9 Şubat 2017

Oscar adaylarına başlıyoruz, hazır mısınız #3


Filmleri yazarken aklıma geldi de, iyi ben bu filmleri çorbaya döndürmemişim...
Peşpeşe izlemenin garipliğine kapılmamışım...
Arada verdiğim molaları iyi değerlendirmişim demek ki, güzel resetlemişim kendimi....
Her an çorba yapılabilir boyutta farklı türlerden filmler çünkü...
Kendime yıldız verdim bu konuda :)))

Fazla gevezelik yok tamam, geçiyorum filmlere...



HELL OR HIGH WATER (2016)

4 adaylığı mevcut filmimizin; en iyi film, en iyi yardımcı oyuncu, özgün senaryo ve kurgu dallarında... (Not: Maalesef kazanamadı)

Vizyona dahi ne zaman gireceği belli olmayan bir film.... Bu saatten sonra girmeyebilir bile... Film kötü olduğundan değil, muhtemelen dağıtım ayağındaki sorun nedeniyle... Benimki sadece tahmin tabiki...

İki kardeş Toby (Chris Pine) ve Tanner (Ben Foster) günümüze uyumlu bir Western tadında çıkıyorlar karşımıza.... Issız ve çorak topraklar... Çiftlik evlerinin ipotek borcu var, bildiğiniz banka oyunu... Ufak tefek bankaları soyarak ipotek borçlarını ödemeye çalışıyorlar...
Peşlerinde de yaşlı kurt şerif  Marcus (Jeff Bridges) ve arkadaşı... Ki bu rolüyle Jeff Bridges en iyi yardımcı erkek oyuncu dalında aday...

Kardeşlerden Tanner şirin kötü adam, Toby de yakışıklı masum ama akıllı kardeş... Bazen imkansızlıklar ve arayışlar insanları farklı şeylere sürükleyebiliyor işte...

Şerif Marcus'un doğallığını sevdim ama insanların yaşam tarzlarıyla ilgili olan esprilerini aşırı gıcık buldum. Kızılderili kökenli yardımcısı Alberto iyi dayandı bu huysuz ihtiyara...

Jeff Bridges sanki kendisini oynuyor gibiydi, o kadar doğal... Bu adamın doğallığıyla karaktere bürünme halini seviyorum...

Kahverengi tonlarının çorak görüntülerini sevdim, ayrıca müziklerine de bayıldım... Hoştu...

İyi bir kurgu, sıkmadı....

Filmin sonundaki ince ayarlara ayrıca daha bir bayıldım Şerif ve Toby arasındaki...

Sonuç olarak ben bu filmi SEEEVVVDDİİİİİMMMM, tarzınıza uyuyorsa izleyin efenim ;)

Bu filmden çıkarttığımız sonuç, kardeş candır :)))) Eklemeden edemedim ♥



ARRIVAL/ GELİŞ (2016)

8 adaylığı mevcut; en iyi film, en iyi yönetmen, uyarlama senaryo, kurgu, görüntü yönetimi, prodüksiyon tasarımı, ses kurgusu ve ses miksajı dallarında. (Not: En iyi ses kurgusu dalında ödül aldı)

Bu filmimizde de Amy Adams var dil bilimci Louise karakteriyle. Bu seneki oscar listesinde ikinci oynadığı film ama iki filmle de kadın oyuncu listesine girmeyi başaramamış... Özellikle bu filmde performans açısından iyiydi aslında...

Bilim kurgu çok izlemem, o yüzden kıyaslama gibi bir şey beklemeyin benden. Söyleyenlerin yalancısıyım ama senenin en iyi bilim kurgusu diyorlar... Diyorlar işte :)

Yazının bu bölümünden sonra biraz spoiler verebilirim, şaşabilirim.... Bu filmde hissettiklerimi ancak böyle aktarabileceğim çünkü size.... Aman dikkat !!!

Dünyanın çeşitli lokasyonlarına uzay aracı olduğu algılanan devasa boyutta cisimler konumlanıyor...
Amerika'da konumlanan uzaylılarla iletişim için dil bilimci Louise ile birlikte bir grup akademisyene ihtiyaç duyuluyor....

