22 Şubat 2024

19 Yaşından Bildiriyorum Sana

 

Bugüne kadar sana hiç nasıl doğduğunu anlatmadığımı fark ettim... Birkaç kez anılara yolculuk yapmaya kalkıştığımı hatırlıyorum ama sen ilgilenmedin... Bunda netim bak :)) Neyse yüzüne anlatamadıysam buradan anlatırım ben de... Alternatifler yaratma konusunda beni bu hayatta en çok eğitensin sonuçta...

Hamileliğimin başlangıcından bu yana hep normal doğum planlamıştım... Doğumuna 1 ay kala 4 kiloyu aştığını gören doktorumuz tamam artık sezaryen dedi... Bir anda panik olmuşum... Doktorla hemen savaşa başladım... Ama kazanamadım :)) Son kontrollerimizin her birinde hiç aksatmadan bu savaşa girmeyi ihmal etmedim ama Alaattin Bey sağ olsun her defasında beni püskürtmeyi başardı...

Son kontrolde artık Salı mı Perşembe mi gibi bir seçenek sundu bana... Madem sezaryen o zaman Salı olsun dedim... Erkenden kucaklayayım bari diye düşündüğümü çok net hatırlıyorum... Öğleden sonra saat 13.30 da sigorta hastanesine acilden giriş yapmama karar verildi sonuç olarak...

22.02.2005 gece saat 04:00 suları ağrım başladı... Çok önemsemedim... Kalktım gezindim... Ben gezinirken babanın fosur fosur uyumasını da uygun görmedim tabi :)) Onu da kaldırdım... Sancılarım arttı... Yok yaaa daha erken dedik iki iş bilmez olarak...  Bir de üstüne rahatlayayım diye sımsıcak bir duş aldım, sancılarım daha çok arttı... İnat ettik doktoru aramıyoruz, evde de duramıyoruz... Pılımızı pırtımızı topladık, anneannene gittik... Rahmetlik deden panik tabi bizi o halde görünce... Arayın hemen doktoru dediler :))) Emir büyük yerden, aramamak olmaz tabi... Sabahın 7 sinde uyandırdık doktorunu... Acilden giriş yapın ben de geliyorum dedi ve hemen yola çıktık...

Şimdi kendimce sancım tuttu ya, ben normal doğum yaparım kafasındayım... Heheeee diyorum :)) Nolddduuuu :)) NST alacaklar ama ben sancıdan yatamıyorum ki... Bir geliyor sancı ben hemen dikiliyorum sedyede... İki büklüm olunca sanki hafifliyor. Bu arada seninle konuşuyorum, az kaldı hazır mısın diyorum...

NST alamadan yallah ameliyathaneye... Ben yine sükutu hayal...

Genel anestezi ile gerçekleşti doğumun, o sebeple ilk anını hatırlamıyorum... Benden önce babana, dedene ve anneannene gösterip bahşişi kapmışlar, sonra da genel muayene için yeniden içeri almışlar seni... Beni senden sonra ayılmaya yakın odama yerleştirdiler... Yatağıma taşırken eski usül çarşafla aktarma yaparken hastabakıcılar bel fıtığından son anda yırtmışlar :)) 2 hastabakıcı, deden, baban benim gibi kuş kadar kadını taşıyamamışlar ahahaaa :))

Sağıma soluma bakınmaya başlayınca ebe getirdi kucağında seni... Nasıl ağlıyorsun son ses anlatamam... Sağ mıdır hala bilmiyorum ama Halise Ebe aksilikte bir dünya markasıydı Balıkesir'de o zamanlar... Erkekler dışarı diye bir bağırdı, bizimkiler çil yavrusu gibi dağıldı 😉 Seni kucağıma verdi, emzirme zamanı diye... Allahım nasıl çirkindin :) Kapkara olduğun yetmiyormuş gibi burnun suratının hemen hemen hepsini kaplamıştı... Bir de tek kaşını kaldırarak bana bakıp ağlıyordun. Hart diye ebe mememi açtı, seni güzelce dayadı... Böyle emecek ve sütünden başka bir şey vermeyeceksin diye de beni bir güzel payladı sanki başka bir şey demişim gibi :)) Coyk coyk emiyorsun ama süt gelmiyor daha... Akşama kadar savaştık. Sen hiç susmadın, ben emzirmeye çalıştım. Süt gelmedikçe sen daha çok ağladın... Kısır bir döngü... Akşam sanırım sütüm yavaş yavaş gelmeye başladı, biraz karnın doydu ama ağlamaktan öyle bir yorgun düşmüştün ki uyudun kaldın... Gece o kadar sessizdin ki ara ara nefes alıyor mu diye kontrol ettik teyzeannenle :) 

