29 Şubat 2012

eklerin yalancısı :)

Bugünde diğer pasta tarifimiz verelim :))


Malzemeler:
1 paket kedi dili bisküvi
2,5 su bardağı süt (krema için)
4 yemek kaşığı un
1 çay bardağı şeker
1,5 yemek kaşığı margarin
1 paket vanilya
2 adet muz
1 paket hazır çikolata sosu

2,5 bardak sütle un ve şeker karıştırılarak pişirilir. Koyu kıvamlı bir muhallebi olacak. Ocaktan aldıktan sonra içine margarin ve vanilya konularak mikserle iyice karıştırılır.

Kremamız soğurken çikolata sosuda yapılır.

Kedi dili biküvi soğuk sütle ıslatılır içine krema sürülür, muz dilimleri dizilir ve diğer kedi dili bisküvi ıslatılarak üzerine kapatılır. Bir nevi sandvich yapılır. Tüm kedi dili bisküvilere aynı işlem uygulandıktan sonra üzerine çikolata sosu dökülür. Buzdolabında bekletildikten sonra servis yapılır.

Ben bu tarifi bonibon şekeriyle süsledim. Şayet sizde yapacaksanız servisten hemen önce süslemenizi öneririm. Zira buzdolabında bekleyince şekerlerin rengi ne yazıkki kayboldu :( Ertesi gün bonibonları değiştirmek zorunda kaldım. Aman ha siz aynı hatayı yapmayın...

28 Şubat 2012

Patatesli dilim börek

Mutfak konusunda çok başarılı olmayan ben doğumgünü için pratik şeyler hazırladım ya...
Paylaşmadan olmaz dedim :))

İlk önce malzemelerden başlayalım.
3 adet yufka
3 orta boy patates
1 yumurta
1 su bardağı yoğurt
3 yemek kaşığı tereyağı
Rende kaşar peyniri
Tuz

Patatesleri rendeleyip tereyağında soteledim. Ben sadece içine tuz ve maydanoz ekledim ama siz damak tadınıza göre baharat ekleyebilirsiniz. Sotelenen patateslere yumurta ve yoğurdu ekleyerek karıştırdım. İç harcım şimdi hazır.
Yufkanın bir tanesini açtım ve patatesli harcımın bir kısmını güzelce yaydım. Üst üste diğer yufkalara da aynısını uyguladım



Yufkaları sıkıca rulo halinde sardım ve dondurucucuda yarım saat beklettim.


Dondurucudan çıkarttıktan sonra 2cm. eninde keserek tepsiye dizdim. Üzerine kaşar peyniri rendesi serpip  180 derecede pişirdim. Çıtır çıtır bir börek oldu...
Pişmiş halini çekmeyi unutmuşum :)) Acemilik işte...

Bu arada bir dahaki sefere bu tarifi denerken bir parçasını dondurucuda bırakacağım. Acaba diyorum hani acil  durumlar için dondurucuda hazır beklese yine aynı güzellikte olur mu ? Deneyince paylaşırım yine...

Tarifin aslı burada .....

27 Şubat 2012

doğumgünü partimizden seçmeler...


Cumartesi günü minik böcüğümün sabırsızlıkla beklediği doğumgünü partisini yaptık...
Nasıl heyecanlıydı anlatamam...
Sabahtan başladı hadi gelsinler artık demeye :))


Yılan öldüüüü diyerek kesti pastasını hahaaaa :))
Biliyorum bunlar normal şeyler değil ama benim böcüğümde böyle bir çocuk işte :))



Bu seneki pastamız yılan şeklindeydi...
Tamamen kendi seçimiydi... Vazgeçirmeye çalışsamda bu sene ben yılan istiyorum diye tutturdu...
Daha sevimli bir pasta hazırlatmaya çalışırken bizim yılan oldu piton hahahaaa :))


Yılan pastamızla uyum sağlasın bari dedik ve süsledik evimizi biraz :))



Kurabiyelerimiz için ne yazık ki yılan kalıbı bulamadık ve ellede şekillendirmeyi beceremedim...
Bizde yılanımızın arabasını yaptık :))



Biz çok eğlendik ana-oğul :))
Bu sene son artık diye diye hazırlansam da oğluş gelecek senenin planlarını yapmaya başladı bile hahaaa :))
Bakalım gelecek seneye ne çıkacak bahtımıza....

