24 Ocak 2018
Çocuk Yasası / Ian McEwan
Sevgili Gülşah'ın tavsiyesiydi bu kitap... Hatta bir kaç arkadaşımda daha görmüştüm ve merak etmiştim... Konusu oldukça ilgi çekiciydi..
Yüksek Divan hakimi Fiona May 59 yaşında, evli ve mesleğinin zirvesinde bir kadın olarak çıkıyor karşımıza. Sorunsuz, sevgi dolu olan evliliği kocası Jack'in kişisel istekleri neticesinde çatırdamaya başlamasıyla birlikte bir davayla Adam giriyor hayatına. Henüz 17 yaşında ve lösemi hastası. Ailesiyle birlikte Yehova Şahitleri mensubu olması sebebi ile dini inançları gereği kan alımını reddediyorlar. Hayat meselesi bir dava anlayacağınız... Ve bu davayla birlikte Fiona genç bir adamın hayatta kalıp kalmamasına karar verecek bir nevi...
Detaylarla süslenmiş sarsıcı bir kitap...
Bir yandan karı-koca ilişkisini irdelerken bir yandan da Fiona'nın baktığı davalar inceleniyor... Farklı kesitler sunuluyor davalardan. Ama en önemlisi tabiki Adam'ın davası...
Yazarla ilk tanışmam... Sarsıcı bir konuyu çok acitasyon yapmadan kurgusunu çok güzel örmüş... Arada durup nefes almak istiyor insan okurken sadece...
Kocasının ben bir nefes alayım, yaşım geçmeden yeni ufuklarda azıcık can bulayım ama sen burada beni bekle istemine istemsizce çok güldüm. Kitapta tam anlamıyla bu cümleler yoktu tabi ki ama bu anlama geliyordu... Hah dedim tam antropozlu bir erkek örneği... Aslında bu istemini dürüstçe ortaya koyması da fena değil, cesaret ister....
Adam ve ailesini anlamakta dönem dönem çok zorluk çektim. Nasıl olur da gencecik bir hayatın yok olmasına bu kadar kabullenici ve itaatkar davranabiliyorlar diye bolca düşündüm. Bunu sonuna kadar kendilerine ve dinlerine göre gayet mantıklı ifade ediyorlardı çünkü. Bir insan yaşamı bu kadar önemli iken bulundukları çevreden alışılagelmişin dışında bir karar almaları bu kadar zor muydu derken aslında yanıtını da buldum... Ah insanlar dedim çokça....
Ve Fiona... Sevilesi zeki kadın... Aslında gümbür gümbür güçlü adımlarını duyabiliyorken içten içten nasıl da savunmasız ve kırılgan olduğunu görmek beni hiç de şaşırtmadı...
Karşısına çıkan davalardaki kıvrak zekasını hissetmek iyi geldi bana... O kendine kırılgandı sadece, görev olarak adlettiği ve sorumluluğunu hissettiği konularda kabuğunu doğru yere konumlandırabiliyordu...
Kitapta tek sevmediğim şey bazen kanunlarla ya da çevrenin, koşulların fazlaca betimlenmesinden oluşan fazlaca kalabalık cümlelerdi. O cümleler beni çok yordu. Konu bu kadar ilgi çekici olmasa idi sıkılabilirdim hatta çokça... Yazarın dili genelde bu mudur bilmiyorum ama bu kadar çarpıcı konularda yazıyorsa yazar, ben bir kaç kitabını daha okurum muhtemelen...
Bir de kitapta çokça kendi adalet sistemimizle elimde olmadan karşılaştırma yaptım. Çıkan sonucu anlamışsınızdır tabi ki ama "insan" keşke her toplumda değerli olabilseydi diye geçirdim çokça içimden...
Velhasılıkelam sevebileceğinizi düşünüyorum bu kitabı konusu itibariyle... Denk gelirseniz mutlaka okumanızı tavsiye ederim...
Bu arada bu kitabı okuyup da sevenlere hemen bir not düşeyim. Filmi çekilmiş ve 2018 yılında gösterime girmesi bekleniyor. Türkiye!de muhtemel gösterim tarihi Eylül/Ekim deniyor... İncelemek isteyene tıktık
Ve altı çizililerimi de yazar size görüşmek üzere derim ♥
* Mutluluk toplumsaldı. Bir çocuğun ailesi ve arkadaşlarıyla ilişkilerinin oluşturduğu karmaşık ağ mutluluğun en önemli unsuruydu. Hiç bir çocuk ada değildi.
* Kan insanın özüdür. Ruhtur, canın, hayatın ta kendisidir. Nasıl ki can kutsalsa kan da kutsaldır.
........
Kan, her canlının minnet duyması gereken hayat armağanıdır.
* Kendi kanını bir hayvanın ya da bir başka insanın kanıyla karıştırmak kirlenmedir, bozulmadır. Yaradan'ın harikulade armağanının reddidir.
* Gizlilik onu lekelemiş gibi hissediyordu.
* Mahkeme deneyiminde, birbirleriyle hiç konuşmamış çeşitli tanıkların hepsi bir olayla ilgili aynı şeyi söylüyorsa, söylediklerinin doğru olma ihtimali daha yüksekti.
Fakat ardından ekledi: "Her zaman değil ama. Grup yanılsaması olabiliyor. Birbirlerini tanımayan kişiler aynı yanlış fikre kapılabiliyor."
* Adam, ergenlerin sahte dayanıklılığına sahipti.
