8 Ağustos 2014

işkence çekiyorum, imdaaaattttttt.....


Hani ben diyet yapıyordum da kilo vermiştim ya...
İnandınız dimi :)))
Bende inanmıştım :/
Yaz geldi benim diyet suya düştü...
Yemeler, içmeler ohhh pek şahanee...
Tartıya çıkıp çıkıp ohhh kilo almamışım rahatlamaları....
Sonra tartıyı unuttum tabiki...
Geçenlerde bi sevgili tartımla hasbihal ediyim dedim.... Gözlerim yerinden pörtledi...
Evet evet... yanlış duymadınız bildiğin pörtledi...

Buna bi çözüm bulmak lazım dedim...
Ama diyet modunda hiç değilim, bari spor dedim...
Geçenlerde gittim bir spor merkezine...
Bak dedim şu anda benim derdim zayıflamak falan değil... Sıkılaşıyım azıcık...

Adamcağız saydı da saydı...
Ama kibar, kibar...
Daha yazılmadım ya...
Esnaf adam işte :))

O gün iki bisiklet, iki ağırlık...
Ohhh misssss.....

Yorulmadan..
Hatta hiç terlemeden :))
Kaçmıyım diye yatırdım 3 aylık parayı...
Keyfim yerinde...

Gittim mi sonra peki ....
Yoooooo :))
Bugün konser var...
Ayyy bugün misafirim gelecek eve erken gitmem lazım...
Bugün başım ağrıyor...
Kirpik diplerimi bile ağrıttım vallahi :))

Dün kendi kendimi gaza getirip ama Şebo böylede olmazki söylemini yapmaz olaydım.... Ama salağım ya yaptım işte...

Kuzu kuzu gittim merkeze... Hani o kibar adam vardı ya, olmuş mu bana bir gestapo.....
Bisiklet 15 dk...
Tamam canım ne var bunda yaparız allaaa allaaaa...
Bitti 15 dk benim kalp ritmim hızlanmış...
Hadi yürümeye dedi...
Kuzu gibi gittim yürüme bandına...
10 dk diyorum içimden...
Hız da az.... Ohhhh parkta yürüyorum....
Bitmek üzere kalmış 2 dk...
Gözlerinden ateş çıkartarak geliyor bizim gestapo...
Hızı arttırıyor, banda birde meyil veriyor... Hadi 20 dk diyor...
Offffffff diyorum...
Kıçımdan nefes almaya başlamışım zaten... Ne 20 si diyorum içimden...
O gidiyor hemen hızı düşürüyorum :)))
Geliyor hızı yükseltiyor... Baktı olmayacak başımda bekliyor mendebur :(
Bide hadi işimiz çok seninle... Yağ topu olmuşsun diye bızırdanıyor...
Daha bir sürü şey...
İnsanlar neden cinnet geçiriyor da katil oluyorlar işte o an anlıyorum...
Ama nafile....

Neyse 20 dk bitti...
Bende bittim tabiki...
Gestapo başımda... Oooooo hiç terlememişsin...
Anasını satıyım ben oldum sucuk o bana terlememişsin diyor...
Başımdan bi kova su döksem ancak bu kadar terlerdim...
Ama kör ya bu bizim hoca, anlamıyor...

Bağırıyor bi kıza..
Hadi aşağı kata diyor...
Kıza sayıyor bilmem ne 20 kez 3etap, bilmem ne 200 kez, bilmem ne 15 kez 3 etap... Bide ekliyor kıyamam, bugün ilk yormayalım...
Abi allah razı olsun senden diyesim var ama etaplara özellikle de 200'e takmışım ben inerken...

Kız başlıyor hemen... Dur yahu soluklanıyım diyorum, terim soğumasınmışmış...
Bağırasım geldi hani terlememiştim :/
Offf ona çık, buna in...
8 alet gezdirdi beni... Yok kol, yok bacak... Üstü bugün fazla çalıştırmayacakmışmış...
Bildin öldüm ben ne diyon sen kızımmmmmmm....
Ama itiraf ediyorum son turlarda 7-8-10-11-14-15 diye saydım ahahahaaaaa :))
Bide doğru sayaymışım cenazem çıkardı ordan vallahi :))


Tam 1,5 saat arkadaş....
Benim gibi bir kadına reva mı bu yahuuuu....
Tamam dediklerinde kanat takıp uçasım geldi vallahi...
Kafamda deli planlar....

Nefes almaya çalışıyorum bir yandan da...
Bildiğin nefes, ama alamıyorum arkadaş...
Olmuşum tırt...
Geliyor gestapo yine başıma...
Sayıyor...

-Haftada 5 gün en az burdasın ( Hadi beeee )
-Günde 3,5 lt su içeceksin (Su içme özürlüsüyüm ben, nereme sığdırıyırm 3,5 lt yi)
-Tatlı yok, şeker yok (Olduuuu )
-Yeşillik, bol yeşillik (Bu tamamdır)
-En az 2 öğün protein (Ehhh buda tamam)
-Günde 5 öğün yenecek (Sen iste ben 9 öğün yerim, yemek benim işim)
-Çok az tuz, çok az yağ
-Kaytarmak yok, kaçamak yok (Oldu, gözlerim doldu)

Ağzımı açıp sıkılaşşşşş dememe kalmadan kükrüyor... Bu yağlar gidecek....

Eve zor yürüyorum... Ayaklarım sürükleniyor...
Sabah durum daha vahim...
Bugün etimden et kopuyor...
Gitmek gibi bir düşüncem yok tabiki :) Yada ben öyle zannediyorum...

