20 Ekim 2015

görüşürüz :))




Herzaman bişey söylemeden yok oluyorum ya bu sefer neşeli bişeylerle yok olayım dedim :))
Yok olmak dedimse 1-1,5 hafta..
Aylar yıllar yok olsam nasıl neşelendireceğim sizi düşünün artık :))

Neyse efemmm kendinize iyi bakın, kocaman öpüyorum sizi...
Ben işlerimi halledip döneceğim yanınıza yine ♥ ♥ ♥


Not: Karikatürün konumuzla ilgisi olmayıp, bugün çok güldüğüm için paylaşmak istedim sadece ;)
Konumuzla ilgisi varsa da henüz ben keşfedemedim ;)


19 Ekim 2015

Bir kitap / İncir Kuşları








Sinan Akyüz bugüne kadar hiç okumadım.
İşin gerçeği okumayı planladığım yazarlar arasında da yoktu.
Hafta sonu yazlığa gittiğimde kitabımı unutunca ne alıyım diye gezinirken, kitapçı genci kıramadığım için aldığım bir roman.

İlk sayfalarda kitap çok sıradan geldi bana...
Basit cümleli...
Masum bir aşkın, bedenlere büyük gelen edebi cümleleri vardı çokça... Çok eğreti duran...
Sanki inandırıcılıktan uzak...
Yeni bir dönemde değil de sanki çok çok eski zamanlardaki aşklar gibi... Belki de eğretiliği burdan geliyordu, bilemiyorum...

Bosna savaşında konservatuar öğrencisi Suada Begiç üzerinden anlatılan dram içimi yaktı yeniden...
O zamanlarda yaşanan katliamı unutmuşum yada hafızamdan silmişim... Tekrar hatırlamak, kitabın savaşı anlattığı dönemlerde okuduğum haberlerle birleştirince içim ezildi yeniden...
Tam bir insanlık dramı... Hatta vahşet :(

Gerçek bir yaşam hikayesi olması sebebiyle daha da çarpıcı anlatılanlar...
Ama sanki daha farklı bir dille yazılsaymış demeden de geçemedim...
Evet kitap aktı, okumakta zorluk çekmedim ama hep bi eksiklik hissi vardı.

Yaşadığımız şu günleri düşününce daha da korkunç geliyor aslında anlatılanlar.. Savaşın sesi soğuk, savaşın rengi siyah, savaşın kokusu iç yakan...

Anlatım tarzını sevmediğim bu kitabı çok da tavsiye edemeyeceğim. Ama bir kadının gözünden yaşanan soykırımı anlatması gerçekleri daha da acı kılıyor...

Barış dolu olsun günlerimiz...
İyi haftalar...

16 Ekim 2015

ufak tefek işler....


Eskiden daha ciddi bir üreticiydim..
Kendim yapar, kendim kullanırdım...
Şimdilerde ise pek fazla yapamıyorum...
Zamansızlık bahanesine sığınsam da, asıl sebep galiba tembellik...
Birden fazla alana bölününce yetişemiyorum çoğunlukla...
Herşeye hevesleniyorum bi gayret, ama yarım yamalak kalıyor...
Bu da benim gerçeğim...
Eskiden dert ederdim bunu, şimdi olduğu kadar deyip saldım çayıra...

Yakın zamanda teyze oldum...
Hoş minnakımın kokusunu hala içime çekemedim ama hergün fotolarıyla avunup seviyorum küçük prensimi...
Kilometreler hiç bu kadar zorlamamıştı beni...
Bu sefer ciddi ciddi zorlandık...
Kavuşmamıza az zaman kaldı diyip avutuyoruz kendimizi oğluşla...


Herkes kısmetini yer diye bir laf vardır ya bu battaniye işte o lafa çok uygun :)
Bu battaniyeyi tam 3 sene önce başlamışım... İşte burda da ispatı :)
Elbet bizim kız doğurur, elimin altında bulunsun istemiştim o zaman...
Ben minik minik dürterken battaniyeyi, çok yakın bir arkadaşımın bebeğinin olacağı haberi geldi... Hadi dedim bir gaz bitiriyim de ona hediye ediyim... Nasıl olsa bizim kız niyetine girmedi daha... Ama bitiremedim, hatta bitirmek bir yana dursun üstüne bir sıra bile ekleyemedim...

