25 Ağustos 2020

hamarat Şebo bildiriyor :))

Kirpi yavrusunu pamuğum diye severmiş ya benimki de o hesap :)) 
İki dürttüm diye kendimi hamarat yaptım :))) 
Yarım işler kraliçesi olarak elimdeki işi bitirince kendimi çok mutlu hissediyorum ne yapayım ♥


Öncelikle battaniyemi göstereyim size... Mini bir bebe battaniyesi ördüm... 
Ege'mizin haberini alır almaz başlamıştım, iyi ki hemen başlamışım ancak bitirdim... 
Çoccuğumun doğumuna yetiştirdim... 
Hoş bu yaz sıcaklarında kullanılmaz ama olsun, içim rahat en azından.



Bu dalga motifini çok seviyorum ben. 
Hem yapımı çok kolay hem de renklerin birbirine geçişini seviyorum. 
Genelde bu tarz işlerde soft renkler daha güzel duruyor. 


İkinci işim ne istersen kılıfları :)))



Ne istersen kılıfı neden dedim peki :))
Ben genelde bu kılıfları kitap kılıfı olarak kullanıyorum. Ceplerine kalemimi, post-it lerimi koyuyorum. Çantamda kitaplar yıpranmıyor böylelikle
Ama pekala makyaj çantası olabilir, ıvırzıvır koyulabilir.


Aslında dikeli çok olmuştu... Amerikan bezini bu tarz işlerde çok seviyorum ben...
Fakat çok sade olunca kullanmak içimden gelmemişti, bir kenarda öylece bekliyordu.
Birkaç motif birleştirerek üzerine diktim.
Bu hali daha sevimli oldu.


Hele ayıcıklı olan...
Şimdi yine bu tarzda çantalar örüyorum... Küçük küçük bitirmesi kolay...
Hediye için elimin altında olması da ayrıca güzel oluyor....

Kucak dolusu sevgiler herkese ♥


17 Ağustos 2020

Haw / Kemal Varol

 

Bu kitabı çok uzun zamandır görüp merak ediyordum,  Lokum Okuma Listesinde anlatıcısı bir hayvan olan kitap denince ilk aklıma bu kitap geldi... Hooop hemen attım sepete 😉

Ne okuyacağım konusunda hiçbir fikrim yoktu... Bir çok yerde görmeme rağmen konusu ile ilgili bir şey ya okumamışım ya da hatırlamıyorum. Sadece anlatıcısının bir köpek olduğunu biliyordum ki Mikasa ile tanıştırdı beni...

"Dedem, rüzgarın bir masaldan kopmuş gibi uğuldadığı, yağmurun olanca hızıyla boşaldığı bir sonbahar gecesi barınağa kan revan içinde getirilmiş."

 diyerek başladığı kitaba kâh torunu Mikasa'nın barınaktaki hikayesini anlatıyor... Kâh Mikasa geçmişe dönüp anılarına yolculuk yaptırıyor... Aslında hep barınakta geçen hikaye bizi hatıralarla dışarıda gezdiriyor.

Hayali bir kasaba Arkanya bilmediğimiz bir coğrafyada... Kuzeylilerin ve Güneylilerin savaşı... Aşk.. Özlem... Acı... Umut... Bu şekilde kurgulamış Kemal Varol... Ne kadar farklı semboller kurgulasa da tanıdığımız bir coğrafya da bildiğimiz bir savaşı anlatıyor aslında... Eğer buraya takılırsam hoşuma gitmeyecek bir takım kavramlar da çıkıyor karşıma... Takılmamaya çalışıyorum ve Mikasa'ya odaklanıyorum... 

Yalın anlatımıyla Mikasa'ya sarılıyorum bolca kitap boyunca... Hayata tutunma çabası içimi burkuyor... Neden öyle kan revan içinde barınağa getirildiğini çok çok önceden anlıyorum aslında ama yine de içime çeke çeke yutuyorum sayfaları... Melsa'ya olan aşkı evet güzel ama ondan büyük dertleri var Mikasa'nın...

Benim için en vurucu yer barınaktaki platonik ve vefalı aşık Adıgüzel'in hayalleriydi... Kitabın kahramanları adına en güzel hayali kurar aslında tek başına... Şahane bir gelecek hayalidir bu...