24 Şubat 2012

bu sabah....


Sabah geç kalmışız. Son sürat yoldayız....
O- Anneeee Ingazın eti olur mu?
A- Neyin oğlum ?
O- Ingazın anneeee...
A- Ingaz ?? (Hey Allahım buda ne şimdi)
O- Ingaaazz Anadolunun sen yüce bir dağısın laylaylomm varyaaa
A- Haaaa Ilgaz :) Ilgazın eti neden olsunki o dağ ismi...
O- Orda Uludağ Et yazıyor Uludağın eti oluyorda Ingazın neden olmuyor?
A- Ilgaz oğlum o Ingaz değil... Dükkandamı yazıyordu Uludağ Et?
O- Eveeettt...
A- Annecim senin nasıl bir adın var o dükkana da sahipleri o ismi koymuşlar. İsmi öyle onun...
O- Hıııı Uludağ et vermiyor yani onlara...
A- Hayır oğlum yok öyle bişey....
O- Şikayet edicem onları ben... Benim gibi çocukları kandırıyor onlar...
A- :))))

Hoppaaaaaaa :))

Size bol kahkahalı bir hafta sonu... Biz bu hafta sonu hem parti yapıp hem dağları çalışacağız zira :)))

22 Şubat 2012

seninle nice 77 senelere yavrum....

Sen bir yaş daha büyüdün, ben bu yaşını da gördüğüm için şükrettim bu sabah....
Sen 8 oldum dedin , ben daha 7 sin dedim gülerek....
Sen yeni yaşım için neden 1 sene bekliyorum ki dedin, ben her 22 Şubata ulaşmak için 1 sene yaşamalıyız dedim...
Sana 1 sene çok uzun geldi, bana çok ama çok kısa.....
Senin bu büyüme telaşın ne zaman geçecek bilmiyorum ama ben o kısacık 1 yılı elimden geldiğince tatlandırarak, ballandırarak seninle geçirmeye devam edeceğim bebeğim....

Hadi gel her zamanki gibi seninle 7 yaşının yolculuğuna çıkalım.... Senin çok uzun dediğin 365 günün özetini çıkartalım miniğim...

Bu sene hayatımızın en önemli olayı senin ilkokula başlamandı.... Pek hoşuna gitmedi bu okul macerası senin. Elinden gelse yine anaokuluna dönme konusunda ısrarlıydın hatta... Boyama ödevlerinin yerini okuma-yazma, matematik ödevleri aldı ve bu hiç de hoşuna gitmedi... Beni ve benden daha çok anneanneni çıldırttığın anların sayısı o kadar çok ki, rakamlarla bile ifade edilemez... Düşün konunun vahimliğini :))
Tüm negatifliklere rağmen okumayı sökmek hoşuna gitti ama... Okumayı sökmen seni bağımsızlaştırdı çünkü.... Birşeyi merak ettiğinde anne burada ne yazıyor diye sormak zorunda değildin... Yani bana mecbur değildin artık. Bu senin için en büyük zaferdi bu yaşında....

Biraz erken oldu ama ilk ders kırmak eylemini de gerçekleştirdin bu sene.... Bizim günlerce kara kara düşünmemize sebep olsa da bol kahkaha atmamıza engel olamadığımız bir masumane eylemdi belki ama maalesef bunun adı ileride sık sık duymayı ümit etmediğimiz ders kırmanın ta kendisiydi... Okula başladığının ilk haftasında çıktığın tenefüste arka bahçede kertenkele avına başlayınca zamanı unutup tam 3 derse girmedin maalesef... Tırım tırım aranmana rağmen bulunamadın ve ancak kertenkeleyi yakalayıp bir şişeye hapsedince öğretmenine göstermek için sınıfa girdiğin zaman bulunabildin  :(

Özgürlüğün, kendine güvenin bu sene tavan yaptı... Başka kaçak kat çıkarmıyız bilmiyorum ama çıkmasak iyi olur düşüncesindeyim :) Her ne kadar özgür ruh hallerin hoşuma gitse de ileriki yaşlarında büyük kavgalara sebep olacağının sinyallerini veriyor... Endişeleniyorum elimde olmadan bebeğim...