Aradan bir sürü zaman geçtikten sonra aldım elime yine...
Kim önce doğurursa bu battaniye ona gitsin dedim içimden de...
Bitti battaniye ve aaaaaa bizim kızdan haber geldi teyze oluyorsun diye :)
Niyetine başlanan paşam meğer battaniyenin bitmesini beklermiş gelmek için...



Kısmetimiz neyse ve nerdeyse o bizi bekliyor, artık bundan eminim...



Bu da minik kurbişlerimiz...
Baktım büyük işler beceremiycem, bende minnak minnak işlere yöneldim küçük prensin geleceğini duyunca...


Şu baştaki mavi ayakkabının aynısından Oytun'un da vardı. ve çok rahat etmiştik yaz sıcaklarında....
Düğmeleri internetten buldum...
Ayakkabılara dikince pek şirin oldular :)


Buda emzik tutuculu önlüğümüz...
Hortumun ucuna bir düğmeyle brit yapınca işlevselliği artmış oldu...
Sağolsun pinterest :)
Bir sürü çeşidi vardı yapılacak aslında ama tembel teyze ancak bu kadarını yetiştirebildi :)


Bunlarda kokulu taşlarımız...
Bir arkadaşım yapıyor bunları, sağolsun Arden Mert'ime de yaptı...
Keselerin içine koyarak süsledim bende...


Baykuş delisi teyze baykuşsuz bırakırmı hiç kuzusunu :)
Seneler önce ilk kez gördüğümde Tuba 'da yeniden doğurasım gelmişti :)
Bari hevesimi minnoşumda alıyım dedim...
Tubaaa diye seslenince yine sağolsun imdadıma yetişti ve hemencecik yapıverdi.
Bugüne kadar beni hiç yarıyolda bırakmadı Tuba, zamanımın az olduğu zamanlarda bile kırmadı beni...
Ellerine sağlık Tuba'cım... Şahaneydin yine :)

Kısmetinizin bol olduğu, umutlarımızın yeniden canlandığı, sevgi dolu bir hafta sonu diliyorum hepinize...
1-2 hafta kadar buralarda olamayabilirim...
Öpüyorum hepinizi kocaman...







9 Ekim 2015

tembel işi instagram seçmecesi bunlar :)



Neden tembel işi derseniz Ağustos'da uyumuşum :)
Bende ne yapmalı dedim rutini bozmamak için iki ayı karıştıralım dedim...
Şebonun garip tembelliği işte...
İdare ediverin accuk bu hasta ve yaşlı kadını :)))



Erken ergenuslarımın erken erken köpük partileri 

Heytttttt beeeee :)))
Bizim zananımızda köpük vardı da bizmi yapmadık parti canım 
Börülce Zeynep / yakışıklı Oytun 
Köpüklerle denize atlamak da şahane olur :)



İki kıtır sincap bu akşam konsere mi gidiyorlarmışşşşş....
İrice olan kıtır sincap saatleri mi sayıyormuşşşşş :)))))
Saatler geçsin yola dökülelim 
Altınoluk bugün mest olacak
Sefamız olsun
Darısı diğer konserlerin başına




Günaydınnnn :)
Mutlu pazarlar 
Altınoluk 
Bugün yine deniz muhteşem ;)




Anneannesinin kuzusu ♥ ♥ ♥
Ahhhhh okul olmasaymış, şimdi oda gidermiş anneannesiyle... 
Hem teyzesi onu çok özlemişmiş... 
Geçmez bu altı ay bu söylenmecelerle....
Amerika 
Güle güle git annem ♥
Ailemizin en minik üyesine iyi bakın 
Küçük prens için geri sayım başladı artık
Bebiş gelince aklımız iyice onlarda kalacak :(




Bugün pazar dedik, evde sinema keyfine başladık ♥ ♥ ♥ 

Uzun zaman olmuştu böyle keyif yapmayalı  ;)

Film zamanı

Çocuk büyütme rehberi



Burda bir köy varmış... 
Bu köy bizim köyümüzmüş... 
Gelerek, giderek biz bu köyü daha çok severmişiz... 
Kalabalık, mutlu bayramlar geçirirmişiz hep... 
Mutlu, musmutlu bayramlar.... 
Hayatımızdan el öpeceğimiz insanların eksik olmaması dileğiyle....



