12 Haziran 2020

Battaniye örmek için izlenen filmlere devam :))


Battaniyemin yarısından çoğu bitti... Ama daha bana 5-6 film daha izlettirir ;)
Havalar ısındı, elimde sıkıntı yapıyor ama yapacak bir şey yok... Ege kuşumuz Eylül'de geleceği için bu yaz bitmek zorunda...

Çocuğumun başına kakarım bol bol artık, ben senin battaniyeni örmek için ne saçma filmler izledim bir bilsen diye hahahahaaa :) Sanki çocukum ben battaniyesiz doğmam demiş gibi hehehheee :P

Neyse geçelim filmlerimize...


GÖREVİMİZ TATİL (2018)

Pinti mi pinti bir baba olan Sıtkı (Zafer Algöz) artık evde cinnet geçiren Türkan (Demet Akbağ) 'ı bir tatile götürmeye mecbur kalmıştır...  Yine işin ekonomik tarafına kaçan Sıtkı kiraladıkları karavan yolda bozulunca çekirdek aile Yavaşlar Köyü'nde mola vermek zorunda kalırlar ve maceraları başlar... Filmimizin kısaca özütü böyle...

Filmin başlangıcı aslında oldukça ümit vericiydi... Evde olduğu vakitlerde TV karşısından hiç ayrılmayan bir baba, çocukların elinde tablet-telefon ikilisi ve evde kendini oradan oraya atarak hem temizlikte hem de fedakarlıkta sınır tanımayan bir anne... İletişimsiz bir ailenin en güzel örneklerinden...

Yolları köye düştüğünde formatından kopan, ama köy kültürüyle sıcaklık yaratıyorken birden boykotlar, kutuplaşmalar derken mesaj kaygısını çokça barındıran bir film halini almış... Hayırlı bir boykot nasıl olsa diyerek bol bol zeytin ağaçlarımıza dokunmasınlar tabi diye ben de tüm gönlümle katıldım kendilerine tabi ;)

Çokça umduğumu bulamadığım ama malum biz dizilerden, filmlerden öğrendiğimiz için bir çok şeyi acaba birileri izlerken zeytin ağaçlarımızın, doğamızın kıymetini anlamıştır umarım diye umutlandığım oldu...

Sonuç olarak bende bu film zeytin ağaçları uğruna AAAAZZZZ   SEEEVVVDİİİMMM kategorisine atılmıştır efenim... Çoçuklarla izlerseniz  bence şahane olur... Mesajları onlar da alırlar bolca ;)



CİNAYET SÜSÜ (2019)

Kadro bakınca oldukça iç açıcı... Uğur Yücel ve Binnur Kaya var sonuçta di mi...
İşte durum tam da öyle değil :)))

Bir seri katil vakasını çözmeye çalışan bir ekip var. Başkomiser Emin (Uğur Yücel) ve ekibi Asuman (Binnur Kaya), Salih (Cengiz Bozkurt), Alaattin ( Mert Denizmen)... Bir de onlara yardımcı olabilmek için taaaa Amerikanyalardan gelen suç uzmanı Dizdar Koşu (Feyyaz Yiğit)...  Sonrası koşturmaca, kovalamaca bir de birbirleri arasında didişme...

İlk önce en siniri olduğum karakter suç uzmanı Dizdar'dı... O kadar gereksiz bir ayrıntı ki filmde... Bir de başrol kıvamında... 😕

Binnur Kaya her zamanki halindeydi... Filmi izlenebilir kılan detaylardan...

Birde sanat eseri niteliğindeki cinayet süslemeleri... Bak işte filmi izlemeye değer kılan detayların en başlıcası diyebilirim...

Oytun daha önce izlemişti bu filmi ve anne sen sevmezsin demişti de dinlemedim çocuğumu... Ali Atay detayından çok umutluydum ama benlik değişmiş gerçekten de...

Sonuç olarak ben bu filmi SEEEVVVMEEEDİİİMMMM efenim... Seveni bol gerçi... O yüzden zevkler ve renkler tartışılmaz der konuyu kapatırım...



