19 Eylül 2018

Adalet Cimcöz - Bir Yaşamöyküsü Denemesi / Mine Söğüt


Mine Söğüt külliyatını anlatmaya devam...

2016 senesinde ben bu kadının tüm kitaplarını okuyacağım dediğimde baskısı tükenmiş bir kitaptı... Ama bu sene YKY yeniden bir basım yaptı ve beni bu kitabı aramaktan kurtardı...





Mine Söğüt'ün hayatının detaylarını çok bilmiyorum ama marjinal bir kadın olduğu hepimizin bildiği şey malum...  Bugüne kadar 2 kadın hakkında kitap yazmış, ikisi de birbirinden renkli, dominant ve bulunmuş oldukları alana öncülük yapmış kadınlardı... Pınar Kür ve Adalet Cimcöz... Kesinlikle etkileyici kadınlar...

Bu kitabı listeye ekleyene kadar Adalet Cimcöz'ün kim olduğunu bırakın adını bile duymamıştım... Adını duymadığım ama sesine aşina olduğum bir kadınmış meğerse....






Zamanın ünlü dublaj sanatçılarından Adalet Cimcöz ya da yakınlarının Ada'sı... Türkan Şoray, Belgin Doruk, Fatma Girik, Filiz Akın, Muhterem Nur, Neriman Köksal gibi bir çok sanatçının o dönemdeki filmlerinin seslendirmelerini hep Ada yapmış... Şu anda hafızanızı yoklamaya çalışıyorsunuz değil mi sesi hatırlamak için...


Bu filmde mesela Türkan Şoray'ı seslendiren Adalet Cimcöz...

Kadının maharetleri bu kadar da değil... Aynı zamanda iyi bir çevirmen de... Özellikle Alman Edebiyatının bir çok klasik eserinin çevirisinde katkısı var...

Türkiye 'de ilk özel sanat galerisini açan kişi; Maya Sanat Galerisi... Ancak 5 sene ayakta kalabilmiş sanat galerisi ama eşi Avukat Mehmet Ali Cimcöz'le çok büyük savaşlar vermişler bu dönemde...

Çeşitli dergilerde, gazetelerde yazıyor Adalet, dönemin ilk dedikodu yazarlarından... "Fitne Fücur" adlı bir köşesi var çeşitli dergilerde... İlk zamanlar kimliğini saklasa da sonradan kimliğinin bilinmesinde bir sakınca görmüyor...

Mine Söğüt sahaflardan Adalet'in fotoğraflarını toplayarak, hala yaşayan tanıdıklarına ulaşarak ve Ada hakkında yazılan yazıları toparlayarak bu kitabı oluşturuyor...  Şahsen bu kitabı hazırlamak için kendini neyin çektiğini tüm detaylarıyla dinlemek isterdim kendisinden...

Kitabın bir yerinde  Ada'dan

"Hastalandığı döneme yani 60 yaşına kadar her güne o özel deftere göz atarak başlıyor. Kimlerin evlenme yıldönümü? Bugün kim doğmuş? Kime hangi çiçeği göndermeli? Kim neden hoşlanır, hangi renge zaafı vardır? Hepsi bu deftere yazılı. Yeni dostlar edindikçe defterdeki sevindirme listesi de uzuyor. Bu listede yaşıtları, kendinden yaşlılar, ama en çok da genç tanışlar var. Herkes onun için sevindirilmeye layık bir dost."

bu şekilde bahsediliyor... Renkli kişiliği, yakınlarına verdiği destekler ve naif kişiliği ile nadir bulunabilecek dostlardan hakikaten... Tüm kitap boyunca bunu hissettim... Ve bu bölümler kitabın en sevdiğim bölümleriydi... Her güzelin bir de dikeni olurmuş misali çok da dobra bir kadın... Dilinin kemiği yok türünden... Evinde en güzel partiler verip, tamam herkes evine parti bitti diyecek kadar hem de... Kitabın sonunda yazdığı bazı dedikodu yazılarından da anlaşılıyor bu...

Ada ile ilgili her detay benim için keyifliydi ancak bazen o kadar yineledi ki kendini bazı yerlerde sıkıldım maalesef... Belki o tekrarlar farklı yerlerden farklı şekillerde geliyordu kitaba ama benim okuma hızımı kesti...

