27 Şubat 2009

dün akşam...


Akşam üstü yanıma geldi. Ben çalışırken oda kendince çalıştı, iş yaptım ben dedi:)


Birlikte çıktık işten...
Eve giderken dondurucu bir soğuk olmasına rağmen vitrinlere bakmak istedi...
Dişlerimiz tıkır tıkır ederek baktık...
Hiç olmayacak şeyler beğendi...
Odasına plazma istiyormuş paşam...
Bundan al bana, benim odama toyalım dedi...
Başka dedim...
Ok başka dedi :)))
Eve geldik, odasını dağıttı, oyun oynadı...
Hadi topla odanıda yatalım artık dedim...
Belim ayıyor totlayamam kiiii dedi :)))
Birlikte toplayalım dedim...
Olmaz hen topla dedi...
Bir alem oldu yine bu çocuk :)))

26 Şubat 2009

doğumgünümüz


Oğluşum tam dolu dolu 4 yaşında artık. Büyüdüğünü bize doğumgününde de ispat etti zira diğer doğumgünlerinin aksine sadece bir kez mumunu üfledi :)) Eskiden en az yarım saat mum üfleme faslımız sürerdi.

Süpermen t-shirt üne kavuşmanın sevincini yaşadı. Ne kadar gaddar bir anneyim değilmi bebişim seni ne kadar uzuuunnn beklettim :)) Hain anne hahaaa:)))

Balık pastasına o ana kadar görmemişti oytun... Sürpriz diye anlattı herkese ağzını doldura doldura... Ama ne yazıkki müzevir göçkemiz (dökkçii den o gece göçkeye terfi etmiş bulunmaktadır teyzemiz) telefonla doğumgününü kutlarken sürpriz balık pasta demiş olsa da ilk gördüğünde çok sevindi oytun. Anneannesinin kışkırtmalarıyla kuyruğundan ağzını burnunu daldıra daldıra yedi pastasını :))) Hediyelerini özenle açtı, baktı, herkesi öptü bol bol...

Aaaaa bu arada teyzemizin hediyelerini de efeye getirttirdik... Kapının önüne koyduk hediyeyi zili çalıp kapattık kapıyı. Oytunum kıyamam koşa koşa açtı kapıyı "tim deldi" diyerek :))) paspasın üstünde iki tane paket kuzu gibi yatıyor. gökçe efeyle göndermiş galiba dedik... Bakındı efeye merakla... hediyeleri bırakıp gökçenin yanına dönmüş dedik :)) Açtı büyük bir keyifle... Gerçekten bayıldı hediyelere... Pazar gününden bu yana üzerinden örümcek adamlı sweeti çıkartmıyor :))) Kartını okuduk, öptük yanaklarından kocaman teyzemizin yerine... Çok mutlu oldu, şımardı...

Bende elimden geldiğince cicili bicili mamalar hazırladım oytuna. Maharetli blogculardan aldım tarifleri ama şu anda neyi nerden aldığımı bilmediğim için teker teker isimlerini yazamıyorum... Ama en kısa zamanda verilecektir emin olabilirsiniz... Hepside çok güzel oldu... Kurabiyelerimizi kalıplarla oytunumla birlikte yaptık, oğluşumunda elleri değdi :))

Benim güzel oğlum, daha nice senelere birlikte sağlıkla, huzurla, kahkahalarla gireriz inşallah...


20 Şubat 2009

biricik oğluma...




Canım oğlum;

Kaç yaşına geldiğinde okuyacaksın bu yazdıklarımı bilmiyorum. Bloğumuzu açmadan önce mektup yazardım her doğum gününde. Bu alışkanlığımı artık buraya taşıyorum. Nede olsa seninle olan hayatımızı anlatıyorum burada...

Minik böceğim benim... Ne kadar kabullenmesemde artık büyüyorsun.... İki gün sonra 5 yaşından gün almaya başlayacaksın...

