29 Nisan 2015

rapor güncesi - 6 / rüya tabirlerini zorlayan kadın


Eski Türk filmlerini izlemeyen yok değil mi aramızda...
O zaman iyi dinleyin beni :)

Hani asıl kızımız ve asıl erkeğimiz olurdu o filmlerde... Erkek uslanmaz çapkın -ki en çok bu role Kadir İnanır ve Edüz Hun yakışırdı- kızımızda platonik aşık... Sonra hop bu kız çapkınımızı dize getirir, sonra kötü adam çıkar ortaya bir ilaç sahnesi ve flaş flaş flaş....

Hatırladınız değil mi?

İşte ben bu aralar o kadar film izlemişim ki rüyalarımda film çevirir hale gelmişim :))

Salıncakta sallanıyorum... Kim sallıyor bilin bakalım... Mert Fırat ahahahaaaaa :))
Bende kocaman bir fötür şapka... Kahkahkahhhhh gülüyorum... Yalnız dikkat... Kıkırdamıyorum... Bildiğin ağzımı ayıra ayıra gülüyorum... Bir an rüyamda kendimden soğuyorum, o kadar feci yani :)))

Sonra George Clooney geliyor elinde pambuk şeker :))) Hooooppp salıncaktan atlayıp koşuyorum yanına... Oturup kaldırıma pambuk şeker yiyoruz :)))) Yalnız ne hikmetse birden önümüze deniz seriliveriyor.... (rüyaya bakkk beeeeee, yok yok) Ben denize atlıyorum.... Yüzüyorum, yüzüyorum, yüzüyorum....
Sonra nerden geldiğini bilmediğim kumsala çıktığımda Mertcim boynu bükük kenarda bekliyor, George hala kaldırımda, elinde havlu bulunan iki adam :))) Mehmet Aslantuğ ve  Kenan İmirzalıoğlu... Abarowwwww :)))

Sonra at hırsızı kılıklı adamlar ordan beni kaçırdı... Atla hemde...
Böyle bi mağara gibi biryere tıktılar...
Ben herkesi görüyorum ama kimse beni görmüyor..
Bağırıyoum, bağırıyorum sesimi duyuramıyorum...

Tam da bu esnada sıçrayıp uyandım işte :)))
Gülsem mi, ağlasam mı :))))
Ulan kadın dedim, bir ameliyat oldun tırışkadan psikolojinin içine ettin, tebrikler :)))

Neyse efem, hiç zorlanmayın bu rüya ne anlama geliyor diye...
Büyüklerimiz ne der... Kıçı açıkta kalmış der :))))

Herkese kocaman GÜÜÜÜNNNNAAAYYDDDIIINNNN der ben kaçar :))

Bu arada Handan'cım bana senaryo yaz Türk filmlerine haksızlık etme demişti dün :) Ben ezber bozdum canım benim rüya yazdım :))) Olmuş mu ?

28 Nisan 2015

filmlere devam :)


Sizi şişireceğimi söylemiştim değil mi ?
O yüzden devam diyorum...
Hergün en az iki film izlemeye başlayan bu kadından nasıl bir yazı çıkar ki başka :))



KARIŞIK KASET (2014)

90'larda çıtır kıvam olmaya başlamıştım ama içimde hala şu anda olduğum gibi hafif ergenlik ruhu taşıyordum :))) O yüzden bu "karışık kaset" ismi beni benden aldı...

Hepimizin karışık kasetleri vardı... Uzun uzun listelediğimiz :))

Benim birde çift kaset çalar teybim vardı o zamanlarda... Ne kasetler hazırlardım zevkle :) Ama aşk itirafı yapmak hiç aklıma gelmemişti :)) İyi fikirmiş....

İşte bu filmimizde 90'lı yıllarda başlıyor... Çocukluktan, ergenliğe, sonra olgunluğa devir...
1990-2000 ve 2010 olarak filmi üçe ayırmışlar...
Sıcak bir romantik film yine...

