30 Mayıs 2016

bu haftayı filmlerle açalım...


Yeni güne GÜNAAAAYYYDDDINNNNNN...
Yeni haftaya da MERRRHABBAAAAAAA :)))

Mis gibi bir haftasonundan sendromlu pazartesiye geçiş yaptık, hepimiz için hayırlı olsun...
Herhalde yağmurlar bitti artık, sıcak günler bizi bekliyor...
Karne almak için gün sayar olduk, oğluş bir taraftan ben bir taraftan...
Son sınavlar artık okullarda...
Sonra yaşasın tatil :))))

Bu sıralarda çok film izleyemesem de yine 4 film çıkartmışım bak :)
Siz filmleri okuyadurun ben de sizleri ziyarete başlayayım...
Hafta sonu kimler neler yapmış bakalım :)

Kucak dolusu sevgiler hepinize....


UZAK İHTİMAL (2009)

Film seçerken siz neye dikkat edersiniz bilmem ama benim için afişe baktığımda uyandırdığı his önemlidir. Seçeneklerimden biri budur yani.... Bu afiş meselesi beni bazen yanılttığı gibi bazen evet tam da hissettiğim gibi derim...

Bu film de afişi sebebiyle izlediklerimden....
Sadeliği ve o utangaç gülümsemesi sebebi ile beni cezbetti...
Ve hakikaten de oldukça sade idi...

İlk önce biraz konuyu çıtlatıyım, sonra ne hissetiğimi anlatıyım...

Musa (Nadir Sarıbacak) Beypazarı'ndan İstanbul'a tayini çıkmış bir müezzindir. Clara (Görkem Yeltan) ise bir kilisede çalışıyor. Kendisini büyüten yaşlı ve yatalak kadına bakıyor.
Müslüman bir adamla Hıristiyan bir kadının sessiz sakin komşuluğu...
Birbirine bakan mutfak pencerelerinde birbirlerinin hayatına usul usul dokunmaları...
Arkadaş olmaları ve aşık olmaları ardından da...
Bir de sahaf Yakup var... Hiç tanımadığı kızını arayıp bulan ve gözetleyen...

Genç müezzin bir rahibe adayına aşık olursa yermeler, yargılamalar, ötekileştirmeler olur ihtimalini yönetmen filmden uzak tutmayı bir şekilde başarmış. Ve bu da filmi farklı yapmış. Acitasyon yok. Dinleri övme, yerme, yargılama yok. Sakin sakin gençlerin hislerini anlatmış...
Çok da söz yok aslında.... Bakışların anlattıkları var... Gülümsemenin hissettikleri var.... Musa'nın boş bakışlarında dahi anlamlar var....

Hele Şile sahneleri tam gülümsemelik :)

Görkem Yeltan cuk oturmuş rolüne sadeliğiyle... Nadir Sarıbacak da tam masum taşra adamı...
İkisinin de yalınlığı ve birbirlerinden farklı olmalarına rağmen tezatların uyumu film boyunca en sevdiklerimden....

Evet sevgili afiş beni yanıltmadın ve duyguların en sade halini seyrettirdin bana :)

Ben bu filmi evet SEVDİMMMMM, ancak siz sever misiniz çok emin değilim. Durağan filmlerden hoşlanmayanlar bu filmde sıkılacaktır diye düşünüyorum. Yorumlamayı severim diyorsanız alın size sade iki insan, bol bol yorumlayın hallerini :)

Kendime bir not; filmin sonu tam da filmin ismine yakışmış... Uzak ihtimal ;)




ALOHA (2015)

Kadroya gel kadroya :))
Yakışıklım Bradley Cooper, Emma Stone, Rachel  McAdams, Bill Murray....
Şahane değil mi?
Kadro iyi olmasına iyi de bir de senaryo iyi olaydı bu film tadından yenmezdi. Ben diyim size....

Sen al güzelim Porsche 'u, tak arkasına bir römork, römorka da yükle karpuzu, karpuuuuzzzz diye bağır... İşte bu film aynı öyle olmuş, kel alaka :)))

Bizim yakışıklıyı Hawaii'deki askeri üsse yolluyorlar, yanına da Emma'yı yardımcı veriyorlar.... Rachel'de eski sevgili, ordaki üsde bir askerle evli.
Bizim yakışıklı bir askeri projeyi denetliyor falan filan...

