11 Ocak 2022

2021'de İzlediklerim / Türk filmleri

Sıra geldi Türk filmlerine...
Bu sene 15 tane Türk filmi izlemişim. Bunda annemin bir süre bende kalmasının payı büyük ♥
Alt yazılı film izlemeyi sevmediğinden dolayı onunla Türk filmi izlemeyi tercih ediyoruz. Ben saçma sapan ağlarım, o benimle eğlenir :))) İyi bir ikiliyiz o sebeple ;)

İlk grubumuz tabi ki yerli film kategorisindeki favorilerim;


Kaybedenler Kulübü (2011)

Ben bu filmi bu zamana kadar neden izlemedim diye kızdığım bir film olur kendileri. Ama zamanı gelmemiş demek ki diyorum... 
Konusunu çoğunluk biliyordur sanırım ama kısaca anlatmam gerekirse; 90 lı yıllarda uzun bir dönem boyunca yayınlanmış ve seveni oldukça fazla olan bir radyo programını odağına alıyor. Bir nevi yaşanmış bir hikaye. Programın sunucuları Kaan Çaydamlı ve Mete Avunduk'un programları ile birlikte çevre ile ilişkilerine odaklanmış. Küfürü bol, altı çizili cümleleri çok, kendi halinde takılan iki radyocunun hiç takıntısı olmasa da takıntısı bol bir hayran kitlesi ile ilişkileri olarak da özetleyebiliriz.
Bu film neden favorin Şebo diyecek olursanız şayet, o dönemde iyi bir radyo dinleyicisi olmamdan kaynaklanıyor sanırım. Bu bahsi geçen programı da hatırlıyorum ama fanatiği değildim. Bazen boş yapıyorlar gibi gelir ama bunlar şimdi ne dedi diye deli gibi düşündüğüm olurdu. Dolayısı ile bu film beni üniversite yıllarıma taşıyan bir duygu ile sardı ve gönlüme taht kurdu
Filmin tek irrite edici özelliği fazlaca eril bir dile hakim olması. Ama Mete ve Kaan programlarında gerçekten bu dile sahiptiler. Özel yaşamları ne nispette uyumludur bilemiyorum ama bu söylemlere sadece rahatsız olmayıp deli olup sinirlenecek oldukça fazla insan olduğunu biliyorum. Bu filmin sanırım seveni de çok nefret edeni de.... O sebeple izleyip izlememe kararını tamamiyle size bırakıyorum

Beni Çok Sev (2021)

4 yıl sonra hapisten 1 günlük izinle çıkan Musa (Sarp Akkaya) nın o gününe odaklanıyor filmimiz. Çok küçükken bıraktığı kızı Yonca'yı görmek, ona kendini tanıtmak tek hedefi olsa da Musa'nın bir nevi geçmişiyle hesaplaşmasını da izliyoruz. Arka planda kırık bir aşk hikayesi de var Nuriye (Songül Öden) ile. Hele bir sahne var ki beni benden aldı. Nuriye Musa'ya yazdığı mektuplarla Musa'nın hapishanede gönlünü rahatlatırken aynı tarihte yazdığı ancak göndermediği mektupları dökerken ortaya müthiş bir hesaplaşma çıkmış. Sessiz, sakin ama yaralayıcı...
Ercan Kesal Musa'ya eşlik eden gardiyan Sedat rolüyle şahane bir oyunculuk sergilemiş. Onun da ne kadar açık edilmese de gizli ayrıntılarda farklı bir hikayesi var. Sarp Akkaya ile inanılmaz bir uyum içerisinde duygudan duyguya sokuyorlar.
Bir yandan baba olmaya çabalarken geçmişle savaş veren Musa, diğer yanda kırık kalbiyle güçlü kanatlar yaratan Nuriye, sevgiye aç Yonca ve keşkelerle dolu çaresiz gardiyan Sedat alıp götürmüş filmi ve benim gibi dramellalara iyi bir seçenek sunmuşlar 💗

2. grup filmlerim favori listemde yer alamasa da o gruba çok yakın filmlerden oluşmakta...