Eski yaşında neler yaşadık hadi beraber hatırlayalım oğluşum...

İlk kreş deneyimini bu yaşında yaşadın... Hiç sevmedin kreşe gitmeyi; ancak 3 ay dayanabildik... Ama sana çok katkıları oldu.. Konuşmayı öğrendin orda, ufak ufak ifadelerin cümlelere dönüştü... Düzenli olmayı öğrendin... Paylaşmayı öğrendin...

Sevgili teyzeni evlendirdik seninle... İlk önce kabullenemedin, enişteni kıskandın. Benim Dökçim dedin ama sonra alıştın...

İlk tiyatro deneyimini yaşadın. Çok sevdin tiyatroyu... O salonun önünden her geçtiğimizde "triyatoya dötür anni beni" dedin... Ama yaşadığımız şehir itibarı ile çocuk tiyatrosu çok sık gelmediğinden başka bir yaşına ertelemek zorunda kaldık gidişimizi :) Bu yaşında ilk defa sinemaya da gittin. Sevdin sinemada olmayı da... Anneannenle sık sık tekrarladınız seanslarınızı...

İlk defa balık tuttun oğluşum... Balık sevgin çok önceden vardı seviyorsun hayvanların hepsini, hiç korkmadan hemde... İlk önce kepçe aldı sana anneannen denizde oyalan diye, sonra babanla olta ile balık tuttun... Ne hikmet ise sen tutarken baban doğrudüzgün tutamadı bile :))) Acemi şansı dedi sana ama beceriklisin sen minnoşum bu konuda...

Bol bol gezdin bu senede... Ama Aydın dönüşü kuzuları biberonla beslemen şahaneydi... Çok zevk aldın, kahkahalar attın, attırdın hepimize...

Bana daha çok yardım ettin ev işlerinde. Yemek yaparken özellikle... Elinin değdiği yemekleri daha bir iştahla yedin... Hal böyle olunca mutlaka ya karıştırmana izin verdim yada içine birşeyler atmana... Hatta konuyu abartıp hamur bile açtın anneannen börek yaparken... Senin yaptığın börek özenle tepsinin ayrı köşesine konuldu, mutlu oldun sen...

Bu sene bilgisayarla oynamana izin verdik. Sen araba oyunlarını tercih etsende biz genellikle sana eşleştirmece, bulmaca gibi oyunları oynatmaya çalıştık. Ama arada babanla kaçamaklar yaptın, gözümden kaçmadı bunu da bil bebeğim :)))

Bu yaşında daha bir muzur, daha bir hazır cevap, daha bir inatçı ama daha merhametli, daha sevecen oldun. Kızınca ağzının fermuarını çektin, birşey söylemeni isteyince işine gelmediğinde ağzından aldın attın yere, gitti attım dedin. İnadını hiçbir şekilde kıramayacağımızı öğrettin bize :)

Geceleri üstümde uyumak gibi bir adet edindin. Kimi zaman ata biner gibi, kimi zaman göbeğimin üzerinde yattın. Oookk eviyorum böyle dedin... Bende ses çıkarmadım... Hala her gece böyle bir yatış şeklimiz var seninle...

Sebepsiz yere öpücük kondurmaya başladın. Ne oldu annecim dediğimde evdim, evdim dedin... Bazen yanağıma, bazen elime, bazen omzuma, bazende göbeğime kondurdun öpücüklerini beni mest ettin biriciğim...

Bu yaşında seninle daha fazla vakit geçirmek için yatış saatlerini 8,30 lardan 10,30 lara taşıdık. Sen azıttın bazen gece yarısını gördüğümüz oldu.. Sonra sarıldık kocaman birbirimize, yatakta masallar anlattık...

