5 Ocak 2017

2016'da izlediğim son filmler...


Günaydın...
Son izlediğim filmleri de yazıp 2017 izleneceklere start vermenin zamanı geldi...
Bu sene çok verimli değildi benim için..
2017 daha verimli, daha nokta vuruşlu filmler izlemek dileğiyle efem....

Öpüldünüz, sevildiniz...
Kendinize iyi bakınız...



SİHİRBAZLAR ÇETESİ - 2 (2016)

Mahşerin dört atlısı nihayet geri döndü...
Filmin ilkini Oytun'la ayıla bayıla izlediğimi anlatmıştım daha önce... (tıktık)
İkinci film vizyona girer girmez çokça niyetlendik sinemaya gitmek için ama ol-a-madı maalesef... Ve biz anacıklı oğulcuklu başbaşa verip evde izledik yine :)
Bu filmin kaderi bizde böyleymiş....

Atlılarımızda karakter değişikliği olmuş, Isla Fisher'ın yerini Lula karakteriyle Lizzy Caplan almış. İlk başta pek ısınamayıp gözüm sürekli Henley'i arasa da sonradan alıştım garip kızımıza :)

Film ilk filmin izinde gidiyor olsa da sanki başlarda biraz tekliyor gibi, ya da ben ilk filmin hızını ilk sahnelerde bulamadığım için tekliyor diye adlandırıyorum... Fakat ilk gösteriden sonra yine kendini toparlıyor ve sevdiğim hıza geri dönüyor...

Bu sefer atlılardan daha çok filme karakter olarak yeni eklenen kötü adam Walter (Daniel Radcliffe) a bayıldım yalnız. Çok şirin bir kötü adam ahahahaaa :))) Bakışlarındaki şapşallık beni benden aldı... Filme tamamen sempati katmış...

Filmin konusunu çok fazla anlatmaya gerek yok diye düşünüyorum. İntikam duygusuyla oluşturulan dört atlı intikama devam ediyor liderleriyle birlikte... Burası spoiler olacak biraz ama söylemezsem şişerim :))) Dylan (Mark Ruffalo) artık FBI da değil, deşifre oldu... Deşifre olmasaydı zaten film feci şekilde tekrara girecek ve muhtemelen baygınlık verecekti...

En sevdiğim gösteri sahnesi Daniel (Jesse Eisenberg)' in yağmurla yaptığı gösteriydi... Büyüleyiciydi...O sahneyi sinemada izlemek isterdim :/

Final süprizini de sevdim üstelik :) Bazen iyi bakmak gerekiyormuş demekki :)

Ay hadi hadi diye izlediğim için Oytun'un maskarası olsam da film boyunca  heyecanımdan bir nebze kaybetmemekle kendimle gurur duyuyorum :)

Anladığınız üzere biz bu filmi yine PEK SEEEVDİİKKK efem, aksiyon sever bir çocuğunuz varsa rahatlıkla birlikte izleyebilirsiniz 😏




SERENA (2014)

Bradley Cooper ve Jennifer Lawrence ikilisini daha önce Umut Işığım  filminde izlemiş ve uyumlarına hayran olmuştum. Galiba Bradley Cooper aşkım da o filmde depreşmişti... Bu sebepten dolayı uzun süredir arşivimde olan bu filmi nihayet izleyebildim.

Serena (Jennifer Lawrence) ve George (Bradley Cooper) Pemperton çifti ilk görüşte birbirlerine aşık olarak yıldırım hızıyla evlenirler. Kuzey Caroline 'de muhteşem doğasıyla bir kereste imparatorluğunu da birlikte yönetmeye başlayacaklardır böylece...

Serena güçlü, akıllı duruşuyla erkek egomanyasıyla başedecek bir karakter....  George'un dünyasına ayak uydurmakla birlikte baskın karakterini film boyunca hissedebiliyorsunuz...

Film konu olarak aslında oldukça güzel işlenebilecek, içinden mucizeler çıkartabilecek kadar da bir yatkınlığı var. Aşk var, ihtiras var, güçlü bir kadın var, muhteşem doğa var, 1920 ler var, geçmişiyle yüzleşen bir adam var, maddi zorluklar var... Var da var yani...
Bu kadar güzel bir konu varken ellerinde neden filmi sığlaştırmak için bu kadar çabaladılar hiç anlamadım...