Bu postu yazmadan az önce telefon geldi...
Ben gestapo... Kas gevşeticini iç, saat 7' ye yazdım seni... Burda ol....
Yuhhhhhhh :/

Bu akşam bol fıstıklı bi helva kavuruverin benim için... Sonuç belli...
Ben ruhumu teslim edeceğim....
Offffffff offffffffffff :/





7 Ağustos 2014

Kitap kurdu olmayı ne çok isterdim....


Çok hızlı kitap okuyabilen biri değilim...
Hani alırlar kitabı eline, duraksamadan bir çırpıda sonuna gelene kadar bitiriverirler ya.... İşte böyle arkadaşlara hayranım...
Boşluğum yok mu var....
Ama genelde hafta içleri -ki bu yaklaşık 6 aydır devam ediyor- bir embesil edasıyla bir yere gömülüp kalıyorum.... Televizyon açık... İzliyormuyum "HAYIR"... Boşluğa bakıyor buluyorum kendimi çoğunlukla....
Zihnimden düşünceler o kadar seri geçiyor ki ne düşündüğümü bile hatırlamıyorum gece sonunda....

Bazen bu korkunç düzeni bozmak için farklı şeylere yönelsemde 3. gecenin sonunda aynı pozisyona yatay geçiş yapıveriyorum işte.... Neyse ki ev dışında böyle değilim de hayatımı dengeleyebiliyorum azıcık ucundan olsa da...

Galiba ben açık havada enerji bulanlardanım... Evcimen olamadım gitti...

Ben bunları niye anlattım ki şimdi :)) Bir iç dökülmesiydi galiba....

Neyse gelelim konumuza.... Kitap demiştik değil mi?



Yazarın okuduğum ilk kitabı "Böğürtlen Kışı". Blogların bir çoğunda görmüştüm ama ilk başlarda ilgimi çekmemişti nedense...

Acı çekesim vardı belki de kitabı alırken, zira kapak cümlesi yüzünden aldım bu kitabı.... "Kalbinizin derinliklerine işlenen acıyı, tek kelimeyle nasıl dile getirirsiniz?" Oldukça acitasyon ruhlu bir halimdeymişim, kabul ediyorum....

Kitap çift zamanlı ilerliyor. 1933 lü yıllarda yaşayan Vera ile günümüz zamanlarındaki Claire 'in hikayesi...
Genelde çift zamanlı yazılan romanlardaki bir zaman dilimi beni yakalayamaz ve o sayfaları atlar edasıyla okurum diğer hikayeyi merakımdan... Bunda öyle olmadı... İki zaman dilimi de yakaladı beni...

Hepimizin en çok korktuğu, hatta düşüncelerinde bile dile getirmediği evlat kaybını farklı iki açıdan bakarak anlatmış yazar... Çokda güzel anlatmış... Sade bir anlatımla... Ve belki de çok hassas bir konu olduğundan acitasyon yapmadan....

Okuması kolay, sürükleyici bir kitap... Sevdiklerim arasında yer aldı kendisi...

Ve kitaptaki en sevdiğim cümleyle bitiriyim ben bu postu...

"Bee yengem her zaman der ki, çoğu insanın sandığının aksine gerçek arkadaş, sen zor bir dönemden geçerken yanına koşan değildir" diyerek kafasını iki yana salladı. "Bunu herkes yapar. Yengeme göre gerçek arkadaş, kendisi mutlu değilken senin mutlu olmana sevinen, hatta mutluluğunu kutlayan kişidir." 





5 Ağustos 2014

IG Seçmeceleri....


Ağustosa hoşgeldin sefalar getirdin demek lazım ama içimden hiç gelmiyor :(
Bari çabuk geçmesinde yazın tadını biraz daha çıkartalım...
Seviyorum yazı ve tatili ne yapıyım :))
Çok görmeyin bu masum köylüye ;)

Ve işte instagram Temmuz seçmeceleri...


Siz kumsalda güneşlenirken benim çalışacağımımı zannettiniz :))))) 
Ofiste de film izleyebilirim dimi :)
Evet evet izleyebilirim :)

Eskişehir'e gelip de sorpa ve çiybörek yenmeden geçilirmi hiç...
Tok evin aç kedisi adlı çalışmamız :)


Hayatımda ilk defa böyle bir çam kozalağı çeşidi görüyorum. .. 
Enfes ♡♡♡ 
Anamın doğduğu yerler buralar....

Ahahaaaaaaaaahaaa :)))) 
Bazen hak ediyorlar :)
Yaşasın kötülük...
Kahkahanız bol olsun bugün...

İnsanlık için küçük, şebo için büyük devrim ... 

G Ü N A Y D I N ♥ ♥ ♥ 
Mutlu pazarlar... sevdiklerimizle, sevenlerimizle, hayatın cilveleriyle ve enerjinin en pozitifiyle hazırlanalım yeni haftaya ;) 
Heyyyy Sebastian kahve getir :)


İngilizce çalışma halleri :)))) 
Bu resmi çekmeme çok kızdı... 
Neymiş başarılı bir resim değilmiş :)))

Yinemi güzeliz arkadaş :)))))) 
Kendini beğenmeyen taş olurmuş....
2hamile, 2emzikli, 3 de taş :)))))

Çok kıskanç bu at...
Başka atlarla ilgilendiğimizde huysuzlanıyor :)


Yeşilyurt köyü... 
Kaz dağlarının eteklerinde.... 
Misss gibi havası... 
Eşsiz manzarası... 
Bizi sokaklarında konuk ediyor.... 


Bu çocuğu şekilden şekile sokmak çok kolay... 
Oynamadıysanız sizde oynayın... 
Neyimi? 
Şoför kafam kapıya sıkıştı :))))) oyunu... 
Teyzemizin eski icatlarından...
Daha çok var bizde böyle depresif uyduruk oyunlar ;)

Musmutlu Ağustoslar efemmm...
Aman yavaş ilerlemeyi unutma ;)