İlgi alanların değişmedi bu sene.... Oldukça istikrarlı gidiyorsun diyebilirim hatta... Hayvanlar en büyük ilgi alanın... Onlarla ilgili herşeyi bilmek istiyorsun. Her hayvanın bir figürününde mutlaka odanda bir köşede durmasını istiyorsun hala... Resim yapmak en büyük zevkin... Eğer sesin çıkmıyorsa biliyoruzki sen yine hayallerini önündeki kağıda dökmekle meşgulsün.... Eskiden keçeli kalem kullanırdın en çok resimlerinde, şimdi pastel kullanıyorsun... Pastelle daha çok renk geçişi sağlayabiliyorsun sanırım... Hala çok güzel hayvan maketleri yapıyorsun... Saatlerce oynuyorsun yaptığın maketlerle....

Aşk meşk işlerin hala aynı maalesef :) Tüm uzun bacaklı, uzun saçlı kızları beğenip, onlarla kıkırdaşmana rağmen biricik aşkın Yağmur'la evlenmekten hala vazgeçmedin. Yağmur'u hergün görsen gam yemeyeceğim ama altı ayda bir görmen bile yetiyor sana :) Sadakatinden vazgeçmedin bu sene de...

Bu yaşında 4 süt dişini kaybettin... 2 alttan, 2 üstten... Dişsizlik hoşuna gitti hatta, daha yakışıklı olduğunu  bile düşündün... İlk dolgunuda bu sene yaptırdın mavi mavi :)) İkinci dolgunu da sarı yaptıracağının hayalindesin hala :) Dedesinin koca Fenerbahçelisi....

İlk bulaşıcı hastalığın suçiçeğini geçirdin bu sene... İz kalacak diye sende benimle birlikte çok korktun ve çok dikkatliydin senden beklenilmeyecek kadar hatta... Ama yinede biri burnunun ucunda, biri şakağında 2 nazar boncuğun var...

İlk diplomanı aldın... Sen anaokulu diplomanı alırken ben üniversitede kep attığın günü göreceğimi hayal ettim :)
Mezun olman şerefine bol bol gösterini izledik senin... Jimnastik, tiyatro, bol bol rontlar... Ama en güzeli rock'n roll oldu... Elvis olup hava attın herkese.... Hoş ben Elvis diyorum ama sen taktığın pelerinden ötürü kahraman olduğunu düşündün :))

Saçlarınla vedalaştık... Ama yaza yine aynı tempoyu tuttururuz merak etme... Kökü sen de nasıl olsa ;)

Bol bol gezdik... Bu sene leyleği havada görmüştük muhtemelen....

Bu sene meslek seçimin değişti... Denizaltı kaptanı olmak istiyorsun... Gezgin ruhun bu sene bunu seçti :))

Takıntılı halin hala devam ediyor. İlk öğrendiğin şeyin mutlak doğru olduğundan vazgeçemedin hala... Anneanne geçen ödevlerinden nefret eder olduk... Israrla ANANE yazmalıyım çünkü öyle söylüyorum diye canhıraş kavga ediyorsun zira bizimle :) Olmalı dediğin şeyi mutlaka oldurtuyorsun... Bu inatçı halin ne kadar hoşuma gitse de zor anlar yaşatıyorsun...

Yine sevgi böcüğüydün, merhametliydin, enerji küpüydün bu yaşında da...



Her annem dedğinde içimde güller açtı.... Ağladığında timsah gözyaşı değilse şayet içimde fırtınalar koptu....
Bolca inatlaştım seninle.... Kimi zaman ben galip geldim kimi zaman sen.... Hasta olduğumda bu sene sen başımda bekledin annem ateşin çıktımı diye... Mutluluk gözyaşları döktüm sen bu kadar büyüdünmü diye...
Her akşam oynaştık bol bol, öpücük yağmuru yaptık birbirimize, yine sarıılıp uyuduk akşamları... ceza verdiğimde küstün ama yine de öptün yanağımdan...

