23 Nisan 2018

Bu hafta #16


 23 Nisan Ulusal Egemenlik ve Çocuk Bayramımız kutlu olsun ♥

Günün önemine yakışır bir halde bulun-a-masam da sabah oğluşla işe gelirken arabada bir 23 Nisan şarkısı patlattık yine de...
Şu anda ben işyerinde çalışmakta ( bu kaçamağımı saymazsak tabi 😊) oğluş da benim yanımda test ve ödev eylemlerini gerçekleştirmekte... Çok şahane değil mi :)

Çok bıdı bıdı etmeden neler yapmışız kısmına geçiyorum ben bu sebeple...

Geçen hafta Nereye Gitti Bütün Çiçekler tiyatro oyununa gittim ben yaşasın ♥ Senelerdir eksikliğiyle mızıldanıp duruyordum biliyorsunuz. Bu sene de mızıldanmalarımın aksine benim küçük şehrim çok bereketliyidi bu konuda sağ olsun. Oyunu inşallah uygun bir zamanda ayrıntılı yazarım.

Bu hafta planladığım bir sürü şeyi gerçekleştiremedim. Mazeretim yok, tamamen tembellikten...
Sadece Oytun'un doktor randevusuna uğraştım ama doktor çok dolu ve gitmemiz gereken mevsimi kaçırmak üzereyim. Polen zamanı bahar alerjisi var mı yok mu kontrol edelim demiştik ama galiba bu iş seneye kalacak. Kısmet diyoruz artık yapacak bir şey yok... Bu hafta araya kaynak yapmaya çalışacağım ama çok başarabileceğimi sanmıyorum.

Geçen sefer çok keyiflendik diye bu hafta okuma gecesi yaptık Oytun ve Zeynep ile... İki ana pek keyifliydik... Çocuklar da en az bizim kadar keyif almaya başladılar bu işten ama. Aziz Nesin'den Çocuklara En Güzel Öyküler kitabını okuduk hep birlikte ve her hikayede de kahkahalarla güldük. Sanırım 8 hikaye okuduk, kitabın yarısını bitirdik. Yaz tatilinde sekteye uğrarız gerçi ama bundan sonra her ay bunu biz rutine oturturuz inşallah.

İlk sınavlar bitti, Oytun'a bir ders çalışma şevki geldi galiba :))) Bu hafta ortalama her gün 70-100 arasında soru çözüyor. Şaşırtıcı bir durum bu benim için... Ne yapayın alışkın değilim, bünyede sırıtıyor bu sebeple hahahaaaa :)))

Saçlarının alt kısmını kazıttık hafta sonu... Topluyor şimdi saçlarını... Yaza yapalım diyordum ama bu haftaki güzel performansının ödülü olsun dedim. Çok istiyordu okullar kapanmadan yaptırmak çünkü... Yürüyüşü bile değişti ergenin, pek bir havalı hissediyor kendisini galiba 😄😄

Diyete gelecek olursak bu hafta gram oynamamışım. Bunun hafta içi yediğim kabak çekirdekleri ve bir dilim börekle ilişkisi olabilir gerçi ama dayanamadım ne yapayım. Şimdi de deli bir tatlı krizim var, bunu atlatmayı başarabilirsem bu hafta gram oynarım inşallah...

Bu hafta yine hiç film izlemedim ve çocuklarla okuduğumuz kitap haricinde kitap okumadım maalesef...

Şekil 1A


Şebo sen ne yaptın demeyin hiç, bu hafta göbeğimi kaşıya kaşıya oturmuşum Şekil 1A da olduğu gibi muhtemelen farkında değilim...

Listem geçen haftadan kalanların aynısı.... Bunları yaparsam beni alkışlarsınız...
Görüşürüz 👋👋




* Yazlığa boyadığın filleri süsle ve vernikle, bitsin o iş...

* Kardeşe fotoyu yine unuttun...

* 2016 ilk 6 ay fotolarını düzenle ve dosyala...

* Tomografi sonuçlarına bak çıkmış mı?



