5 Kasım 2018

Dünün Hikayesi / Bir MİM


Sevgili Handan beni mimlemişti... Hazır boşluğum varken yazayım istedim...
Bakalım dün neler yapmış bu Şebo kişisi....

Şebo bugünlerde yorgun hissediyordu kendini, biraz da bezgin...
Pazar gününü uyuyarak geçirmek isteyebilirdi aslında ama bu hafta evde geçirdiği tek gün pazardı ve yapılacak bir sürü işi vardı...

Sabah 9:30 da uyandı... Evin içinde gezindi bir süre... Yüzünü yıkamadan önce son kez düşündü tekrar kıvrılıp yatsam mı acaba diye ama vazgeçti ve ilk güne başlama serenomisini gerçekleştirdi... Soğuk su biraz kendine getirdi onu...

Mutfağa ilerledi sürünerek, çay demlemeye girişti ilk önce...
Geçen gün tadına bakmadan peynir almıştı... İnanılmaz tuzlu çıktı diye de çok bozulmuştu... Akşamdan tuzunu azaltmak için suda bekletmişti... Hafifçe erimiş peynir suda ama tuzu hâlâ sade yenilebilecek kadar normal değildi... Hemen onu ezdi; içine domates, maydanoz, biber biraz da dereotu doğradı... Dolapta bekleyen bayat ekmeklerinin üzerine kondurdu ve fırına verdi... Bu arada çay demlendi, hemen kendine bir fincan çay koyup içmeye başladı... Arada ince belli bardakla da içer Şebo çayını ama en çok fincanla içmeyi sever... Şekersiz ve açık...

O arada kahvaltıyı hazırlamaya başladı...
Peynir, zeytin, annesinin yaptığı mis gibi kokan reçelleri koydu masaya...
Yumurta haşlayayım bir de dedi ama sadece 3 yumurtası kaldığını fark etti... Markete gitsemiydi ki...
Üşendi...
Evin ergeni kalkınca ona sorayım dedi, şimdi yumurtayı haşlasa belki omlet isteyecekti çünkü...
Domates ve salatalık doğradı... Domateslerin üzerine biraz limon ve zeytinyağı gezdirdi... Biraz da kekik...
Bu arada peynirli ekmekler mis gibi kokmaya başlamıştı... Onları fırından çıkardı... Tabağa yerleştirdi...

Evin ergeni hâlâ devrile devrile uyumaktaydı... Kalk borusu çalınca biraz mızıklandı, kafasına yorganı geçirdi... Şebo biraz bızıkladı, sonra baktı olmayacak yorganı üzerinden çekiverdi... Biraz daha kalkmazsa bir bardak suyla geleceğini söyleyerek mutfağa yollandı... Annesi de öyle derdi ona çocukken, hatırlayınca gülümsedi...

Ergen isteksiz isteksiz mutfağa geldi... Su, bunca sene sonra bile işe yarıyordu, yaşasın dedi Şebo içinden... Yumurta meselesine takılmadı ergen bugün sucuk istediğini söyledi... Hemen onları tavaya attılar... Evet kahvaltıya hazırlardı artık...

Hemen televizyonu açtı sonra, ergene süt kendine çay koydu... Pazar kahvaltısında TV izlemeyi hep sevmişti Şebo... Çocukken pazar sinemasındaki kovboy filmlerini izlerlerdi, güzel günlerdi... Bu kış genelde evin ergeni çok seviyor diye Jet Sosyete takılıyorlardı... Zaman farkı işte...

Saat 11:30 a gelirken kahvaltıyı sonlandırdılar... Ergeni bir emir kipiyle dersinin başına gönderdi salona... O kadar çok ödevi vardı ki ancak yetiştirirdi...

Bu arada o da bir parti çamaşır attı makineye...
Bulaşıkları yerleştirdi makinaya bulaşık makinasını da çalıştırdı...
Sonra yatakları topladı...
Ev temizdi zaten ama mutfağı ve koridoru bir süpürdü yine de...