Bu kadrodan çok iyi bir dram yada duygusal komedi çıkabilecekken vasat bir senaryoyla gişelere oynamışlar... Tutmuş mu peki okuduğum kadarıyla tutmamış :))

Sırf yakışıklımın hatırına EHHHHHHH diyorum ben bu filme :)
Ha bu arada derseniz ki Şebo bu filmi yerin dibine geçirdin anladık ta sıkıldın mı filmden... Yoooo sıkılmadım :)))
Galiba hayallerimle uyuşmadı ;)
Anladınız siz onu ;)




EVLENMEDEN OLMAZ (2015)

Asıl kızımız Zeynep ( Özge Özberk) birlikte olduğu Yavuz (Cansel Elçin)'la evlilik hayalleri kurarken ayrılırlar. Sebep ne mi? Klişe olacak ama Yavuz evlilikten korkmaktadır :)))

Doğal olarak kız arkadaşlarıyla düzenlediği ağlamalı sızlamalı terapi gecelerinden sonra evleneceğim de evleneceğim gazına gelen Zeynep kendini bir çöpçatan şirketinin kapısında bulur.
Yavuz'da bu arada sıkı takiptedir tabiki... Evlenmeyeceğiz dediysek sevmiyoruz da demedik ki temalı klasik erkek sızlanmalarıyla tabiki :)))

Konu klişe, espriler klişe, hatta azıcık eğlendireceğim diye can sıkan bir filmde bir karakter var ki yemin ediyorum ben sırf onun abartılı karakteri sebebiyle izledim ben bu filmi; Serhat Yiğit...Çöpçatan şirketinin sahibi olur kendisi :))

Gerisi boş....

Bu sıralarda ne kadar çok ben evlenmek istiyorum diyen 30 yaş üstü kızlarla doldu filmlerimiz farkında mısınız ? Bazıları çok iyiydi gerçekten ama bu film olmamış....
Diyorum ya çöpü çatan adam olmasa bu filmi izlemek benim için işkence olabilirdi. Ayarlı abartı hoşuma gitti sadece...
Nasıl bir ruh halindeysem artık...

İster izleyin, ister izlemeyin diyerek ben bu filmi çöpü çatan adama rağmen SEVMEDİMMMM olarak işaretledim bile....



NİYAZİ GÜL DÖRT NALA (2015)

Bu film tamamen Oytun Paşanın seçimi....
Fragmanında ayıyı gördü, Niyazi Gül'e güldü derken ben bu filmi izleyeceğim diye tutturdu... Hal böyle olunca gel hadi birlikte izleyelim dedim :)

Ve itiraf ediyorum ilk 15 dakikasında kahkahalarla güldüm....
Niyazi Gül'ün çocukluğuna, okuldaki ayıyla haline, evdeki yardımcı Hediye'nin hallerine....
Tam Şebo amma önyargılı davranmışsın filme dediğim anda film düşmeye başladı....
İlk dakikalardaki tempoyu ve doğallığı sürdürebilselermiş bu film gerçekten şahane olurmuş...

Sonuç olarak son dakikalarda Oytun beni filmle başbaşa bırakarak odasına çekildi ve ben başladım madem bitiriyim belki son dakika golü atarlar diye bir ümit bitirdim filmi....

Bu sefer filmin konusunu anlatmayacağım zira herkes biliyor sanırım bu çılgın hayvan dostu veterinerin hikayesini....

Şimdi ben bu filmi EEEEHHHHHH olarak işaretliyorum ama filmin verdiği bir mesaj var ki es geçilemez.... Hayvanları sevelim, yarıştırmayalım, öldürmeyelim... Onların da bizim gibi bir canlı olduğunu unutmayalım... Kıssadan hisse misali bütün film boyunca hissedilen bu mesajı verdiği için Ata Demirer'e teşekkürler...

Bir film seansının da sonuna geldik...
Görüşürüz  ♥


23 Mayıs 2016

nostaljik pazartesi yazısı bu sefer mayıs 2014 den :)


Malum bugün nostaljik pazartesi :)
Ne yayınlasam acaba diye fal bakarken oyoyyoyyyyyyy bir psikopat çıktı ki karşıma, korktum vallahi kendimden :)))

Evet ben sinirlendiğimde kendimden geçiyorum :)))
Aha da burda...

