15 Aralık 2016

Sinek Kadar Kocam Olsun Başımda Bulunsun / Hatice Meryem



Kitap alışverişlerimde ya tavsiye ile gidiyorum ya da kitap sitelerinde gezinirken ismi, kapağı dikkatimi çeken kitapları alışveriş listeme ekliyiveriyorum.
Aslında alışverişlerimi kitapçıdan yapmaya bayılırım eskiden beri... Dokunarak, bir kaç satır okuyarak, evirip çevirerek seçmeye bayılıyorum kitapları... Ama bir de bu durumun ekonomik boyutu var ki, beni bu durumdan alıkoyuyor...
Mesela bu kitap; internetten 8,40 gibi bir rakama almama rağmen, buradaki kitapçılarda 13-15 aralığında... Çok sık kitap aldığım düşünülürse, hemen her alışverişte bir kitabımı ücretsiz alıyor gibi oluyorum...  Her ne kadar durum böyle olsa da vicdan yapıyorum güzel kitapçılarıma destek olamadığım için :/ Ivır/zıvır alışverişlerim için de onlara yöneliyorum bu sefer...



Bu kitap benim (sanırım) isminden dolayı listeme eklediklerimden... Kapağı da çok hoşuma gitmişti ama.. Onu iyi hatırlıyorum. Uzun uzun incelemiştim çünkü...

Bu resmin orjinal halini bulsam çerçeveletip duvarıma asabilirim aslında... O kadar sevdim bu kapağı...
Adamın bakışlarındaki ve bedenindeki duygusuzluğa inat, kadının sevgi dolu sarılışı.... Yüzü ve bakışları mahçup... Ve arkadaki karga... Neden karga acaba? Gibi gibi işte.... Ben daha çok seyredip hayal kurarım bu kitap kapağıyla...

Çeşitli meslekteki, huydaki, görüntüdeki adamların karısı olmak nasıldır acaba ? Kitap bu seyirde ilerliyor... Kısa kısa hikayeler...
Kimi sayfada tornacının karısı, kimi sayfada yaşlı bir adamın karısı, belki de bir tüccarın karısı... Anlatmış karısı olma hallerini tüm açıklığıyla Hatice Meryem..

Hikaye kitaplarını okumayı çok sevmiyorum ben aslında, ama bu hikayeler de bir bütünlük var... Hep eş olma, kadın olma halleri... Bazısı kelebek gibi özgür bir ruhda, bazısı yedi kat zindana zincirli...

Çoğu o kadar gerçek ki...

Bak ben bunu tanıyorum diyeceğin o kadar çok kadın, o kadar çok erkek var ki...

Bazen usul usul gülümsediğim, bazen kahkaha attığım, bazen tüüü suratına dediğim...

En çok sevdiklerim ince ruhlu adamın karısıyla, marangozun karısı oldu benim... Demiryolcunun karısı çok anlamlıydı mesela...

Kitapta ne sevmedim değil de ne olmasaydı dediğim şeyler ise;
Mesela "Cavit'miş kocamın adı... Cemal'miş kocamın adı..." cümleleri battı... O adamların isme ihtiyacı yoktu aslında... Hadi bir ismi var, ismiyle geçen bir anlatım bana yeterdi mesela...

Fazlaca -mış, -müş kullanımı belli bir süre sonra yoruyor... Yani beni yordu, konuyu genellemiyim... Faraza etkisinden bazen kurtulmak bana da kitaba da daha iyi gelecekti düşüncesindeyim...

Kitabın sonlarında "ben babamın karısı olsaydım eğer..." diye bir bölüm var... Kastettiği şey farklı ama, o başlama cümlesini sevmedim... Yaraladı beni, hikayeyi de eğreti okudum zaten... Anlatılmak istenen keşke farklı bir başlangıçla verilseydi dedim...

Hatice Meryem ne anlatmak istiyorsa çok da güzel anlatıyor yazım diliyle aslında ama çokça da uzun cümle kullanmış bu kitabında... Dili böyle midir hep bilemiyorum, diğer kitaplarını okumadığım için... Birbiri ardına dizilmiş anlamlar, uzun uzun kelimeler bazen yorabiliyor beni... Hatice Meryem'de sanırım bunu çok kullanıyor...

Her  ne olursa olsun tavsiye edebileceğim kitaplar arasına girdi "Sinek Kadar Kocam Olsun Başımda Bulunsun"...  Kısalı uzunlu hikayeleri sevip özümseyeceğinizi düşünüyorum.

Denk gelirseniz mutlaka okuyun :)


Ve olmazsa olmazım; altı çizili cümlelerim....

