31 Mart 2015
yine izlediğim filmlerle geldim ;)
Törenden önce Oscar filmlerini bitiremedim, dolayısıyla tahminler de yalan oldu...
Bizim burada ki sinemaya % 90 ı gelmedi zaten...
İnternetten de alt yazılı bulamadım derken süründü gitti işte...
Ama yine de listemden vazgeçmedim :))
Ara ara izliyorum ortaya seçme karışık :)
ÇOCUKLUK (2014)
6 dalda aday gösterilen film, Patricia Arquette ile sadece en iyi yardımcı kadın oyuncu dalında Oscar ipini göğüsledi...
Bu sonuçla anlaşıldı ki ben oyunculuktan bişey anlamıyorum. Zira filmle ilgili beğenmediğim tek oyunculuk anneye aitti :)))
Bu filmi Oytun'la birlikte izledik... Genelde durağan filmleri sevmez, sıkılır ve yan yan başka şeylerle uğraşmaya başlar. Ama bu filmi çok uzun olmasına rağmen (2saat45dk) pür dikkat izledi. Ve çok sevdi...
Onun gözüyle Mason (Ellar Coltrane) ve Samantha (Lorelei Linklater) çabucak büyümüşler ve fiziki değişimlerini görmek onu heyecanlandırmıştı. Her büyüdükleri sahnede kendince yorumlar da yaptı... Mason'ın saçlarını kendininkine benzetmesi de zannederim duygusal bir bağ oluşturmasındandı...
Bu filmin 12 yıl gibi uzun bir sürede çekildiğini ilk duyduğumda çok şaşırmıştım... Filmi izledikçe sanki komşumuz olan bir aileyi takip ediyormuşum gibi hissettim kendimi...
Çocuklar gözümün önünde büyüdü, anne/baba olgunlaştı... Yeni insanlar... Duygusal farklılaşımlar... Gayet doğal bir süreç içinde ilerleyen bir film daha çok belgesel tadında. Filmin en sevdiğim yönü ise çocukların gözünden filmin yönlenmiş olması...
Her anne / baba mutlaka izlemeli bu filmi bence...
Evleniriz, büyürüz.... Doğururuz, bir kez daha büyürüz.... Hatalar yaparız, yine büyürüz...
Büyürken hep zamanla yarışırız....
Zaman savaşımız bittiğinde çocuklarımızın zaman savaşı başlamıştır....
Bu film benim için budur işte...
Sonuç olarak bu filmi ÇOK SEVDİMMMM, bir boşluk yaratın çocuklarımızın gözünden bizi izleyin diyorum...
BÜYÜK BUDAPEŞTE OTELİ (2014)
Bu filmde bu senenin önemli Oscar adaylarındandı. 9 dalda aday gösterilen film, en iyi orjinal şarkı, en iyi kostüm tasarımı, en iyi makyaj ve saç, en iyi sanat yönetimi dallarında 4 Oscar heykelciğini kucakladı.
Eskiden üç boyutlu masal kitapları vardı (hoş şu anda da var) katman katman açılan... Bu filmi de muhteşem renklerle açılan o masal kitabı gibi düşünün... Hayali Zubrowka şehrinde geçen masalsı bir öykü.... Hafif hafif gülümseten olaylar... Fantastik bir yolculuk...
En çok otelde bellboy olarak görev yapan Zero Mustafa (Tony Revolori) yi sevdim. Tavırları, mimikleri ve bitmek tükenmek bilmeyen görev aşkı... Mösyö Gustave (Ralph Fiennes) 'ında sağ kolu aynı zamanda... Mösyö Gustave'nin sıradışı aşklarıda ince mizahın bir parçası filmde...
Fantastik filmlerden normalde çok fazla hoşlanmamama rağmen bol görsel şölenli bu film kişilerin karakterleriyle çok güzel yoğrulduğundan dolayı ilgiyle izledim... Akıcı dili de bonusu...