Benim normal şartlarda okumayacağım bir kitaptı belki ama Adalet Cimcöz'ü tanıdığıma çok mutlu olarak kapattım kitabın son sayfasını... Sonuç olarak renkli ve marjinal bir kadının yaşamöyküsünü okumak isterseniz bu kitap sizin için gayet uygun derim...


Altı çizililerime gelecek olursak da;

* Kadınların evlendikten sonra soyadlarının değişmesi ve hayatlarına bambaşka bir insan olarak, yepyeni bir kimlikle devam etmeleri insanı nasıl da çıkmaza sokuyor.

* Karizmatik olmanın getirdiği kaçınılmaz diktatörlük... Hayat her zaman pembe değil.

* ... zaman, insanların duygularını pozitif bir süzgeçten geçirmekte usta. 

* Sanata gönül veren bir insanın mutlaka parasız yaşaması gerekmediği gibi, mutlaka parası olması da şart değildir.

* En mühimi şu, diyor, karı koca sevgiyi bedava verebilmeli ve alabilmeli, her türlü menfaatten azade bir arkadaşlık...

* "Bir sevdiğimizi ölüm alıp götürdü mü, avunmak için tek çaremiz onu içimizde yaşatmaktır. Ama ne demek yaşatmak ve nasıl yaşatılır bir ölü?Onu durmadan düşünmek, anmak, gözümüzün önünde canlandırmakla mı? Değil. Bizi karanlık bir çıkmaza götürür bu yol. Sevdiğimiz insan bizden ayrılırken içimize taptaze bir kaynak koyar da öyle gider. Göğüsümüzde hep kaynayan bir şeydir bu, basamak basamak yükselir, gelip boğazımızın bir yerinde tıkanıp sıkışıverir, sonra gözlerimizden aşağı sıcacık yaşlarla akar da akar. Durmadan devinen bu kaynak kendi kendini besler sanki, taştıkça boşalır, boşaldıkça yeni baştan dolar. İlk günler acımızdan yalnızca o temizler bizi, zehrimize bir tat, bir tatlılık katar, boşluğumuzun dondurucu soğuğuna biraz sıcaklık serper. Ama o çeşmenin suyu gün geçtikçe azalır ve bakarsınız ki kuruyuvermiştir günün birinde. Yıkamaz, ıslatmaz olmuştur içimizde kavrulmuş bir kütük gibi dikilen yasımızı. İşte o gün boş laftır artık düşünmek, anmak, göz önüne getirmek. Atmaktan, unutmaktan başka bir çare kalmaz insana, çıkmazın karanlığında yitirmek istemiyorsa kendini. O değildir yaşatmak. Bir ölüyü yaşatmak, onun varlığını kendi varlığınıza eklemek, onun huyunu suyunu kendi huyumuza suyumuza katmak, hayat gezimize onu da ortak etmek demektir. Bu nasıl olur, diyeceksiniz. Olur işte, pekala olur ve sevdiğimiz insandan ayrılmamanın, onu ölümün hiçliğine bırakmayıp, yaşamasını sürdürmenin tek yolu budur. Üstelik olumlu, yapıcı, yaratıcı bir yoldur, Çünkü giden yok olmaz, Kalan da kendi benliğine benlik kattığı için olgunlaşır, zenginleşir, bir insanın değil de iki insanın gözleriyle görmeye, içinde hep canlı bir alışverişler düşünmeye alışır, tek insan olarak yapamadığı birçok şeyleri iki, varlığın birleşmesinden artan gücüyle başarır...

Dostça ve hoşça kalın ♥

28 yorum:

  1. Biraz geride kalmış asıl kadın yeni. Ben de hiç duymamıştım bu ismi. Kim bilir böyle ne çok kişi vardır.

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Kim bilir Saadet, aşina olup aaaa diye şaşırdığım çok olmuştur benim hep... Vitrinin önü daha çok ilgimizi çekiyor işte :/

      Sil
  2. Adalet Cimcöz'ü çok duymuştum ama hayatını hiç okumadım. İlginç biriymiş gerçekten de, kaybettiğimiz insanları benliğimizde yaşatmakla ilgili düşünceleri kısmen doğru geldi. Videoya tıkladım o güzel sesi yine dinlemek hoştu, şimdi filmi bir güzel sonuna kadar izleyeyim sayende, bayılıyorum o eski Türk filmlerine.:)

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Şahsına münhasır bir insanmış Müjde...
      Sesi dinlemek ne hoş oldu değil mi, ben de eski filmlere bayılırım oldum olası ♥
      İyi seyirler ;)

      Sil
  3. Benim de çok merak ettiğim bir kitap, söyleşisinde en sevdiği kitabım demişti yanlış hatırlamıyorsam ama o zaman duydum sanırım kitabın adını ilk ve baskısı tükenmişti. Çıkınca çok mutlu oldum :). Sen de sevdiysen tamamdır zaten <3.