İyiki gelmişsin hayatıma, evime, yüreğime.... İyiki bana anneliği yaşatmışsın....
Birlikte geçirdiğimiz nice güzel yaşları kutlayalım inşallah....
İyiki doğmuşsun bebeğim, herşeyim....

Annen...

21 Şubat 2012

ufak dokunuşlar, büyük mutluluklar....

Çok çabuk monotonluğa kaptırırım kendimi...
Bilirim ki ardından büyük boşvermişlik gelecektir hayatıma... Ve yine bilirimki geldi mi gitmez, ben ben olmaktan çıkarım uzun zaman dilimlerinde....
Kendime göre önlemlerim vardır o anlara dair....
Ya kalabalığa atarım kendimi, ya saç-baş değiştiririm, ya yeni insanlar,mahaller tanımaya çalışırım...
Tatlı cadı misali sihirli bir burun hayal ederim ikide bir kıvırttırıp değiştirmek isterim herşeyi...
Hayallarimde tüm evin eşyalarını atıp, yenilerini kondururum bazen de...
Uyandığımda bilirim ki ne kıvırttıracak bir burun nede sihirli bir değnek vardır elimde....
Evime bağlanmak için küçük dokunuşlar şarttır artık bunu da bilirim :))
İşte yine öyle bir anda....


Anacığımın el emeği, göz nuru dantel yatak örtüm çıkartılır saklandığı en derin yerlerden...
Benimle mi yaşayacak niye saklıyorum ki diye diye kullanıma açılır....


Danteller çıkınca ortaya kardeşcağızımın seneler önce getirdiği perde ile enfes olur diye bir çırpıda cama takılıverir....


Yeni mutfak masama keçe runner özenle serilir, üzerine de kullanımı kolay olsun diye cam görünümlü naylon alıp korumaya alınır....


Kirpi ile seneler önce benim örmeye başladığım ve sadece bir baklava yapabildiğim örme işlemi annemden apansızın çıkar gelir ve evimi neşelendirir...
O baklava orda çok alakasız durmuştur ama artık geri dönüşü yoktur :)




Dağınık duran mini hayvanlarım biraraya toplanır ve evimin şirinlik muskaları ilan edilir....
Yeni yeni yepyenileri kesin alınıp konulacaktır, karar verilir :)

Şimdi daha iyiyim.... Yay kadınıyım ya arada gerekiyor işte böyle ayarlar :))

20 Şubat 2012

duvara çivi çakmak istemiyorsanız.....

Duvarlarım boş dursun hiç sevmem oldum olası. Ama duvara birşey asmakta bir ölümdür bizim evde. Çünkü duvarlarımız alçı düzleme olması sebebi ile en ufak bir çivi çakma işleminde patlıyor maalesef :(( Bantla denedik, matkapla denedik hep aynı sonuç çıktı....

Ama şimdi yeni mucitliğimle duvarlara, fayanslara her yere istediğim şeyi asabilirim yuppppiiiiii :)) Bu kadar hava attığıma bakmayın mutlaka bilenler vardır aramızda ;)

Mesela dün....


Yeni aldığım bu notluğumu duvara hiç deliksiz astım :))
Bununlada kalmayıp;


Fayanslarımı delmeye kıyamadığım ve metal çubuk monte edemediğim için bir köşede duran cicilerimi de astım mutfağıma :))


Ufak bir plastik kısım asacağınızmalzemenin durumuna göre gözükebiliyor ama benim için hiç önemli değildi bu....

Gelelim bu sihirli aparata;


Bu plastik malzemeler işte....

Ben elektrikçiden aldım tam adını bilemiyorum ama kablo tutucu olarak geçiyor galiba...
Kare olan malzemenin her boyu mevcut, büyüdükçe taşıyabileceği ağırlıkta doğru orantılı artıyor... Altı kendinden yapıştırmalı.... Duvar notluğumu asmak için en büyük boyu kullandım ben mesela... Notluk 2 kg civarındaydı çünkü....
Diğer uzun aparat ise objeyi karee aparata tutturmak için kullanılıyor. Otomatik kendisi kilitleniyor...