* Evliliğinden, kocasını gencecik yaşta yitirip yapayalnız, bir başına kaldığından, kadın kısmının hem yüreğinin hem de yatağının boş kalmasının şeytanı dürteceğinden uzun uzun bahseder, sonunda:
" A kızım, sinek kadar kocan olsun, başında bulunsun; sinek kadar olsun ama olsun," der, nihayet çeker giderdi.

* Yemek pişirirken kadın da ocak başında yemekle beraber pişmelidir.

* Zehrini her defasında çatallı dilinden korkmadan emdiğim bu yılan gencini evde beslediğimi bizi tanıyan, yolda gören herkes bilir, acır ve şöyle söylerlerdi arkamızdan: "Doğaya aykırı bu birliktelik!"

* Ben ince ruhlu bir adamın karısı olsaydım eğer... muhtemelen ben de hali, tavrı, duruşu, oturuşu pek narin, pek ince bir kadın olurdum. Karşılıklı inceliklerle geçen ömrümüzün bir vaktinde onulmaz bir hastalığa tutulurdum ve ömrüm bedbaht bir kadınınkine benzerdi ansızın.

* O, tuvalete yalnızca ellerimi sabunlamak için girdiğimi düşünür, asla ve kat'a büyük abdest yapmayacağım, bu aşağılık faaliyetle katiyen iştigal etmeyeceğim fikrine büyük bir sadakatle bağlı kalırdı. Tabii kabahatin çoğu bende olurdu; karşılaştığımız ve kalbimin kalbine çengelli iğneyle tutturulduğu o ilk günden ta bugüne kadar bir kere bile yanından kalkıp tuvalete gitmeyen, durmadan bağırsaklarını sıkan, gitmek zorunda kalsa bile insan dışkısı değil de ne bileyim bir arının bal yapması gibi tertemiz, mis kokulu bir şey çıkardığıma artık her ikimizde de yer etmiş olan ortak inancı pekiştirmek için camları her daim açık tutarak havalandıran, tüm parfümlerle tuvaleti evin en nezih köşesi haline getiren ben olduğumdan, tabii olarak kabahat bende olurdu.

* Meğer ki hayat, "mavigözlüdev" işçi kocam, ben ve çocuklarım, bir de bütün dünyanın karabahtlı ezilmişleri için sırt sırta oynanan hayatta ve ayakta kalabilme oyunuymuş bir tür; bunu bilir bunu söylerdim, bir işçinin karısı olsaydım eğer.

* İlk evliliğinin yalnızca bir yazgı olduğuna inandırırdım onu; yoksa yaşadıklarına yalnızca kendi aklının sebep olduğunu yüzüne vurarak ezim ezim ezilmesine dayanamazdım.

* Ben bir demiryolcunun karısı olsaydım eğer, rahmetli Atatürk'ün vagon penceresinden el salladığı o güzel, o iyi, o umutveren pozun aynısını çoluk çocuk, tek tek çektirmeyi, çerçeveletip oturma odasının duvarına asmayı isterdim en çok.

* Bir tüccarın karısı olsaydım eğer, hem taşınabilir hem taşınamaz bir sürü dünya malım olsun isterdim. Elbet bir gün beni benden kırk yaş küçük bir kızla aldatacağı gün geldiğinde, şu yeryüzünde sevgisizliğin yerini doldurabilecek tek şey olan param olsun diye.

* Emekli olduğu gün kocamın bedenine atılan sıkıntı tohumu adeta gövdesinde yeşermiş, dal budak salmış yetişkin bir ağaç olurdu zamanla.

*... geçmişteki heybetli günleri üzerine artık kendi aralarında laflayan memelerime, ....

* Neyse, benim şopar, ay gibi iki kızı bi koşu suyoluna gidip işer gibi rahatçacık doğurmamdan öyle bir gönenmiş ki, adeta beni mükafatlandırmak istercesine doğru nüfus müdürlüğüne koşmuş; bizim adette öyle hemen nüfusa koşulmazmış, birkaç ay beklenirmiş, öyle ya bebek yaşar mı ölür mü, boşuna resmi işlerle uğraşmayalım diye;  ama benim şopar beni öyle ormanların aslan anası gibi ağırbaşlı doğum yaparken görünce sevinçten ne yapacağını şaşırıp kendisini nüfus müdürlüğüne atmış işte. Kime söylesem inanmaz; heceleyerek okuduğum isim hanelerinde Zerrinbir Yılmaz, Zerriniki Yılmaz yazan nüfus cüzdanına bakarken kaçırmışım birkaç damlayı küloduma.

