Nihayet kitap okumaya yeniden başlayabildim...
Az az gerçi, dar alanda kısa paslaşmalar gibi...
Her gün 20-30 sayfa kadar, o kadar az yani...
Ama olsun hiç olmamasından çok çok iyi bence...
Zaman sorunumu atlattıktan sonrasına hazırlık gibi :)
Şimdi size anlatacağım kitap yaklaşık bir aydır elimde.... Benimle her daim gidip geliyor her yere....
İşe, gezmeye, yatağa... Hep elimde ama hiç sayfasını açmadan... Okurum umuduyla hep...
Hafta başında şeytanın bacağını kırdım ve sayfalarını çevirmeye başladım...
Diyorum ya az az...
Sonra dün akşam artık o kadar çekmişti ve meraklandırmıştı ki kitap beni, dayanamadım...
Kapanan gözlerimi inatla açık tutmaya çalışarak, gidip iki de bir yüzümü yıkayıp uykumu açarak, hatta en sonunda gecenin bir yarısı kahvemi yudumlayarak nihayet bitirdim kitabı :)
Mutluyum ♥
Okuduğum ilk Deniz Erbulak kitabı....
Aslında tesadüfi biraz da :) Ayşe Erbulak kitabı alacaktım, yanlışlıkla bu kitabı almışım... Bu kitabın ismi çekmiş beni... Siparişim geldiğinde fark ettim hata yaptığımı... Ama şimdi diyorum ki iyi ki hata yapmışım 💞
Kitap bir adam ve bir kızın hikayesini anlatıyor... Birbirine çok zıt iki insanın "birdenbire" gelişen hikayesini anlatıyor... "Birdenbire".... Orhan Veli'nin "Birdenbire" şiiri gibi...
Yazar araya şiirden cümleleri ustaca serpiştirmiş zaten... Daha da sıcacık yapmış hikayesini böylelikle...
Karakterlerin ismini öğrenemediğimiz herhengi bir adam ve herhangi bir kız... Farklı uç noktalarda nefes alan iki insan...
Adam internet ve oyun bağımlısı... Hayatını, geçmişini silmiş, unutmuş, boşvermiş... Hayatı kahve ve oyun... Kuralları yıktım diyor kendince....
Kız ise özgürlüğünün peşinde bir yalnız... Ailesinden kaçmış kendince... Alışılagelmişe uymak istemiyor, kendi doğrularıyla kendi hayatını yaşamak istiyor... Dramatik ailenin umursamayan, aldırmayan cılız ve hatta galiba biraz da çirkin kızı...
İşte bu iki insan aynı apartmanın altlı üstlü iki dairesini paylaşıyorlar.. Birbirlerini hiç tanımadan, umursamadan hatta tanımak bile istemeden... Ama yolları kesişiyor işte... Ama ne kesişme...
Aslında iki karakter de o kadar çok bizden ki... Bağımlılıklarıyla, korkularıyla, kaçışlarıyla ve aradıklarıyla... Ve Deniz Erbulak adam ve kızın hikayesini o kadar yalın bir dille anlatmış ki... Hiç uzatmadan, detaya boğmadan... Adamın evindeki yeşil kanepenin ucuna ilişmişim de onları izliyormuşum gibi hissettim kitap boyunca kendimi... İç sesleri büyülenmiş gibi dinledim sanki o yeşil kanepede....
Bu kadar ayrı nefes alıyorken, bu kadar farklı alışkanlıklarından ve beklentilerinden feragat edebilecekler miydi birbirleri için.... Merakla gidiyorsunuz işte peşlerinden... Ne derdiniz var diye diye bazen de...
Mutlaka okuyun diyebileceğim kitaplardan oldu Adam ve Kız... Tadı hala ruhumda dolanıyor, öyle güzel bir his ♥
Sanki bizim mahallenin adam ve kızı gibi... Kim bilir belki sizin mahallede de vardır :)
Bu kitabı anlatıp da Orhan Veli'nin Birdenbire şiirini yazmadan olmaz tabi ki... Sanki bu şiirin kitabı gibi zaten... Ne biliyim... Belki de yazarın çıkış noktasıdır... Bilemiyorum tabiki tamamen varsayım benimkisi ;)
Her şey birdenbire oldu.
Birdenbire vurdu gün ışığı yere;
Gökyüzü birdenbire oldu;
Mavi birdenbire.
Her şey birdenbire oldu;
Birdenbire tütmeye başladı duman topraktan;
Filiz birdenbire oldu, tomurcuk birdenbire.
Yemiş birdenbire oldu.
Birdenbire,
Birdenbire;
Her şey birdenbire oldu.
Kız birdenbire, oğlan birdenbire;
Yollar, kırlar, kediler, insanlar...