Tesadüfen keşfettiğim bu yöntemden çok memnun kaldım ben... Hatta tavana bile yapıştırıp hafif objeler sarkıtılabilir...
Benden söylemesi :))

Hepinize iyi haftalar.....

18 Şubat 2012

güneş gülümsemişken...

Dünkü yoğun kar yağışından sonra güneş gülümsedi bugün....
Evet gidilecek bir iş yoksa karın lapa lapa hali çok güzel ama mecburi istikametlerde tam bir eziyet :(

Oğluş bu hafta sonu anneannede kalacak...
Hızlı okuma kampına tabi tutuldu kendisi anneannemiz tarafından....
Ne yazık ki öğretmenimizle ilgili sıkıntılı anlar yaşıyoruz...
Şimdi anlatmayacağım zira kendisi upuzun bir post konusu olabilecek nitelikte :(

Ben bu boşlukta gelecek hafta yapacağımız doğumgünü hazırlıklarını tamamlayacağım...
Menümüz aşağı yukarı hazır...
Olağan hayvan serisi doğumgünü pastalarımızda bu sene yılan çıktı bahtımıza :))
Siparişi verirken pastahanemizi oldukça güldürdüm yani hadi canım nidaları arasında hahaaaaa :))
Bayrak, etiket çıktılarımız tamam kesilmeyi biçilmeyi bekliyor....
Hafta sonu temizlik seansıda tamamlanacak, evde ufak değişikliker yapılacak...
Ve geri sayım başlayacak....


Geçen hafta ufak bir 5D sinema da sıkıştırdık paşamla... 
İkimizin de ilk deneyimiydi....
Anacık oğulcuk pek bir bağrıştık kızakla karlar üstünde kayarken :))
Ama itiraf ediyorum o eğlenirken ben ara ara gözlerimi kapadım uçurumlu yerlerden geçerken hahaaaa....
O anneanneye anlatırken bile çok eğlendi....
Kaydık anneanne.... Kafama arkadan üflediler... Bacağımada üflediler.... Birde ateş ettiler anneanne biliyormusun? Koltuklar da dans ediyordu yaaaaa... Çoookkk güzeeeldiiii anneanneeee....

Hepinize bol kahkalı bir hafta sonu diliyorum..... Kendinize iyi bakın....







15 Şubat 2012

Tazelendim....

Süper oldum dimi kızlar ;)
Makyajımız tazelendi.... Birkaç ekleme.....
Derken yeni bi heyecan geldi blogumuza....
Bella 'cım ellerine sağlık....
2 günde şipşak hallediverdi tüm ayrıntıları....

Tamda bu günlerde olması pek iyi geldi bana....
Biraz moral oldu....

Tekrar teşekkürler Bella'cım.....

13 Şubat 2012

biz büyük bir aileyiz.....


Sevgili Gamze'nin durumunu anbean takip ediyoruz hepimiz.
Onun mücadelesini duyarak birçoğumuz bloglarımızda duyurduk, gruplar kurduk, dualar ettik, çağrıda bulunduk...
Ve bu sesi sanal mecranın dışına taşırarak haber olmasını sağladık....
Gamzenin sesini, mücadelesini duyurduk....
Şimdi uygun bir ilik aranıyor....
Ve ben bu konuda çok ümitliyim...
Gamzeye uygun bir ilik mutlaka bulunacak ve Gamze verdiği savaşı kazanacak....
Yeniden bir annenin çocuğuyla anılarını okumaya devam edeceğiz biliyorum....
Verdiğimiz bir tüp kanla sadece Gamze için değil, bu hastalıkla savaşan birçok kişi için bir ümit olabiliriz....
Biz öyle büyük bir aileyiz ki....
Bunu başarabiliriz.....
Ben ilk fırsatta İzmir'e gidip bunu yapacağım....
Biliyorumki bir çoğunuz bunu yaptı.... İlik merkezine uzak olan arkadaşlar da imkanları ölçüsünde ilk fırsatta yapacak....
Hepinizi çok seviyorum....