* Hayretle anlardım; yaşlılık, insanın etinin yerini öğrenmesiymiş.

42 yorum:

  1. Kafa dağıtmak için, okuyamama modunda isem kısa hikayelerden oluşan kitapları tercih ediyorum ki güzel alternatif ;)
    kapak cidden güzel, hak verdim =))

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Aslında okuyamama modunda tercih edilebilir, haklısın...
      Sanki sen bana hep okuyorsun, hiç okuyamama moduna girmiyorsun gibi geliyor kore fenomenim :)) Hatta şahane okuyucusun bile diyebilirim ♥

      Heheee :) hak verdin di mi?
      Mucxxxx

      Sil
    2. olur mu hiç şebooo, şu iki ay fenayım yaa, ama kalın bir kitap bitirdim, külliyat gibi, üç gündür okumuyorum bir şey =(( sağlık olsun, düzelir diye umut ediyorum =))
      mucx mucx

      Sil
  2. İlahi Şebo, ben bu kapağı görsem kokudan bi daha bakmazdım yahu :D Öcüüü :) (Hoş gerçekçi bi çizim olmuş, evliliklerin çoğu korku filmi gibi :)

    Dediğin eleştiriler beni de çok rahatsız ederdi ihtimal ama alıntıları sevdim.

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Öcüüüüüüü :)))))
      Bombaların üzerinde yürüyoruz gibi geliyor bana, kimin ne zaman kime patlayacağı belli değil. Özellikle bizim evde bu aralar hep öyle :))

      İnce ruhlu adamın karısını çok severek okursun diye düşünüyorum en :)) Bir kitapçıda denk gelirsen en azından o hikayeyi ayak üstü okusana hatta ahahaaaa :)))

      Sil
  3. Kitabın kapağı gerçekten güzel ve anlamlı

    öyle bir anlatım tarzın var ki kitabı merak etmemek elde değil
    kelimelerini özenle seçtiğin ortada

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Sevdin değil mi sende :)))

      Meraklandırmayı iyi beceriyorum galiba :)))

      Sil
  4. alıntılar merak uyandırdı bende okumaya çalışacağım..

    YanıtlaSil
  5. Tiyatro uyarlaması da vardı diye hatırlıyorum :)

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Öyleymiş, Hatice Meryem kim diye araştırdığımda gördüm.
      İzlemek isterdim aslında :)

      Sil
  6. Ben bunun tiyatrosunu izlemiş ve çokta etkilenmiştim.
    Kitabı da okumaya değer diye düşünüyorum.
    Sevgiler,

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Çok izlemek isterdim tiyatrosunu...
      Eminim çok güzeldir...
      Bizden de kocaman sevgiler ♥

      Sil
  7. "incelikli" kitapmış
    Çok beğendim
    Okuyamayacağımı biliyorum çünkü ya zaman bulamayacağım ya zamanla bu "keşke" öteki "keşke"lerimin arasında ezilip gidecek ama keşke okuyabilsem dedim

    Sevgiler

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. "İncelikli" evet
      Sende mi benim gibisin. Her gördüğüme feci sulanıyorum ama sonra da yetişemiyorum...

      Birgün yetişeceğiz ;)

      Sil
  8. Kapağa ve tuvalet olayına çok güldüm:)))hakikaten çoğu kadın bu tür öğütler verirler koca o kadar önemlidir ki onlar için. Çok teşekkürler ilginçmiş..:)

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. O hikaye başlı başına güldürdü beni Müjde...
      Var öyle insanlar etrafımızda :) Onları düşününce daha bir güldüm hatta...

      Öptüm seni ♥

      Sil
  9. Bu kitabı ben yıllar önce tiyatro oyunu olarak izlemiştim ve çok düşündürücü bulmuştum ki o zamanlar kitabı olduğunu bilmiyordum :) Kitabı sevdim, sonlardaki "babamın karısı"kısmına ben de takılmıştım ama dediğin gibi anlatılmak istenen bambaşka.
    Güçlü bir kalem bence de...

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Ben de kitabı okuduktan sonra tiyatrosunun olduğunu öğrendim ama şu anda oynasa bile benim gidebilmem namümkün :/
      Bazı kelimeler hassasiyetimizden dolayı başka anlamda kullanılsa bile rahatsız ediyor işte...
      Öpüyorum seni ♥

      Sil
  10. Alınacaklar listeme ekledim. Merak ettim doğrusu. Tavsiye için teşekkürler.

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Ben de güzel yorumun için teşekkür ederim :)

      Sil
  11. Bu isimle tiyatro oyunu vardı.İzlemiştim ve güzeldi :)

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Keşke ben de izleyebilseydim...
      Eminim çok güzeldir...

