16 Şubat 2009

ankara yollarında...



Ankara'ya her zamanki gibi trenle gideceğiz. Hem çok rahat hemde minnoş çok seviyor trenleri... Treni beklerken babasıyla birden yok oldular :)) İkisinin birlikte ortalıktan kaybolmaları pek hayra alamet değildir ve beklenen minnoş elinde kocaman bir cips paketi ile geldi :) Biliyor annenin suratı düşecek, ortalığı yumuşatmak lazım... Uzattı paketi " al annicim ye de keyfin yerine gelsin" dedi sırıtarak... Reklam çocuğu bunlar reklam dedim içimden gülümseyerek :))
Bu gülümsemenin ardından bir acı haber geldi gar görevlilerinden. İleride heyelan sebebi ile rayların üzeri kapanmış ve yolcular bir sonraki istasyona kadar otobüslerle taşınacakmış ve üç tren yolcusu bir trende birleştirilecekmiş... Haayydaaaa dedik... Acaba otobüsemi yönelsek dedik ama firmaların gece otobüsleri kalkmış bile... Gitmesek desek olmaz... Hadi dedik boşver yapalım bir delilik :)) Bir sonraki istasyon yaklaşık 95 km ötede. Doca bizi oraya kadar yalnız bırakmadı allahtan :)) Bizi trene yerleştirdi güzelce... Otobüsler geldikçe tren kalabalıklaşıyor, ayakta kalanlar var, insanlarda doğal olarak bir gerginlik, görevliler çaresiz ve tren hareket ediyor çözümsüz...



Oytun için değişen bir şey yok tabi :))) Gayet rahat uyuyor...



Sabah çok güzel bir gökkuşağıyla açtım gözümü bende... Oytun uyanmış bile etrafı seyrediyor... Bak annecim dedim gökkuşağı... Birlikte seyrettik... Hayal kurduk... Çocukluğumdaki gibi gökkuşağını yakalayamayı hayal etti o da :)))






Tam 5 saat rötarlı ulaştık Ankara'ya... Sıkılacak dedim ama o kadar güzel vakit geçirdi ki hayvanlarıyla... Bana eziyet gelen şey onun için keyifdi sadece :))

Özlem teyzesine kavuştuğuna sevindi en çok... Doya doya hasret giderdi herkesle...

Pazar günü burda kalalım diye ağıt yaka yaka döndük... Allahtan dönüşümüzde sorun yoktu... Yolun yarısına kadar Mali dayısı da yanımızdaydı... Birlikte müzik dinlediler, uyuya kaldı... Gözlerini açtı evdeydik :))) Kuş misali....

1 yorum:

Güzel yorumlarınız için teşekkürler :)