15 Temmuz 2016

filmsizlikten titremeye başladım desem inanır mısınız ?


Yazılara bazen başlık bulmakta güçlük çekiyorum. Ve atraksiyon yapıyorum :))
Ama bu sefer inanın abartmadım...

Kitap okumak istiyorum, film izlemek istiyorum...
Sonra da uzun uzun yazmak istiyorum burada...
Ama nerdeeeee....

Hava yapış yapış...
Tüm gün işyerimde klima tepemde salağa dönüyorum...
Eve gidince sersem tavuk misali bir orda gıt bir burda gıt yaparken bir bakıyorum saat gece 12.00 olmuş...
Elimi hiçbirşeye sürmemişim...
Hafta sonu anneliği yapıyorum ya evde gram yemek de pişirmiyorum üşengeçlikten düşünün boyutumu...
Hafta sonu anacağızımın miss yemekleri olmasa içim kurudu gitti yeminle...

Birkaç kez geceyarısından sonra kitap okuma girişiminde bulundum, elimden bırakamadım... Sabah uyanamadım, tüm gün işyerinde süründüm...

İşyerinde film izlemeye kalktım, o telefonlar susmadı...
Telefonda film repliği söylemişliğim var o sebeple :)) Ben hınk, müşteri hönk :)))))))

Şimdi yazacağım filmler o yüzden benim için çok kıymetli... Filmler dediğime bakmayın hepi topu 2 tane... File leblebiyle karnını doyur deseler ne hisseder, işte benimki de aynı hissiyat :))) sanki 321654786464 kez çikolataya bandırıp çıkarttılar leblebiyi :)))

Bu kadar gevezelik yeter... Caaaağnımmm filmleri yazmaya başlıyım ben...



ABLUKA (2015)

Garip bir film ilk önce onu söyliyim... Festival filmi tadında... Karanlık ve yavaş... Ama bir o kadar da örtünün altından ne çıkacak hissiyle gerilip merakla izlediğim bir film...

Hatta ve hatta filmle ilgili kızgınlıklarım da var ama o hissiyatımı en sona saklıyım... İlk önce filmin konusundan bahsediyim biraz...

Kadir (Mehmet Özgür) 20 yıl hapiste yattıktan sonra şartlı tahliye ile serbest bırakılmıştır.  Şartlı tahliyesinin "şartı" bir nevi muhbirlik yapmak, bilgi toplamaktan geçmektedir. Abluka altına alınmış canım İstanbul'un direnen gecekondularında çöp toplayıcısı olarak -sözde- geçimini sağlayacak ve çöp artıklarından bomba, patlayıcı vs yapımında kullanılan malzemeleri toplayıp polislere delil niteliğinde teslim edecektir.
Bu arada aile ilişkilerini düzene sokmak niyetiyle ilk önce küçük kardeşi Ahmet (Berkay Ateş) 'i bulmuştur. Ahmet ise ayrı bir alemdir. Kendi kapalı dünyasında garip hareketleriyle abisinin o polisiye ruhunu daha aktifleştirmiş çeşitli kötü senaryoları kafasında kurmaya başlamasına sebep olmuştur...

Film bu doğrultu da devam ediyor... Daha fazla detay yazıp spoiler vermiyim..

Gelelim neden bu filmle ilgili karmakarışık olma sebeplerime....

Filmi sevdim, Mehmet Özgür öyle güzel bir oyunculuk sergilemiş ki Kadir karakteri içime işledi... Ahmet'in gerçekle  halüsinasyonlarını ayırt edememe halleri o kadar gerçekçiydi ki izleyici ben bile halüsinasyon görmediğinde inat edebilirdim...

Filmde kızdım, Ahmet o köpekleri öldürürken o kadar doğaldı ki görev bilinciyle yapılsa dahi (belediyede çalışıp, köpekleri imha ediyordu) o ve arkadaşlarının rahatsızlığa bürünmeme hallerine delirdim... Yaraladığı bir köpeği deli gibi sahiplenirken bunu suç işliyormuş gibi hissetmesine ve hissettirmesine kızdım...

Filmi sevdim, Meral (Tülin Özen) 'in filmin karanlık havasında her kadraja girdiğinde ne yaparsa yapsın filmi renklendirmesini keyifle izledim... Ahhh o toka dedim... Dişiliğinin farkında olup olmamış gibi edasında gezinmesine baktım, bakakaldım....

Filme kızdım, çivisi çıkmış dediğim ülkemin gerçeklerini üstü örtülü de olsa yüzüme vurduğu için... Gerçekleri yüzüme tokat gibi indirdiği için....

Filmi sevdim, zaman ve mekanı unutturduğu için çokça hem de....

Filme kızdım, bir de filmin ucunu açık bırakmasalarmış dedim...

Sonuç olarak ben bu filmi SEVVVDDİİİİMMMMM....
İzleyip izlememe tercihini size bıraktım....



SENDEN ÖNCE BEN (2016)

2 sene önce okumuştum kitabını... İlk başta hoşuma gitmemişti ama sonradan içime işlemişti... Duygusal bir kadınım, dayanamıyorum....
Hemen kendime senkronize etmiştim, ah bir de ne çok ağlamıştım...
Hatta burda da yazmışım kısaca...