Nuh Tepesi (2019)

Ben sanırım  oyunculukların daha ön plana çıktığı filmleri daha çok seviyorum. Bu film de onlardan.
Konu olarak basit, tekrarı olan ancak oyunculuklar devreye girdiği anda birdenbire yükselen bir film Nuh Tepesi. Bir yandan başka bir kadın için babası tarafından terkedildiğini düşünen Ömer (Ali Atay), diğer yanda hem hastalığının son evresinde olduğu için köyünde kendi diktiği ağacın altına gömülmek için ayak direten hem de oğluna kendini anlatmaya, kendini affettirmeye çalışan baba İbrahim (Haluk Bilginer). 
Arka planda ise dikilen ağacı Nuh Peygamberin diktiğini iddia edip ağaca fazlaca anlam yükleyen ve ticari bir kazanç kapısı haline getiren köy halkıyla mücadele ediyorlar.
Oyunculuklar şahane malumunuz. Haluk Bilginer'in en iyi performansları arasında yer alacak film, bence Ali Atay için de bir mihenk taşı... O sessizlik içinde birbirleriyle savaşırken bir yandan da kendini tanımaya ve anlamlandırmaya çalışan Ömer'e oldukça gerçeklik yüklemiş oyunculuğuyla.
Sanat filmi dediklerimin güzel örneklerinden, karanlık çekimlerin içimi karartmadığı, çokça düşünmeye sebep bir film olmuş benim için... Bu tarz filmlerden hoşlanıyorsanız, doğru seçeneklerden biri diyebilirim...

Bu İşte Bir Yalnızlık Var (2013)

Aslında kitabıyla birlikte yazmak istediğim ancak bir türlü elim ermediği için burada kısa bir özete mahkum oldu bu film. Tuna Kiremitçi'nin aynı isimli kitabından uyarlanan film için kendi halindeliğiyle beni sardı diyebilirim. Kitaptan çok da sapmamış ve derdini de iyi anlatmış Ayşe (Özgü Namal) ve Mehmet (Engin Altan Düzyatan) 'in. 
Mehmet bir zamanlar oldukça popüler bir grubun üyesi iken evliliği ile almaya zorlandığı sorumluluklar neticesinde müziği bırakmış. Ancak evliliği de bitince iyice anlamsız kalmış yalnız bir adam. Yakın arkadaşları Ayşe'nin kocasının sebepsiz bir şekilde ortadan kaybolmasıyla kendini platonikçe Ayşe'ye adayan Mehmet'in öyküsü de diyebiliriz. Romantik bir film, ufak tefek aksaklıklar olmasa adını daha üst sıralara yazdırabilecek bir filmmiş. Naçizane görüşüm budur efenim 😉

Kağıttan Hayatlar 👉 burada anlatmışım uzun uzun. 

Güzel Günler Göreceğiz (2011)

Farklı mekanlarda farklı şekilde süren 5 hayatın bir şekilde yollarının kesişmesiyle oluşmuş filmimiz. Güzel günler görecekleri umuduna tutunmuş 5 ayrı hikaye de diyebiliriz aslında.
Töre cinayeti sebebi ile hayatının 12 yılını hapiste geçiren Cumali (Buğra Gülsoy), ailesine maddi destek sağlamak için ülkesinden ayrılan ve kendini fuhuş batağında bulan Anna (Nesrin Cavadzade), tecavüze uğrayan ve ailesi tarafından dışlandığı için kendi başına hayat mücadelesi veren Figen (Feride Çetin), iyi bir boksör iken sokaklarda bahis dövüşçülüğü yaptığı içine lisansını kaybeden Ali (Barış Atay) ve başkomiserlik mesleğinin yozlaşmış örneği olan İzzet (Uğur Polat)...
Filmin tek aksaklığı görsel yönden kendini zenginleştirememesi ve basit bir TV filmi haline bürünmesi. 5 birbirinden bağımsız karakterin kesişme hadiseleri ise çarpıcı.
Bu arada hemen bir dip not; Buğra Gülsoy'u ilk defa romantik komedi olmayan bir yapımda izledim sanırım. Biraz yadırgasam da fena değildi 😉

3. grup filmlerimin bir üst gruptan aslında çok farkı yok gibi ama bendeki duygusu bu gruba yakışır şeklinde diye açıklasam 😀



Cep Herkülü Naim Süleymanoğlu filmini 👉 burada anlatmışım, okumak isteyene...