19 Nisan 2018

Reklamlaarrrr :)


Yine bir mimsel hareket...
Sevgili Handan mimlemiş, çocukluğunun reklamlarını yaz hadi demiş...
Yazmam lazım tabi ki :)

İlk aklıma gelen on yüz milyon baloncuk benim... Çocukluğuma değil erken ergen zamanlarıma denk gelir ama reklam deyince ilk bu şirine aklıma geldi nedense :))




Bir de yönetici uyuyor mu reklamı vardı hatırlarsınız kesin...  O kapıcıya ne üzülürdüm ben aşağı yukarı yaparken :)  Neymiş izocam önemliymiş 😊




Bu makineye benim kolumu kaptırmışlığım vardır küçükken. Çamaşır sıkmak çok zevkli gelirdi, ben ben ben diye dolanırdım çok iyi hatırlıyorum. Bir gün ben derken gitti parmaklar içine. Azıcık şişmişti parmaklarım o kadar ;)

Bir sağa, bir sola....  Şanzımanlı Arçelik :)))



Bir kot pantolonun içine girmezken bu reklamı izlemek nasıl bir ironiydi hadi hayal gücünüzü çalıştırın 😂😂😂




Ama bak en sağlan reklam bu bence...
Bira bu kapağın altında tabi ki başka nerede olacak ♥




Bu mimi kime paslayayım;

Saadet
Merih
Mai Kadriye  mimlendiniz anacım ;)

16 Nisan 2018

Bu hafta #15


Selamlar herkese ♥

Ben de bu hafta çok değişik bir şey yok...

Cuma akşamı Oytun'un eski okulundan arkadaşlarının anneleriyle toplandık... Cumartesi akşam da bizim kızlarla...
Pazar bari evin içine tıkılmayalım demiştim ya, şükür ki gidebildik kahvaltıya... Evden hazırladım sepetimi, koydum çayımı termosa... Ver elini Değirmenboğazı... Hava kapalıydı öğlene kadar, hafif üşüdük ama olsun... Öğleden sonra güneş çıktı... Çocuklar top oynadı, dolaştı... Biz kitap okuyup sohbet ettik... Doğanın insan ruhunda inanılmaz bir pozitif etkisi var... Keşke arabalara binip kilometrelerce yol gitmek zorunda kalmasaydık da evimizden çıktığımızda yürüyüş mesafesinde yakalayabilseydik o huzuru... Buna da şükür diyoruz tabi ki yine de...


Oytun'u bu sene servise vermemiştim ben... Sabahları ben bırakıyorum, akşamları dolmuşla geliyor benim yanıma... Bahar geldi ya artık yürüyor okuldan yanıma yorgun olmadığı günler... Yol boyu da çiçekler bulup getiriyor anasına... Ona bir zihinsel dinlenmece oldu bu tercihimiz şu aralar... Bana da bonusu çiçekler işte ♥

Bu hafta yine film izleyemedim... Kitapları okumaya devam... Bu hafta bitiririm sanırım okuduğum kitapları....

Doktor meseleleri ben de hâlâ devam... Onu anlamadık bunu da istiyoruz, bundan emin olamadık şunuda yapalım diye diye artık sabır taşım çatlamak üzere... En son ki denememiz ilaçlı tomografiydi... Offf çok fenaydı.... Damarlarıma kezzap sıksalardı daha iyiydi.... Ateş aldım resmen ilaçtan...  Halbuki adam uyarmıştı beni, ilaç verilirken biraz yanma ve terleme hissedeceksiniz demişti... Ama işleme başlarken damar yolu açılıp serum takıldığından ben ilacı vermeye başladılar diye düşünmüştüm... Hatta hiç de yanmadı, sıcaklık bile hissetmedim diye kendimle gurur bile duydum tomografi çekilirken... Neşe ile nefes tut, nefes ver talimatlarına uyarken "çıt" diye bir ses gelmesiyle damarlarıma ateş düştü... Nasıl bir sıcaklık anlatamam... İşin kötü tarafı o sıcaklık ayaklarıma doğru ilerlerken altıma işediğimi zannettim... Ben, ben diye kekelemeye başlamıştım ki mikrofondaki ses merak etme işemedin altına dedi... Hey allahım gülsem mi ağlasam mı 😔😓😔 Odadan çıkarken adam bana gülüyordu sanırım, ya da yarası olan gocunur misali alınganlığım üzerimdeydi... Bilemiyorum :/ Yine haftaya sonuçlar çıkınca anlayacaklar mı bir şey olup olmadığını göreceğiz...

Ağır aksak diyete başlayalı 3 hafta oldu sanırım ve bende durum -5... Öyle çok sevindirici bir rakam değil benim kilo oranım için, vücuttaki suyu attım sadece sanırım... Yine de bu kadar kaçamağa iyi bir rakam... Eskiden ilk başladığımda ben bir haftada verirdim bu kiloyu... Hey gidi günler heyyyy 😂😂 Salata kavanozlayıp iş yerine getirmeye devam...  Uzun bir yolculuk bu sonuçta...