Eeee diyip bez bağlatmalarında sona erdi bu yaşında. Lazımlık ve tuvalet korkunu yendik. Şimdi tuvalete gidiyorsun hiç korkmadan. Hala geceleri bağlatıyorsun, henüz alışamadın gece tuvalete kalkmaya, kaçırıyorsun... Çokda üstüne gitmiyoruz bu konuda... Kısmet 5 yaşına dedik anneannenle :)

Böyle geçti işte seninle 4 yaşımız. Günümüze sevgiyle gün ekledik.. Hergün kokunu çektim içime, hergün özlemle geldim yanına. Kokunu duymadığımda içim ezildi, eksildim sanki ama sana kavuşunca yenilendim her gün...

Canımın içi, bir tanem tüm güzellikler seninle olsun bu yaşında da... Birlikte yeni şeyler öğrenelim yine... Sevgiyle kucaklayalım birbirimizi... Hiç ağlama sen, üzülme hiç... Annen seni herşeyden koruyabilsin...

Seni seviyorum bir tanem, iyi ki doğdun, iyi ki geldin yaşamımın anlamı benim...

Doğum günün kutlu olsun...

Annen...

19 Şubat 2009

piyangodan para çıksa keşke...

Bana gelenler geldi yine :))) Ne zaman gittiler ki hahahaaa :))

Bu zatı muhteşemler geldiğinde bende bir canlılık, bir hayalperestlik, bir isteklilik olur ki sormayın gitsin... Dersinizki dünyayı baştan yaratacak :) Hiç birşey yapamazsam bu dönemde gider saç kestirir otururum yerime kös kös hahaaa:))) Bu sefer kesilecek saçda kalmadı... Sonum hayrolur inşallah diyorum...

Aslında evimi komple değiştiresim var :)) Tabi piyangodan para çıkması lazım... Duvarları yıktırıp, dolapları yeniden yaptırasım var... Özellikle oğluşun odasını... Ama bunlar şu anda tamamen hayal...

Ufak değişiklikler yapsam dedim ama ipin ucunu kaçırdım yine hahahaaa:)) Liste şöyle;
  • Kapıları değiştirsem fena olmaz (Bundan 4 yıl önce kapılar takıldığında öyle hatalı işlemler yapıldı ki kapılar örtülmüyor, çatlamaya başladı, kırıklar oldu... Burdan tüm saydırmacaları yolluyorum o ustaya..)
  • Evi komple yeniden boyatsam...
  • Salon perdelerimin değişme zamanı geldi. Çiçekli böcekli pıtırcıklı perde alsam...
  • Oturma odası koltuklarıma kılıflar diksem yada diktirsem...
  • Duvarlar boyandıktan sonra sticker alsam, yapıştırsam mesela...
Mesela koridorumu böyle çerçeve ve stickerlarla süslesem nasıl hoş olur...
Diğer odalar için de böyle stickerlar kullanabilirim mesela :)






Bu aynalara bayıldım mesela... İstiyorum bunlardan da..


Kelebekli dikiş makinamın üstüne bu kelebeklerde fena durmaz :)) Yok yok çok güzel durur...
  • Sonra değişik yerlere resimlerimizi yerleştirmek için raf yapsam...
  • Tekrar boyama yapmak istiyorum... Kullanılmayanları tekrar dönüştürmek...
Bu liste daha uzar gider.... Ama ben hepsini yapmak istiyorum... Sonra dolap içlerimdeki fazlalıklarımdan da kurtulmak lazım ama bu sefer kararlı bir şekilde ... Her seferinde buda lazım, bunu belki zayıflar giyerim söylemleriyle hiç birşey ayıramıyorum... Elemem lazım :)
Bu pazar günü oğluşun doğumgününü bir yapalım da en iyisi... Sonra hala bana gelenler gitmediyse ufak ufak başlarım hahahaaa:)))


17 Şubat 2009

çılgın teyzemizin hediyeleri bitmemiş meğerse :)


