21 Aralık 2016

Sevdim diye mi yaptınız bana bunu....


Jojo Moyes "Senden Önce Ben" yazarın okuduğum ilk kitabıydı ve çok sevmiştim...
Ben bu kadının kitaplarını okurum demiştim...
Kendimi yormadan duygudan duyguya koşarım da demiştim hatta...
Bir de Şebnem Burcuoğlu vardı, bir yaz boyu bizi kıkır kıkır güldüren... Sülale boyu okudukça sahilde birbirimize neye güldün şimdi diye sorduğumuz... Onunla da kafa dağıtırım demiştim....
Sonuç mu?
Sonucu kitap, kitap bildiriyorum efenim...


İki seri kitabın girizgahı niteliğinde bir kitaptı Paris'te Balayı...

İki çift... 1900 lerde ve 2000 lerde yaşanan aşk...
Bir bölüm Liv ve David...
Diğer bölüm Sophie ve Edouard....
Adından belli olduğu üzere Paris'te geçiyor...

Liv ve David'in bölümlerini okurken daha seri olsamda 1900 lerde geçen Sophie ve Edouard'ın aşkı beni pek sarmadı...

Kitap çok kısa zaten, hepi topu 138 sayfa... Kocaman puntolu yazıları normale döndürürsek emin olun 80-90 sayfaya iner...

"Ardında Bıraktığın Kadın" kitabının ön kitabı niteliğini taşıdığı için mi bilinmez çok havada kalan bir kitap. Girişini yapmış ve bırakmış...
Bekle demiş resmen...
Ticari kaygılar bizleri ne hale getiriyor demeden edemedim maalesef...
Bu kitaptaki tüm yazımlar, diğer kitabın başına monte edilebilir ve hepi topu 80-90 sayfa fazla basım yapılabilirdi...
Sonuç olarak çok sevemedim maalesef ben bu kitabı...




Başarısız birinci kitaptan sonra bu devam kitabını elime alsam mı almasam mı kararsızdım. Ama meraklı kedi olan tarafım ağır bastı :)

Kitabın ilk girişini bir türlü oturtamadım bunda da... Ne oldu, nasıl oldu derken kitabın 3 te 1 i ni okudum herhalde... O arada çokça da süründü üstelik elimde....
Konuları oturtabildikten sonra çok daha çabuk ilerledi...

İki kadının da hayatlarında artık ne David vardır, ne de ressam Eduard...
Sophie savaş yıllarında hem ailesini korumaya çalışmakta hem de ablası ile birlikte yoklukla mücadele etmektedir. Eduard savaşa gitmiş nasıl olduğunu bilememektedirler. İşlettikleri otelde Alman subaylarına yemek verirken komutanla da farklı bir ilişki doğuyor aralarında.... Komutanınki belki aşk ama Sophie'nin hala kocasıyla ilgili ümitleri var, savaşı var.... Bir de tablo tabiki... iki kadının ortak noktası bu aslında...

Eduard'ın Sophie'yi çizdiği, ve bir yüzyıl sonra balayılarında Liv'e çok benzediği için David'in hediye aldığı tablo....

Diğer tarafta Liv kocasını kaybetmiştir ve onun yokluğuna alışamamaktadır.  Kocasının kendisine hediye ettiği tablo ile bağı da bu sebeple fazla.... Ama o tabloyu aramaktadırlar... Kim arıyor demeyin o kısım bende karışık ahahaaaa :)))
Çantasını çaldırdığı gün yollarının kesiştiği Paul ile farklı bir yakınlaşma başlamıştır ve Paul tesadüf o ki çalınan eserleri bulmaya çalışan ve asıl sahiplerine iletilmesinde yardımcı olan bir kurum da çalışmaktadır...
Sonrası davalar silsilesi...

Dönemler arası geçişler benim için sancılıydı bu kitapta.... En heyecanlı yerinde bırakıp diğer yüzyıla gitmek çok hoşuma gitmedi... Şimdi diyorum ki keşke atlayarak sadece o dönemi okusaydım daha sürükleyici olur muydu? Emin olamadım...

"Senden Önce Ben" tadında değildi benim için maalesef, ama okunmayacak kadar kötü de değildi... Ortalarda diyelim... Ama ilk kitap için hala gereksiz düşüncemi koruyorum efenim :)))



Yaşadığımız kötü günlerde kafa dağıtmam lazım dediğimde Şebnem Burcuoğlu geldi aklıma... Dedim tamam Kocan Kadar Konuş'un 2 sini alıyım, nasıl olsa sülalece güle güle okumuştuk ilk kitabını...

Aaaa bide ne göreyim, yeni kitap çıkartmış.... Hah dedim ben bunu okuyayım, gündemden uzaklaşıyım, azıcık güleyim, biraz neşe gelsin...