Kapı (2019)

Almanya'ya göçmek zorunda kalmış bir Süryani ailesinin seneler önce kaybolan oğullarıyla ilgili gelen bir telefon sonucu Mardin'e dönmesini ve geçmişin izlerini sürmesini konu alan bir film Kapı. Ailenin dedesi Yakup (Kadir İnanır), eşi Şemsa (Vahide Perçin) ve kendilerine eşlik eden Nardin (Aybüke Pusat) Mardin'e vardıklarında sadece bir mezar taşı peşinde değil, yağmalanmış evlerinin kapısının peşinden koşacaklardır.
Kapı ne alaka diyor insan ilk önce, tuhaf buluyor. Sonuç olarak ne evde çatı kalmış, ne pencere ne de duvar. Ama Yakup'un deli gibi kapının peşinden gitmesi ve bulmaya çalışması topraklarından ayrılmak zorunda kalmış azınlıkların manevi bağlılıklarını gözler önüne seriyor. 
Formülü iyi kurgulanmış, özellikle Mardin sahnelerinde görsel şenliği bol, oyunculukları gayet dozajında ve bonus olarak cağnım Erdal Beşikçioğlu'nu barındıran bu filmi izleyin bence....

Kovan (2019)

Meryem Uzerli bu filmde kökü Artvin olan ancak Almanya'da yaşayan genç bir kadın Ayşe olarak çıkıyor karşımıza. Ters matematikle Almancayı lehçeli konuşması gerekirken Türkçeye lehçe katıyor :))) Ama oynadığı diğer rollere oranla daha az göze batıyor.
Annesi Cemile ağır hastalanınca memleketine dönmek zorunda kalan Ayşe, annesinin arılarına bakmaya devam etmesi fikrine karşın, annesi ölünce bu isteğini yerine getirmek zorunda kalır. Çevreden gelen özellikle Cemile'nin yardımcısı Ahmet'in arıcılıkla ilgili deneyimlerine kulaklarını kapatan Ayşe internet üzerinden edindiği bilgilerle yenilenmek istese de birçok talihsiz olaylar dizisi yaşar. Daha çok belgeselimsi hikayesi ile dikkat çeken filmin ilk yarısı daha güzel ilerliyor diyebilirim. İkinci bölümünde bazı tutarsızlıklar olsa da eşsiz doğa görüntüleri filmi keyifli kılıyor.

4. gruba aldığım filmler ise sevilesi yanları olsa da izlediğim diğer filmlere oranla daha içime sinmeyen filmlerden oluşuyor.


Azizler 👉 burada

Sen Hiç Ateş Böceği Gördün mü? 👉 burada

Gelincik (2020)

12 Eylül dönemini anlatan ancak günümüzde geçen bir film. Ancak bu sefer o dönemde yaşanılanlardan çok pişmanlıklarına odaklanarak farklı bir açı sağlıyor.
Ayhan (Kaan Yıldırım) daha sakin bir hayat sürebilmek için orman içindeki bir dağ evine gelir ve eski eşyalarını yakarak bir nevi anılarından arınmaya çalışır. Bu arada yaşamsal ihtiyaçlarını karşılamak için avlanmaya çıkan Ayhan bir gün yanlışlıkla gelincik öldürür ve Karadayı (Ahmet Mümtaz Taylan) ile tanışmasına sebep olur. Karadayı her ortaya çıktığında Ayhan kendini farklı bir duygusal çıkmazın içinde bulur. Bu minvalde ilerleyen filmin sonuna çok hakim olamadım ne yazık ki... 
Film oldukça durağan, anlaması biraz güç, metaforlar zorlayıcı olsa da Ahmet Mümtaz Taylan şahane bir oyunculukla göz kamaştırıyor. Kendisine bir kere daha aşık oldum 💗 İzlemesi zor olan bu filmi izleyip izlememe kararı tamamen sizin.

Nasipse Adayız (2020)

Malumunuz kitaptan uyarlama bir film. Kitabını okuduktan sonra izleme seçeneğini kullanacaktım ama malumunuz annem bizdeyken daralan seçeneklerimiz içinde izlemek zorunda kaldım.
Kendi kişisel deneyimlerinden yola çıkarak yazdığı kitabı sinema ekranlarına aktaran Kesal ne yazık ki benim ne sevdim diyebildiğim ne de sevmedim diyebildiğim bir seyir oluşturmuş. Günümüz Türkiye siyasetine gerçekçi bir yaklaşımı olduğu kesin ama sanki bir yerlerde ortada kalmış hissiyatı yarattı bende.
Dr. Kemal Güner (Ercan Kesal)'in aday adaylığı sürecinde bile kendini ortaya çıkarmak için siyasetin kirli ve çıkar dolu dünyasını trajikomik durumlarla ortaya koyduğu film kendini sivriltememiş sanki. Ercan Kesal candır diyerek kendisine olan sevgimden dolayı filmle ilgili daha dip yorumlar yapmayacağım. Sanırım ben ileriki zamanlarda kitabına şans tanıyacağım...