Sonuç olarak ben Mikasa'nın hikayesini sevdim... Hoşlanmadığım bazı siyasi anlatımları geri plana attım ve takılmamaya çalıştım. Anlatımı hoş bir kitaptı... Farklı bir deneyim yaşamak isteyenlere tavsiye edebileceğim kitaplardan...


Gelelim altıçizililerime ;


* Barınakta bütün tehlikeler gündüze aitmiş. Gece uyku demekmiş barınakta. Uzun uzun esneyip zamanı dinlemek demekmiş. Eğer iki köpeğin kavgası geceye de taşmamışsa güvenlik demekmiş. Hatıralara sarılmak ve beklemek demekmiş gece.

* Zaman çok garip bir şeydir. Geriye doğru saydığında başka, ileriye doğru sardığında başka geçer.

* Aşk istediğini istediğine benzetmekten başka bir şey değildi belki de.

* Zaten aşk, bir öçmür geçtiğini sanırken olduğu yerde kalakalmaktı belki de.

* Aç susuz kalma, dayak yeme korkusundan özgürlüğün nasıl bir şey olduğunu unuttum.

* İt de yaza çıkardı ama yediği ayazı Allah bilirdi.

* Çünkü ağlarken, gözyaşı değil, aslında hatıra döker herkes!

* Savaş, onlara dokunmadığı sürece ehemmiyetsiz bir şeymiş, hatta hiç yaşanmamış bile sayılabilirmiş.

* Eğer bir yeriniz acıyorsa, onu dindirmenin yegâne yolu o acıyı başka bir acıyla değiştirmekti belki de.

* Savaşın en kötü tarafı, bir zaman sonra kimin haklı olduğunu unutturmasıydı.

* Hayat, her âşığa ayrıldıktan yıllar sonra bir kez daha karşılaşma imkânı vermezmiş her zaman.



13 Ağustos 2020

Yolda / Buket Uzuner




Seyahat etmeyi özledim... 
Yeni tatlar keşfetmeyi... Yeni insanlar tanımayı....
Hoş eskisini buldun da yenisini mi arıyorsun da demiyor değilim kendime... 
Rutinimi kırmayı özledim sanırım... 
Haydaaa eller havaya moduna geçmeyeli sanki yıllar olmuş gibi...

Böyle özlemli bir haldeyken bu kitap bana nasıl ilaç gibi geldi anlatamam... Buket Uzuner ile düştüm yollara....

7 yol hikayesi... Ve bu 7 yol hikayesinde şahsına münhasır 7 karakter ve yaşamlarından önemli bir kesit.... Her hikayeden alınacak bir yaşam dersi...

Tam da zamanına denk gelmiş bir okuma halinin ruhumda bıraktığı inanılmaz keyif...

Bu kitapla ilgili hissiyatım budur efenim, lafı uzatmaya gerek yok.... 



Altıçizililerim size biraz daha fikir verecektir kitapla ilgili. Hoş ve sağlıklı kalın ♥


* Seyahat, seksten ve dans etmekten sonra insanların hayatta en fazla zevk aldıkları fiziksel aktivitedir.

* Yazarlar kadın kılığında bir esin perisinin kötü bir erkek efsanesi olduğunu iyi bilirler, çünkü yazarlara en parlak fikirler genellikle başka iyi bir yazarın kitabını okurken, bir ressamın, bir sinemacının, fotoğrafçı veya bestecinin eserini izlerken, dinlerken geliverir.

* Yol, ancak çıkıldığında hükmü sürülen bir taht,bittiğinde yenisini arzulatan hayati bir bağımlılık, kahve ve kitap kadar keyifli bir tiryakilik.

* Ve maalesef insanların, çocuk yapabilecekleri en verimli yaşlarında onlara ayıracak zamanı olmuyor.

* Herkes ancak kendi hayatını yaşarsa varoluşunun bir anlamı olabilir.

* Bir kadının sapık ya da meczup olmadığı sürece sevdiği erkeği terk etmesi her zaman çok acı vericidir.

* Öyle olaylar vardır ki, çok uzun süre beklendiklerinden, bir gün gelip gerçekleştiklerinde insanda artık hiçbir gerçeklik izlenimi uyandırmazlar.

* İnsan başına gelen bütün felaketlere rağmen hâlâ umut edebilmelidir, çünkü umut ettiğin sürece hayatta kalırsın.

