2 Ağustos 2018

Son Nefes Havaya Karışmadan / Paul Kalanithi




Size bu kitabı anlatmaya başlamadan önce Paul Kalanithi kimdir kısaca, aynı kitapta yazdığı gibi paylaşmak istiyorum;

"Paul Kalanithi (1977–2015) beyin cerrahı ve yazardı. Çocukluğu Kingman-Arizona’da geçen Kalanithi, Stanford Üniversitesi’nde çift lisans yaparak İngiliz Dili ve Biyoloji okudu ve yine aynı üniversitenin İngiliz Edebiyatı Bölümü’nden yüksek lisans derecesi aldı. Daha sonra Cambridge Üniversitesi’nde Bilim Tarihi ve Felsefesi okuyan Kalanithi, buradaki yüksek lisans programını tamamladıktan sonra, Yale Üniversitesi’nde tıp okuyarak yüksek onur derecesiyle mezun oldu ve tıp alanında dünyanın en saygın akademik cemiyeti olarak bilinen Alpha Omega Alpha Ulusal Tıp Onur Cemiyeti’ne kabul edildi. Yale’den sonra, beyin cerrahı olarak yüksek ihtisasını tamamlamak üzere Stanford Üniversitesi’ne geri dönen Kalanithi, nörobilim üzerine yaptığı doktora sonrası çalışmasıyla Amerikan Ulusal Tıp Akademisi’nin Nörolojik Cerrahi alanında verdiği en yüksek ödüle layık görüldü. Mart 2015’te hayata veda eden Paul Kalanithi, geriye eşi Lucy ve kızı Elizabeth Arcadia’nın da dahil olduğu sevgi dolu kocaman bir aile bıraktı."

Yazarımız ve kendi hikayesini yazdığına göre kitaptaki kahramanımızın kısaca yaşam öyküsü bu... Ne kadar da dolu dolu değil mi? Başarılı ve bir o kadar da çok yönlü bir adam olduğunu anlıyoruz aslında buradaki bilgilerden... Şunu gönül rahatlığıyla söyleyebilirim ki kitaptaki Paul'da bulduklarınız tüm bu kariyer basamaklarından bambaşka...

Paul Kalanithi hayatının kariyer planlamasının bir kısmını gayet başarılı bir şekilde gerçekleştirmiş ve kalan hayatı için farklı planlamalar peşindeyken 4. evre akciğer kanseri tanısıyla karşılaşıyor. Başarılı bir beyin cerrahı iken başına gelenler ilk etapta onu şaşalatsa da geride kalan ömrü ve tabi ki kabullendiği ölümünden sonra arkasındaki sevenleri için kendince bazı planlamalar yaparken buluyor kendini... Neden doktorluğu seçtiğini, hayata hangi gözlerle baktığını, ailesini, hastalarıyla olan ilişkilerini kısaca anlattığı bu kitap hem yaşamının bu son döneminde gerçekleştirdiği bir hayali, hem de onunla birlikte bu yolda yürüyenlere armağan gibi...

Kitabı zannedersem tüm yaz-sillerden sonra ancak böyle özetleyebilirim...

Ölümün adı soğuk, rengi soğuk... Hiç kimseye yakıştıramadığımız bir şey... Ki kendimize asla... Ama nasıl doğuyorsak öleceğiz de bir gün... Yaşamın döngüsü bu...  Vakti zamanı belli değil, planlaması yok...

Babamı kaybettikten sonra çok düşünmüşümdür beklenen bir son mu daha kolay, yoksa ani bir son mu diye... Ama bunun cevabı yok... En azından benim için... Her hali kötü ve hazırlanmanın imkanı yok gibi...

Paul'u okurken en şaşırdığım şey buydu sanırım, ölüme hazırlanması ve bu yolu çok güçlü adımlarla kat etmesi... Kendini zorlaması...  Umudunu ve kararlılığını hiç kaybetmemesi...