Evin ergeni mola istedi bu arada... Onu molada banyoya girmeye ikna etti... Yeniden mutfağa yollandı...

Cumartesi günü pazara gitmişti ama pazardan aldıklarını yerleştirmemişti yerine... Hepsini tezgahın üstüne boşalttı, hepsini yıkadı, kaplara koyup buzdolabına yerleştirdi... Bu arada banyodan çıkan ergene bir tabak meyve hazırladı tekrar dersine yolladı...

Ispanakları pişirmeliydi bugün... Hemen onları temizleyip suya bastırdı....
Bu arada çamaşır makinesi durdu, onları astı hemen balkona gidip...
Geldi tekrar yıkadı güzelce ıspanakları ve ocağa koydu yemeği... Bu arada ıspanak köklerini de haşlayıp bir saklama kabına aldı... Çok güzel oluyor yemesi sarımsak, limon, zeytinyağı üçlemesiyle..
Bu arada dün akşam aldığı süt aklına geldi... Onu ısıtıp yoğurt mayaladı...

Ders başındaki ergen mızıklamaya başladı... Onun yanına gitti... Yaptığı testleri kontrol etti... Yanlışlarına anladıklarına baktı sadece, anlamadıklarını öğretmenlere pas etti sorması için... Biraz yağladı, balladı, ödevlerin yetişmesi gerektiğinden bahsetti... Öpüştüler, koklaştılar...

Şebo mutfağa yollanırken, ergenin gazını biraz olsun almıştı...

Ispanak pişmişti, akşam yiyecekleri kadarını ayırdı geri kalanını hemen kavanozladı sıcak sıcak... Karnabaharı ayıklamaya başladı... Bu sefer biraz irice almıştı, birazını haşlamak için ocağa koydu, salatasını da seviyorlardı ana oğul çünkü... Geri kalanını yemek yapmaya başladı... Ama o da ne ayırdığı kadarı tencereye fazla geldi... Fazlalığı ayırdı, kızartmasını yapayım diye... Ama sonra üşendi... Ne yapsam ne yapsam derken internete bakındı, çorbası da oluyormuş dedi, şaşırdı ama hemen tarifi uygulamaya koydu... Soğan ve patatesle birlikte haşlamak için tencereyi ocağa koydu... Bu arada ikinci posta çamaşırı da yıkandı, onları asmaya gitti...
Daha bir posta daha çamaşır yıkayabilirdi ama iki haftadır ütü yapmadığı aklına geldi, boşverdi birden... Çamaşır makinnasını kapattı haftaya kadar... Biraz söylendi... Yap yap bitmiyor diye...

Yeniden mutfağa geldi... Çorba için un kavurdu, üzerine bir bardak süt ekledi, krema gibi oldu... Karışımı kaynayan karnabaharların içine ekledi, blendırdan geçirdi... Son dokunuş olarak karabiber ekledi... Hemen sıcak sıcak onu da kavanozladı... Karnabaharın yemeği de pişmişti, onu da kavanozladı... Dalga geçti kendiyle biraz... Bir karnabahardan 3 yemek, amma ekonomiksin Şebo dedi...

Bu arada ergen yine mızıkladı, hadi gel yemek yiyelim dedi... Akşamdan kalan biraz makarnasıyla mercimek çorbası vardı, onları ısıttı... Yanına hemen semizotu salatası yaptı... Saat 3 olmuştu bu arada...

Ergene yarım saat mola dedi... O mutfağı yeniden toparlamaya başladı...
Bu arada ütü aklına geldi, hadi erteleme Şebo dedi... Açtı hemen koridora ütü masasını... Balkondakiler hariç 3 sepet ütüsü vardı... İlk ergenin formalarından başladı ütülemeye... Birkaç parça da tişört ütüledi... Gitmedi ütü... Yine boşverdi ve yerine kaldırdı ütü masasını...

