Yazarla ilk tanışma kitabım tamamen kitabın ismiyle alakalıydı... Dikkatimi çekmişti... Burada yazmışım hatta uzun uzun... Eğlenmiştim okurken ve neden diğer kitaplarını da okumayayım ki demiştim... Aradan 2 yıl geçmiş... Bu kasvetli günlerimde iyi gelir düşüncesiyle yazarın 2. kitabını elime alıp başladım okumaya...
Uçuş uçuş bir genç kızla tanıştım sonra adı Leyla... Üniversiteden yeni mezun olmuş, hayalleri tazecik... Dert ortağı Nadin var, bir Ermeni kızı... Evlere şenlik bir dostluk...
Adada geçen hikayelere karşı hep bir yumuşak karnım vardır zaten hangi ada olduğu hiç önemli değil...
Ve ilk aşk geliyor bağıra bağıra... Liman... Ne de güzel bir ismi var adamın... Yakışıklıymış da, Leyla öyle anlatıyor... Tutulacak bir dalı yok boş ver diyorum Leyla'ya dinlemiyor... İlk aşkıyla birlikte hayatının da ağzına sıçıyor işte Leyla...
Uçuş uçuş Leyla ve hayatı kendine zehir etmeyi başarmış Leyla arasında gidip geliyor kitap. Bölüm bölüm. Bir oradan bir buradan. Genç kızlıktan kadınlığa doğru pişirmiş yazar baş kahramanı Leyla'yı... Ve hayatının bölümlerindeki duygu geçisini de kitabın bölümlerine yedirmiş...
Sonradan öğreniyorum ki yazar bir yemekte tesadüfen tanıştığı bir kadının hikayesinden yola çıkarak yazmış bu kitabı... Vay be dedim bunu duyduğumda... Kurgu olarak algıladığım ve dönem dönem bak burasını abartmış biraz dediğim hayatın gerçekte yaşanması, allak bullak ediyor biraz...
Kolay okunan bir kitap anlayacağınız... Belki okumak istersiniz..
Altıçizililerim;
* Artık iyice büzüşmüş, heybetli kabuğunun içine hiç de yakışmayan bir kurumuşlukla kalakalmış, fındık kadar küçülen yüreğime o kadar bol ki bu ev.
* İntihar etmeyi hayal bile edebilmenin mükemmel bir kişilik tekâmülü olduğu kanısındayım.
* Bilmiyorduk. Bilgi değil, mâlûmat sahibiydik.
* Ben adam sevmişim meğerse. Damağımda saatlerce yapışıp kalacak bir adam. Dişimi kıracak, tabakta öksüz bırakılmış bir beyaz leblebiyi istemişim.
* Kadın erkeği, erkek de kadını sever diye biliyordum. Bu kadar basitti denklem. Birbirlerini severler. "Bana sonucu değil, gidişat lazım, sadece sonucu yazana puan yok," diyen matematik hocam, haklıymışsın.
* Kınadığın her şeyi günün birinde yaşamadan ölmeyeceksin düsturundan nasipleniyorum.
* Adamın dolu dolu manasına yanaşmayan erkekler, kadınlığın su gibiliğine inat bulanıklıktaki dişiler. Her biri birbirinden kopya.
* Bir tek devrimci ve âşık kadınlar ölür. Devrimciler savaşarak, âşıklar ağlayarak ölür. O çıkmaz sokakların duvarlarına yapışıp orada çürürler. Direnerek ve âşık...
* Hayat her zaman yazıldığı gibi okunmuyor.
* Otladığım coğrafyada, korkmadan, bulaşmadan, yıpranmadan var olabilmenin, benim mutsuzluğumdan haz duyacak tıklım tıkış insanların arasında erimeden durabilmenin tek şartı, onların takdir ettiği alkış tuttuğu hayatı yaşamamdı.
* Ben ona âşıktım. Ben ona güveniyordum. Aşk böyle bir şeydi. O çocukluğundan beri sayfalarına yazılan kodları, manalı cümlelere dönüştüren biri çıkıyordu karşına. Demek buymuş dedirtiyor insana.
* Hayat karşıma yürüyen merdiven çıkartıyor âdeta. Basamaklarda, çıkana kadar o son adımı nasıl atacağım endişesiyle düşünüp duruyorum epeydir. Alfabeyi öğrenmeden devrik cümleler kurdurtuyor bana bu yolculuk.
* İnsan hatırlar, unutur. Tekrar hatırlar ve tekrar unutur. Hatırlamak için unutur, unutmak için hatırlar.
Güzel alıntılar var, tavsiye içib. için teşekkür ederim. 🙏
YanıtlaSilFavorim ise bu:
"Bilmiyorduk. Bilgi değil, mâlûmat sahibiydik."