Bu kitabı ilk görüp özetini okuduğumda ben bu kitabı okuyamam demiştim. İçinde kanserden bir kayıp olması ve bunun üzerine kişinin kendi duygularını anlattığı bir kitap olması çokça acitasyon barındıracağını düşünmüştüm. Yaraya tuz basmanın anlamı yoktu... Ta ki sevgili Gülşah'ın yorumlarını okuyuncaya kadar...  Ben bu kitabı okuyabilirim dedim ve okudum ♥

Paul kitabını tamamlayamadan yaşamını yitirmiş maalesef... Dolayısıyla kitabın son sözü eşi Lucy'e ait.. Ve kitabın yine en etkilendiğim kısımlarından bu son söz... Paul ile geçirdikleri son dakikalarını, sevgisini anlatmış Lucy ve tüm bu hastalık aşamalarında ne hissettiğini...

Ara ara beni ağlatsa da kitabın mücadele ruhunu, insani ilişkilerini, sevgisini ve sadakatini çok sevdim... Ve evet yaşadığımız hayatı anlamlı kılmak gibi güzel bir duyguyu hatırlamak ve bunu hiç bir zaman unutmamak gerektiğini çokça aklıma kazıdım...

Okunası güzel bir kitap, kesinlikle okumayanlara tavsiye ederim....



Altı çizililerim;

* Ne çocuk aklına inanırım ne de yaşlıların bilgeliğine. Hayat tecrübemizin tamamı, hayatı anlamlı kılan ayrıntılardan ibarettir. En tecrübeli olduğumuz an, içinde yaşadığımız andır.

* Rakamsal istatistikler akademik araştırmalar içindir, hastane odaları için değil!

* "Var gücümüzle savaşıp bu hastalığı yeneceğiz, doktor." Cephaneliklerindeki silahlar duadan başlar, para, şifalı bitkiler ve kök hücre tedavisine kadar uzanır. Ama bu dik duruş bana hep kırılgan görünür, çünkü yıkıcı bir umutsuzluk kadar kötü olan tek şey gerçekdışı bir iyimserliktir.

* İnsan ilişkilerine açık olmak demek, olağanüstü gerçekleri yüksek bir dağın zirvesinden bir çırpıda haykırmak demek değildi. Hastayı dağın eteklerinden alıp yol boyunca eşlik ederek onu alabildiğine yukarıya taşımak demekti.

* Siz ne kadar mükemmel ya da hatasız olsanız da, hayat değildir. Ama önemli olan, kartların hileli olduğunu ve kaybedeceğinizi bile bile oynamaya devam etmektir.

* Kusursuzluğa ne kadar yaklaşırsanız yaklaşın asla ulaşamazsınız, ama yaklaşmak için hiç durmadan çabalayacağınız sonsuz bir hedefe pekâlâ inanabilirsiniz.

* "Öğrenmenin azı tehlikeli bir iştir; ilham pınarından içeceksen, ya kana kana iç ya da tadına bile bakma hiç." / Alexander Pope

* Ölümün yükü hafiflemiyorsa, acaba en azından alışmak mümkün olamaz mıydı?

* Yıllar önce fark etmiştim ki, Darwin'le Nietzsche'nin belki de aynı görüşte olduğu tek bir konu vardı: Onlara göre canlı bir organizmanın en belirleyici özelliği mücadele etmekti. Yaşamı aksi yönde tasvir etmek, bir kaplanı çizgileri olmadan çizmeye benziyordu. Yıllar boyunca ölümle iç içe yaşadıktan sonra öğrendiğim şey şuydu: En kolay ölümün ille de en iyi ölüm olması gerekmiyordu.

* Ölümü göçebe davetsiz bir misafir gibi görerek; ama ölmek üzere olsam bile, gerçekten ölene kadar hâlâ yaşadığımı unutmadan!

* İnsan bilgisinin tamamı hiçbir zaman tek bir kişide toplanamaz. Çünkü sahip olduğumuz bilgi birbirimizle ve çevremizle kurduğumuz ilişkinin ürünüdür ve hiçbir zaman tamama ermez.










22 yorum:

  1. Babamın da akciğer kanseri teşhisi 4. evrede konmuştu ve o dönemde birşeylerle meşgul olmak hiç kolay değil. Çok ağrı oluyor ve yürüme güçlüğü... Babam devamlı yatıyordu ki O da çok sevilip sayılan, başarılı bir mühendis bilim adamıydı, kısacası yazarın gücüne hayran kaldım. Babam mesleki bir yazı kaleme almaya çalışmıştı ama yarım kalmıştı. Kitabı okuyabileceğimi düşünüyorum...