Ortaokullu oldu artık... 
Ne de çabuk geçiyor zaman... Daha dün gibi halbuki okula başladığı ilk gün... 
Bu sene bakalım nasıl geçecek... Tescilli hunili olmazsam iyidir :)))
Tüm çocuklarımıza başarılı bir yıl diliyorum.. 
Annelere de bol bol sabır tabi ki ;)
Sabah diş macunu ağzımızı yaktı 
Ilık süt karnımızı ağrıttı 
Ayağı burkuldu sanki
Sivrisinek ısırığı zehirlemişmiydi acaba 
Daha saymayayım...
Tüm bunlar okula gitmemek içindi
Hayat çok zor ona
Ona mı? Bana mı?
Tescilli deliliğe az kaldı :))



MUTLU HAFTA SONLARI :))))

1 Ekim 2015

bu bayram...


Bayramları severim...
Akrabalarımı görmeyi, dostlarımla merhabalaşmayı, oğlumun bol bol el öpmesini...
Bayramı bayram gibi yaşamayı severim...
Bu sene tatil mi Ankara'mı dedik...
Uzun süre de kararsız kaldık aslında...
Ben çok iyi değildim ama annem de buralarda olmayınca hadi Ankara dedik...
Hepi topu 2 gün kaldık ama olsun :) Oytun Paşa şeker topladı ya, bize yetti :)))










Köyümüz Ankara'ya 40 km uzaklıkta bir tatar köyü...
Eskiden 40 haneliydi şimdilerde mahalle oldu gerçi :(
Hane sayısı kaça çıktı hiç bilmiyorum.
Güzel adetlerimiz vardır bizim...
En güzeli de yemiş toplamacadır....
Çocuklar erkeklerle birlikte camiye inerler bayram namazında.
Namazın bitmesini beklerler avluda ellerinde poşetlerle...
İlk erkek namazdan çıkmasıyla birlikte hane hane koşarak gezmeye başlarlar :))
Sanki arkalarından atlı koşturuyor :)



Hane sahipleri sepetleriyle avlularının önüne çıkarlar böyle...
Bizim paşa çifter çifter koydurtuyor, açık gözlü :))
Benim çocukluğumda leblebi tozu, şeker, bisküvi, lokum, kuruyemiş dağıtılırdı...
Şimdilerde gofret, çikolata, kek, gazoz bile veren var hatta...
Bu şeker toplama işinde kim var köyde kim yok öğrenebilirsiniz hatta :)
Tanımadığınız çocuğu kimin çoccuğusun bakıyım sen diye bir sürü soru yağmuruna da tutabilirsiniz hatta :)
İlk zamanlar benim paşa sinir oluyordu bu sorulara... Sürünün arkasında kalıyormuş :))




Kurbağalarımız bizi çok özlemişler :)
2 gün boyunca onlarla hasbihali eksik etmedik...
:))))))))
Biliyorum çok iğrenç :)
Ama benim paşam bu huyundan vazgeçemiyor...
İlla hayvanları bi mıncıklayacak :))




Bugüne kadar kıyamam legolardan silahlar, oklar yaptı kendine..
İlk tabancasını bu sene benden gizli almışlar Ayça teyzesiyle...
Üzerine birde bu garip sünger atan bişey eklendi...
Yok etmeden oynasın hadi dedim ama dayıları sağolsun...
Baya baya atış sahasına çevirmişler...
Beni gördüğü anda oğluşun bakışı çok komikti :)
Ne yapsa bilemedi...
Atış serbest 2 gün diyince mutlu oldu :)
Gün sonunda attığı süngerler kaybolmaya başlamıştı :)))))
Mızıklanamadı bile ahaahahahaa :)




Uçurtmamız çok havalı :)))
Köy ahalisi görsün toplansın başına istedi ama millet kurban derdinde :))




Neşesini sevdiğimmmmm ♥




Dalından meyve /sebzeyle kahvaltı yapmak o kadar hoşuna gidiyor ki :)
Sabahları ilk işi çilek toplamak oldu...
Kızardıkça mideye indi mis kokulular :)



Paşam gezdi yoruldu bende keyif yaptım bu ağacın tam karşısında :)
Huzur dolu, şenlikli, bol muhabbetli, bol kim ne yapmışlı, bol sataşmalı, bol ısırmacalı bir bayram daha bitti işte...

Sayılı gün çabuk biter, bizde kuş misali bir orda bir burda uçarız işte :)