Ulaş (Sarp Apak) ve İrem (Özge Özpirinçci) arasında çocukluk çağlarında başlayan hikayemiz o kulağımıza aşina melodilerle daha sıcak hale geliyor.
İlk aşk hikayelerini dinlemeyi hangimiz sevmeyiz ki... Hele bu birde dönem dönem tekrar canlanmışsa ;)

Laylaylom izlenecek, hoşça vakit geçirilecek bir film anlıyacağınız :)

Bu arada Atilla Taş şarkısına dikkat :))) Bir dönem böyle gereksiz müziklerde dinlemişiz demek ki :)))

Film yine bir kitap uyarlaması... Uygar Şirin'in aynı isimli kitabından...
Yine kitabı okumadığım için bir kıyaslamam söz konu olmadı tabiki... Ama Uygar Şirin'in diğer kitaplarından bir tanesini okumak için not ettim kenara... Film bu kadar akıcıysa ve yaşanmışlıklarla doluysa eminim kitapları daha hoştur...

Sonuç olarak bu filmi SEVDİM, ayaklarınızı uzatıp müzikleri keyifle dinlerken hoşça vakit geçireceksiniz sizde benim gibi romantiksever filmciler ;)
























SENİ SEVİYORUM ADAMIM (2014)

Son zamanlarda romantik filmler ne kadar çoğalmış... Listeleyince fark ettim...
Peşpeşe izleyince benzer yönlerinin çokça fazla olduğunu hissetsem de hepsinin verdiği tat farklı nihayetinde :)

Bu filmimiz Kıbrıs'ta geçiyor... Bol bol masmavi deniz izliyoruz, Kıbrıs şivesini gülümseyerek duyuyoruz... Berk (Barış Kılıç) hepimizin hayal ettiği gibi işini gücünü bırakmış doğayla içiçe sakin bir yaşam sürdüğü sırada Ezel (Gizem Karaca) hayatına gökten zembille düşüyor... Sonrası malum...
Laf dalaşmaları, birbirini sinir etme sahneleri ve büyük aşk....

Konu bildiğimiz türk filmi sonrasında, başından sonu belli yani...

Ne kadar sonunu bilsem de özellikle baba-kız arasında geçen diyaloglar ve benim ağlamaya meyilli bünyem bu filme kendini kaptırdı ve bendeki sonuç da belli işte... Gözyaşlarım sel olup akıp gitti :))) Ben ağladım diye sizde ağlayacak değilsiniz tabi ki :)

Yine romantikseverlere yönelik olan bu film mafyavari karakterler dışında çok da göze batmıyor...
Mutlaka demiyorum ama boş bir vaktinizde ağlamak ferahlıktır diyen herkesin rahatlıkla izleyebileceği bir film...

Sonuç olarak evet EHHH SEVDİM kategorisinde yer aldı bu film benim listemde :))



KENDİME İYİ BAK (2014)

En ağlağından yine romantik bir film...
Filmin sonu başından belli gibi ama değil...
Ve son zamanlarda izlediğim en iyi romantiklerden sayın okuyucu :)))
Gözyaşlarım tükendi zannettim bu filmde inan bana...

Yeşim (Begüm Birgören) ve Emre (Çağdaş Onur Öztürk) tatilde tanışırlar ve oleyyy bildiniz aşık olurlar... Buraya kadar iç ısıtan diyaloglarla dolu... Kah gülümsüyorsunuz, kah bir sonraki sahneyi hesaplıyorsunuz... Yine beklenen gelişme evlenmeye karar veriyorlar... Sonrasını anlatmayacağım, izleyin görün...

Çağdaş Onur Öztürk'ü ilk defa bir filmde izledim, dizilerde görmüştüm birkaç kez... İflah olmaz aşık rolünde çok iyi gerçekten... Hazır Mert Fırat'la arama mesafe koymuşken yeni jönümmü ilan etsem mi acaba :))) Biraz daha takip etmeli tabiki ;)

Hiç sevdiğiniz birinin omzunun kalıbını çıkartmayı düşündünüz mü? Ben düşünmemiştim şahsen :)) Uslanmaz ormantik günlerimde yapsaymışım iyiymiş... Torunlarıma anlatamazdım tabi :))) Çok şey kaybetmedim öyleyse :))

Film bitti zannedip kapanış yazıları çıkar çıkmaz kapatmayın aman.... İzlemeye devam edin.... Fotoğraflara bakın... Soru işaretiniz varsa orada yanıt alacaksınız ?