Oğluşumun çılgın teyzesi iki paket yollamış aslında :) İkincisi bugün geldi... Bu sefer paket değil içindekiler şaşırttı çünkü double paketimizin varlığını dün öğrenmiştim :))

Oğluş bunlara bayılacak ve ben ayıltamayacağım gibi geliyor hahahaaaa:)) t-shırt ümüzün biri sesli... elektrogitarın eşsiz nameleri çalıyor düğmeye basınca hahahaaaa:)) Bu yaştan sonra Oytunla birlikte rock çı oluruz artık... Diğeri ise örümcek adam amblemi hareket ettikçe örümcek adamın gözleri yanıp sönüyor... Takla atacak vallahi aynanın karşısına geçip....

Birde kart iliştirmiş hediyesine teyzemiz. Yazdıklarını ben okuyacağım ama maymunu bayağı sallayacağa benziyor... Benim salıncağımıda kur birlikte sallanalım derse saşırmam hahaaaa:)))

Pazar günü her iki hediyesinide kapıya koyup bak postacı geliyor diyeceğiz... Yeni cicilerimizle fotoğraflarımız haftaya artık :))

Teyzesiiii... ben şimdiden sana kocaman bir öpücük yolluyorum oğluşumun yerine :))) Oğluşum sana pazar günü yollar artık... İyi ki varsın deli kız...
PC: Bak şimdi geldi aklıma. Gökçe efenin kanatlarına takıp göndermiş deriz hediyeleri hahahaaaa... Biraz efeyi arar gözleri nereye gitti diye ama olsun daha heyecanlı hahahaaaa:)))

16 Şubat 2009

ankara yollarında...



Ankara'ya her zamanki gibi trenle gideceğiz. Hem çok rahat hemde minnoş çok seviyor trenleri... Treni beklerken babasıyla birden yok oldular :)) İkisinin birlikte ortalıktan kaybolmaları pek hayra alamet değildir ve beklenen minnoş elinde kocaman bir cips paketi ile geldi :) Biliyor annenin suratı düşecek, ortalığı yumuşatmak lazım... Uzattı paketi " al annicim ye de keyfin yerine gelsin" dedi sırıtarak... Reklam çocuğu bunlar reklam dedim içimden gülümseyerek :))
Bu gülümsemenin ardından bir acı haber geldi gar görevlilerinden. İleride heyelan sebebi ile rayların üzeri kapanmış ve yolcular bir sonraki istasyona kadar otobüslerle taşınacakmış ve üç tren yolcusu bir trende birleştirilecekmiş... Haayydaaaa dedik... Acaba otobüsemi yönelsek dedik ama firmaların gece otobüsleri kalkmış bile... Gitmesek desek olmaz... Hadi dedik boşver yapalım bir delilik :)) Bir sonraki istasyon yaklaşık 95 km ötede. Doca bizi oraya kadar yalnız bırakmadı allahtan :)) Bizi trene yerleştirdi güzelce... Otobüsler geldikçe tren kalabalıklaşıyor, ayakta kalanlar var, insanlarda doğal olarak bir gerginlik, görevliler çaresiz ve tren hareket ediyor çözümsüz...



Oytun için değişen bir şey yok tabi :))) Gayet rahat uyuyor...



Sabah çok güzel bir gökkuşağıyla açtım gözümü bende... Oytun uyanmış bile etrafı seyrediyor... Bak annecim dedim gökkuşağı... Birlikte seyrettik... Hayal kurduk... Çocukluğumdaki gibi gökkuşağını yakalayamayı hayal etti o da :)))






Tam 5 saat rötarlı ulaştık Ankara'ya... Sıkılacak dedim ama o kadar güzel vakit geçirdi ki hayvanlarıyla... Bana eziyet gelen şey onun için keyifdi sadece :))

Özlem teyzesine kavuştuğuna sevindi en çok... Doya doya hasret giderdi herkesle...