      Sevgiler ♥

      Sil
  12. Ben de tam kapağından hiç hoşlanmadığımı yazacaktım. Bana çok itici geldi de. Zevkler ve renkler meselesi :-) Kitabın ismi ilgimi çekti ama.

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Ahahahaaaa :)) Çoğunluk sevmedi kapağı Şule :)
      Zevkler ve renkler meseledi haklısın :)))

      Sil
  13. Başlığı çok ilgi çekici. Bende elime alıp incelemiştim bir aralar. Kadınlar ve erkekler dünya kurulduğundan beri bitmeyen mücadeleler. İyi bir şey olsa koca denmez gonca denirdi diyordu bir filmde:)))

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Ay hatırlıyorum bu repliği, hangi filmdeydi yahu...
      Ama doğru bir laf ahahahaaaaa :)))

      Öptüm arkadaşım ♥

      Sil
  14. Kapak çok güzelmiş en çok da kadının başındaki duruş ve çicekler,karga da...
    ama uzun cümleler gerçekten konular bildik çevremizden ancak sıkıldım biraz okurken...
    Ama okumaya değer her durumda,emek vermiş yazmış,arkadaşımda okumuş çokda güzel yorumlamışsın,okumak isterim,aldım listeme adını arkadaşım.
    Sevgili eşin,başında değil yanında olsun.
    Sevgilerimle canısı...

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Ay nihayet kapağı seven birini buldum :))) Aynuı şeylere odaklanmışız Merihcim ♥
      Uzun cümleler evet sıkıyor beni de çoğunlukla, okurken başını bile unuttuğum oluyor benim...
      Okumaya değer konusunda katılıyorum sana, ilginç hikayeler de var üstelik...
      Mizah yaptığı hikayeler ayrı bir güzel ama :)
      Öpüyorum ben de seni ♥

      Sil
  15. Kapağıyla, ismiyle hemen dikat çeen bir kitap. Ben denk gelmemiştim daha önce ama aklımda olacak kesin. Ben de sinin gibi netten yapıyorum kitap alışverişlerimi. Hoş epeydir kütüphaneye takılmış durumdayım ama çocuklar için yine de çok kitap alınıyor.

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Kütüphane konusuna nedense ısınamadım ben Saadet. Hoş senin kadar hızlı bir kitap tüketimim yok belki de o sebeple... Arkadaşlar arasında dgider gelir kitaplarımız bizim de...
      Öpüyorum seni...

      Sil
  16. Anaaaa sendeki deli cesareti ya laaannn, ben o kapagi gorsem eneeeemmmm, der bir adimda 100 metre uzaga ziplardim:))
    Na garip askin var senin boyle:)) Ama merak ta etmedim degil bak simdi.
    (Caktirma sadece kediyi oldurmeyecek bu merak:)))

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Ahahahahaaaaa :)))
      Temizlik bitmiş galiba, neşen yerine gelmiş sanki :)))
      Aşklarım tuhaftır benim, kendimin tuhaf olmadığı ne malum sanki ahahaaaaa :)))
      Güzel kedicim, bu kitabı bulduğunda okuyacaksın biliyorum :)))

      Sil
  17. İsmi ne kadar ilginçmiş.Teşekkürler paylaşım için, not aldım hemen.

    YanıtlaSil
  18. yıllar önce tiyatrosuna gitmiştim... ahhh hep tanıdık hikayeler...

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Ne şanslısın, izlemeyi ben de çok isterdim inan :)

      Sil
  19. Ilginc bir kitap ismi gercekten. Ben de merak edip alirdim sanirim 😊

    YanıtlaSil
  20. Elimle bende inceleyip kitapları alanlardanım :) Çok nadir Genelde İnternet üzerinden alsam,da aşırı maliyetli oluyor :( Benim imdadıma bir arkadaşım yetişti Kitap konusunda.... Ciddi bir alma durumum var :) Bu tarz kitaplar okuduğum için yadırgamadım Kapaktaki Görsel kısmı :) 3,5 aşağı yukarı tahmin edebiliyorum. Hepimizden bir parça vardır sanırım :) Paylaşım için teşekkür ederim :)

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. İnternetten daha ucuza alabiliyorum ben, burada seçenek fazla olmadığı için hep liste fiyatları geçerli maalesef :(
      Böyle kapak görselleri hoşuma gidiyor benim de... Seviyorum...

      Güzel yorumun için ben teşekkür ederim asıl :)

      Sil

Güzel yorumlarınız için teşekkürler :)