Sonrası gecemiz gündüzümüze karıştı.... Sen gündüz uyudun ben uyumadım... Gece sen uyandın ben uyumaya çalıştım :))) Tam bir kaos ahahahaaa :)

40 gün sonra düzenimiz oturmuştu ve çok kolay bir bebeklik dönemin oldu şükür... Büyümeseydin sonsuza kadar o günlerde kalabilirdim ben seninle... Büyüdün ama... İyi yaptın diyemeyeceğim kusura bakma 😁

Geçen sene 18 yaşınla ilgili çok büyük hayallerim vardı... Ama malum sınav zamanıydı... O kadar çatışıyorduk ki senin yaş yazını dahi yazmadım... Çünkü içimden gelmedi... Kendimi zorlasaydım yazmak için gram güzel bir şey çıkmayacaktı... Öfke dolu bir yazı olacaktı... Vazgeçtim o sebeple... Hayattan soğuduğumuz bir yıl oldu ikimizin de :) Hoş bu yaşının da ilk dönemi öyle geçti....

Sonra ne mi oldu...
Sen yerleştin üniversiteye... Hayalindeki ODTÜ olmayınca ikinci bir seçenek aramadık ve Balıkesir diye karar verdik... Bu konuda hiç tereddüt etmedin... Buna çok sevindim sevinmesine de, bir yandan da içim burkuldu... Üniversite demek özgürlük demekti.... Bilmediğin bir yola kanat açmaktı... Ama ülke şartları seni de böyle bir tercih yapmaya itti maalesef... Beni rahatlattın evet bu anlamda ama kendini de zorlamadın, kolaya kaçtın... İleride pişmanlık yaşar mısın hiç bilmiyorum... İnşallah yaşamazsın...

Pandemiyle başlayan asosyal tavrın bu sene de devam ediyor... Çok seçici bir yapın var hayatına insan katmak yönünde... Bu bir taraftan güzel ama risk almaman hoşuma gitmiyor... Benim olanlar bana yeter kafasındasın :/ Bu saatten sonra da değişmezsin sanırım... Ya da değişirsin... İnsanoğlu nihayetinde ölene kadar bir öğrenim içinde...

Bu aralar mühendislik dersleri popona zor geldi sanırım ben niye dil tercih edip tercümanlık yazmadım diye söylenmektesin... Sanırım yeniden sınava gireceksin :) "Sen bilirsin oğlum" sabrını sonuna kadar sergilemeye kararlıyım... Sonuçta senin hayatın... Önüne engeller değil, konuya daha geniş bakabilmen için söylemler koymakla mükellefim sadece...

Hala kız arkadaşın yok puhahahahaaa :)) Artık bu bizim eğlence konumuz, sen de artık eğlenmeye başladın bu konuda kendinle... Ara ara anneannene takılıyorsun, anneanne hani şu torununu bana verecek teyzeler nereye gittiler diye 😂😂😂 Okulu bitir ben seni görücü usulü evlendireceğim diyorum, çok geç diyorsun...

Yetişkin bir birey olmak sana önyargılı olmayı yükledi... En çok bu konuda savaşıyoruz seninle... Onu ben yapamam, o bana göre değil, bu böyle olmaz kısıtlamaları koyuyorsun sürekli kendine... Dene çocuğum demekten dilim aşındı... Geçecek bu günler de biliyorum ama yeter ki iş işten geçmesin dileğindeyim çokça bu konuda...