Azıcık eğlenelim sabah sabah :)

Mutlu ve psikopatsız günler diliyorum size :)))

...........................................................

psikopat kıtır ergen iyi hafta sonları der :))


Bi tarafım hakikaten manyak :)
Bunu da bugün tescillemiş bulunmaktayım...
Gururluyum sayın blogdaşlar :)))

Sabah sakin sakin bindim pamuğuma, işe geliyorum...
Ama nasıl keyifliyim... (niyetim bugün bunu yazmaktı aslında)
Şarkılar söylüyorum....
Burda çarşı dediğimiz topu topu 3 caddenin birine itina ile girmişim...
İlerliyorum...
Yol tek şeride düşüyor...
Hiç problem değil...
Benim şeridim açık...
Sağ şerittekiler düşünsün dimi ama :)))

Herifin teki sağımda tacizde...
Ama hiç önemli değil...
Burun farkıyla öndeyim...
Yol vermek istesem de -ki istemiyorum- imkanım yok :)))
Amaninnn ne güzel değil mi?

Herif dedim ya az önce sağ şerittekine...
Altındaki cüsseli siyah aygıra güvenerekten tak bir hamle -ki aygır diyorum, kendisi arazi tipi bişey...
Anammmm !!!!!
Direksiyonu kırmak zorundayım... Sürtecek manyak yoksa...
Kaldırımın tepesine çıkıyorum...
Hayır sürttürsem ben haklıyım ama pamuğuma daha yeni boya koruma attırdım yahu :(((

Büyük zevkle geçti herif öne...
Hadi diyorum bozma edebini Şebnem...
Hırtla hırtlaşma...

Ama şeytanın bacağı yok ki kırasın...
Adamla aynı otoparka giriyoruz...
Benim sakin kalmam imkansız artık...
Arabadan büyük bir ihtişamla inen herife laf çakıyorum aklımca " başına kuş kondumu, mutlumusun"
Herifcioğlu ne derse beğenirsiniz... evet çok mutlu oldum...
Yok artık sakin hiç kalamam...
Başlıyoruz laf dalaşına...
Şeytan diyor çık herifin tepesine çak ayakkabının topuğunu !!!
Ama lanet olsun bende topuklu ayakkabı yok ki...
Babet ne kadar canını acıtabilir ayı postlu mahlukatın...

En son cümlem " aldım plakanı "
Evet herif muhtemelen benimle dalga geçti :)))
Ama ne zamana kadar....
Vuslat çok yakın tıurınınımmmmmmm :))

Gelirsin ofise...
Bulursun adamın bilgilerini plakadan (ben sigortacıyım bu arada söylemişmiydim)
Çarşısı 3 caddeden oluşan avuç içi kadar şehirde tüm sigortacılar birbirini tanır...
Alırsın meslektaşından numarasını :)))
Ararsınnnn büyük zevkle...
Sayarsın hatırı sayılır lafları ve sonuna da eklersin "arabanı çizdiler galiba "
Adamın dehşetle nefes alışını hissedersin telefonda :))
Çat kapatırsın telefonu...
Ve büyük zevkle hayal kurarsın otoparka nasıl koştuğunu :))))

Bazen psikopat olabiliyorum kabul ediyorum :)))
O kadar kusur kadı kızında da var dimi ama ;)

İyi hafta sonları efem....

Bu arada arabayı falan çizmedim :))))))))


17 Mayıs 2016

teyze çıldırırken gazetelere düştü :))))



Hain tilki teyze döndü kürkçü dükkanına...
Kardeşi bi çöpe atamadan üstelik :)))




Büyük kavuşma yaşandı sonunda...
Arden efendi ile alışmaca çalışmaları devam ediyor...
Birkaç gündür suratıma bakıp bakıp ağlıyordu maymun...
Öyle böyle değil hemde :))
Ben hainlik peşindeyken kardeş benden de hain çıktı...
Korku filmlerini aratmayan ses tonuyla "Şebooooo geldiiiiiii" nidalarının etkisi büyük ağlama seanslarımızda....
Şükür ki dün itibariyle atlattık bu ağlama krizlerini...
Artık Şebocuk gelmiş diyince gülümsüyor çaki :)))))

Oytun beni çok şaşırttı...
İnanılmaz güzel abilik yapıyor...
Biraz fazla sahiplendik hatta, gelen giden oldukça o benim der gibi başında bebenin...
Kıskanmasından korkmuştum, şükür olmadı :)
Mesut bahtiyarız anlayacağınız...

Kore Fenomeni, Dağınık Anne ve Cahil Okur'un emeğiyle çıkan Blog Gazetesi Blogluyoruz'a düşmüşüz bu hafta hain tilki teyzelik hallerimle...
Çok güldürdüler beni sağolsunlar ahahahaaaa :))
Ellerine, emeklerine sağlık, pek şahane bir gazete oluyor her seferinde...