Demez olaydım :(

Yazar evet aynı yazar, anlatım aynı anlatım, ama kasıldım demiş... Sizi güldürmem lazım, parende atsam mı acaba bile demiş....
O öyle dedikçe planlar tutmamış :(

Şükran işten atıldığı bir gün kankisi Meryem akıl veriyor... Sen çok güzel yazıyorsun, bir senaryo çıkartırsın sen, şan- şöhret - para sana gelmezse ben de ne olayım :))) Gaza gelen Şükran'da yazdığı yazıları film şirketlerine göndermeye başlıyor... Sonunda evet senaryo yazmaya başlıyor ama başına gelmeyen de kalmıyor....

Aslında bir nevi  kendine atıfta bulunuyor. Dedim keşke yapmasaydın, kendi ismini kitapta bak o da kitabının filmini çekti, evlendi, yok ününe ün kattı, yok orada karşılaştım gibi bir sürü şeye bence hiç gerek yoktu... Bir nevi kendi reklamını yapmış aslında, kendi kitabında üstelik :)))

Gülmek için aldım, gülebildim mi peki... Tabi ki hayır....
Kendine yaptığı göndermelerde o kadar soğudum ki kitaptan zar zor bitirdim diyebilirim....
Bende ki durumu budur maalesef....




Sonra dedim ki yok gülemedim, ben bildiğim seriye devam ediyim,

Aldım kitabı elime...

Efsun'la Sinan evlenecekler inşallah...

Bu sefer de ilk kitabın filmini izlediğim içine gözümün önünde Ezgi Mola ve Murat Yıldırım.... Bende var bir tuhaflık :)))
Gözümün önünden karakterler gitsin diye uğraştım bir süre....
Baktım olmuyor salıverdim gitti :)))

Birinci kitap bu kitaba göre daha kahkahalı ve daha eğlenceliydi... Üresin ve Türesin'le yeni tanışmıştık mesela...
Bu kitapta babaanne geliyor yeni karakter olarak ama daha çok mikser olarak... Komik bir yanı yok...

Gerçi durumu kurtarmak için Üresin'e  Kertil Çam Kolonyası içirerek  efsaneler geri dönüyor da dedirtmedi değil :))

Yine de okunmayacak bir kitap değil.... Kafa dağıtmak için tercih edilebilir....




Zevk alarak okuduğum iki yazarın da beni okuduğum ilk kitapları kadar etkilememesi herhalde benim anlık psikolojimle alakalı değildir diye düşünüyorum... Yada gerçekten feci dağıtmıştım, kitaplar bile kurtaramadı beni :))
Henüz konuya açıklık getirebilmiş değilim...

Bu kitapları okuyalı çok oldu gerçi ama, buraya da yazıyım istedim....
Kısa kısa fikir olsun, balık hafızama da not olsun :)))




32 yorum:

  1. Ben hala Senden Sonra Ben kitabına başlamadım. Ama Lou'nun yeni hayatını da merak etmiyor değilim. Komik kitap okumadım ben hiç sanırım. Varsa yoksa dram. İçim göçmüş benim kesin.

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Nilhan aldım bende, sırf okumamak için de bir arkadaşıma verdim :)
      Ama şimdi döndü dolaştı geri geldi... Okumayım diyorum ama merak ta ediyorum :)
      Beni bir gün bu merak öldürecek yemin ediyorum :))

      Sil
  2. bende yazarın senden sonra beni okumak istiyorum... paylaşım için teşekkürler... bu arada şişmanlamayan sumocuyu okudum ve sevdim...

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Sumocuyu sevmene çok sevindim :)
      Öpüyorum seni ♥

      Sil
  3. ilk iki kitabı merak ediyordum ama şansımı sanırım başka kitaplarda deneyeceğimm
    sevgiyle kal...

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Pariste Balayı kesin gereksiz de, diğer kitap için kararı sana bırakıyorum. Zira o kitabın seven kitlesi de oldukça fazla ;)

      Sil
  4. Ben de geçenlerde "Kocan Kadar Konuş" u okudum. Son zamanlarda beni en çok güldüren kitaptı. Demek ikincisi ilki kadar iyi değil :(

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. İlkinde çok eğlenmiştim ben de... Ama sonra sanki ne biliyim büyüsü bozuldu.. Gibi gibi işte, sen benim ne demek istediğimi anlamışsındır ;)

      Sil
  5. Ben de Jojo Moyes'in bir kitabını sipariş vermiştim. Şimdi daha da merak ettim. Anlatımına sağlık :) Sevgiler,

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Bizden de kocaman sevgiler ♥
      Keyifli okumaların olsun :)

      Sil
  6. Çerezlik kitaplar diyorum ben bunlara. Kafa dinlemek için birebir. Ama ben genelde kütüphaneye takıldığımdan orada az seçenek var...