Karşımda eli kolu bacağı olan, belki tek gözlü ne biliyim insana benzer bir canlı bekliyorum ama deniz ötesi bir varlık, ahtapotumsu bir şeyler çıkıyor. Yadırgadım tabi... Oytun benden uzman olsa gerek ki bu konuda oldukça iyi diye bir yorum yaptı :)

Bu canlılar ile iletişim kurmaya çalışırken dillerini öğrenmeye çalışıyorlar... Burası ilginçti benim için... Yap boz gibi uğraşmaları çok hoşuma gitti...

40 tane güvenlik önleminden geçip, sterilizasyon yapılıp koca koca kıyafetlerin içine giren, sonra da rahat hareket edemeyen Louise kıyafetlerinden arınıyor ve hiçbir şey de olmuyor...  Kendisine destek veren Ian (Jeremy Renner) ' da kıyafetlerinden arınıyor burası da tamam... Testler vs herhangi bir kimyasal yok, nefes alabiliyorlar, tehlike yok.... Sonraki her görüşmede bu iki kişi normal kıyafetiyle gidiyor da diğer ekip hala o kalın kalın kıyafetlerinin içinde kalıyor.. Takıldım oraya... Bir yandan da hala tehlike algısı oluşturmak istemelerinden dolayı belki de... Bilemedim... Neyse :/

Diğer ülkelerdeki yönetimler, öncelikli de Çin uzaylılara savaş açmaya niyetleniyorlar ama Amerika uzlaşmacı tutumda.... Uzlaşmak istiyorlar... Şaşırmadınız dimi :) Alttan alttan mesajı bindirmişler :))

Zaman kavramı geliyor sonra ve Louise geleceği görüyor... Bu bir doğa üstü güç müdür, uzaylıların sağladığı bir ayrıcalık mıdır tabi ki ben anlamıyorum... Anlayana sordum, onun da teorileri var tabi ama onlarla kafanızı karıştırmayayım...
Ne olduğunu anlamadığım bu güç işe de yarıyor....

Koskocaman bir ekibe gerek yokmuş aslında, Louise bu işin altından tek başına kalkarmış... Ama film bu ya azıcık ikili ilişki de yaratmak lazım....

Siz benim böyle anlattığıma bakmayın, film oldukça sürükleyici... Bilim kurgudan beklenen çok aksiyon yok sadece... Gayet sakin ama ne anlatmak istediğini bir şekilde anlatıyor... Puzzle yapıyorsanız bilirsiniz, hah işte bu film o duyguyu yaratıyor insanda....

Sonu şaşırtıcı, en azından benim gibi yanlış anlayanlar için...

Sonuç olarak ben bu filmi SEEEEVVVVDİİİİMMMMM efenim... Bilim kurgu severler de iyi diyorlar, hatırlatmadan edemedim ;)









36 yorum:

  1. Şimdi,sen yazıyorsun ya,eğer izleyeceksem o dilm hakkında yazdıklarını okumuyorum,sonundaki sevdim sevmesime bakıyorum.Burada da Arrival'ı okumadım,sadece oyuncular hakkındaki kısmı okudum.İzleyince gerisini okuyacağım.Hidden Figurs da da aynısını yaptım,çok şahane oldu.İzlemeyi düşünmediğim filmi ise okuyorum baştan sona.Ay çok eğlenceli oluyor bu şekilde.Bir de güzel hazırlıyorsun ki,sanki film eleştirmeni köle yazısı mübarek,hihihihi.

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Bak özellikle Arrival'ı okumadığına sevindim, zira çok saçmasapan anlattım ben bu filmi... Bazen bazı kurgular ben de çok soru işareti bırakıp saçmalattırıyor ahahaaa :))

      Sen bir de beni yazarken görsen ahaha :) Kaptırıyorum, araya girene cazzlıyorum... Bazen bazı sahneyi tekrar izlediğim bile oluyor, birşey kafama takılıp :))
      Allahtan replik çıkartma işine soyunmuyorum, birkaç kez denedim de o söylerken şak diye yazma hızım çok kötü :)))