Yemek yerken koluma bir kolluk takayım en iyisi ben 😂😂😂

Yapılacaklar listemi de yapar ben kaçarım...
Mutlu haftalar herkese ♥



* Tamire verilecek ayakkabılar var...

* Oytun'a randevu alamıyorum ikinci kontrol için, bir yol araştır... Bu ay sonuna kadar yapılması lazım ...

* Yazlığa boyadığın filleri süsle ve vernikle, bitsin o iş...

* Perşembe tiyatro var...

* Cuma günü akşamını film ve oyun gecesi yap bu hafta...

* Kardeşe fotoyu yine unuttun...

* 2016 ilk 6 ay fotolarını düzenle ve dosyala...


13 Nisan 2018

Hayriye Hanım'ı Kim Çaldı? / Figen Şakacı




Bitirgen'le başladık...

Pala Hayriye ile devam ettik yolculuğa...

Bizim Pala Hayriye artık Hayriye Hanımlığa terfi etmiş... Sonucunda hepimiz er ya da geç bu mertebeye ulaşıyoruz işte... Hanım olmuş olmasına da geçmişle hesaplaşma bitmemiş bizim Hayriye hanımın... Ununu eleyip eleğini asamamış henüz...

Kitapta bunu farklı bir yolla yapıyor sevgili Figen Şakacı... Hayriye Hanım'ı kaybediyor... Öyle böyle değil hem de; bir gün ansızın yok oluyor... Abra kadabra "puffff".... Geçmişten gelen bir dost Rüya arıyor bizim deli bozuk karakterimizi...

Kokulardan, yazılardan, eşyalardan, geçmişten, şimdiden izler bula bula.... Hayriye hanımın notlarını, yazılarını okuya okuya... Hem kendi hesabını kapatıyor, hem de arkadaşını yeniden tanıyor...

Bu kitapta ben ne düşündüm en çok biliyor musunuz; Acaba dedim en yakınlarımıza ne kadar kendimizi gösteriyoruz, açıyoruz içimizi çırılçıplak... Tüm endişelerimizden haberdarlar mı? Tüm sevinçlerimizden? Tüm korkularımızdan? Tüm sırlarımızdan?
Ne kadarına izin veriyorsak o kadarına işte...

Rüya can arkadaşı Hayriye'yi ararken bir yandan da bunları soruyor, sorguluyor... Sanki başka bir gözle daha görüyor yaşananları... Ve size de aktarıyor o ikinci gözü...

Çift karakterli, şahsına münhasır bir kitap olmuş anlayacağınız bu kitap...

Bir ara  geçirdikleri dönemin yaş almışlığı ile geziye atıfta bulunması ise ayrıca bir güzel olmuş kitapta bence...

" Memleket kumaşı iyiden iyiye eprimiş, birileri yamayla birileri orasından burasından çekiştire çekiştire uydurmuştu işte kendine. Oysa, daha dün gibiydi şu yokuştan aşağı can havliyle polisten kaçtıkları o meşum gün. Belki bir şeyler değişir umuduyla hemen uçağa atlayıp gelmiş, duyarsızlıkla suçlayıp burun kıvırdıkları gençlerin şanlı direnişine Hayriye'yle birlikte omuz vermek için kendini helak etmişti. O günlerde yediği gazdan astımı azmış, Hayriye'nin evden çıkmaması için yaptığı uyarıları dinlememiş, her gece ağaçların altında, gençlerin yanında, kendi geçmişlerini de temize çekmişlerdi."

Serinin en sevdiğim kitabıydı sanırım bu kitap... Diz ağrısı, kalp ağrısı, kuyruğu dik tutma çabaları derken bizim tevellüte hissiyat olarak pek bir yakın ;)

Denk getirin de okuyun diyorum o sebeple ♥



Altıçizililerim ;


* Zaman acelesi olanların uydurması. Sabrı yeni öğrendim ben, telaşa pabuç bırakır mıyım öyle hemen. Sessizliğe, ıssızlığa yeni vardım, öfkemin tasmasını yeni çözdüm, bağrımı yeni açtım kendime.

* Koku bizim en suskun duyumuz, beraberinde getirdiği davetli davetsiz her misafiri aklımızın, kalbimizin bir yerinde mutlaka ağırlamışızdır.