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Çereze şu sıralarda çok ihtiyacımız var galiba Saadet :)

      Sil
  7. Benim bilmediğim bir yazar.Teşekkürler öneri için :)

    YanıtlaSil
  8. O kadar ünlü oldu ki, okumayan kalmadı herhalde ama ben henüz hiçbirini okumadım:( İlk romanlar ya da filmler çok ünlü olunca, devamları bazen insanı hayal kırıklığına uğratıyor. :( Çok teşekkürler tanıtım için. Sevgiler:)

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. İlk kitapta aniden yükselişe geçenler evet bir sonrakinde hayal kırıklığı yaşatıyor insana... Beklenti çok yüksek olduğundan belki de...
      Belki onlar kasılınca bizde o kasılmayı hissediyoruzdur... Yapıyoruzdur yani ;)

      Sil
  9. ilk kitapları çok iyi tutan yazarların diğer kitaplarında daha yavaş hareket etmeleri gerektiğini ve sırf yazmak için yazmamaları gerektiğini düşünüyorum :)

    YanıtlaSil
  10. ay ne tatlı içten yorumlamışsın canım şebom. okumam ben bunları artık :)
    zaten okumamıştım da okuyacağım da yoktu , senin yazınla beraber ışık yandı beynimde ;)

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Ahahahaaaa :)
      Alemsin Derya :))
      Işık yaktırdım yani sana :)))
      Öperim, koklarım, mıncırırım ♥

      Sil
  11. Şimdi şekerim Senden Önce ben kitabını bitiremedim ben mesela. Heralde dedim günüe denk gelmedi. Yoksa bu kadar insan yanılıyor olamaz. Yani okurken ki psikolojik, fizyolojik, biyolojik (bilimum lojik) durumları kesinlikle önemli. Ama rahat yazılmış, ticari kaygılar olmayan kitaplar kesinlikle daha samimi olduğu için daha çok seviliyor bencede.

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. O tüm lojik durumlar bu sıralarda bende var işte :))) Bazen herkesin sevdiğini uleyn tuhaflık bendemi, kesin kafam basmadı benim falan diyorum ahahaaaa :)))
      Öperim seni ♥

      Sil
  12. bu tarz kitapları alıp okuyamıyorum nedense ya, romantik veya dram bana uzak ama senden önce ben'in filmini izleyesim var şebo =))

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Bak bu da bir seçenek tabiki :) Mesela ben Aynı yıldızın altında kitabını okumadan filmini izledim :))) Herkes kitap kadar iyi olmamış demiş, ben çok beğendim mesela :)))

      Sil
  13. Jojo kitabı almış idim sankiii
    Eve gidip bir bakmam lazım emin olmak için

    Senin yorumların dost sohbeti tadında
    Seviyorum yani

    Sevgiler

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Dostsunuz hepiniz :) Sohbet ediyormuşum gibi yazmam belki de ondan. Ay çok mutlu etti beni Maim ♥ ♥ ♥
      Öperim :)

      Sil
  14. Dediğiniz gibi ticari kaygılar eserde belli oluyor, güzel bir eser çıkınca diğerlerinin de iyi olmasını bekliyoruz ama nerede... :)

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Ticari kaygı duymayan zenginleri okuyalım diyeceğim, o da olmayacak :)
      Sevgiler :))

      Sil
  15. Jojo Moyes'in simdiye kadar cikan tüm kitaplarini alip okudum. Hemen hemen hepsini ya sevdim, ya da bir iki tanesinde eh iste, fena degil dedim. Ama en sevmedigim ve beni hayal kirikligina ugratan kitabi "senden önce ben"in devami olan "senden sonra ben" oldu. Keske yazmasaydi dedim okurken, kesinlikle yazmis olmak icin yazmis, cok zorlamis gibi hissettim. O ilk kitabin tadini asla vermedi ve keske orda biraksaydi hikayeyi dedim icimden sahsen.
    Ama neyse, sadece benim icin yazmadi sonucta (teessüflerimi bildiriyorum kendisine buradan):)) sevenler de coktur eminim.

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. O kitap bende hala bekliyor işte...
      Okumamak için türlü mazeretler uyduruyorum ama okuyacağım biliyorum... Bazen hikayeyi tadında bırakmak lazım ama uzatmayı seviyoruz ne yazık ki...
      Seveni çok olduğu kesin canım :) Aslında sadece senin için yazacakmış ama diğerlerine çaktırmadan yapamıyormuş, öyle söyledi bana :)))

      Sil
  16. Kitapların hiçbirini okumadım. Ardında Bıraktığın Kadın kitaplığımda bekliyor ama elim bir türlü ona gitmiyordu. Biraz daha beklesin o zaman :-)

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Aslında okunmayacak bir kitap değil Şule. Ama Senden önce Ben kitabı beklentisinde ilerleyince ısınamadım ben. Zamanı geldiğinde yorumlarını sabırsızlıkla okuyacağım ♥

      Sil

Güzel yorumlarınız için teşekkürler :)