ÇINAR AĞACI (2011)

Emekli öğretmen Adviye Hanım (Celile Toyon) 'ın 4 çoçuğu vardır.  Hepsi bir şekilde hayatlarını kurup yuvadan uçmuşlardır. Adviye Hanımcım da unutkanlığı sebebi ile tek başına kalamadığından sıra ile çocuklar tarafından bakılmaktadır. Ta ki kızlar yeter artık diyinceye kadar :( 

Konu olarak çokça hayatın içinden... Karakterler de öyle... Kardeş çatışmaları, gelinlerin ben bakmam havası, aldatılmalar, zenginlikler, parasızlıklar vs vs...

Ben en çok filmde Adviye Hanım'ın torunu Barış (Deniz Deha Lostar) ile ilişkisini sevdim... Çocuklarına oldukça kuralcı bir anne iken torununa yaramaz bir işbirlikçi arkadaş olmasını... 

Bir de huzur evindeki ilk tanışma yemeğindeki Adviye Hanım'ın asil duruşunu... Eskiler başka güzel, başka kibar bence...

Filmde Nurgün Yeşilçay ne kadar gençmiş dedim.. Sanki ben kırışmamışım gibi onun kırışıklıklarının olmamasına şaşırdım hahahaa :))) Ha bir de Oytun'a huzur evi sence iyi fikir mi gibilerinden laf sokuşturdum hahahaaa....

Sonuç; ben bu filmi çokça hayatın içinden öğeler barındırdığı için SEEEEVVVDDDİİİİMMM... Boş zamanınızda izleyebilirsiniz bence ;)




GÜZELLİĞİN PORTRESİ (2019)

Türk işi bir gerilim-korku filmi... Şükür cinsiz ve perisiz :))
Bu tarz filmleri hiç sevmesem de sırf oyuncuların hatırına başladım ki iyi ki izlemişim diyorum şimdi... Yine Kore'den tutmuş bir filmi uyarlasak da bence hiç de fena olmamış...

Filmimizin konusuna gelecek olursak;

Uzun süredir görüşmediği babasının meçhul bir şekilde ölümünden dolayı yaşadıkları eve dönmek zorunda kalan Nisan (Burçin Terzioğlu) ve eşi Özgür (Birkan Sokullu) bazı veraset işlemlerinden dolayı uzunca bir süre evde kalmak zorunda kalınca hem garip olaylara şahit olurlar hem de Nisan kendi geçmişiyle yüzleşmek zorunda kalır....

Çok gerilim-korku filmi izleyen bir tip olmadığımdan dolayı çokça ters köşe olduğum yer oldu... Böyle çığlıklar, oradan buradan çıkan ecinniler olmadığından da sadece merakla izleyebildim. Bu tarz gerilmeyi seviyorum sanırım...

Evin temizlikçisi Hilal rolünde Melisa Şenolsun şahane bir iş çıkartmış. Hele ki filmin sonuna doğru bir sahnesi var ki ufff diyorum... Seyretmelere doyamadım ♥ İzleyenlere şarkı söylediği diyeyim de anlasınlar ;)

Sonuç olarak ben bu filmi SEEEEEVVVVVDDDDİİİİİMMMM efenim, bu tarzdan hoşlanıyorsanız bir göz atın derim ;)



AHLAT AĞACI (2018)

Bu film için ilk söyleyebileceğim şey tabi ki benim için; anlatısı bol ancak bir o kadar da anlaması zor bir film diyebilirim.... 

Nuri Bilge Ceylan'ın "Bir Zamanlar Anadolu'da" filmini izlemiş ve hayran kalmıştım sessizliğine... Sessiz karakterlerinin duygularını bize muhteşem görsellerle anlatmıştı ve özellikle o kavak ağaçlarının hışırtısı hep gönlümün bir yerinde saklı kalmıştı. Bu filmde de öyle bir sessizlik bekledim işin açıkçası...

Ama Sinan (Doğu Demirkol) o kadar geveze bir karakter olarak çıktı ki karşıma şaşaladım...

Üniversiteden mezun olduktan sonra memleketi Çan'a dönen ve amatör yazar olarak kitap çıkartmaya çalışan bir karakter Sinan... İdealist öğretmenlikten kumarbaz öğretmene geçiş yapan babası İdris (Murat Cemcir) ile bol bol sürtüşmekte ve yolunda gitmeyen hayatlarının tek sorumlusu olarak onu görmektedir. Anne Asuman (Bennu Yıldırımlar) ise cefakar anne modeliyle çocuklarına kol kanat geriyor gözükse de Sinan'ı gerçekten anlayan kim diye de düşünmeden edemedim açıkçası....