Tekrar Gamze ile ilgili bazı sayfaları paylaşmak istiyorum....

Gamzenin güncel durumunu ve duyuruları takip etmek için buraya tık ....
Gamzeye destek için kurulan facebook grubu için buraya tık ....
Gamzenin kendi blogu için buraya tık ....

9 Şubat 2012

dualarımız onunla.....


Gamze Annenin dualarımıza ve desteğimize ihtiyacı var arkadaşlar...
Yaşadıkları çok ağır...
Kelimelerle anlatılacak gibi değil...

Deli anne ve Pinikkuş yapabileceklerimizi çok güzel anlatmış...

Yanındayız Gamze Anne... Allahım Atakan'a bağışlasın seni....

genç irisi haller bunlar :)

Tamamen masumum aslında bu konuda desem de ergen sonrası dönemlerimdeki sorumluluk sadece ve sadece bana aittir :) Ama buna şişmanlık demiyoruz asla ve kat-a !!!! Tombulluk biraz daha sevimli gibi dursa da zinhar uzak durunuz!!! Genç irisi diyiniz, balık etinden hallice diyiniz... Diyiniz de diyiniz işte :))

Şimdi nerden geldin bu konuya derseniz tüm suç bu biblolardadır :)





Bugün rutin alışveriş siteleri turumda yine çıktı karşıma bu şirineler :) Ayyy dedim ne sevimliler :))  Kürdan gibi bibloların benim evimde ne işi var... Oldu mu böyle olmalı hahahaaaa :)))

Sonra düşününce ben almamıştımki o kürdan gibi kızlardan hiç evime... Genelde yuvarlak hatlara sahipmiş benim evimdeki çoğu obje...
Burdan çıkan sonuç neymiş insan kendine göre seçim yapıyormuş hahahhaaaaa :)))

Bu arada bu biblolar nerde mi ? burada

7 Şubat 2012

geldiler ve gittiler :))

Geçtiğimiz hafta sonu misafirlerimiz vardı.... Oğluşumun teyzeannesi sürpriz yaparak bize ceeee dediler :))
Hemen açıklayayım benim teyzelerime oğluş teyzeanne diyor. Öyle alıştırdık küçüklüğünden beri, öyle de gidiyor...

Minnoşumun doğumgününe gelemeyecekleri için içleri rahat etmemiş erkenden gidelim, erkenden kutlayalım demişler Mali dayısı ve Özlem ablasıyla birlikte... Çok da iyi etmişler... Evimiz şenlendi, oğluş mutlu oldu, anneannesi ondan daha mutlu tabii... Hoş doğumgünü bahane olmuş, çok özleşmişler :)) Doya doya koklaştılar...



Gelmişken birde pasta üfleyelim, püfleyelim demişler...
Ama işin komik tarafı bizimki şimdi pasta üfledi diye 2 hafta sonra yapacağımız doğumgünümüzde 9 yaşına gireceğini ısrarla iddia ediyor :)) Çok çok pasta üfleyip 30 yaşına gelecekmiş hemen hahaaaa :)) en azından 18 deseydin oğlum dedim ama daha 18 yaşını iple çekeceği günlerin anlamını bilemedi oğluş ;) Kabul ettiremedim şaşkına...

Kitap almışlar güzel güzel ama Mali dayısı ambalajsız verince patlattı bombayı bizim çok bilmiş;
Bunları paket yapsaydın sanki daha çok hediye gibi olurdu ama... Sanki şimdi hediye olmamış gibi.....
Ah dedim hediyeyi buldunda paketi arıyorsun hahahaaa :))

Doya doya geçirdi 3 gününü... Hoplaya zıplaya.... Giderlerken pek bir ağıt yaktı arkalarından... Hemen akabinde de okula dönüş yolu tutulunca iyice sudan çıkmış balığa döndü kuşum :(


Yine gelin olmaz mı?
Böyle güzel sürprizler yapın hep bize....
Özletmeyin kendinizi...

