31 Ocak 2009

Beklenen itiraf :))

En kısa zamanda alınacak ve okunacak kitaplar arasında C.G. Salzman 'ın "Çocuğunuzu Kötü Eğitmenin Yolları" kitabı var. Bir arkadaşımdan gelen maille haberim oldu bu kitaptan. Kitaptan bazı alıntılar göndermiş..

İşte onlardan bazıları;

Cesaretsiz ve güvensiz çocuk yetiştirmenin yolları
— Çocuklarınızdan her şeyin en mükemmelini yapmalarını isteyin.
— Yaptıkları her işte mutlaka bir hata bulun ve bir daha hata yapması için uyarın.
— Onları başarılı komşu ya da akraba çocukları ile kıyaslayın.
— Herkesin önünde hatalarını yüzüne vurun, utandırın.
— Çabalarını küçümseyin.

Çocukları yalana alıştırmanın yolları
— Onlara yerine getiremeyeceğiniz sözler verin.
— Başkalarına yalan söyleyerek çocuklarınıza örnek olun.
— Küçük bir suç işledikleri ve bunu dürüstlükle söyledikleri zaman basın dayağı.

Dağınık ve intizamsız çocuk yetiştirme
— Altını ıslatınca değiştirmek için acele etmeyin, öylece dolaşsın.
— Odasının dağınıklığına ses çıkarmayın dağınık bir odada oynasın.
— Elbisesini kirlettiği zaman değiştirmeyin, kirlilerle dolaşsın

Aslinda hepimizin bildiği uyarılar. Ama ters söylenişinden dolayı ilgi uyandırıyor. Örneğin docada :))) Aynı mail ona da gönderilmiş. Bana hemen mesaj atmış. Mesajımız aynen şöyle;

Çocukları inatçı yapmanın yolları
— Çocukların her istediğini yerine getirin.
— Onları oyuncak ve hediye yağmuruna tutun.
— Hiçbir arzularını geri çevirmeyin.
— Her işi mutlaka bir ödül karşılığı yaptırın.

BEN NE YAPMIŞIM!!!!!!!!

Öyle telaşlıydıki attığı mesajda. Oyuncak yağmurunun nasıl bir sonuç doğurduğunun farkındalığı onu oldukça ürkütmüştü. İşte yılın itirafı dedim... Üzülerek....

Şimdi mi nasıl? Daha tutarlı... Ve ben artık çok mutlu ve umutluyum bu konuda :))))

Oğluşun inadıyla savaşacak 3. savaşçıyı aramıza katarak önümüzdeki engeli aşmayı becerdik nihayet....

23 Ocak 2009

offfffffffffffffff....

Hava puslu, sıkıcı... İçim daralıyor... Sürekli bir ağlama eğilimim var.. Depresyonamı girdim yoksa yine... Başım çatlıyor... Offffffffffffff....

Alışveriş rahatlatır dedim, çıktım sırf almak için birşeyler aldım.... Yok kesmedi...

İnsanlarmı anlamıyorlar ben mi anlatamıyorum bilmiyorum ama derdimi anlatamamak gibi bir sorunum var bugünlerde; özellikle bugün!!!!!

Doca hayatının itirafını yaptı bugün o bile galibiyet coşkusu yaratmadı... (Bilahare anlatırım)

Çalışmak istemiyorum, gözüm saatte, ama oda ilerlemiyor...

Gidip eve karanlıklara gömülüp uyusam geçermi bugün? Sabah neşeyle uyanabilirmiyim? Hadi dene bakalım... Offffffffffffffffffff

GEÇSİN BUGÜN!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!

19 Ocak 2009

veeee biten hasret....

Blog ismimizi değiştirmek zorunda kaldık çeşitli sebeplerden dolayı...
Yeniden merhaba :))

Evimin neşesi nihayet geldi... Sarıldık, kucaklaştık... Paşam hiç gelmek istememiş aslında. Treni geri döndürmek için bile uğraşmış :))) Allahtan başarılı olamamış...