Kendinize iyi bakın...
Bu aralar çok sık ziyaretinize gelemezsem lütfen kırılmayın bana...
Malum her fırsatı değerlendirip oğluşun yanına koşuyorum boş vakitlerde...
O bebeye doymam lazım azcık, nasıl doyulacaksa artık :))))

Öpüldünüz ♥


12 Mayıs 2016

güzel bir güne günaydın :)



Ben bi koşu teyze olmaya gidiyorum :))))))))))))
8 aylık bi bebe alıp döneceğim, bekleyin beni anacım...

Annesini de çöplüğe mi atsam ki çocuğa el koyup...
Dur ben bunu bi düşünüyüm hatta...





9 Mayıs 2016

oğluşlarım, ballarım, kaymaklarım :)



Bir anneler gününü daha tükettik...
Tüketim toplumu olarak tüketmeyi seviyoruz...
Bundan şikayetçi miyim, tabi ki değilim ama bana her gün analar günü diyorum :))))
365 gün tüketmeye hazırım yani :))))

Evlere şenlik oğluşumla debelenirken gökten zembille bir Arden geldi ve teyze oluverdim...
Neden gökten zembille diyorum, kardeşimin hamileliğini hiç görmedim...
Karnına hiç dokunamadım...
Arden doğdu hiç kokusunu duyamadım...
Tamam teyzeyim ama nasıl teyzeyim inanın onu hiç bilmiyorum...

Teknolojinin nimetlerinden faydalanıp oğluşun her halini biliyorum ama dokunamıyorum...
Koklayamıyorum, sevemiyorum, mıncıklayamıyorum...
O ağlarken kucağıma alıp teyzeemmmm diye avutamıyorum...
Kötü bir duygu...
Ve korkuyorummmm, bana alışamayacak diye....

Her zaman söylerim, bu blogun açılış sebeplerinin en büyük nedeni kardeşimdir diye...
Oytun'un an'larını kaçırıyorum, blog yazsan ben de okusam demişti.
O zamanlar sadece messenger vardı... Ancak oradan görüşebiliyorduk...
Ama onda da aynı kaygılar varmış o zaman...
Şimdi çok daha iyi anlayabiliyorum ne hissettiğini...

4 gün kaldı kavuşmamıza...
Beni aldı mı bir heyecan...
Annelik heyecanı gibi sanki...
Oğlumu kucağıma alacağım günlerdeki gibi telaştayım, sabırsızım hatta...
İlk kucaklaşma anı hayalindeyim anlayacağınız...

Bu sebepten de azıcık duygusalım :)




Arden ve Oytun...
Bitanelerim....
Biriniz canım, diğeriniz yarımın canı....
İnanın yok birbirinizden farkınız...

Mesafeler aranızda hep bir engel olacak...
Çok, çok, çok anılar biriktiremeyeceksiniz belki...
Ama mesafeleri ehlileştirmeyi öğreneceksiniz...
Öğreteceğiz size bunu bir şekilde...

Birlikte olabileceğiniz zamanların tadını çıkartın...
Günlerinizi dolu dolu geçirin...
Birbirinizi sevin, kollayın...
Omzunuz daima yanyana olsun...
Destekleyici ve paylaşımcı olun...
Birlikte kahkahalarla gülerken birlikte ağlamayı da becerebilin...

Güzel dostluklarınız, arkadaşlarınız hatta zamanı geldiğinizde aileleriniz olacak...
Ama siz hep birbirinizin hayatına dokunacaksınız...
Bu yazıyı biraz büyüyüp okuduğunuzda lütfen söylediklerimi asla unutmayın...
Ve zamana hiç yenilmeyin güzel çocuklarım :)

İkinizi de çok seviyorum ♥

Anneniz ve anne yarınızın ön uyarısıdır bu :))))
Sözümü dinlemeyene uçarım haberiniz olaaaaaa ahahahaaaa :)))
Dimedi dimeyin ;)
💖






6 Mayıs 2016

senin ruhun fakir Şebo !!!!!



Girizgah falan yapmayacağım bu sefer, direkt konuya giriyorum haberiniz ola...

Dün gerekli yerlere gül dalına dilek asmak için siparişlerimi verdim. Zira ben çoğunlukla dileklerimin bulunduğu keseyi sabah astığım yerden bulamıyorum :)) Uçmuş oluyor kendisi...