      Öptüm kocaman ♥

      Sil
    2. Cıks,hiç sevmedim bu filmi.Aynı Jodi Foster'ın Mesaj filminde yaşadığım boşluk duygusuna düştüm.Acık İnception,acık oradan acık buradan gibi olmuş.Dur şimdi senin yorumunu okuyayım

      Sil
    3. Hımm,sen gene bonkör davranmışsın bence,hikayeyi kıvıramayıp kolayına kaçmışlar gibi geldi bana.J.Schatzing diye bir yazar var Sürü isimli romanında uzaylıları su altı yaratıkları olarak yorumkülar.O romanı mutlaka oku.İşte oradaki esas kahramandan esinlenilmiş gibi bir uzaylı profili çizmişker.Son dönem modası.Yani diyırlar ki,uzaylıların yaşadığı ortam farklı,tebii kiii insana benzememeleri lazım.Yok anam olmamış bu film bence.

      Sil
    4. Ahahah,bişi daha yazacağım,benim eşim böyle beklentisinin altında bşr dilm izleyince; "it otu,paha yarpağı " der.Onların memleketinde ' bi moka benzemiyor ' demek oluyor.

      Sil
    5. aahhhaaaahhhaaaa :)))
      it otu, paha yaprağını aklıma not ettim, arada sorarım ama ne yaprağıyıdı bu diye :)))
      Ben o harflerle, şekillerle oynadı ya o kısmı sevdim. Birde kızı ve evlenmesi konusu var tabi. Bilimkurgu geçmişim olmadığından bende geçti bu film bacım :)))

      Sil
  2. 8 adaylığı mı var? Kesinlikle izleyeceğim Geliş'i! :)

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Bakalım sen nasıl bulacaksın izlediğinde...

      Sil
  3. çok sevdim- az sevdim- sevdim diye çok güzel sınıflandırmışsın ama bayıldım ben :) çok sevdiğini izlemek istiyorum :)))

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Sevmene sevindim ben de :))
      Seni hidden figures'e bekliyoruz o zaman, seveceğinden eminim;)

      Sil
  4. Belki listeye bir gün bizim filmlerimiz de girer :)

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. ay ne güzel olur :)))
      Kazanmamız kesindir o zaman bak :))

      Sil
  5. O kadar yoğun günler geçiriyorum ki hiç birini izleyemedim henüz :((( Teşekkürler :))

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Elbet yoğunluğun azalacak arkadaşım, o zaman izlersin ;)

      Sil
  6. Hıhh bu siniflandırmalarin iyi olmus.Ona göre izleyelim bizde sagolasın madammm 😃

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Faydalı olduysak ne mutlu bize prensesin ana kraliçesi :)))

      Sil
  7. Lion'u izledin mi? Dün izledim, bayıldım. yarın yazarım belki.

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Her zamanki bizde yine gösterime girmedi o film :( Daha dün bulabildim, hafta sonunda izleyeceğim inşallah Sezer...

      Sil
    2. Biz de güya İstanbul'dayız. Bizim Beylikdüzü'nde genelde popüler filmler oluyor. Böyle Oscar'lıklar, festivallikler ya gelmiyorlar ya da geldiklerinde çok kısa bir süre kalıyorlar. Bazen iyi filmler için uzak bir sinemaya gitmek zorunda kalıyorum. Çok sinir bozucu.

      Sil
    3. Kesinlikle çok sinir bozucu :/

      Sil
  8. İlk filmi Filmekimi`nde izledim geçtiğimiz yıl. Toni Erdmann`dan sonra iyi gitmedi:) Film festivallerinde böyle bir şey var, başka bir dünyadan çıkınca arkasından ne izlediğin ve ne kadar beğendiğin değişebiliyor. Yani bende çok etki yaratmadı. Toni Erdmann en iyi yabancı filmde aday, almasını çok isterim. Suratımıza günümüz iş hayatını, ilişkileri bammm diye vuran bir komedi-dram.
    Arrival filmini çocuklarla izledim, ailece geçer not aldı bizden:)) Uzayla ilgili filmler gittikçe kabuk değiştiriyor. Ondan önce Mars`ta patates yetiştirdik, geçen sene iletişim kurmaya çalıştık:) Hadi "hayır"lısı:))

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Toni Erdmann çok iyiymiş duyduğuma göre, o sebeple eminim gitmemiştir... Peşpeşe filmlerde evet böyle bir sıkıntı var, hafta sonu ben de kendimi resetleyerek izlemeye çalıştım o yüzden, birbirine karışmasın diye... Özellikle çok sevdiğim bir film varsa hele biraz geziniyorum ondan sonra başlıyorum.

