8 Ağustos 2016

Pi



Önceki iki kitapla ilgili düşüncelerim burda ve burda...
Fikirlerim çok da değişmedi...

Okunmayacak bir kitap değil, ne kadar ilişkiler üzerine yazılmış kitapları okumayı sevsem de çok ayılıp bayılmadığımı söyleye bilirim hala.

Merak ettiğim karakterlerin dönüşümünü takip etmek hoş bir duyguydu... Karakterler döngüsünün birbirleriyle yollarının kesişmesi hiç umulmadık şekilde olmasa da farklı bir hissiyat yarattı...

Ama itiraf etmeliyim ki çok süründü elimde kitap... Zamansızlığın da etkisi var tabiki ama döngülerdeki bazı tekrarların payı büyük bu sürünmede...
Hala ısrar ediyorum, bu üç kitap tek kitapta daha derli toplu yazılsaymış daha şahane bir sonuç çıkarmış...

Kitabın sonu umduğum gibi bitmedi, bunu açıkça söyleyebilirim... Yazar ütopyasını hayata geçirdi, kitapta bile olsa... Ve bu ütopya hepimizin az çok hayaline yakındı... En azından benim... Ah keşke demedim değil...

Hoş şimdi böyle söyleyince kitabın sonunu nasıl hayal etmiştim ki ben ? Bak şimdi bilemedim...
Galiba beni şaşırtmasıydı ummadığım sonuç....

Neyse lafı fazla uzatmayalım ve altı çizili cümleleri de buraya aktarıp bu üçleme konusu kapatalım...

Mutlu haftalar hepimize ♥


* Sevgiyle edilmiş bir motivasyondan daha kuvvetli hiçbir şey olamazdı, özellikle de sevginin yokluğunu çeken biri için.

* Bir düşünceyi iki zıt ucuyla düşünebiliyorsan ve tüm zıtlıklarını hesaplayabiliyorsan ancak o zaman gerçekten anlayabilirsin. Fikrin bir ucunda durmak sadece dengeyi bozar, o fikri öldürür. Fanatiklerin sorunu da budur, öldürürcesine inandıkları fikre sadakatleriyle ihanet ederler aslında.

* Algıladığımız kadarını gerçek sanıyoruz. Yani anladığımız kadarı bizim gerçeğimiz oluyor. Demokrasi de öyle, tüm siyasi sistemler sahibinin anladığı kadar var olabilirler. Aynı teknoloji gibi. Bugün Amerika'nın üst düzey savunma ve uzay çalışanları kuantum bilgisayarlarıyla üçboyutlu işlemler yapıyorken yani hologramik bir teknolojinin içinde üçboyutlu bir sistemle olasılıkları hesaplayabiliyorken, biz gelişmemiş ülkeler, dokunmatik telefonlarımızla oldukça mutluyuz, çünkü kapasitemiz bu kadar aslında. Kapasiten arttıkça, her şeyin gelişir, çünkü yönetilen değil üreten olursun. Üreteni yönetemezler!

* Korumaya başladığın her şey sen koruduğun için var olurlar... anlıyor musun?

*Ağaç, filizi koruduğun için ağaç olur, filiz tohumu koruduğun için filiz olur. Sen tohumu korumasan ağacı kucaklayamazsın, aynı demokrasi gibi, eşitlik, hakkı koruduğun için var olur; adalet, eşitliği koruduğun için... Sahip çıkmalıyız korumak için, kavga etmeden, savaşmadan sahip çıkmalıyız, işte o zaman kapasitemiz de hak ettiklerimiz de artar.

* Birinden hayatı aldığınızda dostluk ölürdü.

* Her deha köklerini delilikten almaz mıydı_ Deliliğin derinlerine inebilenler değil miydi zekanın doruklarına çıkabilenler?! Bir kavramın her iki ucunu da anlayabilenler.

* Sonuçta hakkına sahip çıkamayan, kandırıldığını bildiği halde kıçını kaldırmayan uyuşukların ülkesi burası! Sahip çıkmayı bilmeyen, hareket ederek değil şikayet ederek rahatlayanların ülkesi...