Aşk birdenbire oldu,
Sevinç birdenbire.
ORHAN VELİ KANIK
Olmazsa olmazım altı çizili cümlelerimi de bırakayım buraya ve sonra da kaçıyım...
Malum bugün karne günü, Oytun'un tatil başlangıcı...
Mutlu hafta sonlarımız olsun hepimizin, çocuklarımıza da iyi tatiller...
Hepinizi kucaklıyorum kocaman ♥
* Hayat, kız için; bir mıknatısın, üzerine hücum etmiş onlarca topluiğneyi taşıması gibi, bütün olması beklenenleri taşımaktaydı. O kadar kaçınılmaz şeylerdi ki bunlar, onları tatlı ve tatsız; iyi ve kötü, olumlu ve olumsuz diye ayırmak anlamsızdı.
* Doğruların ve kuralların değişkenliğini fark edeli çok olmuştu. Her durum kendi şartlarını da yanında getirir, her durumda yapılması gerekenler değişirdi.
* İnsanlar anlamadıkları şeyler için kalıplar yaratıyor, sonra da başka anlamayanları bunlara inandırıyorlardı. Bir tek anlayanlar biliyordu nasıl olabileceğini ve neden zannedildiği gibi olmadığını.
* Her şey birdenbire oldu.”
Kız yalnızdı. Adam da öyle. Kız, adamı gördüğünde ne hissettiğini bilemedi.
Adamsa kızı gördüğünden bile emin değildi. Belki üst katta yaşayan bir hayaldi.
Belki de kentteki yüz binlerce kaybolmuş insandan biri.
* Adama öyle geldi ki, sanki masalsı bir uykuya daldı, bin yıllar geçti hatta milyon. Dünya yandı, yıkıldı, değişti, başkalaştı, tekrar ve tekrar yaratıldı, her seferinde en baştan... Ve kendisi de uyudu, uyudu... Sonra bir açtı gözünü ki, aynı yere basıyor ama başka yere bakıyor. Her şey gitmiş, başka şeyler gelmiş. Bir kendisi kalmış eskisi gibi. Yenilediği o eski haliyle. Değiştiğini ilan edip gözlerini yumduğu o haliyle. Başkaları onun değişimini görsün diye gözlerini kapamış ve asıl kendisi değişimi görmeyi kaçırmıştı.
* Ruhsuzdu sesi adama göre. Çünkü nazikti. Bu kadar nazikse eğer, ruhsuz demekti. Ruhsuzluk seviyesinde nazik. Üzüldü adam. Kendisi henüz üzülmeyecek kadar nazik olamıyordu.
* Fakat bir ütüsü olmamasından memnundu. Bu ona, fakirliğini değil, arkada bırakmayı becerebildiğini düşündürüyordu.
* Keyfi şeyler nadiren oluyordu ve bazen fazladan bir bardak çay, fazladan daha uzun bir kahvaltı, fazladan bir insan daha, masada hoşa gidecek şeylerdi kız için.
* Hayat, kıyaslamalarla çözülemeyecek şekilde kadere bağlıydı kızın gözünde.
* Yeniliklerin mevcut düzeni bozmayışından hem şaşkınlık hem sevinç duyulmalıydı.
* Döndü,adama baktı. Adam da ona.
Neden?
Sen mi?
Başını salladı kız.
Alıştım, değişik geldin, dedi adam. Sessizsin. Başkaları gibi değil. Geliş
gidişine falan alıştım çok.
* Güzelse çeker ki insanın canı, başka niye çeksin?
Hayır, canı çektiği için güzel gelir ona.
İyi. Tamam. Peki, nasıl canı çeker madem? Güzel değilse nasıl çeker durup dururken?
Kendisine iyi geldiğini anlar. Hoşuna gider. Dokunmak ister. Yanında olsun ister. Değsin. Tutsun. Öpsün.
Duysun, hissetsin. Anladın mı? Bunları isteyince de canı çeker işte. Artık güzel odur. Hep odur.
* Ve kız yine de, hayatındaki belirsizliklerden o kadar emniyet duyuyordu ki hala. Boşluktan ve hiçbir şey olmamasından. Hiçbir şart, hiçbir kural.
* "Kokusu mu ağır geldi? Soğan kavurmam bir daha istemiyorsan" dedi kız.
Bir daha! Adam gergin bekledi. Kıza patlayıp patlamayacağını tarttı. Bakalım bu geleceğe dair kelimelerin nasıl bir etkisi oluyordu üzerinde? Sayıları arttıkça yaratacakları tehlike de artacak mıydı?
* Herkes kendi bildiğini arkada bırakmıştı hayatında. Ancak sahip olduklarını terk edebiliyordu insan.