* Birbirlerine benzememe, özenmeme maharetleri sayesinde düğümü sıkı atmışlardı arkadaşlıklarına.

* Kırk yıllık kuaförlerin yerine böyle pavyon gibi yerler açıldı, kapıya da eşşek kadar tabelalar astılar, neymiş efendim saç tasarım merkeziymiş. Lan Allah'ın verdiği üç tel saçın neyini tasarlayacan, bunun kısası, uzunu, dalgalısı, düzü var. Ne yapıyorsunuz, kuş mu konduruyorsunuz karıların kafasına? Hele vitrinine boyum kadar çizmeler, taşlı tokalı ayakkabılar koyanlara ne demeli? Kunduracı da yok artık, şuuuz sentır'cılar bastı buraları. Ne oldu bizim milli değerlerimize, ne oldu ha?

* Gençken nerde olsa yatar, ne bulsam yer, üstüme kimin neyi olsa giyerdim. Evmiş, mülkmüş, benim eşyalarımmış, hiç böyle takıntılarım yoktu. Demek ki o zamanlar bir şeye sahip olmadığımızdan kaybetme korkusunu da bilmezmişiz. Şimdi öyle mi ya, bana ait her şeyi muhafaza edeceğim diye kendi kendime bile muhafızlık ediyorum bir görsen. On kere çantam yanımda mı diye kontrol etmeler, evde bardak kırılsa ahlanmalar... Çok ayıp biliyorum ama elimde değil, yapıyorum gene.

* Ya burnunun diki ya dibin dibi!

* Ben gittiğim için değil, sen buna boyun eğmek zorunda olduğun için üzülmüştün.

* Bütün özürlerimi diledim de geldim ben bu yaşa. Kimseye borçlu kalmadım. Çoktan öğrendim; insan kardeşten, arkadaştan, sevgiliden, bu hayattan gider. Veda dediğin bir kereye mahsustur; veda eden mağluptur belki ama mahcup değildir.

* Sen kötümsersin ben karamsarım derdi Hayriye. Canım, ne farkı var diye çıkıştığında lafını keser, sen kötülüğü biliyorsun ben karanlığı, sen iyiyi ayırt etmek için kötüye ihtiyaç duyuyorsun, ben tünelin ucunda en ufak bir ışık görsem kıçın kıçın kendi karanlığıma kaçıyorum. Aynı yere mi çıkıyoruz sonunda bilmem, ikimizin de içini kemiren kurt aynı elmadan besleniyor orası kesin derdi.

* Yıllardır uzakta olmak paylaşılacak acılara da yabancılaştırıyordu demek insanı. Sözün yetmediği, yetişemediği yerlerde boy veren şeftali dokunmaları, yanaktan süzülen bir damla yaşı usulca silmenin, uzun sessizliklerin, birlikte yürüyüşlerle kafalarda dolanan bin türlü düşünceyi gezdirmenin tadını telefon konuşmaları verebilir miydi?

* En çok aşk söz konusu olduğunda bazı sözcükler yazıldığı gibi okunmuyor. Ben sana yarim dedim sen onu yarım diye oku...

* Yaraları sevme huyundan vazgeç Hayriye. İnsan yaralı bir hayvan, sen ne yapsan iyileşmez, sevsen de geçmez sövsen de.

* Ben anamdan ne gördüysem tersini yapmak için ömrümü heba ettim. O feda et demişti, heba da aynı kapıya çıkar, takma bu kadar dedim, genlerimle oynadım resmen... O tarhanayı suda mı eritiyor, ben kavururdum. Telefon açıp suda niye eritiyorsun dememek için kaç paket tarhanayı mundar ettim. Bamyaya ince ince değil, parmak kalınlığında soğanlar doğradım, pilava tereyağı koklatmadım, domates rendelemedim. Bir adama var, hep onunla ol diye tembihledi. Onlarca adam sevdim, hepsine gönül verdim de elim boş döndüm. Demek ki önce anamı yanlış anladım, sonra dünyaya amud açısından baktım. Beynime giden onca kan da böylece heba oldu.


11 Nisan 2018

Blog Yazarlarını Tanıma Mimi ♥


Sevgili Kadriyecim (Biz Kimiz, Kadınız) mimlemişti geçen günlerde.... Böyle kendimizle ilgili yazdığımız mimleri okumayı çok seviyorum ben... Birbirimizi daha çok tanıma imkânı buluyoruz. Etkileşimimiz artıyor sanki...