* Gülmenin insana verilmiş en güzel armağan oluşunu kutlayarak dolu dolu, gevrek gevrek güldük.

* Öz-nefretin insanın kendi ruhunda yarattığı yangının eritip yok ettiği özgüven duygusunu, hiçbir düşman yok edemez!

11 Ağustos 2020

Temmuz İnstaları


 Temmuz başlıkları efenim ♥

Buzun çıtırtısının ardından gelen o mis koku... 
Dört kadeh olurdu eskiden birde Ahmediko makamı 🎶 
Mutluluk bugün eski hatıraları anımsamak belki de....

Sevgili gönlü güzel arkadaşım @macerakitabim bugün gönlünden kopmuş ve 100 gün, 100 mutluluk sebebi diye yola çıkmış... Amaç güzel, bence sonuç da güzel olacak... Kendisine yarenlikte başarılı olacak mıyım bilmiyorum ama denemek lazım 😉 Başlasın #100happydays o zaman ve gelsin #volume1 

Bugün anasonun kokusundaki hatıralarda saklı mutluluk



Yine bir Pazar yürüyüşü ♥



Maske takmayı da eğlenceli hale getirmek gerek bazen 😉



Bu yaz yeni takıntım olur kendileri...
Adına bakmayın siz, normal biber dolması aslında... 
Yapılış şekli aynı...
Sadece üstüne krema döküp fırında pişiriliyor o kadar...
Ben bu tadı çok sevdim ♥


Benim bebeler doğmuş da haberim yokmuş 😂😂 
Ne zaman baksam anaları oturup duruyordu 🙈 
Yalnız nasıl çirkinler, sarı sarı tüyleri ile eski punkçılara benziyorlar 😂😂😂

Sesleri hiç çıkmıyor 
Haydi adlarını birlikte koyalım
Bunlar buranın inatla müdavimi olur nasıl olsa


Eskiden dışarıdan yemek yerken bezdim diyordum
Şimdi de evden taşımaktan bezdim..
Ben çok nankörüm biliyorum hahahaaa :)))


Reyhan Şerbeti yine bu sene müptelası olduklarımdan ♥



Dışarıda tanınmadığım doğrudur ;)



Dişlerini yaptırıyor olmanın en güzel yanı bolca dondurma yemek 🙈 
O gördüğünüz 3. ayak ise dondurmamı kapmaya çalışan veletin 😂😂😂 
Ama kaptırmam cicim 😉

Şebonun dişçiyle imtihanı
İyileştirme vidalarım takıldı bugün
Geçen seferkine göre daha az dikiş tabiki


Bu ay kendime yaptığım en büyük iyilik yürüyüşe başlamak sanırım...
Haftada 4 gün mutlaka yürüyorum



Bu succulentler 2 defa daha yer değiştirdi bu ay...
Çünkü bizim insanlarımız bastığı yere dikkat etmeyecek kadar kör :(
Şimdi duvar dibinde garanti altındalar ;)


Her sene bizim ailenin bir dut ağacı arayışı vardır. 
Hele ki herhangi bir bahçenin sınırları dışında bulduysak hemen altına bir çarşaf 🙈 
Bahçe içindeyse malum tektekci takılıyoruz 🤣 
Son dönemde kardiş pazarda bir köylü teyze bulup ondan alır olmuştu. 
Bu sene o gelemeyince azimle aradım buldum teyzeyi ☺️ 
Benim dutlarım çok güzeldir kuzuuummm diye verdi kovayı. 
Bereketin bol olsun teyzem. 
Seneye daha da tatlandır malum kalabalık olacağız 😉

Bir başka sevda bizde dut
En çok kardeşim sever ama
Ben ağaca çıkamam ama o azimle en güzellerini toplar
Müstakil evim olsa ilk dut ağacı dikerdim sanırım


İnstacım not et hemen: tarihlerden 5 Temmuz saatlerden 7:20... 
Şebocuğun tenine tuzlu su değdi 🏊‍♂️ 
Ne kadar bahtiyar olduğunu yumuk gözlerinden hissediyorsundur herhalde ☺️☺️

Bu sene hiç ümidim yoktu
Uykusuzum ama mutluyum
Bir zamanlar yüzümü denizde yıkadım resimleri çekerdim
Uzun bir aradan sonra yeniden yıkadık yüzümüzü 
Şükür
Ah covid sen bizi ne hallere soktun