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Çok uğraşmış bilgileri toparlamak için, belki de o yüzden seviyordur. Ciddi emek var...
      Bu kadının hayatı okunmalı, ara ara sıkıldım gerçi ama öğrendiğim şeyler de çok oldu...

      Sil
  4. Meger kadini biliyormusuzda, tanimiyormusuz:) Bende simdi senden ögrendim sesine asina oldumuz kadinin adinin Adalet Cimcöz oldugunu:)

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Ne mutlu bana, sesine aşina olduğumuz bir kadını birlikte öğrendik işte ♥

      Sil
  5. Mine Söğüt deyince sen geliyorsun aklıma :)

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Beyninize kazıdım resmen değil mi :)))
      Öpüyorum güzelliğim seni ♥

      Sil
  6. İsmini duymuşum ama kim olduğunu hiç bilmiyordum. Sesi çok tanıdık gerçekten ve çok hoş.

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Tanıdık bir sesi seneler sonra tanımak değişik bir histi Kadriye ♥

      Sil
  7. Bilmediğimiz ne cevherler var,insan üzülüyor.

    YanıtlaSil
  8. Ne kadar şahsına münhasır bir insanmış diyebildim sadece. Harika bir yazı, inanılmaz güzel bir özen, mükemmel bir içerik. Ellerine sağlık canım arkadaşım... Hatırlamazsın diye söyleyeyim, melonikanın dunyası ben, blog değişikliği oldu azıcık =) sevgiler.

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Teşekkürler :)) Seni yeniden aramızda görmek ne mutlu... Şimdi yazılarına baktım, nerelerdeydin sen yahu ;)

      Sil
  9. Şu dönem kitap arayışında olan bana güzel bir öneri oldu, tanımadığımız ne müthiş insanlar var, o yüzden teşekkür ederim Şebnemcim, öperim ;)

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Tanımadığımız ve hayatımızda yer eden ne kadar çok bilmediğimiz insan var değil mi? Sana bir seçenek sunabildiysem ne mutlu bana ♥

      Sil
  10. Mine Söğüt kalemine hastayım. Değişik bir yorum anlayışı var ama içime çok iyi geliyor.
    Bu kitabı da not ettim kendime.

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Kesinlikle değişik bir yorumu var... Sanırım bu aralar yeni kitap hazırlığındaymış, inşallah yani :)
      Öperim

      Sil
  11. Hiç okuyamıyorum ben yaşam öyküsü kitaplarını...
    Belki de ön yargım var hani der ya herkes yazsam hayatımı roman olur diye ondan mütevellit belki de herkesin yaşamı kendine roman :D

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. hahahaaaa :)
      Hepimizin hayatı bir roman tabi ki... Ama ben haz aldım okurken bu kadınları...
      Vardır senin de bir zamanın belki bu konuyla ilgili :)

      Sil
  12. * En mühimi şu, diyor, karı koca sevgiyi bedava verebilmeli ve alabilmeli, her türlü menfaatten azade bir arkadaşlık...
    Bu söze bayıldım.

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Ben de çok sevdim bu lafı...
      Hem de çoookk ♥

      Sil
  13. Sesi o kadar tanıdık ki. İyi bir kadın yazardan başarılı bir kadını okumak eminim çok keyiflidir. Benim gibi sinemayla ilgili her türlü kitaba ilgisi olan biri bu kitabı kaçırmaz. Tanıtım ve yorum için teşekkürler :-)

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Eski Türk filmlerini sevenler için farklı bir pencere... Eskilerin titiz çalışma şekilleri beni kendine hayran bıraktı bu kitapta...

      Ben teşekkür ederim ♥

      Sil
  14. Arka planda olan emekçiler, saygıyla anıyorum. Kitabı da okuyacağım.

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. O kadar çok bilmediğimiz emekçi var ki... Çok ayıp aslında bize :(

      Sil

Güzel yorumlarınız için teşekkürler :)