Hazır da kısa bir boşluğum varken fırsat fırsatdır ve hemen soruları yanıtlamaya başlıyorum...

1- Nerelisin?

Aslen Ankaralıyım.... İlkokul çağlarımda çıktım babamın görevi gereği... Gezip gezip konuşlandım Balıkesir'e işte...  Tüm akrabalarım hâlâ Ankara'da ama... O yüzden bağımız kopmuş değil memleketimle...

2- Burcun nedir?

Tam bir yayım ben ♥ Günlük kahve falı niyetine bir doz burç yorumu almaya bayılırım mesela ;)




3- Bloglarda en çok ilgini çeken şeyler nedir?

Bu sene 10. yılımın içindeyim... O kadar çok şey öğrendim ki ben blog arkadaşlarımdan... Kimi zaman fotoğraflarıyla, kimi zaman yaptıklarıyla, kimi zaman yazdıklarıyla, kimi zaman yorumlarıyla dokundular hayatıma benim... Hepsi ama hepsi iyi ki varlar ♥

4- En sevdiğin mevsim?

İlkbaharı yeşili ve uyanışı için, yazı da tatili ve denizi için çok severim ben...


5- Yabancı dil biliyor musun?

Sular seller gibi Türkçe konuşuyorum hahahahahaaa :))
Şaka bir yana yabancı dil konusunda çok da maharetli değilim... Anlama potansiyelim idare eder ama konuşmaya kalkınca ebelübülebe oluyorum...


6- Boş zamanlarını nasıl değerlendiriyorsun?

Boş boş oturduğum çoktur gerçi ama 😂😂😂 enerjim gelirse sevdiğim şeyleri yapıyorum... Blog, kitap, film gibi gibi...

7-  En son hangi kitabı okudun?

En son Ahmet Ümit'in Kırlangıç Çığlığı'nı bitirdim...

8- Hayatında pişman olduğun bir şeyi anlatır mısın?

Çok ahahlanmayı sevmem... Son pişmanlık da fayda etmez biliyorsunuz... Olan olmuştur, yaşanmış ve bitmiştir... Bilmem açıklayıcı oldum mu :))

9- Tuttuğun takım var mı?

Takımdakileri say derseniz sayamam ama babamdan miras Fenerbahçeliyim :)) Oytun da Fenerli ♥

10- Çantandan eksik etmediğin şeylerden bazılarını yazabilir misin?

Ağrı kesicisiz ve kas gevşeticisiz bir çanta düşünemiyorum. Belim ve dizimle ilgili sıkıntım olduğundan her daim yanımda tutarım..
Okusam da okumasam da kitabım çantamdadır...
Gerisi bildiğiniz şeyler...

11- En sevdiğin içecek?

Çaycıyım ben... İlle de çay ♥

12- Ve son olarak blogundan hiç para kazandın mı?

Hiç :)) Bunu düşünmedim bile...


Biliyorum bir çok kişi bu mimi yaptı... Ben yine de adettendir diyerek;

Çocuklarla Evde Eğitici Aktiviteler
Gürültü
Yaşam İzi 

arkadaşlarıma yapmak isterseniz haydi diyorum ;)

9 Nisan 2018

Bu hafta #14


Dolu dolu bir hafta geçirdik paşamla...

Hafta içi çakılı sınavları vardı ki kıyamam çok meledi... Oytun ezber yaparak ders çalışamıyor, onun ders çalışmaktan anladığı test çözmek... Evet tabi ki faydalı oluyor test çözmek ama sözel derslerde okuyup ezber de yapması lazım. İki sayfa okuyacağına 50 soru çözmeye razı nedense. Bu sebeple bu hafta çok zor geçti ona... Tabi ki bana da... O içerdide üfleyip püfledikçe bana afaganlar bastı..

O ders çalışırken bu sefer ben de oturdum kitap okudum sessiz sessiz... Ahmet Ümit Kırlangıç Çığlığı bitti. Bir ara ayrıntılı yazarım hissiyat meselelerini. İki yeni kitaba başladım. Biri Mine Söğüt'ten Pınar Kür'ün hayatını anlattığı sohbet niteliğinde bir kitap; Aşkın Sonu Cinayettir. Şimdilik ağır gidiyor ama sıkılmadan gidiyorum. Bu kitabı bitirince Mine Söğüt'ün hâlâ baskısı olan kitaplarından sadece bir tane okunacak kitabı kalıyor ♥
Diğer kitap ise Müjdat Gezen'den Masallar... Ezop masallarını andırıyor. Başına oturduğunda yarım saatte bitebilecek bir kitap. Ama peş peşe okuyunca özelliğini, vurgusunu yitiriyor gibi geldiği için bana ara ara açıp okuyorum işyerinde. Her güne bir masal gibi ;)

