15 Temmuz 2020

Babaya Mektup / Franz Kafka




Bu kitap; 2020 Lokum Okuma Challenge 'da mektup türünde olan bir okuma için seçtiğim kitaptı. Hem de malum klasikler serisinden bir tane daha eksiltmiş olayım düşüncesindeydim kitabı seçerken....

Gençlik yıllarımda okuduğum bir çok kitabı hatırlamıyorum. Kafka okuduğumu hatırlıyorum ama hangi kitabını okuduğumdan da çok emin değilim... Not etmememin ve o yıllarda bir liste tutmamamın kötü sonuçları işte...
Franz Kafka bu mektubu babasına yazmış ancak babasına bu mektubu okutmamış. Çocukluk ve gençlik dönemlerini babasıyla bir mücadele içinde geçirmiş. Ve bunun sonucu olarak hayattaki birçok başarısızlığını da buna bağlıyor. Kendince bir sebep-sonuç silsilesi yaratmış mektubunda... 

Bazı ifadeleri oldukça yaralayıcı ancak bazen acaba çok mu alıngan ve kırılgan bir yapıya sahipti de bazı şeyleri yanlış anladı diye de düşünmedim değil. İletişimin bu noktada ne kadar önemli olduğunu anladım aslında. Yaralandığı konuları herhangi bir ebeveyniyle konuşmuş olsa ya da babasıyla iletişime geçmeye çalışsa acaba bu durum farklılaşır mıydı diye düşündüm çokça...

Mesela bir hatırasında babasının ona bağırarak masanın etrafında peşinde koştuğunu ve bu durumdan annesinin onu kurtardığını ve babasının da onu affedermiş gibi yaptığını anlatmış. Bu sahne bana seni yakaladım düşüncesi ile koşuşturan bir ebeveynin diğer ebeveyn tarafından aldım seni sakladım türündeki bir oyunu gibi olabileceğini anımsatmadı değil... Bunu Oytun'la bizde çok yapardık... Ardından gelen zamanlarda sevgi sözcükleri olmasa belki o minik yürek yaralanabilir miydi acaba? İşte burada sarılmanın ve sevgi sözcüklerinin gücü olayı olması gerektiği gibi (sonuçta eğlence) algılamasını sağlayabilir. Dediğim gibi babanın kendisini sevdiğini bilmesine rağmen bunu gösterememesi ya da göstermemesi sorun oluşturmuş da olabilir... Bunun gibi bir sürü ikilemde kaldım bu okumada...

Düşündürücüydü...
Kitabın ismini okuma bittiğinde ancak algılayabildiğim; "babama" değil "babaya" mektup olarak adlandırması daha çok düşündürdü beni diyebilirim...
Kafka mızmız mıydı? Yoksa babası gerçekten katı, çocuk ruhundan anlamayan bir adam mıydı bilemiyorum... Ama yaralarının oldukça derin ve kapanmaz olduğu aşikar... Gücüne, başarısına inandığı babasıyla olan iletişimsizliğini ve bir çok konuda kendince uğradığı haksızlığı çok güzel bir dille anlatmış aslında... Yine de babanın içinde yaşattığı duyguları onun dilinden öğrenmek isterdim. Bir mazeret bulmak istemek değil içimdeki ikilemi çözmek için belki de...

Sonuç olarak okumanız yönünde tavsiye verebileceğim bir kitap...


Altıçizililerime gelecek olursak;


* Her çocuk iyiliği bulana kadar arama kararlılığına ve cesaretine sahip değildir.

* Anlamsızca su istemenin bana göre doğallığıyla dışarıya bırakılmanın olağanüstü korkunçluğu arasında mizacım gereği asla doğru bir bağlantı kurmayı başaramadım. Devasa adamın, babamın, en üst merciin neredeyse nedensiz gelivereceği, beni gece vakti yatağımdan alıp kapı önündeki koridora bırakabileceği ve onun gözünde böylesi bir hiç olduğum yönündeki kahredici düşünceyle yıllar sonra bile acı çektim.
* Sanki ortada asılacak biri var gibiydi. Gerçekten asılırsa ölürdü ve her şey biterdi. Ancak kişi asılma hazırlıklarına tanıklık etmek zorunda bırakılırsa ve ilmik gözünün önünde sallanırken bağışlandığını öğrenirse, yaşamı boyunca bunun acısını çekebilir.

* Cimrilik derin mutsuzluğun en sağlam belirtilerindendir...

* Utancının kendisinden çok yaşamasından korkuyor.

* Evlilik korkusunun bazen, kişinin kendi ebeveynine karşı işlediği günahların acısını ileride kendi çocuklarından çıkaracağı yolunda duyduğu endişeden kaynaklandığına dair bir görüş vardır.






12 yorum:

  1. Cimrilik derin mutsuzluğun en sağlam belirtilerindendir.
    ne kadar güzel bir tespit.

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Bence de... İnanılmaz doğru bir tespit olmuş..

      Sil
  2. Babamdan korkmadım, hep yanımda, ulaşılabilir yerdeydi, sevgi gösterileri yapardık ama pek konuşmazdık. Keşke O'nu daha çok konuştursaymışım :)

    YanıtlaSil
  3. kafka hemen hemen yazdığı her şeyi okudum. çok severim. bunu okumadım. iyi yazar da hayatı pek iyi sayılmaz :)

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Hayatı biraz ızdıraplıymış evet... Bunu bu kitabı okurken anladım, yapısı da azıcık ızdıraplı olmaya elverişli sanırım ;)

      Sil
  4. Okumuştum bu kitabını da. Bazen zorlasa da seviyorum Kafka'yı. Dönüp yeniden okunabilen, yeni yeni şeyler bulduğum bir yazar.

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Fraklı zaman dilimlerinde okuyunca farklı anlamlar katabiliyor kitaplar :)

      Sil
  5. Bu paylaşımına yorum bırakmıştım ama denetime mi takıldı acaba.🤔 😇🙃😊🤚

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Bana gelmedi yorumun Yıldız, spamlarda da yok :/

      Sil
  6. Kafka'dan yalnızca Milena'ya Mektuplar'ı okudum. Bu kitabını hiç bilmiyordum Şebo.

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. O kitabı da ben okumadım Gamze... Bir ara okuyacağım ama...

      Sil

Güzel yorumlarınız için teşekkürler :)