* Küfür sayılabilecek bir düşünce, oğlanın yaşamasıyla ölmesi arasında pek büyük bir fark olmadığı geçti aklından. Her şey aşağı yukarı aynı olacaktı. Derin bir keder, belki acı bir pişmanlık, sevecen anılar, sonra hayat hız kesmeden devam edecek, Adam'ın sevenleri yaşlanıp öldükçe üçünün de önemi gitgide azalacak, sonunda hiçbir önemleri kalmayacaktı. Dinler, Fiona'nınki de dahil ahlaki sistemler, çok uzak mesafeden görülen sıkışık bir dağ sırasındaki zirveler gibiydi; biri diğerinden gözle görünür biçimde daha yüksek, daha önemli veya daha doğru değildi.Yargılanacak ne vardı?
* A'nın yaşına, inanca gösterilmesi gereken saygıya ve tedaviyi reddetme hakkıyla ayrılmaz bir bütün teşkil eden birey onuruna gerekli önemi verdim. Kanımca A'nın hayatı onurundan daha değerli.
* Söylenmeyen sözlerin hayati olduğunu ikisi de biliyordu.
* Şu anda gerekli olan şey kavgaydı, zamana yayılmış, birkaç bölümden oluşan bir kavga. Hınç dolu dallanıp budaklanmalar olabilirdi, Jack'in pişmanlığı şikayetlerle sarmalanabilirdi, Fiona'nın onu yatağına kabul etmesi aylar sürebilir, öteki kadının hayaleti daima aralarında gezinebilirdi. Ama muhtemelen eski ilişkilerine aşağı yukarı benzer şekilde tekrar birlikte olmanın bir yolunu bulacaklardı.
Kaydol:
Kayıt Yorumları (Atom)
İlginç bir kitabı benziyor, ne güzel anlatmışsın 😊. Bakmalı bir ara
YanıtlaSilSenin seveceğini düşünüyorum ben ;) Bir ara bak bakalım ;)
SilGerçekten ilginç bir konusu varmış elime geçerse okurum ama özellikle arayıp da okuyacağımı sanmıyorum :)
YanıtlaSilKonu olarak çekmesi lazım tabi, hoşlantı skalanda yoksa tutunamıyorsun çünkü kitaba.
SilBir bak bakalım sende ;)
Mutlaka okunacaklar arasına ekladim
YanıtlaSilBu kitabı sen kesin seversin Saadet ;)
SilYetişemiyorum ki okunacaklara artık. Bazen şöyle bir dünya kitapla deniz kenarında yaşasam diyorum.
Silİan Mcevan , iyi yazıyor, okunur bu , aldım notumu teşekkür ederim
YanıtlaSilRica ederim canım benim ♥
SilDaha elimdekileri bitirmeden yeni listem uzayıp gidiyor amaaa.
YanıtlaSilBu kitabı seveceksin ;)
Silİlginç bir konu,filmi de bir o kadar merak uyandırıcı olacak gibi :)
YanıtlaSilFilmini sabırsızlıkla bekliyorum artık Yeşim..
SilKonuyu sevdim, teşekkürler...
YanıtlaSilRica ederim ;)
SilArkadaşlarım yakın zamanda okudu kitabı. Çok beğenmişler. Ben de onlardan duyup okuma listeme almıştım. Geçen sene yazarın Fındık Kabuğu kitabını okudum. O da güzeldi, tavsiye ederim.
YanıtlaSilO kitabını da bakayım bir ara Şule.
SilTavsiyen için teşekkür ederim ;)
harika bir konu olmuş :) okumak istediğim bir sürü kitap var.
YanıtlaSilOkumak istediğimiz o kadar çok kitap var ki... Yetişebildikçe okuyacağız artık.
SilBu arada hoşgeldin :)
"İan Mcevan", henüz tanışmadığım bir yazar. Ama notumu aldım Şebnam, özellikle yazarın kitaplarına bir bakarım...Sanırım şu an hemen gündemime alamam, çünkü bir hayli kabarık listem var, üstelik kafam da karışık!. (40'dan sonra periyotik sağlık kontrolleri gibi sıkıcı ama gerekli işlerim güçlerim var anlayacağın!. Hayırlısıyla geçireyim de!) Sırası gelir elbet. Paylaşım için teşekkürler. İyi haftasonları dilerim... Sevgilerle...
YanıtlaSilTemiz çıkacak hepsi eminim. 40 dan sonra o sağlık kontrolleri biraz can sıkıcı olabiliyor haklısın. Ama yaptırmak da lazım. Doktor işlerin hayırlısıyla bitsin inşallah arkadaşım ♥
SilAldım listeme.
YanıtlaSilKUZU...
İnançlara körü körüne saplanıp kalmak gibi bir durum bence.
Hiç bir olgu-inanış-yaşam biçimi insan hayatından önemli olmamalı.
(Kendini savunurken istemeden zarar vermek dışında)
Bence de Merihcim. Hakimin kararına ve bunun gerekçelerini çok sevdim o sebeple. O karar metinini tekrar tekrar okuyabilirim ♥
SilÇok iyi bir konuya değinmiş kitap, ya böyle Yehova Şahidi vs. insanların beynini yıkıyorlar, manyaklaştırıyorlar, Netflix'te doktor dizisi vardı, iki genç karıkoca geldi, akılları 5 karış havada, duymuşlar bir yerden bebeklerine aşı yaptırmamışlar kötü diye (gerçi grip aşısı için evet ben de inanmıyorum) sonra bebek hastalandı tabii....dinlerin zararlarından bir tanesi daha..:(
YanıtlaSilEline sağlık:)
Maalesef körü körüne bağlılık her dinde aynı. Yazık :/
Sil