3 Şubat 2012

Tatil notlarına devam... ve karşınızda Tirilye..

Mudanya'dan sonra yaklaşık 12 km sonra Tirilye geliyor...
Tam bir cennet...
Özellikle ilkbaharda tekrar gitmeli diye kafamın bir kenarına yazmadan edemedim :))


Bu minicik dükkanı gezemedim ya aklım kaldı vallahi :))
Penceresine yapışıp baktım sadece ama keşfedemedim işte...
Bu arada bu binanın tepesinde olduğu gibi bir çok evin çatısında yada penceresinin kenarında bu karga heykelciklerinden gördüm... Anlamını bilemedim... Giden, gören bilen varsa ve anlatırsa pek memnun olacağım ...
Kusur kalmıyım bu bilgiden :))


Tirilye'nin küçücük sahili...
Biraz temizlik yaptık cümbür cemaat... Kah deniz getirmiş kah insanlar atmış derken öbek öbek göz kirliliği, çevre kirliliği... Mavi kapakları ayrıştırdık... Diğerlerini çöpçülerin alabileceği bir yere depoladık...
Bizim toparladığımızı gören birkaç ailede bize eşlik etti... Mutlu olduk sonuçtan hep birlikte :))
Hırçın dalgaların pürüzsüz hale getirdiği taşlardan da topladık, getirdik evimize... Uygun bir yere yerleştirilecekler inşallah...





Tirilyenin tepesinde tüm manzaraya hakim Çamlı Kahve...
Annecim bakırlara pek üzüldü; delmişler, bozmuşlar diye diye :))


Nasıl manzara ama....


Kış aylarında gidenlere Çamlı Kahvede sıcacık sahlep kesinlikle önerilir :))
Hele hele Tirilyeye gitmek şiddetle tavsiye edilir... Bahar yada yaz aylarına denk getirirseniz daha güzel olacağını düşünüyorum :))

Kısacık tatilin kısacık notları bitti .... Darısı yeni yolculukların başına olsun...

Hepinize iyi hafta sonları...

1 Şubat 2012

her güzel şeyin bir sonu vardır diye boşuna dememişler...

Kısa tatilimiz bitti bile...
Buz tuttuk, çenelerimiz takırdadı ama vazgeçmedik gezmekten :))
Gözünü sevdiğimin tatili...
İster yaz olsun ister kış insana ismi bile enerji veriyor işte...

Yediğimiz, içtiğimiz bizim olsun gezdiğimiz yerleri anlatalım en iyisi biz size :)


Bursa dolaylarına gidilir de Ikea gezilmez mi hiç ? Gezdik hem de doyasıya :)
Tüm gün eşelensemde doyamadım hahahaaa :))
Oğluş timsahına kavuştu, ben mutfak masama...
Gözüm gönlüm açıldı sonuçta :))


Üstüne bir de Korupark yapınca yeme de yanında yat oldu hahahaaaa :))
Bu arada hafta içi alışveriş merkezi gezmek ne güzel oluyormuş. Sakin sakin... Misss gibi :)


Hırka modeli bile gizlice fotolanabiliyormuş :))
Yakalanmıyım diye tam çekememişim ama olsun ana model hafızamda ;)


2 gün alışveriş olaylarıyla haşır neşir olunca ince ince yağan kara inat Mudanya'yı keşfettik...


Mudanya Mutareke Müzesi


Ara sokaklardaki eski evlere bayıldım...
Çoğu restore edilmiş... Bazıları bakımsızlıktan yıkılmış...


Bu sokakta yaşamak isterdim mesela...


Ama en çok bu evde...
Terası üzerine hayal bile kurdum pembe pembe :))


Oralara kadar gitmişken Güzelyalı sahilini de es geçmedik tabi :))
İsmimizi bile kazıdık kumlarına....

Şimdi çalışmam lazım en acilinden... Sıra sıra birikmiş evrakları temizlemek lazım yarına bırakmadan...
Tirilye fotoları da yarına kalsın artık... Tüketmeyelim güzellikleri bir anda ;)