28 Eylül 2010

bu seferde kalemlik oldu...


Yine kulbu kırık bir kupa değerlendi....
Tığ işi ile süslendi işte...
Şu çiçek yapma işini biraz daha geliştirmem lazım ama kabul ediyorum :)

27 Eylül 2010

kelebeklendim, hemde fena halde :))


Kardişim hediye getirmişti ayna stickerlarımı... Nihayet yerine yerleşebildi... Orayamı burayamı derken diğer kelebek stickerlarımla beraber koridorumu süleyiverdi işte.
Çok sevdim ben bunları....

Diğer stickerlarımıda paylaşmak isterdim sizinle ama ne yazıkki aralarına yerleştirilecek çerçeveler hala boyanamadı :))) Gözü kör olsun bu tembelliğin... En kısa zamanda inşallah....

Bu arada dün ilk defa kağıt kebabı denedim (Aman ne büyük iş hahahaaa) Ama denemeyen varsa inatla ve ısrarla tavsiye ediyorum. Çok kolaymış yahuuuu :)) Çocuklar duymasın Meltemin tarifini yaptım. Kısaca et-bezelye-patates-havuç (ki ben konserve garnitür kullandım) damak tadınıza uygun baharatlar ve 1 bardak suya karıştırılmış salçayla güzelce harman ettim. Borcam tepsisine yağlı kağıdı yayıp malzemenin hepsini içine koydum. Evde arpacık soğanım yoktu bir soğanı 8 parçaya bölüp aralarına yerleştirdim. Biraz sıvı yağ gezdirdim. Yağlı kağıdı üzerine güzelce kapatıp paket yaptım. 1,5 saat 200 derece fırında pişirdim. Çok lezzetli oldu ;) Doca balık tutma derdindeyken biz paşamla afiyetle yedik dün akşam...

Bu kadar laylaylom konunun üzerine bir anne olarak bugün gördüğüm ve üzerinde sabahtan beri düşündüğüm bir olayı da anlatmam lazım. Hala olayın etkisindeyim zira...

Sabah paşamı okula bıraktıktan sonra arabaya binmek üzereydimki uzaktan bir anneyle çocuğu okula gelirken gördüm. İkisi de yeni uyanmış, daha doğrusu uyanamamışlar; her hallerinden belli... Muhtemelen 4 - 5 yaşlarında çocuk... Çocuğun ya aceleden yada nasıl olsa okulda çıkartacak mantığıyla spor ayakkabılarının bağcıkları bağlanmamış. Ayağı haliyle takıldı, pat ayakkabı ayağından çıktı çocukcağızın. Anne söylenerek giymesini söyledi çocuğa ve minicik çocuğum uyku sersemi daha fazla sinirlendirmemek için annesini çabucak giydi ayakkabısını. 2 adım ya attı ya atmadı tekrar takıldı çocuk bağcığına. Anne sinirli şekilde baktı miniğe. Minik dahada hızlandı bu sefer. Yine birkaç adım attıki ayağı tekrar dolandı bağcıklarına ve yere kapaklandı. Çocuk ağlıyor, anne söyleniyor önüne bakmazsan böyle olur diye. Ama çocuk hala yerde. Dayanamadım artık çocuğu yerden kaldırmak için yanlarına hızlı bir şekilde gitmeye başladığımda anne büyük bir işmiş gibi kaldırdı yerden çocuğu. Üstünü silkmek yok, bişey oldumu diye sormak yok, o hala söylenme derdinde... Banada önemli değil demez mi... Burda bayramlık ağzımı açmam lazımdı normalde ama minikle göz göze geldik. Neren acıdı diyebildim sadece.... Çenesini gösterdi... Sürtmüştü yere... Islak mendille ben çenesini temizlerken kadın hala istifini bozmadan duruyordu başımızda... Bağcıklarını bağla mutlaka evden çıkarken bak düşüyorsun diyebildim sadece... Tamam dedi suçlanarak çocuk. Ve okulun kapısına yöneldiler yine hızlı hızlı....
Bakakaldım, dona kaldım.... Kelimeler tıkandı boğazıma ve ben hiçbirşey söyleyemedim.... Mutlaka çocuğunu oda çok seviyordu, çocuğu onun için mutlaka önemliydi ama öncelikleri farklıydı belki... Belki yetişmesi gereken bir iş (bu çok iyimser), belki de evine uykusu açılmadan yetişmesi gerekiyordu yeniden uyumak için!!!! Bilmiyorum... Tek bildiğim o bakışların hala gözümden, söylenmelerin de kulağımdan gitmediği....
Çok şey var daha söylenebilecek aslında ama yorumu size bırakıyorum...
Ben içsesle münakaşadayım çünkü....

Hepinize iyi haftalar diliyorum....

21 Eylül 2010

ay dediğin nedir ki seneler geçip gidiyor su gibi demişler....


Koca bir yaz mevsimini kapattık mı okullar açılınca derken sabah serin bir sonbahar havasına uyandık bile....
Yine de ümitliyim bir kaç hafta sonu daha denize doğru kaçamak yaparız diye :)

Paşam dün itibariyle yeniden okul dönemine başladı...
Bir neşe, bir heyecan, bir telaş bizimkinde sormayın gitsin.
Özlemiş Gül öğretmenini, okulunu, arkadaşlarını...
Geçen seneyi hatırlayınca ahhh dedim bunları da yaşayacakmışız demek ki.
Benden mutlusu yoktu vallahi, ağzım kulaklarımda tamamladım günü :)
Darısı ilkokula inşallah diye dua etmeyi de ihmal etmedim tabi.

Yazdan hiçbirşey anlamayan ve hiçbir planını gerçekleştiremeyen ben bu dönem kendime yapılacaklar listesi hazırlamadım... Ne büyük eksiklik pehhhh :)) Yok dedim; yap(a)madıktan sonra ne anlamı var listenin mistenin... Birde böyle deneyelim bakalım ne olacak...

Takipteyim bundan sonra ;)