Filminin çekildiğini sene başında duyduğumda, izlerim ben bu filmi diye de heveslenmiştim ki ilk izleyicilerinden olmasam da bayramdan önce nihayet izledim...
İyi ki izlemişim demiyorum ama izlediğime sevindim diyebilirim...

Hala kitabını okumayıp filmini izleyeyim diyenler varsa naçizane tavsiyem ilk önce kitabını okuyun derim... Sebebine gelince filmde kopukluklar var, haliyle bazı detayları atlamışlar. Ve o detaylar tümü bozmasa da kopukluklara sebep olmuş... Ama şunu gönül rahatlığıyla söyleyebilirim ki konudan sapmamışlar...
Yani benim için öyle oldu... Kitabı okurken ne hayal ettiysem karşımda bulduğum bir film oldu...

Mesela Lou (Emilia Clarke) tam da hayal ettiğim gülümsemeye sahipti... Evet hayal ettiğim gibi çılgın, kendine has giyiniyordu.... Enerjisi gülümseme sebebi bu kızın hakikaten :)

William (Sam Claflin) 'ı evet bu kadar yakışıklı hayal etmemiştim :))) Depresif halleri eksik kalmış filmde... Lou'ya çok kök söktürmedi filmde... Kitapta hal ve hareketlerinden daha çok etkilenmiştim...

Anne Camilla (Janet McTeer) da bu kadar uysal değildi kitapta mesela... Çokça hırçındı... Kocasıyla olan ilişkilerinin detayları filme aktarılmamıştı mesela...

Filmdeli Lou'nun ayakkabılarına bayıldım mesela.... Ayakkabı dolabının önünde saygıyla eğildim... Hele o yatak örtüsü (ablasıyla yatağa uzandıkları sahne) beni benden aldı... Şebo nelere dikkat etmişsin demeyin gözüme çarpmasını engelleyemedim ahahahaaaaa :))) Lou'nun yatak örtüsü diye bir girişimci yapıp satsa zengin olur ben diyim size ;)

Aslında bunun gibi yüzlerce detay yazabilirim size...

Peki bundan rahatsız oldum mu? Tabiki hayır...
Filmin duygusunu kitaba yakın tuttukları için zihnimde araları tamamladım ve bundan rahatsızlık hissetmedim...

Sonuç olarak SEEEEVDİMMMMM ben bu filmi... Uygun bir vakit bulduğunuzda izlemenizi tavsiye ederim... Ben filmin ikinci yarısında çok ağladım mesela, siz ağlar mısınız bilemem ama mendil bulundurmakta fayda var :)

An'ların kıymetini bildiğimiz güzel bir hafta sonu diliyorum hepinize...

12 yorum:

  1. Zamansızlık ilk önce eğlenceyi kırtıklayıp yavaş yavaş yok eden bir tek hücreli kemirgen benim gözümde :) Küçücük bir virüs koca bünyeyi alt eder ya, öyle. Zamansızlığın ilk yuttukları da filmle.

    Baş üstünde klima mı? Anlıyorum :)))

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Zamansızlık zamansızlık diyorum ama heba ettiğim bir sürü de zaman var galiba. Bugün o yazını okuduğumda fark ettim bunu...

      Başüstünde klima çok iyi de, sersem ediyor işte :)
      Sevgiler...

      Sil
  2. Köpek öldürme sahnesi varsa dünyada bakamam:(( ama Senden Önce Ben'i merak ettim, kitabını okumadım, filmini de izlemedim. Güzele benziyor. :) Çok teşekkürler. :) sıcaklarda kolay gelsin :)

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. ASlında izle derim Müjdem. Eminimki sen bu filme farklı açıdan bakıp yorumlayacaksın. Hatta yorumlarını merak bile ediyorum...

      Sana da kolay gelsin canımcım ♥

      Sil
  3. Ah zaman,bulursam izlerim.
    Haziran seçmelerindeki o bebiş varya onu öptüm öptüm öptüm.
    Sana da kolay gelsin.Çalışmak iyidiiiir.Şikayet yok.Sakın. (emekli kadın sözü) kanma.Ev gibisi yooook.

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Bazen çalışmak çok iyi gelse de evde oturmak başka güzel diye düşünüyorum bende :)) Bir gün bende emekli olacağım inşallah :)
      Sevgiler en kocamanından...

      Sil
  4. me before you ilgimi çekti şebocum. yaa sıcakta herşey boş valla, kitap zor okunuyor film zor izleniyor. gıt gıtlamak ta ayrı güzel be fıstık :D

    YanıtlaSil
  5. valla aynı durumdayız.. bişeyler üretmek istiyorum hava sıcaaaakkkk, film izlemek istiyorum hava sıcaaaakkk okumak istiyorum o da sıcakta uyku yapıyor :D iş yeri serin harıl harıl iş yapıyorum..
    Fil dedin ya izlemediysen ghajini izle :D
    öptüm çok

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Kalp kalbe karşı derler Şebo. Bende örendeyim. Belki görüşürüz hissiyatiyla gelmiştim sen ankara ya gelmişsin.Akçay da mısın?

      Sil
    2. Kerimecim; Aamir Khan diyorsun haaaa ;)
      Önerini dikkate alacağım en kısa zamanda. Severim ben bu adamı :))

      Sil
    3. Kadriye;
      Bir dahaki sefere inşallah ♥

      Sil

Güzel yorumlarınız için teşekkürler :)