Sınıf öğretmeni bir babanın sınıf öğretmenliğinden mezun oğlu, ikisi de alışılmışın dışında karakteri ile yaşadıkları ilçede aslında kabul görmeyen tipler... İkisi de oldukça geveze üstelik...

Filmde şaşırdığım bir şey de Hatice karakteriyle Hazal Ergüçlü'nün eski yavuklu kisvesiyle sade 5-10 dk gibi bir sahnede yer alması... Murat Cemcir Cannes'te Bennu Yıldırımlar'ın önüne geçti diye benim güzel sosyal mecram konuştukça konuşmuştu ya, bu konuyu nasıl es geçtiler bak hiç anlamadım :))

Filmin diğer handikabı da  bence süresi... Tam 3 saat... 5-10 dakikası da var sanırım üstüne... Uzun filmler izlemeye alışkın olmama rağmen beni oldukça zorladı diyebilirim... İki yarı da izleseydim sonunu getirememe riskim vardı, o sebeple hiç girişmedim...

Filmin en sevdiğim sahnesi ise babasının Sinan'ın nihayet çıkartabildiği kitabını gururla okuduğunu oğluna gösterdiği sahnelerdi... Halbuki Sinan o kitabı babasını yaralayarak bastırmıştı :(

Neyse lafı uzatmayayım... Sonuç olarak ben bu filmi çoğunluğun aksine SEVEEEEMMEEEDİİİMMM... Karakterlerden birini içime sindirip ruhumu okşamasını sağlasaydı fikrim değişebilirdi belki... Bu sefer olamadı diyelim ve konuyu kapayalım....


Herkese bol keyifli bir hafta sonu diliyorum... Havalar hafta sonu iyice serinleyecek sanırım, bence evde kalmaya devam edelim hep birlikte ;)
Kendinize iyi bakın ♥

12 yorum:

  1. Cinar Agaci'ni ben de cok sevmistim.Kolay gelsin battaniye konusunda,battaniyeler ozeldir:)

    YanıtlaSil
  2. Şebnemciğim,
    Cinayet Süsü'nü sevenlerdenim. :) Kara komedi dediğimiz tür ilginçtir, taban tabana zıt tepkiler alır izleyiciden, bu film de öyle.
    Ancak, Feyyaz Yiğit'in aşırı gıcık bir tip olduğu görüşüne katılıyorum. Ne var ki bu gıcıklık filmin akışı ve hikayesi için istenen bir durum.

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Kara komedinin evet öyle bir durumu var. Şimdi senin yorumunu okuyunca fark ettim ki ben bu kara komedi işini çok sevmiyorum galiba :))

      Öpüyorum seni ♥

      Sil
  3. hiç izlemediğim filmler, dur ekran açık kalsın bulaşık yıkayıp gelicem not almaya. Sevgiler,

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Ahhh o bulaşıklar :/ Gerçi yaz geldi suyla oynama hissi rahatlatıyor insanı ama yine de mütemadiyen eller suda modu hiç hoş değil ;)

      Sil
  4. Ahlat Ağacı filmini sonuna kadar izleyebildiğim için bende kendimi hep tebrik ediyorum ama bende sevmedim ,benimde ütü yaparken izlediklerim var bak senden esinlenip bende her hafta ütü filmleri diye paylaşayım :)))))

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Bence de ütü filmleri bölümü yapmalısın. Hepimize ilham verirsin hem ;)

      Sil
  5. Çınar ağacını seyretmiştim. Diğer filmleri de zaten sevmemişsin Şebo. Senin zevkine güveniyorum Bu sefer bu yazıdan ekmek çıkmadı bana:)

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. hahahaaa :) Söz yakında şahane film önerileriyle geleceğim ;)

      Sil
  6. Cinayet Süsü pek beğenilmedi ama oyuncularının ve Ali Atay'ın hatırına ben izlemeyi düşünüyorum.

    Sanırım NBC'nin zirve noktası Bir Zamanlar Anadolu'da. Kış Uykusu'nu izlemedim. Ondan da beklentim büyük.

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Sevenler de var Cinayet süsünü Şule. O yüzden bakmakta fayda var ;)
      Kış Uykusunu ben de izlemedim. İnşallah izleyeceğim ilk fırsatta bende...

      Sil

Güzel yorumlarınız için teşekkürler :)