Ergeninin yanında biraz müzik dinledi, zevklerinin uyuşmadığına bir kere daha karar verdi...
Sonra yeniden kalk borusunu çaldı...
Ergeni biraz abur cubur istedi... Hadi sen başla ben sana sürpriz yapayım dedi...
Mutfağa koyuldu... Ocağa ıhlamur koydu hemen...
Sabah yemedikleri 3 yumurtadan 2 sine kıydı meyveli kek yapıp fırına attı... Yoğurdu mayalanmıştı, kavanozları buzdolabına kaldırdı...
Bu arada bulaşık makinasını boşalttı...
Keki pişti, yanına ıhlamur koydu...
Ergeninin yanına gitti kitabını alıp...
Bu arada saati 5:30 yapmışlardı...
Keyif yapmak biraz onun da hakkıydı...
Tam kitapta birkaç sayfa ilerlemişti ki Tülüşü aradı... Geleceklerini anladı... Hemen ekledi, Berkuş da test kitaplarını getirsin ama dedi... Oytun'un çok ödevi vardı çünkü.. Bunu söylerken oğluna üzüldü... Ama belli etmedi...

Geldiler... O arada çay demlemişti zaten... Çocuklara süt ve kek koydu, kendilerine de çay....
Biraz sohbet ettiler...
Karnabahar çorbası yaptığını anlattı... Tadına baktırdı, arkadaşı da çok beğendi...
O da şehriye çorbasını terbiyeli yaptığını anlattı... Şebo birden gaza geldi...
Hadi gel yapalım dedi..
Tülüşe malzemeleri verdi, kendisi de biraz gezindi mutfakta... Birşeyler yerleştirdi... Bu arada başka bir arkadaşı daha aradı... Ona hadi sen de gel dedi... Yakınlardaymış zaten... Hep birlikte sohbet ettiler... Bir de kahve patlattılar... Çocuklara bu arada mola verdi yine... Onlar televizyonun başına geçtiler, birşeyler izlemek için...

20:30 da onları yolcu etti... Ortalığı yeniden toparladı...
Ergenine son gazı verdi...
Hala duş almadığının farkına vardı...
Hemen banyoya girdi...
Akşam yemeği yememişlerdi hala...
Ergen benim canım istemiyor dedi, kendisinin de canı istemiyordu ama içi rahat etmedi.. Hiç olmazsa çorba içmelilerdi... Hem bugün evde çorbadan çok ne vardı ki... Güldüler birlikte bu söylediğine...

Bulaşıkları yerleştirdi yeniden... Mutfağı tekrar süpürdü...
Ergeniyle biraz yaptıklarını kontrol ettiler... Ödevler yetişmemişti ama saat da 22:30 olmuştu... Olduğu kadar, yapacak bir şey yok dedi... Onu yatırdı....
 Evindeki son rütuşları yaptı... Balkondan çamaşırları topladı... Söylendi, bu kadar ütüyü kim yapacak diye... Tıkıştırdı bir yerlere...

Telefonunu aldı eline, aslında yatsaydı iyiydi ama instagrama bakındı biraz...
Sonra şu Candy Crash oyununu açtı... 1 saatlik sınırsız can kazandı... Söylendi hep gece mi gelecek bu sınırsız can diye...
Amaçsızca onları patlatmaya başladı mutfakta...
Bir ara aklına geldi çayı ısıttı...
Bir fincan çay daha koydu kendine...
Şekerler birer birer patladılar...
Ama takıldı bir yerde, inat etti o leveli atlayacağım diye...
Saate baktığında saat çoktan gece yarısını geçmişti...
Söylendi kendine...
Madem uyumayacaktın, daha faydalı bir iş yapsaydın bari diye...
Bugün yine film izleyemediği için hafifçe mızıldandı...
Yatağa giderken ayaklarını sürtüyordu yine...
Pijamalarını giydi, dişlerini fırçaladı...
Dudağının üstünde bir yerlerde çıkan sivilcemsi uçuğu inceledi bir süre...
İlaç çekmecesinden bir krem aldı, madecasol sürdü üzerine...
Yatağa yöneldi...
Elini telefona atıp son kez bakmak istedi... Sonra az önce kendi kendine söylendikleri aklına geldi... Vazgeçti..
Saate baktı son kez ama
01:30
Kapanış dedi içinden...