Bu arada müzikler de şahane... İnceden inceden keyifli...

Sonuç olarak ben bu filmi ÇOK ÇOK ÇOKKKKK SEVDİMMM... Ve de mutlaka her romantikseverin izlemesi gereken bir film olarak notumu düştüm ;)

Yine ben kaçar :)
Bol güneşli bir gün sizinle olsun...






27 Nisan 2015

film manyağı olmuş bir kadından seçkiler...


İzlediğim filmleri anlatmasam olmaz size :))
Benim içim şişti azıcık da sizin içinizi şişiriyim bari :))
Telefondan yazmak zor olsa da uğraşacak iş olmayınca tıktık yazdım işte..
İmla hatalarımı görmeyin o yüzden ;)



FAKAT MÜZEYYEN BU DERİN BİR TUTKU (2014)

"Bazıları bir'i yarım sayar ve iki yaparak tamamlamaya çalışırlar. Oysa iki lanet sayıdır. Kendine yetmez, hep üç'e koşar."

Arif (Erdal Beşikçioğlu) ile Müzeyyen (Sezin Akbaşoğulları) 'in bir garip aşkı... Tutkulu bir aşk hikayesi....
Ama her diyalogu bol dikkat gerektiren... İnce ince işlenmiş bir iç ses...
Müzikleri sevdim bir de... Her sahnede kendine çeken ayrı ayrı o ezgilerin tınısını sevdimm...

Erdal Beşikçioğlu'nun yine kendi gibi oynadığı bir karakter... Ama adamın salaşlığını seviyorum belki de ben... Çokmuş ama yokmuş gibi olan duygu tufanını...

Arif sökülüveriyor da filmde Müzeyyen'i anlamak seyirciye bırakılmış... Ya çok seversiniz Müzeyyen'i yada hadi be bu ne biçim iş dersiniz... İşte öyle ortası yok...

Son sahneye dikkat !!!! En çok sevdiğim yer belki de...

"Daha fazla çay içmek istemiyorum" gibi basit bir cümle hangi yüklere gebedir, nasıl olur da sizi uzun uzun düşünmeye iter böyle ortada bir cümle...

İzleyin aşk düşkünleri... Kelimelerle, cümlelerle dans edin azıcık benim gibi ;)

Film İlhami Aygör'ün aynı kitabından bir uyarlama... Kitabını okusaydım film hakkında böyle mi düşünürdüm bilmiyorum ama filmi azıcık unuttuktan sonra kitap okunacaklar listemde...

Belki basit ve sıradan bir film ama yinede tavsiye edebileceğim filmler arasında....

Sadece bu filme o kahve sahneleri yakışmamış, neden koydunuz ki diyesim var filmin sevgili yönetmenine... Haaa oda beni duydu emin olun :) Bir dahaki filminde böyle gereksiz absurt sahnelere yer vermeyecekmiş :)))

Sözün özü, SEVDİM ben bu Müzeyyen'le Arif'i...





MERYEM (2013)

Zeynep Çamcı ve İsmail Hocaoğlu'nun oynadığı Meryem, sessiz sakin bir film...
Durağan hatta...
Üzerinde çok düşünecek birşey yok...
Bildiğimiz bir konu...

Amma velakin Zeynep Çamcı Meryem karakterini o kadar güzel giydirmiş ki üstüne, ağzım açık sadece o kızı izledim... Yaşadığı dramı, sabrı, çoğu zaman çaresizliğini....

Anadolu'da bir kasabada yeni gelin Meryem... Saf, masum...
Kocası 6 günlük evliyken gitmiş İstanbul'a..
Umudunu, hayallerini hiç kaybetmedi Meryem...
Omuzları düşük olsa da dik duruşunu da...

Murat (İsmail Hacıoğlu) ise aşık bir çocuk... Aşkının karşılığı var mıdır, yoktur herhalde... Yada belki de vardı da yok oldu...
Derbederlik, serserilik, başıbozukluk yakışmış...