Son grubumuz çıtır çerez 2 filmden oluşuyor. Hiçbir beklenti içine girmeden izleyeceğiniz bir kategori, battaniye filmi olur mesela 😀


Her Şey Aşktan (2016)

Tam evlenmek üzereyken aldatılan Pelin (Hande Doğandemir) ile Burak (Şükrü Özyıldız) 'ın yolları bir şekilde kesişir ve Burak ona hem ayrılığın etkilerini azaltmak hem de yaşam şeklini değiştirmesi için yardımcı olmaya çalışır. Ve sonunda tabi ki aşk olur :))
Klişe konular ama renkli çıtır çerez bir film. İzlenebilir bence :)

Damat Takımı (2017)

Liseden bu yana birbirlerinden ayrılmayan beş arkadaştan Yiğit evlenmeye karar verir ve evlilik öncesinde arkadaşlar bekarlığa veda partisi niteliğinde lisedeki günlerinde yaptıkları şeyleri tekrar deneyimleye karar verirler ve ortaya komik durumlar ortaya çıkar gibi özetleyebilirim. Sabun köpüğü bir film, bazı absürtlükleri olsa da izlenebilir.



3 gün kesik kesik yazınca ne yazdığımdan çok emin değilim ancak bu kategoriyi tamamlamanın bahtiyarlığındayım :) Şimdi sırada diziler var. O kaç günde tamamlanır emin değilim :)

Görüşürüz 💗💗








16 yorum:

  1. İçlerinden dördünü izlemişim. Son yıllarda ben de hiç izlemediğim kadar Türk filmi izliyorum. Arada ekrandan gözün kaysa da filmden kopmuyorsun ya, bu yüzden işlerim olduğunda tercihimi Türk filmlerinden yana kullanıyorum.

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Evet çok büyük kolaylık bu konuda Şule :))

      Sil
  2. Bizimkiler pek yerli film sevmediklerinden olsa gerek, ben sevsem de birlikte ortak paydada buluşmak adına genelde demokrasinin oy çokluğu nedeniyle onlara dahil oluyorum. Kaybedenler kulübünü keyifle izledim, seninle aynı sebep de etkili tabii lise, üniversite yıllarında dinlediğim ikili. Hatta bazen o moda ihtiyaç duyduğumda yine kayıtlarını dinlerim. Ben yine de filmleri not ettim, bu aralar buralardan uzak kalmamdan da anlaşılacağı üzere kendime çok zaman ayıramıyorum. Ama bir fırsatını bulur izlerim. Teşekkürler..

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Bizim zamanımızda bu tarz radyo programları kıymetlimizdi sanırım.
      İzmir'de bir de gece vardiyası vardı. Bilir misin bilmem. Deli dinlerdik ♥

      Sevgilerle

      Sil
  3. Sadece Kaybedenler Kulübü'nü ve Naim'i izlemişim:)

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Kaybedenler Kulübüne ne kadar geç kaldım dedim izlerken ♥

      Sil
  4. Hepsini izlememişim ama izlediklerimden benim için en iyisi Azizler filmiydi.

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Azizler benim için biraz gerilerde kaldı, bunda absürt komediyi çok sevmemem de sebeptir :)

      Sil
  5. bende içlerinden 4 film izlemişim ama beni en çok etkileyen kapı filmi oldu tam hüngür şakırt durumu...

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Güzel bir yerden bakmışlar. Blogger detayını da yakalamışsındır izlerken mutlaka ♥

      Sil
  6. Selam, çok hoş bir blogunuz var takipteyim :). Rica etsem sizde bloguma bi göz atıp en altta bulunan 'Okuma Listene Ekle' kısmından blogumu takip eder misiniz ?

    YanıtlaSil
  7. çok güzel filmler, hepsi izlenmeli :)

    YanıtlaSil
  8. beni çok sev, kovan, not aldım, tenk yuuu :)

    YanıtlaSil

Güzel yorumlarınız için teşekkürler :)