Mesela gözüme batan ilk detay Bradley Cooper'ın ata binememe gibi bir sorunu vardı... Bunu film boyunca da bolca gördük. Adam becerememiş işte, ısrar edip gözümüze sokma... Elinde figüran mı yok :))

Tutkulu bir aşktan bahsediyoruz madem filmde, o araya serpiştirilen duygudan yoksun sevişme sahneleri de neydi diye sormadan edemiyor insan...  1-2 saniyelik 3-5 tekrardan oluşan sahneyi koyacağına adamakıllı bir sahne koysaydı duyguyu hissettirebileceği, benim için daha inandırıcı olabilirdi...

Yan karakterler yeterince işlenmemiş mesela... Galloway diye bir avcı koydun madem filme, biraz daha işle onun kader diye nitelendirdiğini mesela...

George ile ilgili hiçbirşey demiyorum, Serena'nın varlığyla taçlandırılmış adamdan daha çok işlenebilecek olguları ve bağlılıkları vardı...

Biliyorum çok olumsuz şey yazdım. Bu kadın iyice negatife bağladı demeyin, film boyunca yaşadığım eksiklik duygum bunları söyletiyor bana... İliğime kemiğime işleyecek bir hikayeyi maalesef hiç etmişler...

Sonuç olarak konuyu iyi bulsam da maalesef film olarak SEVMEDİM diyorum. İzleyip izlememe seçeneğini tamamen size bırakıyorum.




AYNI YILDIZIN ALTINDA (2014)

Tam 1 senedir arşivimde izlenmeyi bekliyordu bu film. Hatta bir çok defa filmin ilk 10 dk sını izleyip kapattım. Nedeni yoktu kapatmalarımın, ya bir iş aklıma geldi, ya misafir geldi, ya içeriden ergenim bağrındı derken film geçen hafta izlendi...

İlk başta bu filmin kitabını okuyan arkadaşları tebrik etmek istiyorum 👏👏
Sebebine gelince her zaman kitabın duygu yoğunluğunun daha fazla olduğunu hesap edersek ve ben filmi izlerken kovalar dolusu gözyaşı döktüğümü hesaplarsam ve kitabını okurken iki katı gözyaşı dökeceğimi düşünürsem; şişen gözlerimle emin ol kitabı okumak için hayli çaba sarfederdim.
Hoş filmi izlediğim gün psikolojimin de feci olduğunu eklemem lazım buraya...
Ertesi gün doktora gidecektim :) Ve beynimde deli senaryolar vardı...

Kısaca filmin konusunu anlatacak olursam;

Hazel (Shailene Woodley) çocukluğundan bu yana ciddi hastalıklarla savaşan ve son zamanlarında artık kanser illetiyle uğraşmakta, ölümle yaşam arasında bağ kurmaya çalışmaktadır. Gencecik, güzel, hayatının baharında... Ve bir o kadar da olgun, gerçekleri kabullenmiş...
Filmin başında hastalık evreleri anlatılırken "Kanserden ölmekten daha kötü tek şey, kanserden ölen bir çocuğunuzun olması"  diye anlatıyor ki, işte o cümleden itibaren gözyaşlarım hiç dinmedi diyebilirim... Usul usul, istemsizce...
Annesi, babası onu ümitlendirmeye, hayatını canlandırmaya son güçleriyle uğraşmaktadırlar.
Annesinin ısrarlarıyla katıldığı destek grubunda Augustus (Ansel Elgort) ile tanışırlar. Birbirleriyle iletişim kurarlarken güzel bir aşk da yaşamaya başlarlar. Kaygılarını, hayallerini hatta ve hatta cenaze törenlerinin nasıl olması gerektiğini bile.... İşte bu kısım çok vurucu...
Filmin sonunu tabi ki söylemeyeceğim merak etmeyin :)

Deli gibi ağlasam da yer yer gülümsetmeyi başardı aslında film bende... Tabi ki höngürdememi kesmeden :)))