Pazar günü burda kalalım diye ağıt yaka yaka döndük... Allahtan dönüşümüzde sorun yoktu... Yolun yarısına kadar Mali dayısı da yanımızdaydı... Birlikte müzik dinlediler, uyuya kaldı... Gözlerini açtı evdeydik :))) Kuş misali....

mutluluk bu olsa gerek...


Karındaşım benim...

Ben sana ne diyeyim şimdi...

Paketin geldi oğluşuma, ilk önce açsam mı açmasam mı diye düşündüm... Sonra aynı şekilde tekrar paketlerim nasıl olsa dedim... İçindekine baktım; ah nede yakışacak serserime dedim...

Hem bu kadar uzak, hemde bir o kadar yakın olmayı nasıl becerebiliyorsun... Sana kocaman sarılıp teşekkür edemediğime ağladım, sonra da ya dokunabileceğim kadar yakın hissedemeyeceğim kadar uzak olsaydı diye düşünüp sevindim... Heyecanımı ve oğluşun paketi ilk açışını izleyemeyeceğine ağladım, sonra da uzaklarda bile bizi hissedebiliyor olmana sevindim...

Ahhhh bir tanem nasıl da duygulandırdın, mutlu ettin beni. Eminim Oytun gördüğünde de çok mutlu olacak. Pazar günü doğumgününde bir postacı bırakır eminim hediyeni bizim eve ;) Ve bende buda teyzenden kocaman bir öpücük diye veririm kocaman öpücüğünü...

Teşekkür ederim canımın içi; varlığın için, çok özel bir teyze olduğun için ve en önemlisi benim yarım olduğun için....

............

13 Şubat 2009

sevgililer günü...


bu gece ankara yolcusu olduğumuz için oğluşla doca çiçeğimi bugün sevimli bir tavşanın kucağında yollamış...
teşekkürler canım :)))

12 Şubat 2009

içimde mikrop var...


Hafta başında oğluş hastaydı, sonra annem... E büyükdede zaten hasta... Ama ben yeni atlatmışmışmıştım....
Ne güzel ben onlara bakıyordum, iyiydim, hafta sonu Ankara'ya iyi gidecektim...
Şimdi genzim yanıyor, kuru bir öksürük boğazımda, beni dövmeye başladılar yine ki kemiklerim ağrımaya başladı...
Sevgili mikrop bak sana diyorum nerden geldiğin az çok belli ama beni daha önce birkaç kez ziyaret etmiştin... Ziyaretlerinde de beni hiç mutlu edemedin. Bak rica ediyorum... Hafta sonu Ankara'ya gideceğim, iyi olmam lazım. Seninle ilaç savaşına girip seni yok etmek istemiyorum. Senin de gideceğin yerler vardır mutlaka... Daha verimli yerler bulabilirsin belki... Hadi güzellikle git hemen evimden, barkımdan, vücudumdan hatta bana yakın her yerden... Anlaştık değil mi????
PC: Bu sene mümkünse bir daha uğrama... Zira ....... anladın sen onu ;)

9 Şubat 2009

bir pazar daha....

Sabah kahvaltımızı keyifle hazırladık...
Hiç mızırdanmadan, mmmmm diye diye pek keyifli yedik...
Sirke gitmek için sabırsızlandık durduk...
Dışarıda deli bir yağmur, soğuk...
Biz nasıl gideriz bu yağmurda diye düşünürken, onun heyecanı bize biraz cesaret verdi :))

Nasıl da uslu bekliyor sirkin başlamasını...