Benim de favorilerimde Emrecim :)
SilTeşekkürler
Toplum olarak yapılan hataları büyütüp abartmak gibi bir eğilimimiz var. Oysa ki hata yapmadan iyiye ulaşılmaz ki. Mükemmel olmaya endexli bir hayat dikte ediliyor bize, mümkün değilken hem de. Bir başkasına zarar vermediği sürece, kimin nasıl yaşadığından topluma ne oysa ki. Yani diyeceğim, bu kızcağız aslında hayatının içine etmemiş, deneyerek öğrenmiş. Şimdi bunları yazdım ama ben de ancak bu yaşıma geldiğimde bu yazdıklarımın doğruluğuna inandım. Öncesi mükemmel olmaya çalışmakla geçti ne yazık ki 🤗😘
YanıtlaSilHangimizin hayatında yok ki o hata... Kenarından köşesinden o algı operasyonlarına hangimiz kanmadı ki..
SilHaklısın be doktorcum o sebeple ♥
Ne güzel anlatmışsın kitabı. İnsanın hemen alıp okuyası geliyor...
YanıtlaSilNe mutlu o zaman bana Saadet :)
SilGerçek hayattan esintiler taşıyan ya da tamamen gerçek olan hikayeler fark ediliyor:)
YanıtlaSilKesinlikle Müjdecim.
SilHayat her zaman yazıldığı gibi okunmuyor. Bu söz çok iyimiş.
YanıtlaSilDdeğil mi ;)
SilKitabın adı gerçekten ilgi çekici, şaşırtıyor okurken :) alıntılar şahane kesinlikle ilgimi çekti teşekkürler Şebnemcim, ada hikayelerini bende çok severim :)
YanıtlaSilBu kadının iki kitabı da ilgi çekici Derya.
Silİsmiyle bir şekilde yakalıyor insanı :)
Öpüyorum seni canım benim ♥
Tanrı sizi korumak için bazı insanları hayatınızdan çıkarır...
YanıtlaSilNe kadar doğru bir cümle.
O cümlede çokça düşündüm ben de... Özellikle tekrar peşinden gidip pişman olduklarımı :/
SilBazen bu kadar da olmaz, hiç inandırıcı değil dediğim bir filmin gerçek kişilerden ve olaylardan uyarlandığını öğreniyorum ve çok şaşırıyorum. Yazdıklarını okuyunca bu aklıma geldi. Hayat, en usta senaristten bile daha yaratıcı olabiliyor.
YanıtlaSilHem de nasıl Şule ♥
Silhıms bakıyım hoşuma gitti :)
YanıtlaSilBak bakalım deep ;)
Silgeçen sene tatile götürdüm ben bu kadının başka kitabını ; süreya kuaför salonu'ydu adı, böyle bestsellere atıp tutan biri olduğum için çok önyargı ile başladım atıp tutacağım ya, kitap güzel ,keyifli gitmesin mi :) bunu da alır gizli gizli okurum artık :) canım kibirli kendim :)
YanıtlaSilYok bu kitap o değil Zahide. O Şebnem Burcuoğlu... İsim benzerliği tamamen ;)
SilBen de Kocan kadar konuşta aynı şeyi hissetmiştim ama hahaaaa :)) Bazen ne güzel üstten bakmayı beceriyoruz hahaaa :))
Bence de kibirli biiz :))
aman desene her bestselleri nerdeyse şebnem yazmış :) canım kendimiz be
Silben de yazsam bir bestseller olurmu ki Zahide hahahahahaaa :))
SilTeşekkürler
YanıtlaSil♥
SilSelamlar, kapak hayli ilginç.
YanıtlaSilAlıntılar güzeldi. Ben de bir replik bırakıyorum buraya umarım hoşuna gider :)
The Grand Budapesht Hotel filminden;
"Herkesin düştüğü bir yanılgı vardır. Yazarların hayal gücünün daima iş başında olduğu sanılır. Sınırsız sayıda olay ve hikayeyi tamamen kendi kafamızdan uydurduğumuz varsayılır. Ama işin aslı tam tersidir.
Halk, yazar olduğunuzu öğrenince, karakterleri ve olayları ayağınıza getirir, yeter ki gözlemlemekten ve dikkatle dinlemekten vazgeçmeyin. Hikayeler ömür boyu size gelmeye devam edecektir..."
Ahhh ne güzel bir alıntı Zulalcim ♥
SilO filmi de pek severim üstelik :)
bugünkü yazıma bi baak, film seçkisi 33 :)
YanıtlaSil;)
Silokuma listeme ekliyorum.iyi ki gece gece uğramışım buraya dedirtti bu paylaşım:)
YanıtlaSilBakalım beğenecek misin, okuyunca mutlaka paylaş olur mu ♥
SilAaa bu kitabı çok merak ettim ve hemen not aldım Şebo.
YanıtlaSilSüpersin gamze ♥
Silferiha hanım yeni bölüm geldii, bu öykü sarıyerdeki gerçek bir balıçıkda geçiyooo :)
YanıtlaSilOkudum bile deep ♥
Sil