Sonuç olarak ben bu filmi SEVVVVDDDİİİMMMM, ağlamak beni rahatlatıyor diyorsanız siz de izleyin derim ;) Film boyunca usul usul ağlamalarınız film bittikten sonra hıçkıra hıçkıra böğürmeye dönüşmezse bizden deyılsınız  ;)




SINIRSIZLAR KULÜBÜ (2013)

Yazımın hemen başında belirtiyim ki bu film kesinlikle 18 yaşından büyükler için... Filmde ne ararsan var çünkü, alkol, uyuşturucu, cinsellik, küfür, kumar.... Daha saymama gerek yok herhalde...
Uyarımı yaptığıma göre artık rahat rahat çekiştirebilirim filmi...

Matthew McConaughey ve Jared Leto'ya 2014 Oscar yarışında en iyi erkek ve en iyi yardımcı erkek oyuncu ödüllerini getirmiş olan bu film gerçek hayattan bir uyarlama... AIDS mücadelesi sırasında aynı zamanda ilaç endüstrisi ile mücadele eden Ron Woodroof'un gerçek yaşamından yola çıkılarak hazırlanmış... Bu rol için Matthew McConaughey tam 23 kilo vermiş ki hakikaten evrim geçirmiş. Romantik komedilerde izlemeye alışkın olduğum oyuncuyu tanımakta hakikaten güçlük çektim...

Ron (Matthew McConaughey) uyuşturucu ve seks bağımlısı ve bununla birlikte aynı zamanda rodeo düşkünlüğünü kumara da çevirmiştir... Yalnız, derbeder, küfürbaz, meymenetsiz herifin teki anlayacağınız... Elektrik tesisatçısı olarak çalışırken ufak bir kaza geçirir ve hastanede HIV virüsü kaptığını öğrenir. Tabi ki inanmaz, çünkü ona göre AIDS sadece eşcinsellerin hastalığıdır ve o bir homofobiktir. İmkansızdır yani... Ama 30 gün gibi kısa bir zamanı kaldığı da gerçektir...

Psikolojisi alt üst olmuş bir haldeyken aynı zamanda çevresi tarafından da dışlanmıştır. Bu arada bir ilaç firması HIV virüsü taşıyan hastalarda denenmesi için AZT adında bir ilaç piyasaya sürmeye hazırlanmaktadır. Ölümden deli gibi korkan Ron AZT almak için bir canavara dönüşmüş haldedir.. Ama AZT aslında denenen dozuyla hastalar için daha da ölümcüldür. İşte bu hastane ve AZT arama dönemlerinde Rayon (Jared Leto) çıkmıştır karşısına. Ron'un onunla iletişim kurması çok zordur çünkü Rayon bir transseksüeldir.

Farklı yollardan doğal bir ilaç bulmuştur aslında Ron. Bu ilacı hem kendi kullanacak hem de satarak bir anlamda köşeyi dönecektir. Ama Rayon'a ihtiyacı vardır ilacı pazarlarken... Çıkar ilişkileri ile kurdukları Dallas Buyers Club ile aslında dostlukları da başlamıştır... Bundan sonrası ilaç endüstrisi ile savaşları işte...

Birileri ceplerini doldursun diye hastalıklar ilerletiliyor, çözümler desteklenmiyor hatta çözüm bulan insanların başlarına birşeyler geliyor... Günümüzde yaşananların bir benzeri...

Ne kadar uzattım konuyu değil mi? Farkındayım ama kesemedim, üzgünüm...

Filmin ilk dakikalarındaki o hoyratlık beni rahatsız etse de sonradan konu farklı yerlere saptığından soluksuz izledim diyebilirim.

Rayon karakterinin duruşunu çok sevdim. Cinsel tercihleri dolayısıyla dışlanmışlığının verdiği acıyla güçlenmesini o kadar güzel yansıtmış ki... Aldığı ödülü sonuna kadar haketmiş oyunculuğuyla...

Filmin konusu oldukça dramatik olsa da dramatize edilmeden oldukça güzel harmanlanmış.

