebze ve meyvelerin önünde kendimden geçmişim 2 saat boyunca...
Bu arada docayla alacağımız fasulyenin cinsi için Boncuk Ayşede karar kılarken bizi çok dikkatli dinlemiş olsa gerekki paşam yuvarlak ayşeyi ne zaman alacağız demez mi.... Ben yerlerde tabi hahahaaaa :))))
Bizden bu kadar tabiki şimdilik.... Herkese iyi haftalar....

6 Ağustos 2009

babama...


Bugün yine sensizim....
En çok da bu özel günlerde koyuyor içime yokluğun....
Hep mutlulukları, sevinçleri dizinin dibinde yaşamaya alıştığımdan belki de....

Keşkeler hiç bitmiyor be babacığım.... Yanımda olsaydı keşke diyorum sürekli.... Sarılıverseydim şöyle boynuna diyorum.... Ah diyorum ahmediko makamından bir ezgi mırıldandığın sofralarda olsaydık keşke....

Halbuki zamanla alışacaksın demişlerdi... Alışamıyorum işte yokluğuna... Alışmakta istemiyorum galiba....

Bu sene 3. doğumgünün sensiz kutladığımız.... Bir yerden bakıyorsun zaman su gibi akıp gitmiş; bir yerden bakıyorsun zaman geçmek bilmemiş...

Bize gökyüzünden gülümse bugün... Sarmala yine rüyalarımızda bizi....

İyiki doğmuşsun babam.... İyi ki babam olmuşsun...

3 Ağustos 2009

oğluşum geldi :))


Minnoşum nihayet evine döndü...
Bıcır bıcır dün bütün gün yaptıklarını anlattı...
Kulak üstü yüzmeyi öğrenmiş oğlum artık nasıl oluyorsa....
En yakın zamanda uygulamalı görmek için sabırsızlanıyorum...
Yüzme stillerine yeni bir bakış açısı galiba :)))

1 Ağustos 2009

baştan aşağı dökülen kaynar suyun ne kadar can yaktığını yeniden tescilledim....

Dün evde temizlikçi vardı... Ne kadar güzel değil mi? İlk başta banada öyle gelmişti.... Hatta işten izin aldım sırf evdeki tüm işleri bitirmek için... Bitti mi bitti...

Niye hayıflanıyorsun o zaman diyorsunuz şimdi bana siz.... Ama ciğerim yandı... Kadının bu sefer sakarlığı üzerindeydi yada hafifletiyim olayı evde nazar vardı çıktı hahaaa:))) Bakmayın güldüğüme acayip kızgınım aslında....

Varan 1- Oytun'un odasındaki avize kırıldı.... Silerken kadının elinde kalıverdi... Hadi tamam oldu artık dedik. Olabilir... Sonunda ölüm mü var canım dedik...

Varan 2- Bilenler bilir (yani evime gelenler) oturma odamda bir cam masam vardır benim. % 100 el işçiliği... Hani eski dikiş makinalarının ayakları vardır ya onu boyamıştım ve üzerine cam kestirip camda da harikalar yaratmıştım.... Kelebekli falan enfes bir çalışma çıkmıştı ortaya... Kendim yaptım diye söylemiyorum ama gerçekten benim için kıymetlilerimden biriydi... İşte o kıymetlimde kırıldı.... İşte o anda insanın başından kaynar su nasıl dökülür ve nasıl can yakar tekrar tekrar tescilledim.... Hala aklım masamda vallahiii :)) Ama ortada sadece ayak var şimdi...
Kadın üzerine basmadım diyor ama muhtemelen bastı yoksa kırılmasının imkanı yok yani...

Varan 3- Balkabağım... Yine %100 el işçiliği... Masanın üzerinde duruyordu... Üzüldüm ama masam kadar değil......

Offffff offffff.... 3'ledik nazar çıktı diyelim artık başka çare yok....

PC: Kardiş bloguna koy şu yaptıklarını diyordun... Çöpe atmak kısmetmiş hahaaaa:)))