25 Temmuz 2017

4 film 1 şebo hali


Yazacak, anlatacak çok şey birikti aslında ama tık yok bende...
9 senedir bloga yazıyorum ve 9 sene sonra anladımki ben yazları yazamıyorum ahahahaaa :))
Geç oldu ama aydım  :)))
Başka bahaneye falan gerek yok vallahi...
Her sene ay zaman ay iş ay tatil demişim ama bir sene bile farklı bir durum oluşmamış....
Bundan sonra kasmıyorum hiç haberiniz ola...
Siz azıcık filmlerle idare edin ben yaz sonu toplu anlatacağım yazdıklarımı :)))
Taslaklarda bekleyen 2 cümle yazıp beklettiğim yazıları tık tık yayınlarım bir bir :)
Öpüldünüz, koklandınız efem...
Yine gelirim söz ;)



THE HOLLARS (2016)

Bu film internette gezinirken afişine vurulup izlediğim bir filmdi... Orta yaş üzeri kadın ve erkek, alttakiler de çocukları galiba dedim. Gülüyorlar; sanırım sıcak aile komedisi diye afişi okuduğumu da söyleyebilirim hatta :))) Yanıldım mı çok da yanılmadım aslında... Hafif bir dram eklenmiş olmasını hastahane yatağından tahmin etmeliydim, atlamışım 😉

Tipik bir aile filmi diyebileceğim film de favorim Sally (Margo Martindale), tipik bir anne olarak çıkıyor karşımıza. İki zıt karakterli oğul, takıntılı ve duygusal bir koca var hayatında.  Hayatındaki erkekleri çok iyi tanıyan, bol kahkahalı bir kadın. Anaçlıkta tam onikiden vurmuş olanlardan işte :) Anladınız siz beni...

Baba Don (Richard Jenkins), çocuklar Ron (Sharlto Copley) ve John (John Krasinski) birbirinden bağımsız erkekler statüsünde her biri başı çekiyor... Ron boşanmış bir çatlak, John hayallerinin peşinde koşacağım diye ailesinden uzaklaşmış ama başarısızlık takıntısıyla mücadele eden bir cool tipleme baba ise duygusallıkla hayalperestliğin birleştiği garip bir adam... Karakterleri hiç abartmadım, inanın aynen böyle...

Sally hastalanınca aile yeniden bir araya geliyor, eski defterler açılıyor, hesaplaşmalar yapılıyor, ortaya da komik sahneler çıkıyor tabiki...

Filmin konusu anladığınız üzere sıradan, her zaman karşılaşabileceğimiz bir konu. İşleyiş tarzıyla da çok farklılık yaratmamış ne yazık ki. Dolayısıyla bu konuyla ilgili çok daha başarılı filmler mevcut izleme seçeneklerimiz arasında. Margo Martindale hariç çıkış yapan bir karakter de yaratamamışlar oyunculuk konusunda. Tüm bu sebeplerden belki de zirveye tırmandırmadı beğeni konusunda beni. İzlenmeyecek kadar da kötü değil tabi ki. Diyorum ya ortalarda bir yerlerde. İyi bir ütü filmi olabilir hatta kendisi...

Sonuç olarak bu film bende EEEEHHHH İŞŞŞŞTEEEEE kategorisinde yerini aldı. Bir şeylerle uğraşırken rahatlıkla izleyebileceğiniz bir film, değerlendirmeyi size bırakıyorum 😉





BEKAR YAŞAM KILAVUZU (2016)

4 bekar kadının hayatlarından kesitler sunuyor filmimiz; Alice (Dakota Johnson), Robin (Rebel Wilson), Meg (Leslie Mann) ve Lucy (Alison Brie)....

En maksimumlarda yaşayan müzmin bekarımız Robin, çılgın karakteriyle komedi unsurlarını güzel oluşturmuş ama benim favorim Meg oldu. Daha gerçekçi bir karakterle beni daha çok cezbetti.... Lucy ve Alice ise arayış içerisinde iki karakter olarak çıkıyor karşımıza ama tamamen farklı yönlerde arayışları; Alice kendini arıyor, Lucy ise diğer yarısını....