Bu sene işimi garanti altına alıp hem bir arkadaşıma, hem de teyzemlere verdim siparişi :)
Sipariş belli; bahçeli deniz kenarında Oytun'un deyimiyle içten merdivenli bir ev ve oğluma akıl, fikir, başarı :)))))

Gece 11 oldu ama ben duramadım... Dur ben de çiziyim garanti olsun dedim....
Güzelce evimi çizdim, önündeki denizi, denizin içindeki balıkları, bahçemdeki masamı sandalyemi hatta hamağımı :))) Sonra okulu çizdim, içine çöp adam Oytun'umu yerleştirdim elinde karne verdim kocaman 100 yazan ahahahaaa :)))

Şimdi bunu nereye asacağım derdi başladı... Sitedeki dallarda yok oluyor hep... Balkona koyayım başına kırmızı gülle dedim... Aneymmmm kurumuş güllerimi atmıştım, hay aklıma dedim... Yapma gül bakındım yokmuş :(
Yer vazomdaki ışıklı çiçeklere gözüm ilişti... Hah dedim bu olur...
Güzelce vazoyu balkona çıkarttım, dileğimi kırmızı kurdeleyle dalına astım....
Sonra dedim ki şunun ışıklarını açıyım da dileğim gözüksün :))))
Offf Şebo dedim yaptın işte... Hem pilleri biter çiçeğin dedim girdim yattım....

Hayallerin bini bin para tabi :))) Benim olacak bahçeli evi dayadım döşedim :))
Sonra aldı mı beni bir gülme krizi....

Ehhh be Şebo dedim... Evi aldın dayadın döşedin ama pili bitecek diye çiçeklerin ışığını bile yakmadın... Ruhun fakir be Şebo dedim :)))))

Ay hala gülüyorum kendime :)))
Yapıyorum böyle salaklıklar işte ben....


Neyse ben kaçar fakir ruhumla çalışmaya...
Mutlu hafta sonları hepinize...
Keyfiniz bol olsun ♥




2 Mayıs 2016

taze seçmece geldi hanııığğmmmmm :)


Bak şimdi böyle bağırınca karpuz satıcılarını özledim ben :))
Çocukluğumda her sokak satıcısı geçtiğinde koşa koşa çıkardım pencereye, patates mi karpuz mu anlamazdım ne dediklerini çünkü...
Karpuzcu en şahanesiydi, en sevdiğim :)))
Bir ara Sibel Can karpuz diyetiyle zayıflamıştı da ne özenmiştim...
Ben de hemen uygulamaya karar vermiştim...
Ama her gün bir karpuz yiyince başaramadım tabi ki :)))
Hıhhhh, kandırıkçı Sibel n'olcak....

Ne diyecektik nereye geldik yine...
Nisan seçmecesi bunlar hanııığğmmm :)))))))



Yaşanmışlık hissini seviyorum...
Onlara dokunmayı, hissetmeyi...
Sahiplerini hayal etmeyi...

Artık bizim de antika pazarımız var, yaşasın
Minnak ütülere bayıldım
Bayılmakla kalmayıp aldım :)
Şebonun eskileri





Arkamda üç yakışıklı silahşör olunca ohhh sırtı yere gelmez bu teyzenin :))

Üç silahşörler; Ege, Çağan, Oytun
Şanslı teyze Şebo
Üçüzlerim olsa dedim bir an..
Sonra vazgeçtim ahahaaaa :)))




Ne demiş atalarımız "Leman Kültür bulursan dal, hele ki bira bulursan gömül" demişler...
Tamam tamam ben uydurdum :))))

Mojita bira denemesi, sonuç başarılı...
Ferah ferah...
Şebo burdan kaç kiloyla dönecek bilin bakalım:))



Yine çiçek açtı succulentlerim... 
Onlarla pek bi keyifli şimdi pazar kahvesi...

Pazar keyfi,  kahve keyfi, çicek keyfi...
Üçü bir arada şahane...
Beni sevdiler artık..
Oğluş da hiç mızıklamadan ders çalışıyor...
Dört yapraklı yonca oldu tam bugün..




Kendisi günün özçekimi olup; oğluş sınava, anne kitap keyfine anlamını taşımaktadır..

Okunmuş pirinç versemiydim acaba
En son karnını delmişti ahahaaa :))




İyi geceler....
Tatlı rüyalar..
Azıcık yastığımla hasret gideriyim, sabah görüşürüz ♥ ♥ ♥

Yarın güzel bir gün olsun..





Birazdan ben denize gireceğim derse hiç şaşırmayacağım :)
Tünaydın ve iyi pazarlar ♥

Akçay ve deniz şahane..
Benim bile giresim var...
Şimdi biraz çer çöp toplarız...
Ev bir gün çöp eve dönecek :)))


Mutlu Mayıslar ♥