Evini çok özlemiş... Hemen bütün oyuncaklarını tek tek elden geçirdi. Birde ona docayla sürprizimiz vardı. Biraz geç farketti içinde balıklar olmayınca :))) Gecenin bir yarısı balıklarımızı almaya gidecektik nerdeyse...

Pazar günü birlikte gittik balıklarımızı aldık. Tek tek seçtik hemde... Evimize geldik yerleştirdik hemen... Elimizi sokmak istedik, elimizde sevmek istedik ve haliyle babayla biraz gerginlik yaşadık :) Ama tatlıya bağladık hemen...

Balıkları garantiledikten sonra hemen bir de kuş istedi :))) Yakında hayvanat bahçesine çevirirsek evi şaşırmayın hahahaaaa:)))


Bu arada balıklarımızı seçerken her türden bir dişi bir erkek seçmiştik. Ordan esinlenerek bir tanesinin adını dişşş koydu ama hangisine bilemedik...

Minik farem bu arada sağını solunu öğrenmiş. Ben kaç yaşındayken öğrenmiştim hatırlamıyorum ama sevinç nidaları attık evde :))) Şaşırtmaca kandırmaca bile yaptık... Ama bildi oğluşum yine de...
Yeni mesleğimiz bu arada hayvan terbiyeciliği :))) Ben havyan hertiyecisi haapiippp diyor. İlk önce habip anlayıp kim bu habip dedik saatlerce. Sonradan anladık ki SAHİP miş hahaaaa:))) Yine birşeylerden etkilenmiş oğluş ama bilemedik nerden... Biraz uzak kalınca anları kaçırmışız yine... Yeniden yakalamaya çalışıyoruz...
O kadar özlemişim ki gece uyurken bile sürekli mıncıkladım, kokladım, okşadım. Oda firsattan istifade bol bol kaşıttırdı kendisini... Uykusunda bile kolunu bacağını uzatıp masaj yaptırdı bana... Büyüyünce işimiz var gibi geldi bana hahahaaa:)))

17 Ocak 2009

Ve geliyor :)


Saatler kaldı oğluşumun gelmesine...
Yaklaşık 5 saat kadar.... Keyfim yerine gelecek... Ohhh diyeceğim kokusunu içime çekerek...
Az kaldı azzz :))))

15 Ocak 2009

ÇOOOOKKK ÖZLEDİM ÇOOOKKKK....

Biriciğim 10 gündür anneannesiyle Ankara'da. Pek memnun halinden çünkü Özlem ablası yanında. Çok şey yapıyoruz diyor telefonlarda. Muhtemelen özlem ablasının sabrını denemeye devam ediyor :))) Sevgili özlemcim onun teliyle oynuyordur kıyamam. Hayatımda ben böyle bir sabır görmedim. Oytunun bidaha bidaha söylemlerine hiç bıkmadan yanıt verir her zaman, bıkmadan usanmadan... Ama ben çok özledim minnoşumu... Allahtan hafta sonu geliyorlar artık da hasretimiz bitiyor... Bırak günleri saatleri sayar hale geldim :))) Bu kadar başım başım kalmak iyi gelmedi bu sefer...

PC: Fotoğraflar Ankara'ya gitmeden önceki pazar gününe aitti ama ben ancak yayınlayabiliyorum.


12 Ocak 2009

NE DİYİM BEN SANA PAŞAM:)))

* Anniiiiiii babam henin isindemi?
* Hayır oğlum kendi işinde...

* Annniiii hen himdi babanın işine dit tamammı? Honra babanın padrolarına biraz honra detireceğim de.... Honra beni ara tamam mıı?
* Tamam peki annecim...

* Anniiii
* Efendim canım...

* Annnii honra dötür babayı ise olurmu?
* Olur annecim peki.

* Görüşürüz, duluşuruz, baaaaayyyyyy
* Görüşürüz oğlum...
* Duluşuruz da de baaaayyy da de tamam mı?
* Peki oğlum buluşuruz, bayyyy....

Telefon kapanır, hemen doca aranır, senaryo anlatılır, böceğim arattırılır... Peki bu meşakkatli uğraş ne için? YEŞİL BİR KÜREK SİPARİŞİ için..... hahahahhaaaaaa.....