2 sene önce başlayan Japonca takıntın devam ediyor. İngilizceyi belgelendirme kısmını bitirdikten sonra kendi çabanla yaptığın öğrenme sürecini farklı bir yöne çevireceksin sanırım... Sabırla bekliyorum :)))

Hala rengarenksin, hala ilgi çekmeyi seviyorsun, hala oyunlardan ve telefonundan başını kaldırmıyorsun 😅

Bu sene mutfak da ilgi alanına girmeye başladı... İnstagramdan gördüğün tarifleri denemeye başladın. Hele bir browni yapmaya başladın tavada... Üfff çok güzel... Dönüp dönüp yapıyorsun herkese... Ama senden sonra mutfağa girmek bir ölüm, savaş alanına dönüyor mutfak... 

Kadeh tokuşturmaca konusunda ufak denemeler yaparken rakı ve bira çok başarılı olamadı. Rose ile bir hayli frekansı tutturdun sanırım 😉

Hayatımıza bu yaşında Ogo girdi :)) Bir ıkea turunda tutundun o kocaman ayıyı eve getirme konusunda.. Oğlum kaç yaşındasın sen saçmalama dedikçe istiyorum dedin. En son olarak sen bana üniversite kazanma hediyesi almadın, ben bunu istiyorum işte diye son noktayı koydun... Vallahi acımadım değil verdiğim paraya ama Ogo ile sen mutlusunuz birlikte olmaktan. Ama popona minder, ama sırtına minder ama kucağına minder gibi özellikler yüklesen de en çok uyku halinde kullanıyorsun. Ama ahdım var evlenirken gelin arabasına koyacağım Ogo'yu da 😂😂😂

Boş vakitlerinde çalışmaya başladın. İlk önce biraz zorla oldu... Sonra kendin çaycı olmaya karar verdin :)) Boş vakitlerinde 1-2 saat takılıyorsun... Şahanesin sen ♥

Kitap okumaktan tamamen uzaklaşmıştın. Şimdilerde manga serileri ile döndün yeniden. Alper Canıgüz verdim eline bak bunu seversin diye... Süründü, süründü ve şaşırtıcı bir şekilde okumaya başladın... İnşallah yeniden eskisi gibi okuma alışkanlığına dönersin 😍

Biz nasılız peki... Sana peki dediğim sürece benden iyisi yok... Bana dokunmayan yılan bin yaşasın modundasın ahahahaaa :)) En ufak bir red yediğinde kızıyorsun, öfkeleniyorsun, bak yapacaktım ama şimdi yapmayacağım diye beni sınıyorsun... Seninle kavga ede ede susmayı öğrendim. Sabır en büyük erdemim oldu 😂 Beni yendiğini düşünmek sana çok büyük bir haz veriyor... Ben, ben, ben diye ortalıklarda kurulmaların beni delirtiyor olsa da seninle savaşmıyorum. Sürekli yeni denemelere giriyorum, yeni alternatif çözümler arıyorum sana kendimi anlatabilmek için... Dengeli dengesiz bir ilişki halindeyiz seninle... Şu gelgitlerin bitse sanırım daha keyifli bir hal alacağız ana-oğul ilişkimizde....

Ehliyetini aldın yenilerde... Pratik yapmaya başlayacağız birlikte... Henüz çalışmalara başlamadık...

Koskoca bir yaşı birlikte böyle evrile devrile yuvarlanarak geçirdik işte güzel oğlum...
Yeni yaşın için koca koca dileklerde bulunmayacağım...
İlk önce sağlık diyorum...
Sınanmadığın bir yaş olsun, hayallerine adım adım yaklaş dilerim ki...

Ve ben her daim yanı başındayım... Uzandığın zaman inan tüm gücümle elini tutarım...
Yeter ki sen iste... Yeter ki sen hayal et...

Çok eğlen, 
Çok gül,
Düşmemeyi öğren...
Düşersen kalkmayı öğren...
Bol bol yeni deneyimlerin olsun...
Bol bol maceran...

Ve seni her zaman çok sevdiğimi hiçbir zaman unutma...

Annen....








19 Şubat 2024

🙈🙉🙊


Az önce oldukça resmi bir kuruma, oldukça resmi bir mail attım ve mailde emoji kullandım iyi mi 😀
Kalpli öpücük kullanmamışım Allahtan 😂

Gideyim de kendimi nerelere atayım bilemedim 🙈



Karikatürün konumuzla alakası yok :))