Karakterlerin zıtlığı güzel bir uyum yaratmış aslında... Filmi eğlenceli yapmış...

Alice'nin film içerisinde zamanla kendine yarattığı dünyayı ve evi çok sevdim filmde... Hele kitap okuduğu bir pencere var ki, filmi izlerseniz ne demek istediğimi çok iyi anlayacaksınız....

Robin'in çılgınlıkları uçlarda olsa da kilosuyla başetmesi de güzeldi... Çılgınlıkları için bir şey diyemeyeceğim ama kilolarıyla barışık kadın profili gayet hoştu.

Alttan alttan güzel mesajlarla hafif bir feminizm duygusunu da güzel harmanlamış hatta film... Kendine yetebilen kadın güzelliğinin arada dozajını kaçırsa da çok antipatik gelmediğini söyleyebilirim.

Biraz kafa dağıtmak için beklentisiz izlediğinizde filmin gideri var... Ben de durumu budur yani 😊😊

Sonuç olarak çıtır çerez kategorisinde EHHHHHHH İŞŞŞTEEEEEEE  sevilebilirler arasında yerini aldı bende bu film efenim.....



DÜŞLER TERZİSİ (2015)

Uzun süredir izlemek istediğim filmler arasındaydı bu film. Hatta tavsiyede de bulunmuştu bir blogger arkadaşım ama bak şimdi kim olduğunu hatırlayamadım. Beni okuyursa şu an özürlerimi ve öpücüklerimi gönderiyorum kendisine.

Tilly (Kate Winslet) seneler sonra çok küçük yaşlarda gönderildiği kasabaya geri döner. Huysuz, hasta ve hatta çatlak annesi Molly (Judy Davis)'nin yanına yerleşir.... Gerçekleri, neden gönderildiğini ve özellikle kendini bulmaya gelmiştir aslında... Bu arayış içerisinde kasabada ilginç gelişmeler de yaşanacaktır tabi ki.... Tilly geçmişiyle yüzleşip kasabadan da intikamını alacaktır bir şekilde... Filmin konusunu böyle özetleyebiliriz...

Gelelim bendeki hissiyatına....

İlk önce kasabayla başlayayım... Kasaba kasaba değildi de sanki terkedilmiş 3-5 evdi filmin ilk başlarında. O insanlar nerede yaşıyorlar ki dediğim bile oldu. Ama sonra ortayı buldular şükür...

Çatlak anne Molly' ye bayıldım film boyunca. Ki bayıldığım kadar da varmış, filmin sonunda şahaneydi... Bir yandan gülüp bir yandan da duygulandım kadına... Filmi izleyenler anlayacak ne demek istediğimi ;)

Diğer favorim polis Sergeant (Hugo Weaving) idi... Renkli kişilikleri çok seviyorum galiba ben. Ama adamın kumaşlara dokunuşu, kıyafetleri ezbere çözümlemesi o kadar cezbediciydi ki gözlerimi mimiklerinden alamadım bir türlü...

O dikilen kıyafetler, kasabanın renksizliğine inat pasparlak duruşları bir yandan absürt bir komedi unsuru gibi olsalar da verilmek istenen duyguyu gayet yerinde vermişler bence...

Filmin ilk çeyreğinden sonra bir sonraki adımı merak ede ede ve sonunda heytt be hak ettiler ama diye çokça keyiflenerek izledim ben bu filmi...

Sonuç olarak SEEEEEVVVVVDİİİİMMMMM ben bu filmi ve hala izlemediyseniz şayet izlemenizi tavsiye ederim.... İzlemesi keyifli, sürükleyici bir film....


ZORAKİ KOMŞU (2015)

Yine size gerçek yaşamdan alınmış bir film anlatacağım...

Yazar Alan Bennett (Alex Jennings) 'in Bayan Shepherd (Maggie Smith) ile 70 li yıllarda süregelen 15 yıllık sıradışı bir komşuluk hikayesi...