Ron ve Rayon'un aslında birbirlerine saygı gösterdikleri sürece nasıl da sevgi bağlarıyla sarmalandıklarını izlese herkes keşke... Durumlara, kararlara, tercihlere, yaşanmışlıklara biraz saygı... Şu sıralarda tam ihtiyacımız olan türden...

Sonuç olarak ben bu filmi SEEEEVVVDDDDİİİİİİMMM, şu ana kadar izlemediyseniz mutlaka izlemenizi tavsiye ediyorum.




39 yorum:

  1. Aynı yıldızın altındayı eşimle berber izledim. Eşim ağladı izlerken. Benimle dalga geçen adam kendisi ağladı. Bitince de bir daha böyle filmler açıp beni çağırma dedi :D Beraber film izleyelim dediğimde ise; sen izle ben izlemem hep duygusal filmler izliyorsun psikolojimi bozuyorsun dedi ahahah :D :D

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Ahahahaaaa :)) Bir ara bu sebepten kardeşim film izlemezdi benimle :)))
      Biz de böyleyiz ne yapalım :))

      Sil
  2. Ay ne güzel filmler bunlar hemen izleyesim geldi benim :))

    YanıtlaSil
  3. Merhaba, iyi seneler.
    İster Sinema'da olsun ister evde film izlemeyi çok seviyorum...
    Geçen sene bende az film izleyenlerdenim..
    Sihirbazlar Çetesi filmlerini çok büyük keyif ve ilgi ile izlemiştim.
    Hele Sınırsızlar Kulübü favori filmim oldu neredeyse...

    Keyifli bir gün olsun sizde kendinize iyi bakın. :)

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. İyi seneler :)
      Sınırsızlar Kulübünü ben de çok sevdim. Güzel ve azimli bir hikaye.
      Size de keyifli günler diliyorum :)
      Sevgilerle..

      Sil
  4. Sadece üçüncü filmi izlemişim. Öleceğini bilmek ne acı. Hele de kilisedeki cenaze törenin için, arkadaşlarından senin için konuşma hazırlamalarını izlemek. Off yani.

    YanıtlaSil
  5. Sihirbazlar Cetesi'ni Arda izlemis tavsiye ettiki biz daha 1 i izlememistik. İlk filmi izledik eşimle ertesi akşam da hemen 2 yi izleyelim dedik ama utuyakaldik başlarda. Arda dedi ki başlar sıkıcı sonra heyecanlı oluyor. Ama hala devamını izleyemedik . Yıl sonu izlediğimiz son film oydu . Bu gece izleyelim tamamını bari. Sende güzel diyorsun . Aynı yıldızın altında filminde çok ağladım ama.

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Arda'cım ağzının tadını biliyor bak. Aynı hissiyat varmış bak ikimizde de :)
      Aynı yıldızın altında ağlamamak imkansız zaten... Ağladım, rahatladım :)

      Sil
  6. Ağlatan filmler iyi geliyor kaskatı kesildiğim zamanlarda.

    Sihirbazlar Çetesi 2 'yi kaydettim ama hâlâ izleyeceğiz, oğlanlar anime izlemekten yanımıza yaklaşmıyorlar :)

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Bana da iyi geliyor ağlatan filmler... Güçlü duracağız derken kasılıp kasılıp filmlerde rahatlıyrouz işte.
      Sihirbazlar çetesini izleyin bir ara ama ;)

      Sil
  7. Sihirbazlar Çetesi filminin ikisi de çok iyiydi :))
    Umut Işığım ı izlemiştim. Serena ya bakabilirim belki :)

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Güzel hazırlamışlar sihirbazlar çetesini evet... Kurgu güzeldi :)

      Sil
  8. Hiç birini izlemedim bunların.Not alayım :))

    YanıtlaSil
  9. Bu ara ben de filmlere fena taktım. Çocuklar uyudu mu film seyretmeye başlıyorum. Sabah aynı saatte uyunması ise fena..