Bu hafta Cube diye hafif bilim kurgu, gerilimli, hafif deneysel bir film izledim... Tarzı bana göre değildi ama ortama ayak uydurdum diyelim. Film hissiyatını da bir ara bekleyen filmlerle birlikte yazarım ;)

Bu hafta mutfaktan sınıfta kaldım. Yaşamımızı kavanoz lokantasından doyurarak sağladık 😂😂 Diyet için kendime de bir şey hazırlamadım üstelik, bugün yarın galiba azıcık mutfakla ilgilenmem lazım o sebeple... İşyerine salata getirmek beni çok rahatlatıyor, öğle yemeği sıkıntımı çözümlüyor çünkü.

Diyette bu hafta bir sürü kaçamak var, saymayayım hahahahaaaaa :))) Öğlen yağsız tuzsuz salata yiyip akşamına yaş pastaya dalmak nasıl bir akıl işidir anlayamıyorum ama yapıyorum 😌😌 Bak bugün sabah tartıya çıkacaktım aç karnına unuttum :/ Haftaya yazarım artık kilo verip vermediğimi ;)

Bu hafta Oytun'umun biricik arkadaşı güzel kızım Zeynebimin doğumgünü vardı. Cuma akşamı bütün sınıf evde toplaştılar. Sesi gür dominant anne kontenjanından ben de arkadaşıma destek için oradaydım tabi ki :))) Doğumgününün başlangıcında telefonları toparladım hepsinden. Oyoyoyyyyyy :))) Şoka girdi ergenler... Bir ara titreyerek peşimde gezip Şebnem teyze n'olur diye yalvaran bile vardı hahahaaaa :))) İlk etapta bolca gürültüyle oynadıklarını zannetseler de oynayamadılar... En son kulaktan kulağa oynarken her telden takılıp yine beceremediler oynamayı... Bu çocukların telefon/tablet bağımlılıkları ne olacak bilmem.  Gecenin sonunda telefonları dağıttığımda hepsi bir köşeye çekilip yok oldular resmen... Bağımlılık feci durumda :(

Ceylan Ertem konseri vardı hafta sonu... Konserin yaş ortalamasını galiba biz büyüttük ama seviyoruz kadını ne yapalım :))) Ayakta olacak konseri son anda oturmalı düzene çeviren yetkilileri de sadece bizim sevesimiz geldi muhtemelen :))) Aaaa olur mu ama demeyen tek bizdik hahahaaaa :)
Son albümünü çok bilmiyormuşum konserde onu farkettim... Esmer diye damardan bir şarkısı var, konserden beri sürekli dinliyorum sanırım... Arada zalım, ne olacak benim halım da diyorum tabi...

Pazar biraz yürüdük oğluşla şükür.. Bekleyen bir kaç ziyaretim vardı onları da gerçekleştirdim bahaneyle. Şahane oldu... İşler evde Şeboyu bekledi gerçi ama olsun... İş kaçmıyor ya...

Bu haftalık da bizden bu kadar efenim...
Haftaya yeniden "bu hafta" yazısında görüşmek üzere ♥




* Eczaneden ilacımı alamıyorum çünkü barkodumu kaybettim :( Offf offf o kodları hastaneden öğren Şebo ve ilaçlarını al artık...

* Kardiyoloji randevun Salı

* Oytun için randevu al, alerji ikinci kontrol zamanı geldi.

* Ayakkabılığı bu hafta düzelt bari...

* Kardişe fotoyu unuttun...

* Hafta sonu kızlarla toplaşma var...

* Pazar gününe bir açık hava kahvaltı organizesi şahane olur....



5 Nisan 2018

Marta güle güle :)


Ne çabuk Mart bitti de Nisan geldi...
Aylık rutinimizi gerçekleştirip güle güle diyelim o zaman...
Gelsin Mart instaları 🎆🎇🎆🎈🎉🎉🎉


Gençlere güzel tavsiyelerle, güzel bilgilerle ve gerçek tahminlerle şahaneydin İlber Ortaylı 👏👏👏👏 Eğitim şart ❤️

İlber Ortaylı / Seminer 
Salonun gençlerle dolu olması ümit vericiydi 
Tarihi sevdiren adam 
İzdihama rağmen salonda çıt çıkmadı
Oytunun'da ilk semineri bu oldu
Şanslı çocuk ♥



Ezginin Günlüğü ile yatıp Ezginin Günlüğü ile kalktığım zamanlara denk düşer bu sese sevdam. 
Kısmet bugüne canlı canlı ama yalnızmış ❤️
 Sesindeki huzuru severdim, bugün de içindeki çocuğu sevdim.. 
Dutluktu eskiden bizim oralar diyesim geldi bir an :)) 
İyi ki geldin, hoşgeldin...

