Flu görüyorum artık... Detaylara ulaşamıyorum..
Toz zerrecikleri kaplamış gibi üzerlerini...
Gözüp kırpıştırıyorum bazen düzeliyor, bazen düzelmiyor...
Yakın gözlüğümü suçluyorum çoğunlukla... Hah diyorum saçma sapan yerlerde gezip kirletiyorsun üstünü diye kızarak siliyorum, siliyorum... Bir şey değişmiyor :)
Yakınım ilerledi muhtemelen ve uzakta da sıkıntı başladı...
Şebo doktora gitsene demeyin bana... Yer vardı da ben mi gitmedim :)))
Tam 20 gündür göz doktorundan randevu almaya çalışıyorum. İlk bir hafta kendi doktorumdan almaya inat ettim. Sonra duyduğum birkaç doktoru da ekledim... Doktor listemi genişlettim de genişlettim... Yok arkadaş... Yer yok, dolu hepsi... Oraya haber ver butonu diye bir şey eklemişler, ona da tıkladım... Evet mesaj geldi birkaç defa... En olmadık zamanlarda gördüm mesajı, girdim müsait bir köşe başında... Tarafıma ayrılan sürenin sonuna gelmişim muhtemelen yine tık yok...
Dün artık özele geçiş yaptım, orada da durum farklı değil... Bana 20 gün sonraya randevu verdiler... Evet randevuyu aldım almasına da, göz için de o kadar para vermek içimi acıtacak biliyorum... Şansımı denemeye devam...
Aslında hastanede çalışan birçok tanıdığım, müşterim var. Arasam ikiletmezler ama bunun için de aranmaz ki diyorum... O acil yardım butonunu daha önemli konular için saklıyorum. Doğru mu yapıyorum bilemiyorum da ama 😕
Kitabımı malum annemde unuttum ve kavuşmama en az 20 gün var... Haliyle başka kitaba başlamak farz oldu... Bu arada başucumda Emily Bronte/ Rüzgarlı Bayır kitabı taaa senenin başından beri duruyordu. Birkaç kez başlayıp, gitmeyince bırakmıştım... Hadi bir kez daha Şebo dedim ve o kitabı okuyamama sorunumu keşfettim 😃
Çok uzun zamandır sürekli kendi yazarlarımızı okuyorum ben... Karakterlerim Ahmet, Mehmet, Sema, Ayşe :) İş Heathclif, Lockwood meselesine gelince karakterlerin ismini tam oturtamadığımdan kafam karışıp ilerleyemiyormuşum... Yazılı çalışmak önemli, hayat kurtarıyor yeminle... Her karakterin kim olduğunu karşıma çıktıkça yazdım... Kiminle evli, kiminle kardeş... Bildiğin soyağacı hahahahaaa :))))
Kitap güzel de üstelik, bu kadar bekletmekle yazık etmişim ama ne yapayım... Kafam almamıştı işte... Şimdi keyifle okuyorum :)) İsteyince çözüm bulunuyormuş demek ki...
Yarın yine görüşürüz 💗
"Rüzgarlı tepeler"i ortaokulda okutmuşlardı bize, çok sevmiştim. geçenlerde anneme aldım, sonra bir baktım o da senin gibi, soy ağacı çıkarmış kağıdın üzerine, yanında o kağıtla okuyor kitabı :) aklın yolu bir netekim şebocum :)
YanıtlaSilhahahaaa :)) Anneciğinle aynı çözümü bulmak şahaneymiş :))
SilO kadar alışmışım ki Şule Türk karakterlere, isimler yabancılaşınca bu kimdi yaaa diye okuyamadım uzun bir süre. Bu çözüm iyi geldi ama :)
Çok tatlısın benim de göz doktoruna gitmem gerek, gözlüklerim işe yaramıyor ama erteleyip duruyorum🙈
YanıtlaSilYaşlanmıyoruz da aslında, bu gözler niye ilerliyor ki:)))
SilSen de ihmal etme, gidiyorum dediğin anda randevu almak baya bir zaman istiyor:/
Soyağacı fikrine bayıldım şu an, gerçekten çok mantıklı :D Bol karakterli kitaplarda ben de deneyeyim bunu.
YanıtlaSilBu aralar randevu bulmak gerçekten büyük sıkıntı.. Ne olacak bu iş bilemiyorum.
Sağlık sistemi çöktü dedikleri bu sanırım... Kronik rahatsızlığı olanlar için durum daha da üzücü :/
Silha haaa miss bronte çok iyi yaaa :) özele gitcen tabisi göze dişe :) geçmiş olsun :)
YanıtlaSilAllahım ben kitabı hala okuyor olmama rağmen ilk avazda çıkmaz ağzımdan ismi :)) Sen de nasıl bir hafıza var deep :))
SilAy içimi daralttıydı o kitap .
YanıtlaSilİç karartıcı olaylar, psikopat karakterler...
SilEhhh diyesim geliyor benim de ama merak da ediyorum işte Handan...
Merak kediyi ne zaman öldürecek bakalım :))
Ya bu yazıyı gözümde göz maskes varken okuduğum için bende flu görüyordum o sıra. :D Geçmiş olsun umarım tez zamanda randevu bulursunuz.
YanıtlaSilhahahaa :)) Göz maskesi ile okumak şahaneymiş :)
Silİnşallah bulacağım bir randevu..
Rüzgarlı Bayır dediğin Uğultulu Tepeler mi acaba? Çeviride ismi değişmiş olabilir. O kitap bir klasik. Hayranı çok ama ben o kadar beğenmemiştim.
YanıtlaSilÖzelde bile yirmi gün sonraya mı sıra veriyorlar? Neyse ki bizim burada para verip özele gidiyorsan o kadar beklemiyorsun ama devlet hastanesi, şehir hastanesine gittiysen işin yaz. Şehir hastanesinden bir randevu almaya çalıştık, elli gündür alamadık. Sonra ne oldu biliyor musun? Bize randevu almak için randevu verdiler. Şu gün saat 7.30'da gelin, yani hastane bile açılmadan, o zaman randevu alabilirsiniz dediler. Yemeyip içmeyip kötü günler için para biriktirmek gerekiyor. Allah korusun ciddi bir sağlık sorunun olsa ya devlet hastanelerinde sürünerek öleceksin ya da bütün mal varlığını özel hastanelere dökeceksin.
Evet Uğultulu Tepeler ile aynı kitap. Uğultulu Tepeler sonraki basımlarında konan ismi sanırım Şulecim.
SilRandevuya randevu vermek :/ Ne olacak bu işin sonu ben de hiç nilmiyorum. Ne ara bu hale geldik :/ Özel hastanelerde de durum hiç iç açıcı değil bence, Onlar da tam para makinesi gibiler...