Sonunda kırdın şeytanın bacağını. Ben de bu hafta bloğa daldım ve 20 sayfa zor okudum galiba. İşte böyle oluyor hep. iki işi bir arada götüremiyorum.
YanıtlaSilKitap okunmalı diyorsan okuruz Şebom.
Son cümlede pek afiliymiş.
Öperim.
İki işi bir arada götürsek çatlayacağız zaten Nilhan :)
SilKitabı oku Nilhan, çok sade çok güzel anlatımı var.
Kızın ürkekliğine, bekleyişsizliğine hayran kaldım resmen...
Sen de seversin kesin.
Ben de okurken "İki Yabancı" şarkısını anımsadım ;)
YanıtlaSilDeniz Erbulak'a baktım şimdi internetten bilim kurgu-fantastik tarzı kitapları da varmış.Kitabı da yazarı da sevdim ben ;)
Ayyy hakikaten :))
SilBak bu kitabın şarkısı da iki yabancı olmalı gerçekten ♥
Ben de bayağı inceledim okuduktan sonra, birkaç kitabını daha okurum kesin.
Bayıldım!
YanıtlaSilOrhan Veli'nin şiirine de iyi ki yer vermişsiniz. Yoksa internetten aratıp okuyacaktım :))
O kadar güzel dağıtılmış ki şiir bölüm başlarına, paylaşmasam çokça haksızlık yapardım şiire.
SilNe kadar anlamlı değil mi, hele kitabı okuyunca daha bir anlamlı geldi şiir bana.
Ben de bu yazarın bir kitabına bakmış ama bulamamıştım. (Tabii ki kitabın ismini unuttum ama bak yazarın o olduğunu hatırlıyorum bir şekilde işte :)
YanıtlaSilArtık kitapları bitirmek için kendimizi zorlamak gerekiyor, eskiden su gibi akıyorlardı.
Ne yapacağız bilmem bu durumu Handan, kendi kendimi itekliyorum sürekli bir şeyler yapabilmek için...
SilBen de Ayşe Erbulak'ın bir kitabını okumak istiyorum, polisiye sevdiğim için :). Deniz Erbulak'ı bilmiyordum, akrabalar mı acaba :). Bu kitabı da denk gelirsem okurum, teşekkürler öneri için Şebocum :).
YanıtlaSilAkrabalar mı bilemedim bak şimdi, ama sanmıyorum... Soyadı benzerliği sanki :)
SilHatta bilen varsa aydınlatsın bizi heheeee ;)
Öperim seni ♥
ayyyy alıntılar beni benden aldı Şebnemmmmm...
YanıtlaSilTesadüfen rastlaştığın bir güzellik olmuş bu kitap o halde.
Hayatında hala güzel tesadüflerin var oluşu kadar bizimle paylaşman da hoş biliyor musun?
Sevgiler
Tesadüflerin böylesini çok seviyorum işte Kadriye... Bu kitabı sen de çok seversin, fırsatını bulursan oku ;)
SilCanım tanıtımından güzel bir kitap olduğu belli,listeme aldım .
YanıtlaSilAncak bu aralar yabancı dizilerle bozdum,araya banim de zorla bitirdiğim kitaplar var.
Dediğin gibi az da olsa,hiç okumamaktan, okumak iyidir.
Sevgili sağol,sağola,sağol...
Oğluşa hayırlı karneler,en başarılı-mutlu olduğu sınıf geçmeler olsun inşallah.
Öpüüyor kutluyorum hem anneyi-hem oğlunu...
Heheheeeee yabancı dizilere sende mi taktın Merihim :)))
SilTavsiyelerini bekliyoruz o zaman ;)
Oğluş tatil moduna geçti bakalım şimdi, seneye kadar ağustos böceği kıvamında gezsin :) Seneye tozunu silkeleriz elbet.
Ben de seni kocaman öpüyorum ♥
Deniz Erbulak'ın kitap ayzdığını bilmiyordum.Keyifli okumalar :)
YanıtlaSilYazarın ilk okuduğum kitabı benim de Gamze...
SilGeçmiş olsun,deprem bu kadarla kalsın kuzum,dilerim çok etkilenmemişsinizdir.
YanıtlaSilÇok uzun ve şiddetliydi Merihcim bu sefer, korkuttu ciddi ciddi. Allah beterinden korusun inşallah canım benim ♥
SilAllahım şu telefondan pc den kurtulup bana da kitap okumayı nasip eylee :)) Yani sonuç olarak sen bu kitabı SEEVVV-DİİİİN :))))) O zaman bize de okumak düşer :)
YanıtlaSilSübhaneke dinimiz amin :))) O PC ve telefonlara hakikaten bir çözüm bulmak lazım.
SilSeeevvvdddimmm :))) Okuduğunda ses ver hatta ;)