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Sabah kalkması da olmasa gece film izlemek şahane bence de... Yataktan kazınıyorum her seferinde :/

      Sil
  10. Vaaay filmlere gel :) Umut Işığım filmini ben de sevmiştim, şimdi bu filmi izlemem bile senin yorumundan sonra ehehe :)
    Ben hala Amelie tadında filmler arıyorum, bulursan ses ver :)

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Umut ışığından sonra evet Serena hiç çekilmedi, izleme bence de...
      Ahhh Amelia, ay dur ben tekrar izliyim :)

      Sil
  11. oo süper filmler izlemişsin:)

    YanıtlaSil
  12. Filmkuşum benim. 2017'de gönlünce, huzurla, bol bol filmler izlersin inşallah. Sihirbazlar Çetesi'ni ilginçtir izlemedim. İlkini sinemada kaçırınca ikincisi kaldı. Muhtemelen severdim. Kardeşim de beğenmişti mesela. Serena'yı televizyonda izledik. bana da bir değişik geldi, ısınamadım. Aynı Yıldızın Altında'yı seyredemem de okuyamam da. Dallas Buyer Club'ı sinemada izlemiştim, beğenmiştim. Gerçek olaylara dayanıyordu yanlış hatırlamıyorsam. Şimdilik benden bu kadar:)

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Ay inşallah Sezercim :))
      Serena sende de bak aynı hissi yaratmış. Aslında konu oldukça iyiydi ama olmamış işte bu sefer.
      Dallas Buyer Club evet gerçek bir hikaye, 30 gün denen adam 7 yıl yaşamış tam...
      Öpüyorum seni ♥

      Sil
  13. Güaydın,öpüüldünüz,sevildiniz.
    Bir filim seyreetmeli bugün...( aksiyon olsun: Sihirbazlar Tepesi ) en iyisi.

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. ben de şimdi işyerindeyim ve film yüklüyorum :)))
      bu hafta sonu evet film izlemek için çok uygun :))

      Sil
  14. Hepsi izledigim filmler ve Serena haric hepsini cok sevmistim:)

    Ben de öptüm sevdim canimcim:)

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Serena'yı izlemesende olur güzellik o zaman :))
      Öperim ♥

      Sil
  15. Oscar adayı film yorumlarınızı bekliyorum ve çok öpüyorum....

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Oscar aday listelerini ben de sabırsızlıkla bekliyorum Gamze. Hoş filmler aşağı yukarı belli aslında ama ben izlemeye başlayamadım. Haftaya başlarım artık ;)

      Sil
  16. Bradley Cooper'ın oyunculuğunu severim, kendisini Felekten Bir Gece filmi ile tanıdım. Henüz bu filmini izlemedim, hatta sizin sayenizde haberim oldu. Yorumlarınızı okuyunca Bradley adına üzüldüm doğrusu :D Demek ki oyuncu da, konu da iyi olsa, demek ki olmayınca olmuyor film anladığım kadarıyla :) Olsun, umarım daha iyi filmlerde rol alır kendisi :)

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Ben de Umut Işığım filminde kendisinden haylice etkilenmiştim :)) O filmi izlemediysen bak izleyebilirsin.

      Çok üzülmüşsün kesinlikle :)) Bazen ne yakışıklılık kurtarıyor ne de oyunculuk işte :)

      Sil
  17. Giriş ve kapanış tam benlik ama oradakiler özellikle yıldızların altında duygusal, dram ya gelemiyorum ben zor izlemiştim 😹😹😹
    Aksiyon fantastik severden öpücükler seboya 😙😙😙

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Fantastik fenomenim benim :)))
      Ben de dram hastasıyım ahaha :) Kendime acı çektirmeyi seviyorum galiba :))

      Sil
  18. Genelde benim izlemediğim filmleri izliyorsun ama bu sefer Serena dışındakiler izlediğim filmler :-) Hatta Sihirbazlar Çetesi'ni de sinemada izlemiştik. Serinin 3.filmi gelecekmiş. Onda ısla ficher da dönüyormuş. Umarım onu sinemada izleyebilirsin :-)

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Bu sefer tutturdum demek, süpermiş :)))

      Ay üçüncüsünü bari sinemada izliyim. Isla dönüyor demek... vay beeee...
      Ne kurgu çıkacak şimdiden merak ettim doğrusu...
      Sevgiler ♥

      Sil
  19. Bu yorum bir blog yöneticisi tarafından silindi.

    YanıtlaSil

Güzel yorumlarınız için teşekkürler :)