Dün bittiyse haydi mimliyorum o zaman;  Ece, Saadet ve Şule mimlendiniz ♥

26 yorum:

  1. İki gündür Candy crush oynamıyorum. Dediğin gibi tam da abuk zamanlarda gelir sınırsız canlar, bir bakmışım uykusuz kalmış duruyorum.

    Ya bu ergenleri neden duş almak için zorlamak gerekiyor. Sanırsın kuyudan su çekip odun ateşinde ısıtacaklar :D

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. hahaaaa :D
      Eski termosifon zamanında olsalardı bunlar yeminle kokarca gibi gezerlerdi Handan :)))

      Sil
  2. Çok güzel anlatmışsınız. Yoğun geçmiş ama çok eğlenceli bir gün gibi geldi bana:))

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Bana yaşarken çok eğlenceli gelmedi ama :))))

      Sil
  3. Amma yoğun bir pazar olmuş Şebo'm... Ellerine sağlık... Yazıcam bi ara ben de, mimi aldım, koydum başımın üstüne ;)

    YanıtlaSil
  4. Pazar günleri iş günü. Benim de çalışan pek çok kadının da aynıdır pazar günleri sanırım. Sürekli bir şeyler yeniyor eevde olunca , mutfaktan çıkamıyorsun. Suyla uyandırma tehdidini bende yapıyorum Arda'ya:))))

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Annelerin tehditleri hep aynı demekki :)))

      Bazen Pazar günlerinden nefret ediyorum Kadriye :/

      Sil
  5. Offf, Şebo çok hamarattı, Pazar günü sanki 48 saatti :)

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. 48 saat olsaydı keşke :/
      Yetişemiyorum Gamze farkındasın di mi ;)

      Sil
  6. Tatlı telaşelerimiz hep sürsün inşallah :))

    YanıtlaSil
  7. Şebnemciğim,
    Çocukların okuldaki sınav seneleri ve onlar evdeyken yaşadığım tempo tam da bu anlattığın gün gibiydi. Kolay gelsin ne diyeyim? ;)
    Sevgiler. :)

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Geçecek bugünlerde değil mi :)

      Bizden de kucak dolusu sevgiler ♥

      Sil
  8. Oytun'um bütün gün ders çalışmış ya, kıyamam:) Nedir bu çocukların bu sistemden çektikler?

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Bu dönem maalesef böyleyiz Sezer, ayağımızı uzatıp bi oturamıyoruz.
      Nefret ediyorum bu sistemden

      Sil
  9. Basim döndü okurken 😂😂😂

    YanıtlaSil
  10. Çok yoruldum seni düşününce. Hiç dinlenmedin mi yahu tüm gün. Bizim ergen de aynı, duş alana kadar bin dereden su. Termosifon yok ki gidip kendi yakıtını alsın da, pazarları zorunlu yıkanma günü nasıl oluyormuş görsün. Bırak kendi hazırlasın kahvaltısını, sütüne kadar ayağına getiriyorsun. Bizde farklı mıi tabii ki hayır. Burcu meyvesini bile soyuyor oğlunun :))

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Termosifon olsa kokudan yanlarından geçilmez kesin :)))
      Bak hemen Burcunun oğlu oldu hahahaaaaa :))) Sanki siz farklıydınız :))
      Ay çok güldüm ben oğlum-oğlu meselesine :)))
      İşime gelmediği zamanlarda ben de babasının oğlu yapıyorum çünkü :)))

      Sil

Güzel yorumlarınız için teşekkürler :)