Hüsnü Arkan / Konser
Kitabımı da imzalattım
Ama kesinlikle şarkıları
Hep bir numara kalbimde
Badi parmağımıza kuşumuzu da kondurduk
İyi ki geldin buralara...



Geçen hafta ilk defa denemiştim dolayısıyla gönül rahatlığıyla tavsiye edebilirim 👏👏 
Yeşillikleri kurutup katman katman kavanoza yerleştiriyorum ve kapağını kapatıyorum kavanozun. İşyerine gidince de hazırladığım sosu ilave edip öğle yemeğinde yiyorum. 

Benim için hem pratik oldu, hem de sağlıklı... 
Su şişeme de tarçın kabuğu attım...
Diyet yapma çabalarım böylece devam ediyor...
Tam diyetteyim diyemem ama oldukça kıstım yediklerimi diyebilirim 😃😃 

Kavanozda salata kesinlikle çok pratik
Tavsiye ederim
Özellikle işe götürmek için
Kavanozun içinde yok yok
Kimisi elmalı rokalı
Kimisi cevizli peynirli
Bazen de sırf yeşillik yoğurtlayarak yiyorum
Gidecek bu kilolar




Işıklarımızı kapattık ve birbirimize hikayeler okuduk. 
#dünyasaati bize güzel bir mola oldu bence 😉😉
Arada yapmak lazım

Elektriksiz hayat
Telefonsuz hayat
Ben foto çekmek için kullandım gerçi ama sayılmaz di mi :)



Az sonra doktorun yanına girip tahlil sonuçlarımı göstereceğim. 
Geçen haftalarda tuzu kesmişti, şimdi hepsini kesecek biliyorum 😱😱 
O yüzden en son öğünümü mantıdan yana kullanmış olabilirim. 
Hatta üstüne tatlı bile yapabilirim 😂😂😂 

Diyet öncesi son depolamalar bunlar
Mantı şahaneydi yalnız
Doktor az sonra giyotini vuracak boynuma :))



İnsanoğlu kuş misali 🐦 demişler 😜

Bu aralar kim bir yere gidiyorum dese peşine takılıyorum 
Sınava gidiyorum dedi tülüş
Ben de dedim hemen
Eski okuluma hem de...
Ah anılar....
Seke seke gezdiğim yerlerde oğlumlayım şimdi
En sevdiğim şehirde
Huzurlu, keyifli, mutlu 
Şebo selamlar sizi ♥


Delinin attığı taşı arıyor gibi gözükseler de sadece lego yapıyorlardı 😉😉 

Bir yanda dayısı
Bir yanda ablası
Oytun'un keyfine diyecek yok
Nazı niyazı bitmiyor ikisine de bizim paşanın :)


3 Nisan 2018

Bu hafta #13




Bir gün bu yazı yine Pazartesi gününe dönecek inşallah maşallah :))) Umudumu kaybetmiyorum bu konuda :) Siz de kaybetmeyin olur mu :))

Gelelim yaptıklarımıza;

Benim küçük şehrimin bu aralarda maşallahı var. Bizi etkinlikten etkinliğe koşturuyor...
Hafta başı Ahmet Ümit'in imza günü vardı bir kitabevinde. Kaçırır mıyım ? Tabi ki hayır ✌
Kitabevi uğraşmış, didinmiş getirmiş yazarı. Ne zamandır alışverişlerimi de internetten yaptığım için sevgili kitapçıma karşı suçluluk hissine kapılmıştım zaten. Bu sebeple elimdeki kitaplarından değil de son kitabını alarak imzalattım. Pek bir bahtiyar oldum :)))   Ve elimdeki kitap biter bitmez Kırlangıç Çığlığı'na başladım. Nevzatım, başkomiserim geri dönmüş ♥ Yeniden kendisiyle kavuşmak güzeldi...

