20 Kasım 2008

yağmur yağıyor, seller akıyor, araç bacı camdan bakıyor...


Hep özenmişimdir yağmurlu günlerde arap bacı olup camdan bakarken kahvemi yudumlamaya :))) Ama inatla yağmurlarda hep bir koşuşturmaca, bir yetişmece, bir ıslanmaca....

Ahhh canımın içi sende benimle birlikte yağmurda yollardasın. Biliyorum çok erken başladın sabah-akşam yollarda olma haline.... Yolları eğlenceli hale getirmeye çalışmam sırf bu nedenledir... Bıkma, isyan etme diye...

Çocukluğumda ben de senin gibiydim. Her sabah ve her akşam anneannem ve ev arasında mekik dokurdum. Okumayı öğrendiğimde annem plakaları, tabelaları okuturdu bana oyalanmam için. Teyzen bize göre daha şanssızdı minik kuşum. Ama inan hiç isyan etmeden kilometrelerce yol yürürdü sırf bakıcıda kalmamak için. O zamanlar malatyadaydık ve annem köy okulunda öğretmendi. Otobüsü kaçırdıklarında minicik adımlarıyla annemin koşmasına eşlik ederdi. Mutlaka onunda oyalanmak için annemle oynadığı oyunlar vardı... Biz şimdi o günleri arada hatıralarımızın arasından çıkartıp gülümseyerek anlatıyoruz. Büyüdüğünde sende öyle yapacaksın biliyorum...

Anne şimdi bunu bana neden anlattın diye sorma; çünkü bilmiyorum.... :)

2 yorum:

  1. Şemsiye taşımaya başlamak bir çocuk için bambaşka bir devrin başlangıcı onun dünyasında... Bir şemsiyeye sahip çıkabilece kadar büyüdüğünün göstergesi... :)

    YanıtlaSil
  2. Sevgili Burcu;
    kesinlikle katılıyorum düşüncene. O yüzden ellerine aldıkları şemsiyeyi bırakmak bilmiyorlar:)))

    YanıtlaSil

Güzel yorumlarınız için teşekkürler :)