Bayan Shepherd sarı minibüsüyle Londra sokaklarında çeşitli evlerin önüne park ederek yaşıyor. Bir nevi toplayıcı da diyebiliriz hatta. Kimi sakinler bundan hoşnut gibi gözükse de kimi sakinler evlerinin önündeki bu ziyaretçiden rahatsızlar. Minibüse park yasağı gelince de Yazar Bennett'in evinin bahçesine bir şekilde park eder. Kısa sürecektir aslında, beklenen o dur yani... Ama 15 yıl sürer... Bu arada tabi iki zorunlu komşu arasında da doğal olarak bir dostluk oluşur.

Filmde ilk başlarda çözemediğim bazı şeyler vardı. Mesela yazar evde iki kişi olarak çıkıyor karşımıza... Birisi kitap yazan yazar, diğeri de hayatı yaşayan kişi... İkizler mi acaba diye düşündürse de ilk etapta allahtan çok saflığım tutmadı da çabuk çözdüm ahahahaaa :)

Kadının kimliği ile ilgili de garip gelen bazı tutarsızlıklar oluştu kafamda ilk başlarda ama şükür onu da çabuk dağıttım ve filmi keyifle izleyebildim.

Tabi tüm bu karmaşıklığım, gerçek yaşam hikayesi diye başladığım filmin gerçek olamayacak kadar garip bir hikaye barındırmasından da kaynaklandığını söylemeden edemeyeceğim. Bu tarz insanlarla karşılaşmadığımızdan gerçekliğine inanmak zor oluyor tabi...

Film evsiz bir kadını anlatmasına rağmen acındırma duygusundan çok güzel arındırılmış ve hatta Bayan Shepherd'in çocuk ruhundan ve enerjisinden oldukça güzel faydalanılmış. Korkuları da merak uyandırıcı öğe olarak bir güzel katmanlandırılmış.

Aynı çizgide giden ama keyifli bir film... Aksiyon severler için çok iyi bir seçenek değil sanırım ama biyografik filmlerden hoşlananlar için güzel bir seçenek bence...

Film çekimleri gerçekten Bayan Shepherd'in yaşadığı gerçek mekanda yani yazar Bennett'in evinde çekilmiş. Bunu filmi izledikten sonra öğrendim. Hatta o son yaşadığı sarı minibüs hala yazarın evinin önünde duruyormuş.

Sonuç olarak bu filmi SEEEEEEEVVVVVDDDDDİİİİMMMM ben ve sizin de seveceğinizi düşünüyorum.

31 yorum:

  1. Yazdan bence de. Ben de geldim ama bloga girip girip çıktım, kalem oynatmadım :))))) Filmlerden 'çok sevdiiim' yok :) Sevdiklerine bakayım ben :)

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Oynatırız elbet diyorum artık :))
      Çok sevdim çok çok özel filmler benim için. Notumu kıt kullanıyorum bu konuda ahahahahaa ;)
      Öpüldün canım ♥

      Sil
  2. Sen BEN FİLMİ ÇOOOOK SEVDİKLERİN NERDEEEE :) Değerleri düşmüş sevdim ve eh iste olmus :) güzel öneriler yine tabiside

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Her zaman ÇÇÇOOOKKK SEEEVVVDDDİMMMM denk gelmiyor be cancan :)))
      Öyle her filme de ÇOKKKK SEVVVDİM de denmiyor işte. Ama sevdim dediklerim de iyidir merak etme sen ;)

      Sil
  3. Evet ya kışın daha sık yazıyordun.Seni tekrar görmek ne güzel :) Önerdiğin filmlerden Zoraki Komşu'yu izleyim bakalım :) Öpüyorum seni :)

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Benim yazmamın da mevsimi var galiba :)
      Zoraki Komşu'yu seveceksin eminim, sade ve güzel bir film.