Ama ahhh o Meryem...
Meryem'in kederi bile içinizi ısıtabilir aslında... Yüzündeki masumluk hiç geçmedi ki kızcağızımın...

Bi boş zamanınınzda izleyin derim, ama çok beklentiniz olmadan...
Meryem'i, masalsı rüyalarındaki büyülü renkleri, kasabayı...

Sonuç olarak SEVDİM ben bu filmi...



GECE (2014)

Bu filmden çok ümitliydim işte... Mert Fırat severim, Nurgül Yeşilçay severim, Vildan Atasever oyunculuğu iyidir, Nur Sürer hele...
Kadro süper....

Tamam kadro süperde bu filmi kadroda kurtaramamış... Böyle bi salaşlık... Bir garip pavyon edebiyatı... Bol küfür... Bol dengesizlik.... Garip bir ağdalık...

Baba evi terketmiş, Süsen (Nurgül Yeşilçay) Sürtük pavyonda çalışmaya başlamış, Patron Ekrem (İlyas Salman) 'in şamaroğlu Yusuf (Mert Fırat) 'la evli. 2 abinin biri dağa çıkmış, diğeri hapishanede açlık grevinde....  Falan filan işte...

İçim daraldı ama sonuna kadar izledim bir ümit film kurtulur mu diye ama yok :(

Sonuç olarak DUBLE SEVMEDİM ben bu filmi....

Daha ağlak filmlerimi yazmadım... Bugünlük bu kadar olsun...
Gerisi başka zamana artık ;)



25 Nisan 2015

rapor güncesi - 5


Evde yatmanın olumlu tarafları da var tabi ki...

Okula başladığından beri hiç okuldan karşılamamıştım paşayı... O şerefe nail oluyorum bol bol :)))

Bizimki bildiğin sokak kuşu oldu... Hayatımızda ilk defa çocuklar kapıyı çalıp Oytun hadi gel diyorlar...

Sonra ne mi oluyor...

* Kapı çalıyor uzun uzun, bizimki bir grup çocukla kan ter içinde su istiyor...
* Aşağıdan annneeeaeaaaeee diye bir yırtınma sesi geliyor, topumu atar mısın diye ekliyor....
* Bir ön balkon, bir arka balkon anneanne koşturuyor.. Eeeee alışık değil haliyle :)))
* Sokakta çın çın çocuk sesi, ritimli bir müzik gibi kulağa doluyor....
* Akşam ezanı kuralını öğreniyor benimki de :) Çil yavrusu gibi eve dağılıyorlar...

Bu arada ödevler hak getire tabi...

Bizim evde ilk defa benim çocukluğuma benzer sesler çıkmaya başladı anlıyacağınız :))) Ödev konusu hariç tabi ki ;)

24 Nisan 2015

rapor güncesi - 4 / beni güneşe çıkarttılar bugün anne...


Hastaneden çıktığımdan bu yana evdeyim...
Benim gibi bir kadın...
Düşünün vaziyetin ciddiyetini artık....

Ama beeeeennnnn az sonra kontrole gideceğim, dikişlerime baktırmaya....
Gün yüzü göreceğim....
Amaninnnnn çok heyecanlıyım :)))))
Tamam tamam, abartıyorum :)))

Bak bugün sabah - öğle ağlama seansını yapamıyorum hem :)))
Neyse akşam kaldığım yerden devam ederim artık ;)

Öpüldünüz canlar... En mutlu hafta sonları sizinle olsun :))))

22 Nisan 2015

rapor güncesi - 3


Bu dönemde evde dinleneceğimi bildiğim için bir sürü film hazırlamıştım kendime. Annem de benimle olacağı için bol bol türk filmi ağırlıklı...

Ama bunu benim yerime başkası yapsaymış iyiymiş... Tüm dram, ağlak filmleri toplamışım....

Günde 3 doz.... Sabah, öğle,akşam... Ağlamaktan içimiz dışımıza çıkıyor...

Bugün nihayet annem isyan etti... "Ahhh be Şebnem bi tane de eğlenceli bir film olsaydı"diye....