Hafta ortasında da İlber Ortaylı'nın bir söyleşisi vardı, ona katıldım...
Ücretsiz olan etkinlik tabiki hınca hınç dolu olmakla birlikte, izleyici olarak gençlerin yoğunlukta olması sevindiriciydi... Oytun'u da yanımda götürmüştüm ki iyi ki götürmüşüm diyorum... Sevgili İlber Ortaylı'nın ince ince dokundurmalarını çok anlamasa da söyleşi ile aşağı yukarı bir fikir sahibi oldu...
Son tavsiyesi ise tam gençler içindi diyebilirim... "Ellerinizdeki aleti bazen bırakın, kendinizi yanlış bilgilerle doldurmayın, biraz ansiklopedi biraz lûgat kullanın efenim, çok faydalı olacak sizlere.. Cahillik zor, eğitim şart" dedi ki haklıydı bence... Çok haklı hem de... Kendisine alkışlarımızla sevgimizi sunduk bol bol ♥

Diyetle savaşım devam ediyor... Henüz tartılmadım, gr vermiş miyim hiçbir fikrim yok... Ama vücut ödemimi attığımdan eminim, kendimi şiş hissetmiyorum çünkü... Salatalara ve tuzsuz sebze yemeklerine devam... Bu hafta kaçamağım yok sanırım, kaçamak yaptıysam da ben benlikten çıkmıştım demek ki, hatırlamıyorum :)

Yemek deyince bir mutfak denememi de anlatıvereyim hemen... Toprak kap aldım geçenlerde büyük bir hevesle... Güveç yapacağım... Sadece güveci değil parmaklarımı da yiyeceğim hayalleri bende... Neyse efenim Pazar günü bu denemeyi bir halledelim dedim. Güveçten türlüye terfi ettim ilk önce...
En alta parça et ve fasulyeler, üzerine patlıcan, üzerine patates ve kabak, arpacık soğanları, 2-3 diş sarımsak, bol domates rendesi... Yeme de yanında yat değil mi... Azıcık su da ekledim... Verdim fırına... Bekle... Bekle... Yine bekle... Çıkart bak bekle... Bir daha bak bekle... Çıkart, çatalla tırtıkla bekle... Fırının karşısına geç seyret bekle... Uleyn çıldırıyordum... Tam 2,5 saat bir yemek pişmez mi... Pişmez ama yanar hahahaaaa :))) Toprak kaba değen yerler kapkara kömür ama içi pişmemiş bir türlü ile başım başım kaldım mı o kadar bekleme sonunda... Şahane bir duygu tavsiye ederim...  Bizim  mutfakta pazar hayalleri şefin şahane tavsiyesi iken,  lahmacuncunun teli kaçtı diye gezinen şefin dramına dönüşmüştü anlayacağınız 😂😂

Bu haftaya ütüsüz başlayacaktım ki sepette mayalık 3-5 gömlek kaldı... Onlar da yapılır elbet. Orada hiç yoklarmış, beklemiyorlarmış gibi davranabiliyorum nasıl olsa...

Bu hafta yine film izlemedim... Ama kitap okuyorum şükür ♥ Kırlangıç Çığlığı bitmek üzere...

Evdeki çiçeklerimi küçük küçük sinekler bastı, nedenini hiç anlamadım. Kibrit alıp kibrit batırdım diplerine. Böylece kesileceğini okudum ama doğru mudur emin değilim, bekliyorum kesilmesini...

İşyerinde bu aralar yine işlerimi aksatıyorum, tam toparlandım derken hangi ara ipin ucu kaçıyor fark edemiyorum bile... Pratikliğimi mi yitiriyorum, yoksa angaryam mı fazlalaştı buna da akıl sır erdiremiyorum bak... Yaz geliyor, bol kaçamak için işlerin düzende olması şart :/

Bu haftalık benden bu kadar efenim...
Hoşça ve dostça kalınız ♥ Kendinize çok iyi bakınız ♥


Yapılacaklar listesi yine yerleşsin buraya ;

* Geçen haftadan kalan işler hallet; banka - eczane- terzi....

* Hafta sonu Zeynep'in doğum günü var....

* Konsere bilet almayı unutma...

* Çarşamba sintigrafi sonucunu alacaksın, perşembe için randevu al doktora göstermek için...

* Annemle babamın eski güzel fotolarından birkaç tane bul,  tarayıp kardişe gönder....

* Oytun'un sınav haftası....

* Ayakkabılığı düzelt, botları kullanımdan kaldır artık. Baharlıklar çıksın ortaya....