      Sil
    2. İzledim filmi :) Evetttt beğendim.Bir çok psikolojik anektot var orada :)

      Sil
  4. Hehehehe, the Dressmaker'i beğenmene çoooooook sevindim çünkü pekçok arkadaşıma izlemesini tavsiye etmiştim naçizane. Sonradan baktım yorumlara bir tanesi de senmişsin. :)))))ama ençok senin de bazı şeyleri unutmana sevindim yaşasın ben yalnız değilim isimleri unutmakta. Oh çok şükür be...:))))

    Çok teşekkürler tüm diğer filmlerin tanıtımını da okudum, Dressmaker'ın devamı çekilecekmiş merakla bekliyorum.

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Sevilmeyecek gibi değildi ki Müjde. Ama ben en çok anneye bayıldım :)) Kadın beni büyüledi huysuzluğuyla ahahahaaa :)))
      Ay ben bu aralar çok unutuyorum, bir kitap görüyorum mesela tavsiye ediyorlar, okuduğumda gidip yorum yapayım istiyorum ama nerdeeeee bende uçmuş gitmiş. Bu filmi de kimin söylediğini unutmuşum ahahahaaaa :)

      Devamını çıkar çıkmaz izleriz o zaman ;)

      Sil
  5. Hahaha tabiki blog kışın yazılır Şebo. Merak etme normalsin:))) Sorun sende değil düzenli yazabilenlerde benceee.Dressmaker'ı bende sevdim. Çok farklı bir film ve oyunculuklar yi. Diğerlerini seyretmemişim.

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Biz normaliz dimi ahahaaaa :)))
      Kastım yeminle yazamıyorum diye. Üzerimde kendi kendime baskı yarattım, baskı uzadıkça yazamadım. Şahaneyim dimi :))

      Zoraki komşuyu izle birde, ne hayatlar var be dedirtiyor insana ♥

      Sil
  6. HE HOLLARS, iş gereği her Çin'e uçuşumda uçakta acaba izlesem mi deyip, nedense seçmediğim filmlerdendi. Teşekkür ederim kardeş, sayende kendimle guyuy duydum seçmediğim için. :D

    Sevgiler... :)

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Yerine daha iyi filmler izlediysen ohhh misler gibi olmuş o zaman :))
      Bende seninle gurur duydum :)))

      Sil
  7. Blog yayınları yarı yarıya azaldı. Ana sayfada akış durdu sanki. Günlük yazmaya alışkın olduğumdan yazı kışı olmuyor benim için ama kapalı havaların insanı daha çok bilgisayar başına çektiği de doğru.

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Yazları kendimi göçebe gibi hissediyorum Burcu :))
      Çalışma saatleri uzuyor, Oytun anneannede oluyor, hafta sonları onların yanına koşturmaca, gelince de hop geldim hoş yattım hop kalktım derken gün bitmiş :))
      Kış bizim için idealmiş ;)

      Sil
  8. Son iki film benim de çok sevdiğim filmler :)

    YanıtlaSil
  9. Ne yazarsan yaz ben seviyorum seni okumayı. sabırla bekleyeceğim. Bu arada filmler çok keyifli 1-2 sini izlemiştim. Şu düşler terzisi ilgimi çekti. Bulup buluşturayım hemen. sevgiler ve iyi tatiller.

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Ne güzeldir bu yorum böyle. Vallahi içimi ısıttın♥
      Düşler terzisi güzel bir film, eminim beğeneceksin ;)
      Öpüyorum seni

      Sil
  10. DÜŞLER TERZİSİ bir ara birçok blogda yazılmıştı. Hatta ben de onlardan etkilenip izlemiştim ama şimdi kimlerin yazdığını hatırlamıyorum :-( Film benim çok hoşuma gitmişti. Özellikle kıyafetlerin güzelliğine bayılmıştım. Hayatımda hiç terziye gitmedim, bana bir terziye gidip kıyafet diktirme arzusu vermişti :-)

    Bazen gerçek hayatta o kadar saçma ve imkansız görünen olaylar yaşıyoruz ki bir filmde anlatılsa "Hiç gerçekçi değil canım." deyip burun kıvırırız. ZORAKİ KOMŞU yorumunu okuyunca aklıma bu geldi.