Sirkimiz pek büyük sayılmazdı, hatta küçüktü bile diyebiliriz. Akrobasi ağırlıklıydı.
Sıkılırmı acaba diye korkmama rağmen Oytun zevkle izledi...
Palyaçomuz aralarda çocukları yanına çağırarak gösteri yaptı.
Bizimki normal şartlarda konuya hemen adapte olamamasına rağmen pek istekliydi palyaçonun yanına gitmek için..
Beni ne zaman çağıracak diye sabırsızlıkla bekledi çağrılmasını.
Ama ne yazık ki palyaçomuz uzun süre oytunu yanına çağırmadı...
Bizimki baktı olmayacak palyaço sahneye çıkınca ben ben ben diye attı kendini ortaya :))) Palyaçoda mecburen gel demek zoruında kaldı ve oğluşumu tavşan yaptı...
Çok güldü minik tavşanım, çok eğlendi...
Muhtemelen ileride bu sirkle ilgili olarak hafızasında kalacak bu an :)))





Final piton yılanıyla yapıldı....
Bütün çocukların gözleri çakmak çakmak olmuşken, bizim serseri için çok doğaldı...
Bende sevicem, bende sevicem diyerek dibine dibine gitti :)))
Çok kısa bir süre öncesi teyzesiyle yaptığımız yorum geldi hemen aklıma...
Bu çocuk gerçek yılan gördüğünde koşup oynamak isteyecek demişti ve gerçekten de öyle oldu...
Sirk sonrası tek derdimiz yılanı sevememekti çünkü :)))



Günün sonunda o kadar üşüyüp, o kadar acıkmıştık ki kendimizi hemen bir pideciye attık...
Oğluş son zamanlarda adet edindi; yine bizden ayrı oturmayı tercih etti. Kendini daha iyi hissediyor diye ses çıkarmadık:)) Ve hiç müdahaleye gerek kalmadan lahmacunlarını silip süpürdü...
Eve giderken hala sayıklıyordu çadıra tekrar gidelim diye:)) Belki bu sefer bana yılanı sevdirirler diyordu... Onun bu heyecanı, isteği, günü güzel geçirmesi bizi mest etti yine...
Söz oğluşum sana, tekrar ne zaman gelir bir sirk daha bilinmez ama geldiklerinde seni hemen götüreceğiz ....









7 Şubat 2009

nasılda büyümüşsün...


Resimleri karıştırdım biraz....
Geçen sene bu zamanlarda nasıldın acaba dedim...
Sonra biraz daha geriye gittim
Sanki hiç yaşamamış gibi merakla...

Daha bir şımarıkmışsın 2008 de
Anneannen teyzenin yanında olduğu için hafta sonları seninle işe gidiyormuşuz beraber bu zamanlarda
Hafta içi de ağlayarak kreşe :(
Sana küçüksün dedikleri için arkadaşların kreşi bir türlü sevememiştin
Cümlelerin tam bu zamanlarda oluştu işte
Bekledik konuşmanı sabırsızlıkla, şimdi de çenen düştü dedik gülerek...
Anneannenle teyzene şakıdın bilgisayar ekranından öğrendiklerini
Elini uzattın bende gelicem yanınıza diyerek
Ekranın içinden onların yanına gideceğini düşündün hep :)))
Tam bu zamanlarda işte, başladı aslanlara karşı ilgin...
Evde aaaavvvv diye aslan olmaların
Dört ayak koşmaya çalışmaların
Hoş hala arada oluyorsun aslan, engel olamıyoruz sana :)))



Zıpırlığın tam, ama konuşman hiç yoktu...
İşaret diliyle anlatırdın herşeyi...
Ağzında büyük bir kalabalık vardı dagıl dugul
Ama bir türlü çevirip çıkaramazdın kelimeleri
Biz seni anlamayınca da kızardın
Biberon biii, balık bıııı, baba bıııı 'ydı
Bir tek annii derdin çok düzgün
Bir de deydey udu derdin...