* Sen ne işe yaramak istiyorsan o işe yaramak için yaratıldın, ancak ne istediğini düşünürsen, anlarsan olman gereken şeye dönüşeceksin. Kendine, düşünce engelleri koymak yerine en iyi yaptığın şey için emek ver. İşe yarayacak olan sadece yaptıkların değil, sensin! Verdiğin o emekle birlikte işe yarayacaksın. Verilen hiç bir emek asla boşa çıkmaz. Sen çabaya geç, emek ver, evren de sana cevap verir.

* İyi görünmek değil kendine güvenmekti erkeklik.

* İhtiyaç hedef olursa başarı gelir, yoksa başarı denilen saçmalık sadece hayaldir!

* Korumak için savaştıkların tarafından yalnız bırakılmak en büyük acıydı.

* "Yüzündeki her çizgide yaşadıklarını görüyorum, her çizgiyi seviyorum çünkü bana üstesinden geldiklerini anlatıyor ama şurda bir çizgi var." Parmağının ucuyla Muammer Bey'in sağ gözünün dış köşesinden çıkıp şakağına doğru kayan çizgiyi gösterdi. " Bu... bunun dışında. Yapmak isteyip te yapmadığın şeylerin, yapmamak için kendinle savaştığın anların çizgisi bu. Vermek isteyip veremediğin tepkilerin, söylemek isteyip söyleyemediklerinin çizgisi. Dikkat ettim, her kendini tuttuğunda suratını öyle bir geriyorsun ki bu çizgi çıkıyor hemen ortaya, başka zamanlarda ya da güldüğünde değil sadece kendini tuttuğunda derinleşiyor."

 " Bazen söylemek istediklerin yapmak istediklerini engelleyebilir. O çizgi kendimi eğitmemin çizgisidir. Kelimelerin içinde tutabilmeyi başardığında anlamları korursun. Her aklına geleni söylemek marifet değildir, kendinle savaşamadığının göstergesidir. İnsanın en büyük savaşı kendisiyle olandır, bunu anladığında  birçok şey daha kolay gelir. Senin o sevmediğin çizgim benim en sevdiğim çizgi çünkü o çizgi sayesinde bugün hala hayattayım. Aklıma gelenlerin filtresidir o çizgi, kendimle savaşımın ve kendimi yenip anlamı koruyuşumun çizgisidir. Kendiyle savaşmayan insan anlamlanamaz."

* Gerçek dost amaçlarını besleyen kişiydi, içine sızan o korkuda var olmaya çalışan değil !

* Kişi kendi ağırlığını, asla başkasına bırakmadığı için kişiydi, bırakırsa kişiliksizdi.

* Yardım etmesi gereken yerde yardımdan kaçanlar hep kafalarını çevirebilmek için kendilerini kandırırlardı.

* Kaybedilmiş bir güven yakılmış bir ağaç gibidir. Ne meyve ne de gölge verir. Bitmiştir. Yoktur!

* Hayat yasaklarla değil ancak anlayışlarla kontrol altına alınabilirdi!

* Kimseye ait olamayacak şeylerin sahipliği için ruhlarını satan yüzlercesinin ibretiyle doluydu tarih, görmek isteyene; anlamanı sağlamak için yaratılmıştı hayat gerektiği kadar tekerrür ederek ve asla evrimde geriye gitmeyerek, anlamak isteyene.

* Uygulama ölçüsünün akıl değil para olduğu akılsız fikirlerin dünyasındasınız! Uyanmak zorundasınız!

* Hayat her an yüzleştiriyordu aslında bizi kendimizle. Yaşadığımız her sıkıntıda, her hayal kırıklığında, her köşeye sıkışmışlığımızda fark etmemiz gereken, düzeltmemiz gereken bir yönümüz yüzümüze vuruluyordu. Keşke öle yapmasaydım dediğimiz anlar, iyi ki dediklerimizden fazlalaşınca dengemiz kalmıyordu. Hayatı yasını tutarcasına yaşamaya başlıyorduk. İşte bu yüzden her deneyimimiz kutsaldı çünkü o deneyimler aracılığıyla konuşuyordu hayat bizimle ve analizini yapabildiğimiz kadarını anlayabiliyorduk.