Ahhhh be annem ağlayınca gözlerimiz güzelleşiyor işte... Boşver sen gerisini :))))

Ağlamak iç rahatlatır üstelik dimi ama :))))

Yine öpüldünüz ;)

21 Nisan 2015

rapor güncesi - 2


Bazen yoğun çalıştığım günlerde hep derdim ki "offfff bişey olsa da eve gidip yatsam"
Dememek lazımmış. Ağzımızdan, yüreğimizden çıkana dikkat etmek lazımmış...
Hayırlısıyla, sağlıkla demek lazımmış....
Bunu da öğrendim artık...
Alışkanlığını da kazanmam lazım...

Öğrenmenin yaşı yokmuş...
Öpüldünüz canlar...

20 Nisan 2015

rapor güncesi - 1



Evde ense yapıyorum bol bol...
Bir sürü film aldım, hepsini izleyeceğim inşallah...
Yatmaya alışkın olmayan bünyenin canı sıkıldı ama şimdiden :))) Telefondan sizleri de okuyamıyorum rahatça... Gözler görmüyor... Gözünü sevdiğim koca ekranlı işyeri bilgisayarım...
Tam bir ay raporluyum... Ama ben biliyorum bu bünye kendini gezdiremediği için atar kendini yakında işyerine... İk tıkır iki kıkır yapmak lazım :)))
Şimdilik ben kaçar... En kısa sürede pc başına geçip sizleri uzun uzun okuyacağım inşallah...

17 Nisan 2015

burdayım




Evime geldim :))) Şükür iyiyim..

Arayan soran, güzel dilekler yollayan, dualarını esirgemeyen, başucumda bekleyen tüm dostlarıma kucak dolusu sevgiler 💜💜💜
İnşallah güzel sonuçlarımı da alınca benden mutlusu olmayacak...

İyi ki varsınız....

7 Nisan 2015

Şok atlatıldı, yeniden tam gaz devam...


İnsanın kendi kendine yapabileceği en kötü şey kara düşünceleri bünyesine alıp dram kraliçesi olarak depresyon tahtına geçmesi galiba...
Her işte olduğu gibi bunda da bir hayır var dedim...
Bütün vıdıvıdılarımı attım kenara, topladım çiçekli böcekli fıstık gibi olumlamalarımı operasyon günüme kadar zırvalamaya devam dedim ;)

Hal böyleyken hadi dedim bahar henüz yamacımızdan paralel geçse de kazma kürek yaktıran Mart'a da güle güle demek lazım aylık rutin instagram seçmecelerimizle dedim... Cümle çok abuk oldu haklısınız  :) Siz fotolara bakıp idare edin artık ;)



Allahım ne kadar çalışkanız...
Mum ışığında kurabiye yapıyoruz :))))
Kedi gözün kör olmasın
İşgüzarlıkta üstümüze yok...




Allahım sana geliyorum....

Bu ne doktor diyesim geldi sabah sabah...
 Çok mutluyummmm çokkkk ♥ ♥ 
Akıtma, teyzemin elinden üstelik...
Zar gibi incecik yapar...
Ben ne zaman rejime girebileceğim yahu :(




Sabah yürüyüşü bugün iyot kokusuyla...
İstanbul/Moda Sahili
Duyanda beni hergün yürüyüş yapıyor zanneder...




Burası çok zararlı bir yermiş... 
Daha ilk dakikada her an züğürt kalabilirim...
İstanbul/Şarkhan


Umut....




Heyyyyy bizim koğuş sağdan say bakalım...
1- Oytun paşa
2- üstüne itina ile yatılmış timsah
3- Baykuş Şakir
4- Jawsdan bozma köpekbalığı
5- sağ bacak altında mini köpekbalığı
6- sol ayak altına sıkıştırılmış yunusbalığı
Biricik korumamız canavar köpek cezalandırılmış belli ki... 
Yok yazdık bugün ona :)))

Yatak konseptimiz...
Ne zaman vazgeçecek hiç bilmiyorum benim minik bebeğim...
Maç yapan pireleri saymayı unuttuk bak...
Yoklama bitmiştir..
İyi geceler...


Nisan bereketi üstünüzden eksik olmasın efenim...
Zırvalama delisi işinin başına geçer artık ;)

1 Nisan 2015