Sonuç olarak bu filmi ben SEVDİMMM.... Kafa dağıtmak için güzel bir seçenek olduğunu düşünüyorum..
ŞİMŞEK ÇARPMASI (2014)
Two and a Half Man dizisini çok severek izlerdim. Yakışıklı Walden bi yana dursun Alan (Jon Cryer) favorimdi o dizide... Bu filmde de Jon Cryer'i görünce ohhh dedim tam eğlenmelik bir film...
My Dad Says'ten de Will Sasso da var üstelik... Breh breh breh :))) Şahane !!!!
Filmi başladım izlemeye... Gülmeye kodlamışım ya kendimi... Bekledim, bekledim, yine bekledim... Birkaç yerde gülümsedim zannımca...
Aaaaaaa film bitmiş....
Filmin konusu da neymiş diyenlere filmin tanıtımıyla ilgili "Ricky (Jon Cryer), yalnız, bekar 40 yaşında bir restoran müdürüdür. İdeal kadınını, bir arkadaşlık web sitesi aracılığıyla bulur. Ancak önemli bir sorun ortaya çıkar. Danita (Stephanie Szostak), evlidir ve kocasını öldürmek için Ricky'nin yardımını istemektedir." yazmışlar... Zira benim anlatacağım birşey yok bu filmle ilgili..
Sonuç olarak bu filmi ben HİÇ SEVMEDİM... Hiç de tavsiye etmiyorum...
Kaydol:
Kayıt Yorumları (Atom)
"Çocukluk" ta çok sıkılmıştım,Hatta bir kaç parçada anca izleyebildim.Bana bir tek 12 yılda çekilmiş olması ilginç gelmişti:(( Oytun' un sıkılmamasına çok şaşırdım , bravo ona:))
YanıtlaSil"Büyük Budapeşte Oteli" masalsı tadıyla çok güzeldi. Diğer filmi kafadan elemiştim, yazdıklarını okuyunca hiç şansı kalmadı:))Sevgiler...
çocukluk filmini ben de izledim cidden güzel bir filmdi. Diğerlerini henüz izlemedim, ama listeye eklemeli.
YanıtlaSilYine çok güzel filmler izlemişsiniz, ben bu aralar pek izleyemedim, listenizi takip etsem fena olmayacak :)
YanıtlaSilSevgiler...
Film Ekimi'nde fark etmiştim Çocukluk'u ama millet benden önce fark etmiş, bilet bulamadıydım. Bir iki kere izlemeye niyetlendim ama çok uzun olduğundan dinç bir anıma denk düşüreyim diye duruyor.
YanıtlaSilBilge ve annesi;
YanıtlaSilOytun zannedersem küçük çocukla bir eşleştirme yaptı kendisiyle. Çünkü onun her büyüdüğü an yada her farklı davranışı onu heyecanlandırdı. Bende çok şaşırdım onun sıkılmadan sonuna kadar izlemesini :)
Bende anneye azıcık kıl olmakla beraber, onun her dönemden sonra geçirdiği evrimi seyre daldım sanırım :)
Son filmi bence de elemekle çok iyi yaptın ;)
Öpüyorum sizi
Mekila;
YanıtlaSilBudapeşte otelinin masalsı havasını seversin sen de eminim ;)
Sevgiler
maviye iz süren ;
YanıtlaSilBende ara ara gazlanıp izliyorum işte...
Teşekkür ederim beğenin için ;)
Handan;
YanıtlaSilSon sahnelere yakın bi replik var. Eminim seninde dikkatini çekecektir... Çocuğun üniversiteye gittiği sahne... Ahhh dedim ahhhhh...
Ütü yaparken falan gayet rahat izleyebilirsin ;)
The Budapest Hotel sanki kremalı pasta gibi bi filmdi :D Az bile heykelcik kucakladı bence.
YanıtlaSil