 Ne yazık ki, bir sürü acı dolu deneyimin içinde travmalarla doluydu insanlık tarihi... Acı çekmeden kendimizle yüzleşmeyi hala öğrenememiştik. Çekilen acı, öğrenilen bilgiden önce tutulduğu sürece de yüzleşemeyecektik. Eğlenceye saklanacak, oyalanacaktık, ta ki hayatımız yasını tuttuğumuz bir geçmiş olana kadar. Deneyim çok değerliydi ama seçilebildiği sürece.

* En büyük düşmanımız belki de en büyük kıskançlığımızdı.

*Tesadüf yoktu bu evrende, insan yaşaması gereken her şeyi yaşamalı, hissetmesi gereken her şeyi hissetmeli ve hayatının analizini yapmalıydı, ancak o zaman hayatın onu buluşturmak istediklerine hazır olabilirdi.

14 yorum:

  1. O ütopya geçen sene Metehan'ın bana anne çok paran olsa ne yapardın sorusuna verdiğim cevabın tıpatıp aynısı. Sinir oldum amaaa, benim hayalimi alıp bire bir yazmış. Ortaköy'den Beşiktaş'a yürüyorduk bu konuşmayı yaparken, kesin duydu, bak emibim buna :P

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Ahahahaaaa :)))
      Bak ben de eminim şimdi senden duyduğuna :)))

      Sil
  2. Popüler kitaplara hep mesafeliyimdir nedense. Bu seriyi de epey bir zaman sonra okurum sanırım.

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Bir arkadaşımda bulunca okudum bende....
      Peşpeşe okumasaymışım iyiymiş ama :)

      Sil
  3. Bu seri kimileri tarafından çok sevildi övüldü.Kimileri de hiç sevmedi. Ya da okumasan da bişey kaybetmezsin diyenler ne kadar karışık yorumlar alan bir kitap sanırım ben hiç okumayacağım bu seriyi... Zaten okuma hızını da çok etkiliyor Şebnemcim senin de belirttiğin gibi...

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Dediğin gibi seven öldü bitti, sevmeyen de sevemedi...
      Okunmayacak bir kitap değil aslında ama çok uzatmış bazı yerleri.
      Bu kadarına gerek yoktu diye düşünüyorum ben.

      Sil
  4. Ya bu seriye başlayıp başlamama konusunda çok kararsız kaldım :(

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Bu konuda inan sana hiç fikir veremeyeceğim. Dediğim gibi beni dönem dönem boğdu, sevdiğim o iki karakter olmasa götüremezdim

      Sil
  5. Şebom benim ise tam tersi çok etkilendiğim bir seri. Popülerliğinden çok içinde hayatın acımasız gerçekleri vardı. Siyaset bakımından, Afrika ile ilgili yazılanlar, iş dünyasının alçaklığı....
    Yani öyle bir hayat mümkün ama icraate geçirmek kimsenin işine gelmiyor. Ne acı. Deniz ve Özge ♥

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Seven çok seviyor zaten Nilhanım. Yaşadığımız son günlere bolca göndermeler var evet kitapta ama ne biliyim ben bana uymadı işte.

      Deniz ve Özge ♥ Hakikaten de öyle kalp, kalp :))
      Karşılaşmalarını beklemiyordum :)
      Şaşırttı beni orada :)

      Sil
    2. Beni de.
      Kitaptaki bazı karakterlere ünlüleri yerleştirip okumuştum. Deniz için Kıvanç, Duru için Yasemin Allen ...

      Sil
    3. Bunun filmini çekerler kesin diye düşünüyorum bakalım dediğin gibi olur mu?
      Yasemin Allen hakikaten tam Duru :)))))

      Sil
  6. ŞeboCum bu seriyi çok gördüm ama hiç alıp okuyasım gelmemişti, senin yorumlarını görünce sanırım kayıp değilmiş dedim 😂😂😂 teşekkürler güzel kritikti 😉

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Elimden geldiğince anlatmaya çalıştım fenomenim ne hissettiğimi.
      Nokta atışı yaptıysam sana ne mutlu bana :)
      Mucxxxxx

      Sil

Güzel yorumlarınız için teşekkürler :)