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Kıyafetlerin kasabaya inat rengarenk olmasına ve parıltılarına bayıldım bende. İlginç ve güzel bir filmdi.
      Terzi konusunu hiç tavsiye etmiyorum bak ama :)) İşinin ehlini bulmak o kadar zorki artık. Nerde eski terziler ahhhh...

      Sil
  11. Olsun bekleriz Şebnemim:)
    Dördüncü filme geçenlerde Dıgıturk'te rastlamıştım. Yarısından pek takılmam filmlere ama buna takıldım, seyrettim.

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Film bir şekilde kendisine çekiyor Sezer... Kadının enerjisi hayran kalınmayacak gibi değildi yalnız :) Yaşlandığımda aynı enerjiden istiyorum ben mesela :))

      Sil
  12. Selaaaam, 4 film tavsiyesi birden süper. Tabi yazın keyif çatmaktan blogu açamıyosun bi türlü :)) Olsun sonbaharda buluşuruz, keyfin hep daim olsun.Öpüyorum...

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Yaz aylarında içeriye girmek, tıkılmak istemiyoruz galiba ondan. Ama bak yazıcam diye kasmayınca bir kitap yazıverdim bile. Taslaklarda bekleyen bir yazı eksildi :)

      Sil
  13. Başlığın esprisine bayıldım. :) 4 Nikah 1 Cenaze'de güzel filmdir. :)
    Dressmaker'i izledim. Bilmediğim şeyler karşıma çıkınca daha çok seviyorum filmleri. Silodaki tahılların bazılarının bataklık etkisi yaptığını bilmezdim mesela...
    Geçenlerde Sokak Kedisi Bob'u izledim. O nasıl bir can yoldaşlığıydı öyle. Çok hoşuma gitti...
    How To Be Single filmini izlemişim ama uçmuş gitmiş aklımdan. Yazısı bile kar etmedi hatırlamam için, fragmanı izlemek durumunda kaldım. Tam bir sabun köpüğüymüş. Ütü için ideal :))
    Diğerlerini merak ettim izlemeyi düşünüyorum. Teşekkürler :)

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Başlığı yazdıktan sonra benim de aklıma aynı şey geldi :) Rakamlar denk düşünce böyle bir durum oluştu :))

      Bataklık etkisini ben de bilmiyordum ve çok şaşırdım izlerken. Yazık oldu güzelim çocuğa.

      Bob tam sevilmelikti, tam can yoldaşı. Sonradan gerçek fotoğraflarını, videolarını izledim. Daha da sevesim geldi.

      Akılda birşey kalmaması normaldir, tam sabunköpüğüydü. Dediğin gibi iyi ütü filmi olur kesinlikle :)

      Öpüyorum seni ♥

      Sil
  14. Evvvet filim bekliyordum.
    Bu aralar anneanne bakımı var,ancak onun yanında otururken filimle vakıt geçirebilirim.
    İletişimimiz gittikçe azalıyor.Uyumayı tercih ediyor,ayık tutusakda çok yorgun...
    Canım emeğine sağlık.
    Öptüm seni güzel arkadaşım.

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Kıyamam ben ona, o yorgunluğu bilirim. Sanki tüm yaşadıklarının yorgunluğunu dillendiriyor gibi oluyorlar. Allah başımızdan eksik etmesin onları.

      Ben de seni öpüyorum güzel arkadaşım, kolaylıklar diliyorum sana ♥

      Sil
  15. Bi yaz tembeli benim sanıyodum meğer herkes aynı cephedeymiş. Ah film izlemeyi ne severim, keşke vakit ayırıp da izleyebilsem aç parantez_çocuktan önceydi onlar_kapa parantez :)) SEvgiler

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Maalesef yok farkımız birbirimizden :( Yaz ayları sanırım ayrı bir koşuşturmaca barındırıyor.
      Bu sıralarda benim de izlediğim söylenemez. Çocuklar büyüyünce ona da sıra gelir inşallah Elif :))

      Sil

Güzel yorumlarınız için teşekkürler :)