      Ahahaha evet patates yetiştirmiştik. Onda aksiyon vardı azıcık, daha insancıldı hatta :) Bana şimdi öyle geliyor yani :)))

      Sil
  9. Yazını okuduğuma göre Hell or high water daha izlemeye değer not ettim bende şu sıralar gerçek kesit Hint fİlmlerine taktım aklımda kalan bir tanesi Bajrangi Bhaijaan filmin adı Pakistan Hindistan sınırı arasında baba kızın yaşadıkları anlatılıyor .

    YanıtlaSil
  10. Not ettim arkadaşım, Hint filmlerini arada izliyorum hoşuma da gidiyor.
    Bu Pakistan-Hindistan olayıyla ilgili geçenlerde Gandhi filmini izledim, eski bir film. Oscar serileri içindeydi. Bi ara yazacağım aslında da şu seri bitsin diye bekliyorum.
    Teşekkürler :)

    YanıtlaSil
  11. Bilim kurgu olan pek ilgimi çekmez genel olarak. Uyarlama olanların da kitaplarını okumayı tercih ederim. Ancak diğer film daha ilgimi çekti. Özgün senaryolar, güzel bir kurgu diyorsanız neden okumayım. Hemde beğenmişsiniz. Kardeşlikle ilgili şeyler de ilgimi çekiyor. Fragmana bakıp yakın zamanda ilzeyeceğim inşallah. Film izlemeye devam o zaman :)

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Evet ben kurgusunu sevdim. Özellikle western filmlerini seviyorum dersen :)
      Fragmana bak bence de, daha rahat karar verirsin :)

      Sil
  12. Benim kesin çorba olurdu. Yıldızlı pekiyi size :)

    YanıtlaSil
  13. Birinci film sürükleyici olmalı, izlemedim ama ikinciyi yeğeni oğluşum söyledi birkaç gün önce izledim internette, çok sevdim, o yaratıkların alfabeleri filan çok yaratıcıydı, çok hoşuma gitti. Heyecanlıydı da. Çok teşekkürler canım.

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. O alfabe kısmı benim için de ilgi çekiciydi Müjde. Ben aslında daha fazla aksiyon beklemiştim o filmden :)

      Sil
  14. Hell or High Water filmi imdb'nin Türkiye'de yayınlanacaklar film listelerinde de görünmüyor, İf'e baktım orada da yok. Olmaması hakikaten ilginç. Oscar film yazılarınızı toplu olarak okudum. İzlenecek ne kadar çok kayda değer film olduğunu gördüm. Üstelik birer birer vizyona da giriyorlar... Ruh halimize göre sıraya koyup yavaş yavaş izleyeceğiz artık :)

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Oscar adaylarını ilan ettikten sonra bir şekilde girer vizyona diye düşünmüştüm ben de ama dağıtım kanalında sıkıntı var diye düşünüyorum.
      Bir kaç filmi hala bulamadım, törene kadar bitiririm diye düşünüyorum ben de ama bakacağız işte...
      İzleyince yazısını yazarsan zevkle okurum :)

      Sil
  15. Arrivalı izledim dün. Yaniii fena değildi diyebilirim. Entresan olan acaba ben de bile bile lades yapar mıydım diye çok düşündüm bir türlü cevap veremedim bu soruya. Uzaylı kısmı değil de Louise' in başına gelenler beni daha çok düşündürdü açıkcası.

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Bak o bile bile lades konusu beni de düşündürdü çokça. Spoiler vermiyim diye yazamadım yazıya, geçmiş zannettiğim düşüncelerin gelecek çıkması beni şaşırttı oldukça...

      Sil

Güzel yorumlarınız için teşekkürler :)