Tam bu günlerde yürüdün 2006'da
Koşturmacaların en çok hastane bahçelerindeydi...
Memeden ayrıldın, biberona başladın...
Seninle sadece hafta sonları görüşebiliyorduk..
Özlemeyi öğrendin bu zamanlarda...
Ama kalabalık içindeydin, sevgi yumağıydın..
Her sabah saat 6 sen mammam nöbetindeydin...
Bir iştah, bir iştah sorma gitsin :)))
Ve sene 2005
Dijital makinamız olmadığı için bu zamanlardaki fotoğrafların albümünde..
Karnımdaydın...
Tekmelemelerin çoğalmıştı..
Çıkmak için sabırsızlanıyordun
Tabi bende sabırsızdım...
Normal doğum yapmak için uğraşıyordum işte tam bu günlerde
Doktorum dur bakalım, kilo almaya devam ederse bebeğin sezeryan diyordu..
Sende inadına kilo alıyordun..
Bu zamanlarda haftada bir gidiyorduk kontrole seninle..
Ve sen her seferinde 300-400 gr almış oluyordun :)))
Bazen öyle kıpırdanıyor ve tekmeliyordun ki nefes alamıyordum bile :))
Zaman nasıl da çabuk geçmiş minnoşum...
Sen kocaman olmuşsun bile :)))

5 Şubat 2009

bıkmadınmı bebeğim?


Bıkmadın değil mi bebeğim ?
Acaba bugün götürmezmi diyip yinede hatırlamaman için tüm poşetleri ortadan kaldırmaktan yoruldum minnoşum.
Hayvanlarını, arabalarını taşıyacak birşeyler buluyorsun yine de...
Hiçbir şey bulamazsan çantama sokuşturuyorsun...
Sabah götürdüğün yetmiyormuş gibi birde akşam topluyorsun...
Bırak kalsın bari anneannende,
Sabah yine gideceksin nasıl olsa
Duydun mu sesimi, anlatabildim mi sana bu sefer
Bu akşam anlayacağız değil mi? :))))

2 Şubat 2009

Hepsi vardı bu hafta...

Bu hafta sonumuz çok keyifliydi. Cumartesi akşamı keyifli bir buluşma vardı annemlerde. En kahkahalısından, en çocuklusundan, en kendine getireninden.... Coşkun + 2 ailesi :)))) ile birlikte... +2 demi ne? Bir aileden 2 aile daha çıktı ve etti üüüçççççç :))))


Sevgili İlkay geldi İstanbul'dan. Annemde hem birlikte olalım hemde çiğbörek yiyelim diyerek hepimizi topladı. Çiğbörek yapılışı Oytunla pek bir zahmetliydi. Tabi oğluşumun elinin değmesiyle pekde lezzetlendi çiğböreğimiz hahahaaa:))))...


Asıl ben çocuklarımız biraraya gelince ne yapacaklar diye merak ediyordum. Ama pek tatlılardı... İrem ablasıyla oğluşum maşallah diyim çok güzel oynadı. Yamaç ortalarda gezindi. Bir ara biz çaldık İrem-Yamaç-Oytun oynadılar kıvıra kıvıra :))) Kerem ise meraklı gözlerle etrafı izledi... Dördü de birbirinden güzeldi çocuklarımızın....




Çocuklardan fırsat buldukça sohbet koyulaştı. Heleki İlkayın seyahat öncesi ve seyahat anılarına girince pek bir eğlendik :)))) Bol kahkahalı bir geceydi yani....

Pazar günü de aldık anneannemizi gittik pikniğe. Hava soğuktu aslında ama ben hafta içi o kadar bunalmıştımki açık hava lazımdı... Güzel bir yürüyüş yaptık doca mangalımızı hazırlarken. Hoplaya zıplaya, temiz havayı içimize çeke çeke, kimi zaman kovalamaca oynayarak yürüdük. Birde sincap peşine düştük ki pek keyifliydi daldan dala atlayışını görmek...




Yemeğimizi yedik, birde üstüne çay keyfi... Enerji topladık... Özellikle bana çok iyi geldi... Ohhhh dedim... Her günüm böyle olsa :)))))



En kısa zamanda yineleyelim dedik ama bakalım ne zaman tekrar edebileceğiz...