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Hemen hemen aynı şeyleri yaşamışız. Bu kitapla farklı bir gözle bakabildim ben yaşadıklarıma. Belki senin için de yanı şeyi sağlar. Okuduğunda senin de düşüncelerini okumak isterim.
      Sevgiler canım ♥

      Sil
  2. Yazar okumayı çok seviyormuş.....hayatı bu kadar dolu dolu yaşarken erken bir nokta nekadar acı. Bazen düşünüyorum da bu dünyaya gerekli insanlar çok erken gidiyorlar...

    YanıtlaSil
  3. Sanırım bu kitabı ben de okuyamam :(

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Yok çok dramatize etmemiş Gamze.. Ama sarsıcı tabi ki...

      Sil
  4. Yaşamak kadar ölüm de doğal desek de orada bir duruyoruz.
    Kayıplar zordur, hele ki bunu kendinin yaşayacağını bilmek.
    Yazarak mücadele etmek ise işin biraz da olgun yanı sanki.
    Paylaşım adına teşekkürler:)

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Bir gün başımıza geleceğini bilsek de bunu kabullenmek çok zor haklısınız. İnsanların olaylar karşısında verdiği tepkiler farklı oluyor, demek ki hastalıklarda da böyle diye düşündüm bende bu kitabı okurken.
      Yorumunuz için bizden teşekkürler ♥

      Sil
  5. kenara not aldım kesinlikle dikkatimi çekti ^^

    YanıtlaSil
  6. Selam canım.
    Seni o kadar iyi anlıyorum ki... Annemin kaybından dolayı hâlâ yer yer bende bir çok şeyi sorguluyor ve düşünüyorum Sonra da "böyle olması gerekiyormuş" diyorum Yoksa işin içinden çıkamıyorum ve içim çok acıyor
    Bu kitabı okurken çok sorguladım, ağladım lakin kitap iyi geldi biliyor musun?
    İyi çalışmalar öperim çok 💕

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Senden cesaret aldım zaten Gülşah, yoksa ben de bu kitabı okuyamam diyordum.
      Ben de kocaman öperim ♥

      Sil
  7. Çok yönlülük mü kararsızlık mı emin olamıyorum. Ancak İngiliz Dili ve Edebiyatı okuduktan sonra doktor olmayı "kafaya koyup" onu da sıradandan ayrılacak ölçüde iyi yaptığına göre ne çok yönlülük ne de kararsızlık kısmını düşünebilirim. Bu "kendine inanç"tır ve pek çoğumuzda ne yazık ki yoktur. Konusu bakımından zor bir kitap gibi duruyor, ancak aklımda olacak. Ölümü -belki de yaşamı- karamsarlıkla değil de düşünerek ve duyarlılıkla anlatan biri benim için değerli olacaktır. Neşeli sevgilerle :)

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Kendine inanç kısmını ne de güzel söyledin, inanmak başarmanın yarısı diye boşu boşuna demiyorlar büyüklerimiz. Konusu bakımından zor olsa da okunması kolay bir kitap...
      Neşeli sevgilerle :)

      Sil
  8. Merhaba, bloglarıma beklerim ; https://derdimizkitap.blogspot.com/ - http://aleynacan05.blogspot.com/

    YanıtlaSil
  9. Almış seni kendi dünyandaki soruların cevaplarına götürmüş sanki.
    Okuyamam ben bunu
    Çok ağlarım :-(

    Ülke gündemi çökertti bizi..minnacık üzüntülere bile dayanacak hal kalmadı :-(

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Ağlaya ağlaya bitap düşsem de hep böyle filmlere, kitaplara ağlayalım diyorum ben de...
      Yaşadıklarımız hiçbirimizin kolay şeyler değil Kadriyem, hele ki umutsuzluk o çok fena işte :/

      Sil
  10. Bu kitap son zamanlarda çok karşıma çıkıyor. Hep olumlu yorumlar okuduğum için merak etmiştim ama yorumunu okuyunca tereddüt ettim. Okurken ben de ağlarım herhalde.

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Ağlayacağından eminim Şule. Yazarın kısımlarına değil belki ama eşinin son söz kısmında salıverip gidiyorsun...

      Sil
  11. Güzel bir kitap gibi canim. Simdi aglamayayim kisin bakarim 😂

    YanıtlaSil

Güzel yorumlarınız için teşekkürler :)